pembe hayat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Önsözden;
       Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu Projesi’nde Pembe Hayat ve Kaos GL Dernekleri olarak LGBTİ örgütlenmesini güçlendirirken aynı zamanda da sivil toplumun hak tememli yaklaşımıyla Türkiye’de LGBTİ hakları konusunda farkındalığın gelişmesini hedefliyoruz. 
PembeHayat./Yayınlar

      Eğitimcilere ve avukatlara yönelik her sene düzenli olarak yaptığımız insan hakları eğitimleri ve seminerleriyle LGBTİ’lerin daha az ayrımcılığa uğradığı bir dünya için mücadele etmeye devam ediyoruz. Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu Projesi, “Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu” tanımını, eşcinsel, biseksüel, trans ve interksekslerin sorun yaşadığı bütün alanlar üzerinden tanımlıyor. Sağlık hakkı, sağlığa erişim hakkı da LGBTİ’lerin en çok sorun yaşadığı ya da yaşayacağını düşündüğü- nü alanlardan biri olageldi. Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği olarak, Amerikan Psikologlar Derneği’nun yayınlamış olduğu Transgender ve Toplumsal Cinsiyete Uymayan Kişilerle Psikolojik Uygulamalar Kılavuzu’nun Türkçe çevirisini yayınlamaktan onur duyarız. 

      Bu çeviriyi LGBTİ hareketinin ruh sağlığı alanında çalışmalarına yön veren; hem LGBTİ’lerin kendileriyle barışmaları hem de ruh sağlığı uzmanlarının homofobi ve transfobileriyle yüzleşerek LGBTİ’lere önyargısız hizmet verebilmeleri için yıllarca çaba harcayan, Psikolog Mahmut Şefik Nil’e ithaf ediyoruz. 
Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği adına 
Buse Kılıçkaya



Pembe Hayat ile Kaos GL Dernekleri tarafından yürütülen Ayrımcılığa Karşı Gökkuşağı Koalisyonu Projesi kapsamında Türkçe’ye çevrilerek Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı’nın finansal desteğiyle
basılan ortak yayın. 
Kılavuzu İndirmek İçin (Pdf)

 PembeHayat


Ankara Valiliği’nin şehirdeki LGBTİ etkinliklerini süresiz olarak yasaklamasının ardından Ankara’daki LGBTİ dernekleri Pembe Hayat ve Kaos GL ortak açıklama yayınladı.



Ankara Valiliği’nin “18 Kasım 2017 tarihinden itibaren süresiz olarak LGBTT_LGBTİ vb. örgütler tarafından ilimizin muhtelif yerlerinde birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılıkları içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi vb. etkinlikleri” yasakladığını valiliğin internet sitesinden öğrendik.
Valiliğin bu hukuka aykırı, ayrımcı ve keyfî yasak kararının yasal takibini yapacağız. Böylesi toptan ve hakkın özüne dokunan yasaklama kararının hiçbir meşru ve yasal gerekçesi olamaz.
Torba bir yasak ile kapsamı son derece geniş, LGBTİ varoluşunun kendisini kriminalize eden, geniş yorumlamaya ve hak ihlallerine açık, muğlak bir durumla karşı karşıyayız. LGBTİ sivil toplum örgütleri eşit yurttaşlık için ayrımcılığa ve nefrete karşı senelerdir mücadele eden saygın kuruluşlardır. Bu kuruluşların faaliyet alanlarını daraltmanın dahi ötesine geçen, çalışamaz hale getiren yasaklar demokratik bir toplumda asla ve asla kabul edilemez.
Ankara Valiliği’nin bu torba yasağa gerekçe gösterdiği “genel sağlık ve ahlakın korunması”, “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” ifadeleri apaçık ayrımcılıktır. Bu karar ile LGBTİ’lere yönelik hak ihlalleri ve ayrımcılık meşrulaştırılmaktadır.
Bu karar ve bu karara gerekçe gösterilen hukuka aykırı ve muğlak kavramlar ile çok temel bir hak olan ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve diğer temel hak ve özgürlüklerimiz ihlal edilmektedir. Bu karar ile temel hakların özüne ayrımcı saikle müdahale edilmiştir.
Ankara Valiliği’nin yasak kararı Anayasa’mızın eşitliği düzenleyen 10. maddesine yine düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini düzenleyen 26. maddesine; Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır.
Bu açıklama ile aynı zamanda yerel mülki idare; kamu güvenliğini sağlama görevini icra etmek yerine kamunun önemli bir parçası olan LGBTİ’ler ve sivil toplum kuruluşlarını hedef haline getirerek kamu güvenliğini de tehlikeye atmaktadır.
Bu kararın en kısa sürede yeniden düşünülmesini ve geri alınmasını bekliyoruz. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık ve nefretin bu kadar yoğun olduğu ülkemizde ulusal ve yerel idarelere düşen bu ayrımcılık ve nefrete karşı mücadele etmektir.

