1 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Tanıtımdan: Türkiye tarihinin en sevilen sanatçılarından Zeki Müren’in sanat yaşamının incelendiği bu kitapta,cinsiyet kuramları, postmodern kavramlar ve semiyolojik okumaların beslediği teorik içeriğe eşlik etmek üzere,Müren’in radyo, plak ve gazino solistliği gibi farklı dönemlerini kapsayan icra ve repertuvar analizlerinede ihtiyaç duyuldu.Bu amaçla, Zeki Müren’in söylemlerini ve toplumsal bir figür olarak varlığını, müzikal kimliğini ve sosyokültürel alanda temsiliyetini açıklamak üzere alternatif bir monobiyografi modeli oluşturuldu.Yazılı, görsel ve işitsel kaynak incelemeleri,süreli yayınlardaki taramalar ve derinlemesine görüşmeler aracılığıyla dönemin koşulları değerlendirildi, sosyoloji, felsefe, tarih ve kültür teorilerinin müzikolojik saha ile bağlamlandığı, geliştirilmeye açık bir yol haritası çizildi.
Türkiye’de hemen herkesin hakkında fikir sahibi olduğu bir sanatçı olan Zeki Müren’in müzikal “temsil”ini yorumlayan Bir Muhabbet Kuşu, kuramsal çerçevesiyle akademisyenlere hitap ettiği kadar,müzikseverlerin de ilgisini çekecek bir çalışma...
Yazar: Şeyma Ersoy Çak, Şefika Şehvar Beşiroğlu
Yayınevi : Tarih Vakfı Yurt Yayınları






Postmodern göstergelerin
ışığıda Zeki Müren’in
müzikal yaşamı
Şeyma Ersoy Çak'ın 


Özet Osmanlı döneminden cumhuriyet yıllarına geçişte, modernleşmenin etkileri ile toplumsal cinsiyet kurgularında, müzikal ve sosyo-kültürel yapıda oldukça önemli farklılıklar söz konusu olmuştur. Heteroseksüel cinsiyet yapısının Türkiye modernleşmesi ile kuvvetlendirildiği yıllarda, müzikal anlamda erkek ve kadın solistlerin mevcudiyeti ara-cinslerin gerek ses, gerekse görünüm anlamında unutulmasını sağlamıştır. Modern dünya ile unutulan aracinsler postmodernizmin ‘nostaljik’ çağrışımları ile geri gelmiştir. Zeki Müren, sosyolojik niteliği sebebi ile postmodern durum üzerinden ele alınmış ve postmodern bir özne olarak incelenmiştir. Araştırmanın içeriği, Türkiye’de Cumhuriyet sonrası modernleşme hareketleri ile toplumsal ve müzikal değişim sürecinin aktörü ve cinsiyetler arası postmodern bileşimlerin bir göstergesi olarak Müren’in sanat ve sahne yaşamını değerlendiren bulgulara dayanmaktadır. ...Sinema filmleri, cinsiyet söylemleri, medya ilişkileri ironi kavramı üzerinden ele alınabilmektedir. Görünüm/imajının androjen olması, cinsiyetinin belirsizliği, solist, besteci, film aktörü, şair, desinatör gibi yönleri ve homoseksüel kimliği ile çoğulluk temsiliyeti, repertuar ve kostümleri ile eklektik yapısı postmodern durum ile ilişkilendirilmiştir. Tarihsel metodolojilerden yararlanılarak hazırlanan Zeki Müren biyografisi, sahne yaşamı, kostümleri, repertuarı ve filmleri dahilinde postmodern kavramlara ve toplumsal cinsiyet teorilerine atıfta bulunularak, Türkiye’nin müzikal ve sosyo-kültürel yapısı tabanında anlatılmıştır... Kaynak- Tamamı





Kitaba adını veren şarkı;

 [youtube src="JTaWXBgzuf0"/]

       Çoğumuzun   Kasımda Aşk Başkadır'daki güzel kadın olarak hatırladığı Charlize Theron; kendisine En İyi Kadın Oyuncu Oscar'ını kazandıran  Cani (Monster- 2003)'deki rolüyle unutulmaz oldu. Eşcinsel, seks işçisi bir seri katilin gerçek yaşam öyküsünü anlatan filmde Theron 18 kilo alıp almış ve olabildiğince çirkin gösterilmişti.

Film 1989-1990 yılları arasında çok sayıda insanı öldürerek, dünyanın ilk kadın seri katili olarak bilinen Aileen Wuornos'un gerçek hikâyesini anlatıyordu.

