.etkinlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası / Istanbul LGBTI+ Pride Week
@istanbulpride



26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası Teması: Sınır!
Özgürlüklerimizi ve isteklerimizi kısıtlayan sınırların her geçen gün arttığı bir dünyada yaşıyoruz. Artan baskı ve ardı arkası kesilmeyen yasaklara rağmen 26. senesinde 25 Haziran-1 Temmuz 2018 tarihlerinde gerçekleşecek 26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftası’nın temasını açıklıyoruz: SINIR!
Yazının ve düşüncenin sınırlarıyla ele aldığımız bu kavramı sınır kelimesinin anlamını hayatlarımıza dokunduğu yere doğru hep birlikte düşünerek, konuşarak, tartışarak genişletmek için bir çağrı yapıyoruz.
Bu çağrıyı yapıyoruz çünkü kimliklerimizin, yönelimlerimizin, varoluşlarımızın, çeşitli bahanelerle sınırlandırılmasını kabul etmiyoruz. ‘’Dört duvar arasında ne yaparsanız yapın’’ diyerek bizi kamusal alandan tecrit edenlere karşı, bizi sıkıştırdıkları alanlardan çıkarak bir araya geliyoruz. Her gün sokaklarda pervasızca var olmaya devam eden şiddete, işkenceye, tacize ve tecavüze ses çıkarmayanlara inat; sevmeye, hazza ve paylaşmaya konulan sınırları aşındırmanın ne denli önemli olduğunu biliyoruz.
Bu çağrıyı yapıyoruz çünkü çocuk yaşta beden sınırları ihlal edilerek toplum normlarına uydurulmaya çalışılan intersekslerin fark edilmesini istiyoruz. Kendi güç pozisyonlarını korumak için bizleri ikili cinsiyet sisteminin sınırlarına tıkanların karşısına dikiliyor, bizlerden “farklı” olduğumuzu düşünerek gözlerini kaçıranlara “buradayız” diyoruz. Yönelimlerin, kimliklerin ve varoluşların sayısına çekilen sınırlara karşı kuirlerin, sayısız cinsiyet kimliğinin ve cinsel yönelimin varlığını gösteriyoruz. Aseksüellerin, aromantiklerin ve nicelerinin varlığını haykırıyoruz.
Bu çağrıyı yapıyoruz, çünkü yaşadığımız coğrafyanın sınırları ötesinde sürmekte olan savaşın yarattığı kıyımı görüyoruz ve milliyetçi, ırkçı, sömürgeci devletlerin koyduğu sınırlara karşı durmak istiyoruz. Devletlerin koyduğu sınırları binbir güçlükle aşan göçmen arkadaşlarımızla yabancı düşmanlığının ve ırkçılığın aramıza koyduğu görünmez sınırları konuşmak ve sınırların yarattığı psikolojik, fiziksel problemleri görünür kılmak istiyoruz. Kimliklerimizden duyduğumuz onuru göçmenler, etnik azınlıklar, diğer uluslardan herkesle sınırsızca kutlamak istiyoruz.
Flörtlerimizde, ilişkilerimizde erkek egemen sistemin dayattığı sınırların değil kendi sınırlarımızın geçerli olduğunu haykırıyoruz. Eşlerimizin, aşklarımızın sayısına çekilen sınırları kaldırıyoruz.
Ankara Valiliği’nin il sınırları içerisinde konan ve süresinin sınırı olmayan yasağını İstanbul’dan protesto ediyor, onların sınırlarıyla alay ediyoruz. Son 25 yıldır söylediğimiz gibi: Sınırları, içine hapsedildiğimiz “gettoları değil, kentin tamamını” istiyoruz. Hapishanede insanî muamele istediği için açlık grevine başlayan ve sesini duyuran Diren’i ve birçok başka trans arkadaşımızı hapse koyup direnişimizi ve dayanışmamızı sınırlayabileceğini zannedenlere gerek açlığımızla, gerek mektuplarımızla sesimizi yükseltiyor ve insanca yaşamanın onurunu geri kazanıyoruz.
26 senedir gösterdiğimiz kararlılık ve irademizle şöyle sesleniyoruz:
Sınır! Yeri geldi bizleri içine hapsettin, Çeçenistan’da toplama kampı oldun, işkenceye ve ölüme maruz bıraktın.
Sınır! Yeri geldi bizleri dışına attın, genel ahlak yasası ile bizleri işlerimizden ettin, yemek yediğimiz restoranlardan ve başımızı soktuğumuz evlerimizden kovdun. İnsanlık tarihi boyunca güçlünün yanında oldun. Bedenlerimize, irademize saygı göstermedin. Sokakta taciz, hastanelerde onarım terapisi oldun.
Sınır! Bazen bir polis barikatı oldun, yürütmedin. Bazen istediğimiz kimlikle aramızda duran kanunlar oldun, haklarımıza erişimimizi engelledin.
Bu yıl Onur Haftası’nda sadece güçlünün lehine konan tüm sınırlar üstüne konuşmak, bu sınırlara karşı olanca gücümüzle savaşmak, görünmez sınırları görünür kılmak istiyoruz. Hayatlarımız, bedenlerimiz, duygularımız hakkında bol keseden nefret söylemi üreten özgüvenin sınırsızlığını kaldıracağımıza ve bize ait olanın sınırlarını belirleyebileceğimize dair inancımız tam. Sınırların özgürlüklerimizi elimizden almadığı, aksine onları garanti altına aldığı bir dünya için haftamızı ve yürüyüşümüzü organize ediyoruz.
Adil ve eşit bir dünya isteğiyle...
26. İstanbul LGBTİ+ Onur Haftamız kutlu olsun!