Pembe Hayat ve Kaos GL



         İlk defa düzenlenecek olan Alman LGBTİ Film Günleri, Almanya Büyükelçiliği, Pembe Hayat KuirFest ve Büyülü Fener Sinemaları işbirliğiyle 16-17 Kasım 2017 tarihlerinde (ücretsiz olarak) Ankara’daki sinemaseverlerle buluşuyor. Program kapsamında gösterilecek filmler;








Vier Kriegen Ein Kind

[youtube src="IBBFCUU0gXM"/]


16 Kasım Perşembe, 
21:00



Aus Der Haut


16 Kasım Perşembe, 
18:30


[youtube src="lwU_Dx3AXbk"/]


Ungesagt 

[youtube src="hlvopOHKAxI"/]
17 Kasım Cuma, 18:30


Romeos

[youtube src="Yn7ix6F1wIs"/]
17 Kasım Cuma, 21:00


 pembehayat


Pembe Hayat Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi’nin her yıl düzenlediği 3 Mart Dünya Seks

İşçileri Günü’nde bu yıl,  trans seks işçilerinin yaşadığı sıkıntılar çerçevesinde bir program hazırladı.  Program hazırlama aşamasında Ankara’da yaşayan ve seks işçiliği yapan birçok trans kadın yer aldı.

2008 yılından bu yana Türkiye’nin birçok ilinde örgütlenen Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi kurduğu ağlarla trans seks işçilerini yaşanan sıkıntılara, şiddete, ayrımcılığa karşı dayanışmaya çağırıyor. Bu dayanışma kapsamında trans seks işçilerinin yaşadığı sorunlara çözüm önerileri üretmeyi ve verilecek eğitimlerle kapasitelerini güçlendirmeyi hedefliyor.

Ayrıca bu yıl Ankara’da bulunan kadın örgütleri ve sığınma evleriyle bir yuvarlak masa toplantısı düzenleyip, kadına yönelik şiddet sarmalında trans kadınlara yönelik şiddet, transfobi ve ayrımcılık konuları üzerine konuşulup ortak faaliyet planı oluşturulacak.

Pembe Hayat Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi 3 Mart Dünya Seks İşçileri Günü Programı şöyle;



2 Mart
14.00-16.00 Şiddet Sarmalında Trans Kadınlar 
Mekan: Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği Ofisi
16.00-18.00 Cinsel Sağlık Atölyesi
Mekan: Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği Ofisi
21.00 Leman Sevda Darıcıoğlu ‘Kimler Geldi Kimler Geçti’ performansı
Mekan: Haymatlos

3 Mart 
Ohal’de Seks İşçiliği Forumu
16.00 – 17.00 Av. Rıza Yalçın Koçak Ohal ve Trans Kadın Seks İşçileri Sunumu
Mekan: Haymatlos
17.15 – 18.15 Seks İşçilerin Ohal’de Yaşadıkları Sorunlar
Mekan: Haymatlos
21.00 Hayallerini Gerçekleştir Gecesi
Mekan: Haymatlos

4 Mart 
16.00-18.00 Ankara’da Yaşayan Seks İşçileriyle ‘Sokak Örgütlenmesi’
Mekan: Haymatlos
19.00 Orospuların Geleneksel Futbol Maçı
Mekan: Dikmen Futbol Sahası

 PembeHayat


Film gösterimleri ve söyleşiler Kızılay Büyülü Fener Sineması’nda ve Tayfa Kitapkafe’ de gerçekleşecek. Sinemaseverler biletlerini 10 Ocak’tan itibaren Kızılay Büyülü Fener Sineması’nda açılacak gişelerden satın alabilecek.
Bilet fiyatları: Öğrenci: 9 TL, Tam: 11 TL.
Tayfa KitapKafe’deki söyleşiler ve gösterimler ise ücretsiz olacak.
Gösterim Çizelgesi


Filmler hakkında detaylı bilgi için bkz: Festival Programı





Haber/İlgi Bağlantıları;   http://festival.pembehayat.org


İlki 17-24 Kasım 2011'de yapılan festival bu sene 16-23 Ocak tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Festivale başvurular 01 Ekim'de sona erdi. Seçilecek filmlerin tamamı ve etkinlik detayları Ocak ayının ilk haftası açıklanacak olsa da, festival ekibi KuirFest Facebook sayfasından peyderpey filmleri paylaşmaya başladı.