     En nihayetinde 2017 yapımı Atomic Blonde (Sarışın Bomba) 'da biseküsel  ajan olarak seyrettik; 

Charlize Theron/Aromic Blonde

Konu: MI6 için çalışan gizli ajan Lorraine Broughton aralarında çok değerli bir kişiliğe sahiptir diğer ajanlara göre bir numaralı suikastçidir. Kendine has özellikleri olan Lorraine Broughton çok olağan dışı bir durumdan bile kurtulmayı başarabilir. Soğuk savaş zamanı ona çok ihtiyaç olur ve öldürülen bir ajanın kimler tarafından öldürüldüğünü araştırması ve ajanların bilgilerinin yer aldığı defteri bulmak için göreve çağırılır. Düşmanlar ise onun geleceğinin çoktan haberini almış ve yaşamaması için elinden gelen herşeyi yapmaya çalışacaktır. Lorraine Broughton ise ilk önce av gibi gözüküp sonra avcı olacaktır.


[youtube src="yIUube1pSC0"/]

Bu kez 2018 Tully'de 3 çocuk annesi (Marlo) biseksüel (olduğu iddia edilen) bir kadını canlandırıyor.
Tully


 Konu: 3 çocuk annesi  Marlo; 2 çocuğuyla uğraşmasının yanı sıra yeni bebeği de onu bir hayli yormaktadır. Kız kardeşinin perişan halini gören erkek kardeşi ona yardımcı olması için bir gece dadısı tutar. İlk başta durumu savurganlık olarak gören Marlo, genç dadı hakkında emin olmasa da zamanla düşünceli, sürprizlerle dolu ve bazen de zorlu bir genç kadın olan Tully ile güçlü bir arkadaşlık geliştirir.


[youtube src="QRtBP07gIHY"/] Evet "olduğu iddia edilen" çünkü henüz vizyona girmedi, sadece Sundance'da gösterildi ve izeleyenlerin yorumları (1) (2) bu yönde.  Tully ile olan ilişkisinde üstü kapalı olan bir aşk mı var, yoksa iki kadının dayanışması mı, izleyiciye bırakılmış gibi.


 Semih Şen

       Yaklaşık iki hafta önce, Endonezya İletişim ve Bilişim Bakanı Rudiantara , Google Play Store'dan  sosyal paylaşım uygulamaları da dahil olmak üzere yaklaşık 73 LGBTİ+ uygulaması indirilmesinin engellemelerini istedi .

        Google, Endonezya'daki Google Play Store'dan bir tane eşcinsel sosyal iletişim uygulamasını (Blued'i) kaldırarak bu talebi kısmen karşıladı ancak diğer diğer LGBTİ+ uygulamalarını da kapsama dahil edecek mi? Google'a  uygulamayı kaldırmasına rağmen Apple hiçbir işlem yapmadı ve hala indirilebiliyor.


       Lgbti+ bireyler bu uygulamalara (zor da olsa) birşekilde ulaşabileceklerdir, fakat asıl büyük sorun Google, ve Apple gibi uygulamaları sunan büyük şirketlerin, Endonezya gibi ülkelerin,  antidemokratik yasalarına uyma çabaları olmalı.
Google Play / Gay Apps 

Endonezya'da Eşcinsel İlişki Yasak Değil


Endonezya'nın Açe bölgesi dışında diğer bölgelerinde eşcinsel ilişki yasak değil ve herhangi bir cezaya hiçbir koşulda çarptırılması mümkün değil. Ancak Açe bölgesinin aşırı muhafazakar olması ve eşcinselliğin yasak olmasından ötürü eşcinsel bireylerin normalde bu bölgeyi tercih etmediği, sadece zorunluluk dolayısı ile bu bölgede oturan bazı eşcinsel bireylerin gizli bir şekilde korundukları ifade ediliyor.


Fotoğraf:Twitter/kvlcm_arat
Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesi’nde tutluka tutulan trans kadın Diren Coşkun, 25 Ocak itibariyle ölüm orucuna başladı.

Olayı duyuran İstanbul LGTBİ+ Derneği Sözcüsü Kıvılcım Arat, sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda “Bugün Tekirdağ 2 No’lu tabutlukta tutulan arkadaşım Diren Coşkun’u ziyarete gittim. Diren’in tüm demokratik kamuoyuna bir ilanı var” dedi.