*Fotoğraf: Ömer Tevfik Erten


 Kaynak


LADEG+'in 20- 21 Ocak tarihlerinde Boysan'ın Evi'nde düzenleyeceği etkinlikten;



Yaşayan Kütüphane Nedir?      


Yaşayan kütüphanede kitaplar, toplumda ön yargılara maruz kalan insanlardır. Bu kütüphane susmak için değil, kitaplarla konuşmak içindir. Yaşayan kütüphanede okuyucular katalogdan seçtikleri bir kitabı bir süre ile ödünç alırlar ve okuma bittikten sonra kütüphaneye iade ederler.

Gökkuşağı Yaşayan Kütüphanesi Nedir?


Bu kütüphanede kitaplar ön yargıya maruz kalmış LGBTİ+ bireylerdir. Kitaplar; Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans Erkek, Trans Kadın, Trans Seks İşçisi, HIV+, LGBTİ+ ailesinden oluşur. Kütüphaneye gelen okuyucu, kendi ön yargıları ve bilmedikleri ile ilgili konuşmak isteyen herkes olabilir.


"Gözlemlediğimiz üzere Yaşayan Kütüphane’lerde okuyuculara okuma süresi yetersiz geliyordu. Biz de bundan yola çıkarak söyleşi tadında okuma fikrini geliştirdik! Cumartesi günü Mülteci Lgbti Kitap ve Quir Kitap, pazar günü ise Sakat Lgbti Kitap ve Biseksüel Erkek Kitap ile 14:00-18:00 saatleri arasında Boysan’ın Evi’nde buluşacağız."




Boysan'ın Evi
Üftade Sk. No:10, İstanbul

20 Ocak Cumartesi 14:00

21 Ocak Pazar         18:00

LADEG+ Facebook Sayfası



LADEG+ : Ailelerinde; lezbiyen, gey, biseksüel, trans, interseks, kuir+ (LGBTIQ+) kişiler olduğunu öğrenen ebeveynler ve yakınları tarafından kurulan bir sivil toplum oluşumudur. LGBTIQ+ ebeveynleri ve yakınları olarak bir araya gelen LADEG+, LİSTAG’ın kurucuları arasında yer alan bir grup gönüllü tarafından 2016 yılında faaliyetlerine başladı.



Arşivden Sonra? konuşma serisinin ikinci sezonu araştırmacı Serdar Soydan tarafından oluşturulan “Lubunya Arşivi” ile sona eriyor. Soydan’ın yirmi yıla yakın bir süreden beri üzerinde çalıştığı Lubunya Arşivi”dir.
Arşivden Sonra? /Lubunya Arşivi
arşivle ilişkisi, kendini yeni kabullenmiş bir eşcinsel erkeğin, internetin yaygın olmadığı, bilgiye kolay ulaşılamayan bir dönemde yalnızlığını azaltmaya çalışması, benzer deneyimler ve hayatların izini sürmesiyle başlar. Kendini önce öykü ve romanlarda ardından da gazete ve dergi ciltleri arasında bulan Soydan, sandığı kadar yalnız olmadığını anlar. Onun da herkes gibi bir ailesi vardır. Arşivi, yani ailesi gitgide genişler. Kütüphane raflarında, birbirinden uzak ve ayrı, belki de birbirine hasret gazete ve dergi kupürleri, roman ve öykü kahramanları birbirini bulur. Ortaya çıkan o güne, hatta günümüze kadar kimsenin merak etmediği etse de bir araya getirmediği, çoğumuzun bihaber olduğu bir “

Harf devriminden 80’li yılların ortalarına kadar Türkiye basınında LGBTİ yansımalarının izini süren Soydan, konuşmasında ağırlıklı olarak 60’lı yıllardan günümüze trans var oluşa ve özellikle 70’lerin başında sahneye çıkmaya başlayan trans kadınlara değinecek. Gazete kupürleri, özel röportajlar ve edebi eserlerin ışığında 11 Haziran 1981 tarihinde sahne hayatından alıkonulan tüm bu kadınların yaşam ve kariyer öyküleri anlatılacak. Konuşmada 70’lerden 80’lerin sonuna kadar lubunyaları ilgilendiren, etkileyen pek çok tarihsel olay da ele alınacak.