Şampiyon yüzücü Kuba annesi ve kız arkadaşı Sylwia’yla yaşar ve zamanının çoğunu yarışmalara hazırlanarak geçirir. Bir akşamüzeri Sylwia’yla bir galeri açılışına gider; açılışta kendisiyle aynı yaşlarda, yakışıklı bir genç olan Michal’le tanışır ve aralarında bir ilişki doğar. Film, bir yerden Kuba’nın evrilen cinselliği ve bunun ailesi ve Sylwia üzerindeki etkisini izlerken, aynı zamanda da anlayıştan yoksun bir çevreden gelen tepkileri irdeler. 




1970’lerin feminist hareketinden paralel bir devrim doğdu. Yönetmen Myriam Fougère, bizleri devrimci bir kız kardeşliğin yaratılmasında kilit roller üstlenmiş olan lezbiyen yazarlar, filozoflar ve aktivistlerle tanıştıran bir yolculuğa çıkarıyor. Montreal’den Teksas’a New York üzerinden ilerleyen Fougère, kadın kadına yaşamayı seçen lezbiyenlere rastlıyor. Bu marjinal ama aynı zamanda uluslararası çaptaki hareket, arşivde bulunan çekim ve fotoğrafların yanı sıra şimdilerde çoğu yetmişlerinde, seksenlerinde olan bu cesur kadınlarla yapılmış, geçmişi anımsatıcı söyleşiler kanalıyla tekrar canlanıyor.  
“Bir Sıfır Bir”; eşsiz bir dostluğun, toplumun kıyısında hayatta kalmanın ve birinin yaşamını ilelebet gölgede geçirecekmişçesine mimlemiş aksilikler ve engellere karşı kazanılan büyük zaferin öyküsünü anlatıyor. Film, “Cybersissy” ve “Babyjane” takma adlarıyla bilinen iki drag performansçısının, 33 yaşındaki Faslı-Alman Mourad ile 48 yaşındaki Hollandalı Antoine’ın yaşamlarının bir bölümünü ele alıyor. Dünyanın her bir köşesindeki klüplerden “sahne arkası” çekimler, özel videolar ve çarpıcı röportajlarla ana karakterlerimizin iç yaşamlarını açığa çıkaran film, bu iki beklenmedik kahramanın eşsiz dostluğuyla, huzursuz yaşam tarzlarını kutluyor ve bireyselliğin ve yaratıcılığın, toplumun bizden oynamamızı beklediği rollere karşı galibiyetini sergiliyor.


Web Adresleri
festival.pembehayat.org
twitter.com/kuirfest
instagram.com/kuirfest
vimeo.com/kuirfest

Semih Şen


Rita'dan Dilek, Melek ve Çağla'ya...Dora’ya..
20 Kasım 1998'de ABD'li trans Rita Hester'in öldürülmesinin ardından "Ölümümüzü Hatırlamak" adıyla mumlu nöbet tutuldu. Ardından yapılan çağrıya LGBT örgütleri ve dünyadaki translar yanıt verdi ve 20 Kasım transfobik nefret nedeniyle öldürülen transseksüelleri anma günü olarak kayıtlara geçti. Pembe Hayat Derneği olarak bu sene 6.sını düzenlediğimiz etkinlikte aynı zamanda transların 2013’yılını değerlendirmek istiyoruz.
Pembe Hayat Derneği olarak, 6.sı yapılacak nefret suçu mağduru transları anma etkinlerini, Kaos GL ve Istanbul LGBTT, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi İlef Topluluğu, Domus Sanat Çiftliği ve A. Ü. Kadın Çalışmaları Anabilim Dalı ile birlikte gerçekleştireceğiz.
Ankara Üniversitesi’nde Heteroseksizm Eleştirisi ve Alternatif Politikalar dersi ile başlayacak etkinliklerimiz, Yüksel Caddesi’ndeki basın açıklamasıyla devam edecek. Etkinliklerimizin Istanbul ayağında ise TransXTurkey’in düzenlediği kısa film yarışmasının galası var. Ertesi gün trans bir kadının öyküsünün işlendiği, Kadınlar, Oyunlar, Şarkılar oyununu izleyeceğiz.
Türkiye’den LGBT insan hakları savunucularının, hukukçuların bir araya geleceği etkinlikte, nefret ideolojisini besleyen savaş, demokrasi paketinin eksikleri, barış süreci, ayrımcılık yasa taslağı ve nefret suçları yasa taslağını bütün bileşenleri ile beraber tartışmayı hedefliyoruz.
Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü etkinlikleri kapsamında düzenleyeceğimiz panellerde Rusya’da hükümetin çıkardığı anti-gey propaganda yasasını, Ülker Sokak’tan Eryaman’a ve Avcılar Meis Sitesine translara yönelik linç politikalarını tartışmaya açacağız. Etkinlikler kapsamında yapacağımız panele Kovkov Aleks, Av. Ahmet Toköz, Buse Kılıçkaya, Gani Met, Av. Yasemin Öz panelist olarak katılacak.
Türkiye’den LGBT ve İnsan Hakları örgütleri Ankara’da nefret suçlarını tartışmak amacıyla 20-24 Kasım’da buluşacak.