Arat, Coşkun’un mesajını şöyle aktardı: “Burada insan onuruna aykırı birçok uygulamaya maruz kalıyorum. Üzerimizdeki ağır tecridin kaldırılması, gasp edilen ameliyat ve tedavi hakkımın iadesi için bedenimi ölüme yatırıyorum. 25 Ocak’tan beri ölüm orucu eylemine başladığımı demokratik kamuoyunun bilgisine sunuyorum.”



Kıvılcım Arat, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalara şöyle devam etti: “Çok zor böylesi bir haberi iletmek. Ama elçiye zeval olmaz. Canım yana yana bu fotoğrafın altına Diren’i ÖLÜM ORUCU kararına götüren süreci yazmaya çalışacağım. İnfaz hakimliği, epilasyon tedavisinin izni için Trans mahpus Diren ile, 24 Ocak Çarşamba günü görüşüyor. İnfaz hakiminin, T.D. Hastanesine sorusu şu: Epilasyon tedavisi, transeksüel mahkum(lar) için hayati önem arz eder mi? Diren, kurulda asıl kararı verecek olan psikiyatri doktorunun transfobisine maruz kalıyor. Doktor, suratına bile bakmadan dosyayı bildiğini söylüyor ve Bakırköy Devlet Hastanesine sevk yazıyor. Diren, aylardır oyalandığını ve yanlış yönlendirildiğini söylüyor. “





LADEG+'in 20- 21 Ocak tarihlerinde Boysan'ın Evi'nde düzenleyeceği etkinlikten;



Yaşayan Kütüphane Nedir?      


Yaşayan kütüphanede kitaplar, toplumda ön yargılara maruz kalan insanlardır. Bu kütüphane susmak için değil, kitaplarla konuşmak içindir. Yaşayan kütüphanede okuyucular katalogdan seçtikleri bir kitabı bir süre ile ödünç alırlar ve okuma bittikten sonra kütüphaneye iade ederler.

Gökkuşağı Yaşayan Kütüphanesi Nedir?


Bu kütüphanede kitaplar ön yargıya maruz kalmış LGBTİ+ bireylerdir. Kitaplar; Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans Erkek, Trans Kadın, Trans Seks İşçisi, HIV+, LGBTİ+ ailesinden oluşur. Kütüphaneye gelen okuyucu, kendi ön yargıları ve bilmedikleri ile ilgili konuşmak isteyen herkes olabilir.


"Gözlemlediğimiz üzere Yaşayan Kütüphane’lerde okuyuculara okuma süresi yetersiz geliyordu. Biz de bundan yola çıkarak söyleşi tadında okuma fikrini geliştirdik! Cumartesi günü Mülteci Lgbti Kitap ve Quir Kitap, pazar günü ise Sakat Lgbti Kitap ve Biseksüel Erkek Kitap ile 14:00-18:00 saatleri arasında Boysan’ın Evi’nde buluşacağız."




Boysan'ın Evi
Üftade Sk. No:10, İstanbul

20 Ocak Cumartesi 14:00

21 Ocak Pazar         18:00

LADEG+ Facebook Sayfası



LADEG+ : Ailelerinde; lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks, kuir+ (LGBTIQ+) kişiler olduğunu öğrenen ebeveynler ve yakınları tarafından kurulan bir sivil toplum oluşumudur. LGBTIQ+ ebeveynleri ve yakınları olarak bir araya gelen LADEG+, LİSTAG’ın kurucuları arasında yer alan bir grup gönüllü tarafından 2016 yılında faaliyetlerine başladı.




İtalya’nın Savona kentinde doktor Fabio Vaccacoro, kliniğe astığı afişte eşcinsellere “tedavi” önerdi.

Afişte “Luca eşcinseldi. Ama dini ve psikolojik temelli bir dönüşüm süreci sayesinde erkekliğini ve heteroseksüelliğini yeniden kazandı” ifadeleri yer alırken, doktorun iddia ettiği “dönüşüm sürecini” yöneten bir “terapi grubunun” iletişim bilgileri verildi.

Eşcinselliği ‘tedavi edilmesi gereken bir hastalık’ gibi lanse eden afiş hakkındaki şikayetler üzerine LGBTİ (Lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks) derneği Arcigay, Tabipler Birliği’ne başvurarak, afişin kaldırılması ve doktor hakkında disiplin işlemlerinin başlatılmasını talep etti.

Ancak Arcigay’in Savona kenti başkanı Mirko Principato, Tabipler Birliği’ne şikayette bulunmalarına rağmen 20 Aralık’tan bu yana yanıt alamadıklarını kaydederek, konuyu halka duyurmaya karar verdiklerini belirtti.