Serdar Soydan hakkında:

1980 yılında, İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Sinema-TV Bölümü’nde tamamladığı lisans eğitiminin ardından, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yüksek lisans eğitimi aldı. Senarist olarak birçok televizyon dizisi kaleme almıştır. Çeşitli edebiyat dergileri ve kitap eklerinde yazıları yayınlanan Soydan, Bilge Karasu, Nezihe Meriç, Suat Derviş ve Nahid Sırrı gibi yazarların gazete ve dergi ciltleri arasında unutulmuş eserlerini gün ışığına çıkarırken bir yandan da yayın evlerine kitaplar hazırlamaktadır.

Konuşma SALT Galata Atölye 2-3'te düzenlenecek.

Katkılarından dolayı SALT’a teşekkür ederiz.

Arşivden Sonra? konuşma serisi Sivil Düşün AB Programı kapsamında Avrupa Birliği desteği ile hazırlanmıştır.

Konuşmanın ardından 22.00-02.00 arasında Üzüm Bar&Pub'da gerçekleşecek partiye tüm dinleyiciler ve Arşivden Sonra? takipçileri davetlidir.


Üzüm Bar&Pub: Mis Sokak, No: 6, Kat: 3 Taksim, Beyoğlu

OCA10

Kayıp Ailemin İzinde: Bir Lubunya Arşivi’nin Öyküsü

Herkese Açık



Basına ve kamuoyuna duyurulur!
        Geçtiğimiz haftalarda Ankara Valiliği “genel ahlak”ı gerekçe olarak göstererek Ankara’daki LGBTİ+ etkinliklerine süresiz yasak getirmiştir. Benzer şekilde Beyoğlu Kaymakamlığı 25 Kasım’da Beyoğlu’ndaki tüm LGBTİ+ etkinliklerini yasakladığını ilan etmiştir.Aşağıda belirtilen LGBTİ+ öğrenci kulüpleri ve toplulukları olarak bu yasakların insan haklarını çiğnediğini ve düşünce ve ifade özgürlüğünü hiçe saydığını hatırlatıyoruz.
       
        Bizler ne okullarımızdaki mevcut kısıtlamaları ne de bu yasakları tanıyor, en kısa zaman içinde bu yasakların kaldırılmasını talep ediyor ve yasaklara karşı İstanbul'daki üniversitelere yayılacak bir onur haftası düzenlediğimizi duyuruyoruz.
         5 Aralık’tan itibaren Yasaklara Karşı Üniversiteler Arası Onur Haftası kapsamındaki etkinliklerle “Alışın, biz buradayız. Hiçbir yere gitmiyoruz” diyeceğiz.
Sevgi ve Dayanışmayla 🌈
-Bahçeşehir Gri
-Bilgi Gökkuşağı
-BÜLGBTİ+
-GSÜ Lion Queer
-İTÜ Cins Arı
-İÜ Radar
-Kür LGBTİ+
-Mimar Sinan FluBaykuş
-7tepe 7renk
-YTÜ LGBTİ+ Topluluğu

facebook/itucinsari

Program


         İlk defa düzenlenecek olan Alman LGBTİ Film Günleri, Almanya Büyükelçiliği, Pembe Hayat KuirFest ve Büyülü Fener Sinemaları işbirliğiyle 16-17 Kasım 2017 tarihlerinde (ücretsiz olarak) Ankara’daki sinemaseverlerle buluşuyor. Program kapsamında gösterilecek filmler;








Vier Kriegen Ein Kind

[youtube src="IBBFCUU0gXM"/]


16 Kasım Perşembe, 
21:00



Aus Der Haut


16 Kasım Perşembe, 
18:30


[youtube src="lwU_Dx3AXbk"/]


Ungesagt 

[youtube src="hlvopOHKAxI"/]
17 Kasım Cuma, 18:30


Romeos

[youtube src="Yn7ix6F1wIs"/]
17 Kasım Cuma, 21:00


 pembehayat
Blogger tarafından desteklenmektedir.