PEMBE HAYAT 20 KASIM NEFRET MAĞDURU TRANS BİREYLERİ ANMA GÜNÜ ETKİNLİKLERİ
20 KASIM 2013 ÇARŞAMBA
13:30 ANKARA ÜNİVERSİTESİ KADIN ÇALIŞMALARI A.B.D. HETEROSEKSİZM ELEŞTİRİSİ DERSİ – A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi, Z-05 Dersliği
18.30 BASIN AÇIKLAMASI – Yüksel Caddesi
19:30 TRANSXTURKEY KISA FİLM YARIŞMASI GALASI - Istanbul
21 KASIM 2013 PERŞEMBE
20:00 TİYATRO OYUNU: KADINLAR, AŞKLAR, ŞARKILAR – Eski Yeni
22 KASIM 2013 CUMA
19:00 FİLM GÖSTERİMİ – Tayfa Kitap Cafe
23 KASIM 2013 CUMARTESİ
13:30 PANEL 1: RUSYA – Best Hotel
15:30 PANEL 2: STRATEJİK DAVALAR, TRANS AİLELER – Best Hotel
17:30 PANEL 3: TÜRKİYE'DE DURUM, ÇETE ŞİDDETİ, POLİS ŞİDDETİ – Best Hotel


Pembe Hayat -FB Etkinlik

Eryaman olaylarıyla da gündeme gelen İskitler’de dün gece (18 Ağustos) 22.00 sularında kimliği belirsiz olduğu iddia edilen sayıları yirmi ila otuz erkek ve kadından oluştuğu tahmin edilen saldırganlar İskitler bölgesinde yakaladıkları tüm trans bireyleri linç etmek istedi. Yapılan saldırıda otuz kadar trans birey yaralandı. Araçları tahrip edildi.  İki trans bireyin durumu ağır, E.G. isimli bir trans bireyin burnu kırıldı ve gözünü kaybetme riski altında.

Saldırganlar eylemlerini bir beyaz Şahin, iki BMW ve bir doblo araçla gerçekleştirdi. Polis görevlileri beyaz Şahin marka aracın plakası alınmış olmasına rağmen araç plakasının sahte olduğunu iddia etti.
Örgütlü bir şekilde hareket eden saldırganların bir kısmının aynı zamanda Eryaman olaylarına neden olan çetenin de üyeleri olduğu söyleniyor.

Polisin olaylar karşısındaki pasif tutumu ve olayların yeterince üzerine gitmemesi trans bireylere yönelik benzeri saldırıların artacağına yönelik endişeleri artırıyor.Emniyet teşkilatı ve adalet sistemi faillerin bulunması ve cezasızlıkla ödüllendirilmemesi için azami gayreti göstermek zorundadır. Aksi durum devleti yaşanan zulmün ortağı yapar ve insan haklarına saygılı devlet ilkesi ayaklar altına alınmış olacaktır.

Haber: Pembehayat.org
 http://pembehayat.org/ankara-iskitlerde-trans-bireylere-linc-girisimi


Pembe Hayat Derneği Kuruluş Yıldönümü kutlaması 30 haziran pazar günü saat: 19:00'da Aylak Yaşam Kültür evi'nde yapılacaktır.

LGBT'lerin Onur Haftası ve Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği'nin kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla bir araya geldiğimiz bu gecede siz gönüllülerimiz ve üyelerimizide aramızda görmekten mutluluk duyarız.