Tabipler Birliği: Eşcinsellik bir hastalık değil

BBC Türkçe’den Övgü Pınar’ın haberine göre olayın basında yer alması üzerine Tabipler Birliği de bir açıklama yaparak “Eşcinselliği bir hastalık olarak görmüyoruz. Şikayete konu olan olay hakkında en kısa zamanda değerlendirme yapılacaktır” dedi.

Afişi kliniğine asan doktor Fabio Vaccaro ise tepkilerin ardından afişi savundu.

Yerel basına konuşan 64 yaşındaki Vaccaro, “Nasıl Alzheimer ve diyabet tedavisi için posterler asıyorsam, cinsel kimlik sorunu yaşayanlar için de terapi öneren afişler asarım” dedi.

Doktorun bu sözleri ise tepkileri daha da artırdı.

Arcigay Derneği Ulusal Sekreteri Gabriele Piazzoni, “Tabipler Birliği’nden emsal teşkil edecek bir eylem bekliyoruz. Hayal ürünü tedavi yöntemleriyle kâr elde etmek için, aslında klinik açıdan tamamen sağlıklı olan insanları patolojik sorunlar yaşadıklarına inandırmaya çalışıyorlar” dedi.

Dernek, bu tür eylemlerin kanuni düzenlemelerle yasaklanması gerektiğini de vurguladı.

savonanews.it - ilgiornale.it


thebetterindia
Hindistan Yüksek Mahkemesi Pazartesi günü, 16. yüzyıldaki İngiliz yasasından örnek alınarak hazırlanan ve "herhangi bir erkek, kadın veya hayvanla doğanın düzenine karşı eşcinsel ilişkide bulunmayı" yasaklayan Hint Ceza Yasası'nın 377'inci maddesini gözden geçireceğini açıkl
adı.

Aslında 2009 yılında Delhi Yüksek Mahkemesi tarafından bu madde iptal edilmişti fakat bu karar 2013 yılında Yüksek Mahkeme tarafından reddedildi ve söz konusu yasanın değiştirilmesinin yargının değil, parlamentonun sorumluluğunda olduğu belirtilmişti.

Yüksek Mahkeme tarafından yapılan açıklamada, 2013 yılından beri ülke genelinde eşcinsel suçlamalar sebebiyle 200'den az kişinin tutuklandığı belirtilirken, "Seçimleri doğrultusunda yaşayan bireyler asla korku içinde yaşamamalı. Anayasanın 21'inci maddesine göre bireyin doğal seçim hakkı bastırılamaz ve kısıtlanamaz" denildi.

 Kaynak/Derleme huffingtonpost ,independent


    2012'de cinsiyetini değiştiren trans kadın, 2015'te başka bir kadınla evlendi. Geçiş tedavisine başlamadan önce dondurduğu spermleri sayesinde bir bebek sahibi oldular. Fakat mahkemeye başvurduklarında trans kadının anne olamayacağına hükmedildi.
 
   Çift; Alman kanunları, anneyi, çocuğu doğuran kişi olarak tanımladığı için verilen bu karara itiraz etti ve konuyu Federal Adalet Mahkemesine taşıdı.

      Almanya Federal Adalet Mahkemesi (BGH), bir kişinin cinsiyetini değiştirmesinin, çocuk ve ebeveyn arasındaki hukuki ilişkiyi değiştirmediğinden ve  trans kadının ebeveynlik haklarının korunduğundan, itirazı reddetti.


 Kaynak/Derleme Dw, News24

ACLU examines U.S. military’s transgender ban/Youtube
Rus uzmanlar, ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) orduya trans bireyleri kabul ederek silahlı kuvvetlerinin savaşma kabiliyetini zayıflatacağını belirtti.

Sputnik'e konuşan Rus uzmanlar, Pentagon'un geçtiğimiz cuma günü trans bireylerin 1 Ocak 2018 itibarıyla orduda görev yapabilecekleri yönündeki açıklamalarını değerlendirdi.

Rus askeri uzman Konstantin Sivkov, trans bireylerin askerlik görevlerini tam anlamıyla yerine getiremeyeceğine dikkat çekti. Sivkov, "Onlar (lgbti+) organizmalarının doğal genetik yönelimini bastırmak için yaşamlarının sonuna kadar birçok hormon almak zorunda. Sonuçta ciddi psikolojik problemlerle karşılaşıyorlar ve bu nedenle tam anlamıyla asker ya da subay olamıyorlar. Bu adım ABD Silahlı Kuvvetleri'nin savaş potansiyelini ciddi şekilde zayıflatır, ancak bu durum hemen yarın etkisini göstermez. Bu tür kişilerin Amerikan ordusundaki oranı da nispeten düşük olur" diye konuştu.




Bir belediye düşünün ki; tüm meclis üyeleri Lgbti+ bireylerden oluşuyor. 3 gay erkek 1 trans 1 biseksüel kadın birgün bir araya gelmiş ve kenti yönetmeye karar vermişler... hikaye gibi.

Aslında onları biraraya getiren yerel seçimler oldu. Birlikte California eyaletine bağlı Palm Springs'i yönetecekler. Dünya'nın ilk tüm üyeleri lgbti+ bireylerden oluşan meclisine seçilmişsiniz, kenti yöneteceksiniz ve siz bu konuda basın açıklaması bile yapmamışsınız. Belediye binasında bir  lgbti+ bayrağı olsaydı bari!


Fotoğraf: twitter/Cityofps


Başkan Robert Moon, The Guardian’a yaptığı açıklamada “Gerçeği söylemek gerekirse bu, seçimin sonuna kadar aklıma dahi gelmedi. Burada bu, o kadar önemli bir şey değil” yorumunu yapıyor. Seçimler sırasında adayların kimlikleriyle değil evsizliğe karşı çözümler ve yolların yapımı gibi vaatleriyle öne çıktığını belirten 65 yaşındaki trans kadın belediye meclis üyesi Lisa Middleton, “Eğer sokaklar düzgün değilse insanlar mutlu olmayacaktır. Hangi partiden olduğunuz fark etmez” diyor.


ACLU examines U.S. military’s transgender ban/Youtube
Pentagon’dan yapılan duyuruya göre, iki federal mahkemenin aldığı kararla, trans bireyler 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yeniden ABD ordusuna katılabilecekler.

Biri Washington’da, diğeri Virginia’da yer alan iki federal temyiz mahkemesi, geçen hafta Trump yönetiminin trans bireylerin orduya katılmasını yasaklanmasını öngören kararını askıya aldı.

Mahkemeler, ABD Başkanı Donald Trump'ın, trans bireylerin ABD ordusuna alınmasını yasaklayan kararını, Trump yönetimini temsil eden hiçbir yetkilinin katılmamadığı duruşmalarda kaldırdı.

Halen orduda yer alan trans bireyleri savunan avukatlar, yönetimin kararlar hakkında Yargıtay Ceza Mahkemesi'ne itiraz etmesini beklediklerini ancak sonucun değişmeyeceğini söylediler. Pentagon sözcüsü Heather Babb, “Mahkeme kararı gereği Savunma Bakanlığı, başvuruda bulunan trans bireylerin işlemlerini 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla değerlendirmeye başlayacak” dedi

Video: (2014) - ACLU examines U.S. military’s transgender ban
[youtube src="JLxP0lYk-k0"/]

   birgün independent

Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça’nın, eşcinsel akademisyene 'Kız mı olmak istiyorsun,burası Mardin' dediği ve akademisyenin suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.

Savcılığa şikâyetinin ardından Özyetiş, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda görevlendirildi. Özyetiş, kararın iptali için de rektörlüğe başvurdu.

NEFRET VE AYRIMCILIK SUÇU 

Özyetiş’in avukatları Gizem Koç ve Kenan Anğay, Hürriyet’e yaptıkları açıklamada Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na 27 Aralık’ta şikâyette bulunarak Ağırakça hakkında, “Tehdit ve hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, nefret ve ayrımcılık, inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme” suçlarından soruşturma başlatmasını talep ettiklerini söyledi.
Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada ise Özyetiş’in ifadelerinin “hakikatle alakası bulunmadığı gibi kamuoyunu yanlış yönlendirmeye sebebiyet veren nitelemeler” olduğu savunuldu. Açıklamada, “Adı geçen şahsın sorumlu olduğu ders müfredatına mugayir şekilde ahlaki değerlerle örtüşmeyen ders muhteviyatları sunarak fikirsel yönlendirmelerde bulunduğuna dair öğrenci ve velilerden idaremize ulaşan beyanlar üzerine kendisiyle görüşme yapılmış ve konuya ilişkin soruşturma süreci devam etmektedir” denildi.

 kaynak1 , kaynak2, kaynak3

Youtube/California 3.
ABD'nin California eyaletinde yeni yürürlüğe giren bir yasa uyarınca kendini kadın ya da erkek olarak tanımlamayan bireylere bir seçenek daha sunulacak. Bu kişiler, doğum belgeleri ve sürücü ehliyetleri üzerinde cinsiyet bölümünde yer alan üçüncü seçeneği işaretleyebilecek. Berkeley kentinde yaşayan ve kendini üçüncü cins olarak tanımlayan bir kişi yaşadıklarını anlattı.

Amerika'nın Sesi'nin haberine göre; kendilerini üçüncü cins olarak tanımlayan bireyler, İngilizce'de dişi ve erkek için kullanılan zamirleri değil, üçüncü şahıs için kullanılan zamiri tercih ediyor.


Carly, kendisini her iki cinsle de tanımlamadığını söylüyor: ”Kendimi hiçbir zaman kadın ya da erkek olarak tanımlamadım. Bu da birçok insanın aklını karıştıran bir durum. Hatta bazen bana karşı düşmanca davrananlar, şiddete başvuranlar oldu. Ama ben neysem oyum.”

36 yaşında olan Carly, spor yapmayı seven, atletik, ama aynı zamanda sanatçı duyarlılığına da sahip bir kişi. Carly gibi kendilerini ne kadın ne de erkek olarak tanımlayanlar, çoğu zaman başkalarının kafasını karıştırabiliyor.

[youtube src="be9ttjLMxRs"/]

2014 yılında meydana gelen olayda; 27 yaşındaki B.K ismli bir trans kadına, Ankara Çankaya'da denetim yapan polis ekipleri,  cadde kenadında müşteri beklediği için 5326 sayılı Kabahatler Kanuna göre işlem yapıp para cezası kesti. 91 liralık para cezasına karşı çıkan B.K ise konuyu yargıya taşıdı. Ancak yerel mahkeme kolluk kuvvetlerini haklı buldu.



Temyiz sürecinden sonra durumu Anayasa Mahkemesi'ne taşındı;
Oy çokluğu ile alınan ve B.K'nın haklı görüldüğü emsal olabilecek kararda;  30 Mart 2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na göre yapılan işlemin geçerli olamayacağı vurgulandı.

Buna gerekçe olarak ise polisin; İdari Para Cezası tutanağında yer alan "Fuhuş amacıyla başkalarını rahatsız etmek" fiili ile 5326 sayılı kanunun 37. maddesinde tanımlanan maddenin birbiriyle uyuşmadığı, burada "fuhuş eyleminin bir karşılığının bulunmadığını" bildirildi.


Kararın "Kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz. Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez" ilkesi gereğince alındığı vurgulandı. Sonuç olarak B.K'nın hakkının ihlal edildiğine karar verildi ve 2 bin liralık 'yargı süreci masrafının' kendisine ödenmesine hükmedildi.



Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, Bir Zorunlu  Göç Hikayesi: Eryaman adlı kitabı yayımladı. Kemal Ördek tarafından hazırlanan kitap, Sivil Düşün AB Programı tarafından finansal olarak desteklendi.

Kemal Ördek'in, Eryaman sürecinin mağdurlarından olan trans aktivist Yağmur Arıcan'ın desteği ile 2017'nin ilk yarısında gerçekleştirdiği saha görüşmelerine dayanan kitap, 2006 yılında Ankara'nın Eryaman semtinde yaşayan ve çalışan trans kadın seks işçilerine karşı örgütlenen sistematik linç girişimlerini konu ediniyor.

Eryaman sürecini yaşayan 7 trans kadın ve sürece dair görüşlerini paylaşan avukat ve aktivistlerle gerçekleştirilen röportajların yer aldığı kitap, "unutulan" Eryaman olaylarına dair konunun öznelerinin dilinden mağduriyet ve "hayatta kalma" hikayelerini okuyucu ile paylaşıyor.

168 sayfa olarak basılan "Bir Zorunlu Göç Hikayesi: Eryaman" kitabı, konuya dair detaylı tek tarihi belge olarak okuyucunun dikkatine sunuluyor. "Kentsel dönüşüm", rant temelli ilişkiler, seks işçiliği, göç ve şiddetin kesişimindeki hikayelerin yer aldığı kitabı Kırmızı Şemsiye'den edinebilirsiniz.

Kitabın basılı veya dijital kopyaları için lütfen Kırmızı Şemsiye'den Tolga Alp Tuneli ile irtibata geçiniz: 03124192991 veya tolga.tuneli@kirmizisemsiye.org

 KırmızıŞemsiye


Eryaman'da ne olmuştu;
KaosGL - Eryaman'da travesti ve transeksüellere sistemli şiddet!
Bianet -Mahkeme Eryaman Saldırganları Çete Dedi, 4 Tutukluyu Tahliye Etti


Kuyu/Youtube
Nefret cinayetine kurban giden Hande Kader’in hikayesinden esinlenerek yönetmen Garip Çelik’in yazıp yönettiği ve başrolünü ödüllü oyuncu Seyhan Arman’ın canlandırdığı “Kuyu
Avrupa Birliği Türkiye delegasyonu tarafından bu yıl 7.si düzenlenen AB İnsan Hakları Kısa Film Yarışması, en iyi film kategorisinde üçüncülük kazandı.

62 eserin yarıştığı #AvrupaBirliği #İnsanHakları kısa film yarışmasında;
ödül alan filmler;


1.lik ödülü:    Bıraktığın yerden     Volkan Güney Eker
2.lik ödülü:    7 gün 7 gece             Ali Bozan
3.lük ödülü:   Kuyu                         Rıdvan Yavuz
Mansiyon:     Lal                             Cemre Yılmaz

Film Şuradan İzlenilebilir



[youtube src="9xc3M7IeJHU"/]


 Semih Şen

Snopes'*da yer alan bir araştırmaya göre; Anti-gay aktivistler , bilimsel  ispatı olmamasına rağmen, eşcinsellik ve pedofilinin bağlantılı olduğu konusunda algı yaratmaya çalışıyorlar.

 Örneğin, Aralık 2006'da Facebook kullanıcısı Keya Hopkins , "P" nin "Pedoseksüel" olarak karşımıza çıktığını iddia ederek, "LGBTP" haklarını destekleyen bir broşürü paylaştı :




Bu sahte ilanları tekrar 23 Haziran 2016'da 4chan 'deki paylaşımlarda ortaya çıkıyor.


4chan'deki trol hesapların bu aşağılık eylemi Ocak 2017'de tekrar ortaya çıkıyor. LGBT topluluğunun  pedofiliyi desteklediği fikrini yaymak için başka bir plan yapılıyor. Bu süreç hakkında neredeyse bir elkitabı bile paylaşılıyor. Neler yapılacağı, kimin neyi nasıl paylaşacağı hakkında bilgi veriliyor.


Kullanacakları ↑ hastagler
Şuradan devamı görülebilir.

Plan uygulamaya konulur, Twitter'da sanki böyle bir organizasyon varmış gibi LGBTQP'nun resmi  hesabı açılır ve  diğer trol hesapların desteğiyle paylaşım yapılmaya başlar.


Biz bunun benzerini yaşamamış mıydık?



# LgbtSapıklıktırAslaİzinYok 'u hatırlayın. Belirli bir grup tarafından günlerce twitter hastag çalışması yapıldı. Şikayetler neticesinde birçok hesap kapatılmasına rağmen birçok bilgi/ilgisiz insana ulaşmış oldular. Onur Yürüyüşü'nü baltalamaya ve algı yaratmaya çalıştılar.

Kontrol ettiğinizde üzerinden çok zaman geçmesine rağmen aynı paylaşımları yapmaya devam ediyorlar.

03.12.2017 tarihli

Suç unsuru içeren bu paylaşımlar hakkında, ne yazık ki  bir tane bile dava açılmadı.


Snopes:Web'de paylaşılan haber,bilgi vs... nin doğruluğunu teyit edebileceğiniz bir site.

         Amsterdam'da belediyenin uzun süre eşcinselleri fişlediği ve onlara iş vermediği ortaya çıktı. Hollanda'daki diğer belediyelerde de eşcinsellere yönelik benzer bir tutumun söz konusu olduğu belirtiliyor. Bu konuda ülke çapında bir araştırma yapılabilir.

BBC Türkçe'den Yusuf Özkan'ın haberine göre, eşcinsellere yönelik fişleme skandalı, araştırmacı Eric Heijselaar tarafından tesadüfen ortaya çıkarıldı.

Amsterdam Belediyesi'nin arşivinde araştırma yapan Heijselaar, 1950'li yıllarda iş başvurusu yapan eşcinseller ve onların yakınlarına ilişkin listelere rastladı.

Belgelere göre, belediye çalışanlarından oluşan 5 kişilik komisyon, iş başvurusu yapanların "ahlaki davranışını" inceledi.

Memurlar, iş başvurusu yapan kişilerin eşcinsel olup olmadığı konusunda söz konusu kişilerin mahalleleriyle, aile ve arkadaş çevresinde araştırmalar yaptı.

Eşcinsel olduğu belirtilen kişilerin iş başvuruları reddedildi. Amsterdam Belediyesi, sadece eşcinsel adayları değil, onların yakınlarını da işe almadı.

Oğlu eşcinsel olan bir anne için, "belediyede çalışmasının uygun olmadığı" notu düşüldü.



Türk Psikologlar Derneği
bianet.'in haberine göre, Ankara Valiliği’nin LGBTİ etkinliklerini süresiz bir şekilde yasaklaması ve bu yasağın fiilen diğer illere de yayılmaya başlamasının ardından, ruh sağlığı uzmanları yazılı bir açıklama yaparak, “Her toplumda LGBTİ kimlikler vardır, bu kimlikler zararlı ya da patolojik değildir” dedi. LGBTİ görünürlüğünün artmasının, toplumsal iyileşmenin, eşitliğin ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunacağını ifade etti.

Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Psikologlar Derneği’nin açıklamasında Valiliğin yasağa gösterdiği gerekçelerin, toplumun bir lesimine karşı açık bir ayrımcılık olduğuna dikkat çekildi.

açıklamalarda şu ifadelere yer verildi;



 “Ruh sağlığı ve tıp alanında çalışan profesyoneller olarak LGBTİ kimliklerin toplumun herhangi bir kesiminden daha hasta, daha yoz, daha ahlaksız, daha marjinal olmadığını; insanları cinsel yönelim/cinsiyet kimliği farklılıklarına göre ayırmanın toplumsal ayrımcılığı ve nefreti pekiştireceğini dolayısıyla travmayı arttırıp ciddi halk sağlığı sorunları yaratacağını yarım asırdan fazla süredir tekrar ediyoruz.

“Ankara Valiliği’nin gerekçe gösterdiği ‘genel sağlık ve ahlakın korunması’, ‘toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar’, ‘kamu güvenliği’ ve ‘başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması’ ifadeleri toplumun bir kesimine karşı açık bir ayrımcılık girişimi olmasının yanında yasağın kendisi doğrudan tam da gerekçe gösterilen nedenleri ihlal etmektedir. Bu yasakla LGBTİ’lere yönelik olumsuz toplumsal hassasiyet gelişerek nefret suçlarının artmasına zemin hazırlanacak, hak ve özgürlükleri kısıtlanacak, kamu güvenliği etkilenecektir. (…)

“Her toplumda LGBTİ kimlikler vardır, bu kimlikler zararlı ya da patolojik değildir. LGBTİ’lerin görünürlüğünün artması, eşit yurttaşlık taleplerinin olması ve bunların ifade edilmesi toplumsal yozlaşmaya değil, aksine gruplar arasındaki ayrımcılığın sonucu oluşan mesafenin kapanmasına, nefret suçlarının azalmasına, yani toplumsal iyileşmenin, eşitliğin ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. LGBTİ dernekleri ve bu alanda çalışan sivil toplum örgütleri de toplumsal eşitlik, adalet ve iyileşme için ayrımcılığa ve nefrete karşı mücadele veren kurumlar olarak görülmeli, korunmalı ve desteklenmelidir.

“Bizler ruh sağlığı ve tıp alanında çalışan profesyoneller olarak LGBTİ kimliklere yönelik anayasal ve uluslararası sözleşmelere aykırı yasaklardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini, bu yasakların ve gerekçelerinin ayrımcılığı ve nefret suçlarını körükleyeceğini ve geri dönülmez acılara ve ruhsal hasarlara yol açacağını kamuoyu önünde bir kez daha ifade ediyoruz.

“Yerel ve merkezi yönetimlerin toplumda kutuplaşmalara neden olan bu ayrımcı tutumlardan uzak durmalarını, toplumu oluşturan her bireye eşit mesafede, hak ve özgürlüklerini garanti altına alarak yaklaşmalarını, bu nedenle bu hukuksal geçerliliği olmayan yasaklamalardan bir an önce vazgeçmelerini bekliyoruz.”
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği                    
Türkiye Psikiyatri Derneği

Türk Psikologlar Derneği

Gizli Özne, bir televizyon dizisinde uzun süre rol alabilen ilk trans kadın, oyuncu ve şarkıcı olarak alkışlar alan ama cinsel kimliği dolayısıyla gündelik hayatta yaşadığı ayrımcılıkla baş etmeye çalışan,
hayatın her alanında kendisi olarak var olabilmek isteyen Ayta Sözeri’ye dair bir belgesel film…


Yönetmen: Çağnur Öztürk
2013



[youtube src="r2Wu-pRkiJg"/]
Blogger tarafından desteklenmektedir.