Adres: Konur 2 Sokak 63/13-KIZILAY
Tarih/Saat: 30 Haziran Pazar 19:00




Haber/İlgi Bağlantıları; https://www.facebook.com/pembeh

T24'ün haberine göre; İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı 2013 yılı hedeflerini anlatmak üzere düzenlediği basın toplantısında, muhabirlerin sorularını da yanıtladı.

Sorulardan biri "Geyler, lezbiyenler ev hizmetlerinde, hasta ve çocuk bakımında çalışmak istiyorlar, siz bunlara yardımcı olur musunuz?’olunca; İşkur Genel Müdürünün cevabı;

“Hemen gelsinler. Bizim kapımız herkese açık. Engelliler, özürlüler, hükümler de dahil olmak üzere dezavantajlı bu grupların iş bulması için elimizden geleni yapıyoruz.

Hangi işsizimiz olursa olsun 444 75 87 numaralı telefondan bizi arasınlar, onlar gelmesin, biz ayaklarına gideriz”olmuş.

Genel Müdür aslında olması gereken cevabı vermiş ama pratikte, açık eşcinsellerin ve özellikle transların durumu öyle mi? Altta 5 yıl önce Pembe Hayat Aktivistlerinin İş-kur önünde yaptıkları eylem ve akabinde iş-kur'a girişlerinin engellenmesi herşeyi anlatıyor.










Haber/İlgi Bağlantıları; İŞKUR: Kapımız gay, lezbiyen, özürlü, hükümlü kişilere de açık.

TRANS MANİFESTO
Biz, Türkiyeli trans bireyler; transfobiye karşı bir araya geldik ve bu manifestoyla sesimizi yükseltiyoruz.
Bizim için transfobi, sadece sözlüklerde yer aldığı şekliyle trans bireylere karşı duyulan nefret ve korku değil trans bireylerin cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet ifadeleri kısaca varoluşları yüzünden maruz kaldığı tüm ayrımcılık, şiddet, ötekileştirme biçimlerini kapsar.
Toplumda herhangi bir grubun/bir bireyin; cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi, din, etnik köken, sağlık durumu, bedensel farklılıklar, ırk, renk, yaş, cinsiyet gibi özellikleri nedeniyle diğer gruplara/bireylere sunulan hak ve özgürlüklerden faydalanamıyor olmasını ayrımcılık olarak değerlendirir ve buna karşı mücadele edeceğimizi duyururuz.
Stonewall İsyanı’na da Ülker Sokak Direnişi’ne de,  Eryaman Davası’na da sahip çıkıyoruz. Evlerinde, sokaklarında, parklarda öldürülen; intihara sürüklenen trans bireylere sahip çıkarak ve her transın doğduğu andan itibaren verdiği mücadeleyi hareketimizin tarihi olarak kabul ederek bu manifestoyu yayımlıyoruz. Bizim mücadelemiz yan yana geldiğimizde değil, doğduğumuz anda başlıyor!
 
Herkes Farklı, Herkes Eşit! Tüm insan hakları transların da hakkıdır!
Trans olmak, varoluşumuzun; ikili cinsiyet sistemine sığdırılamayacak kadar çeşitli olduğunu gösteren bambaşka bir deneyimdir. Bize dayatılan ve mutlak olduğu varsayılan; cinsiyet, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliklerini sorgulayan bizler, trans varoluşların belirli kategorilere hapsedilmesine izin vermeyeceğiz. Feminen/maskülen,  çift cinsiyetli, cinsiyetsiz veya daha farklı şekillerde var olabiliriz ve bundan asla vazgeçmeyeceğiz.
Trans bireyler; herkesle, her şartta, her zaman eşittir. Bize “ikinci sınıf vatandaş” ya da “3. Cins” gibi davranılmasına izin vermeyeceğiz. Tüm trans varoluş biçimlerinin görünürlüğünü arttırıp heteroseksist ezberi bozarak trans hareketi görünür kılacağız. Biz trans aktivistler, tüm haklar için çalışacak ve sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Sadece kendimiz için değil, herkes için bunu yapacağız.
 
Açılmak haktır, İfşa Suçtur!
Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyetlerimiz ve cinsiyet ifadelerimiz üzerinden başkaları tarafından tanımlanmayı reddediyoruz. Atfedilen cinsiyet ve beraberinde getirilen dayatmaları reddediyoruz. Kendi varoluşumuzla ilgili söz hakkı yalnız bize aittir. Yasalar, kurumlar, otorite, baskı, yaftalar, kurallarla kimliklerimizin bizim adımıza tayin edilmesine itirazımız var!
Cinsel yönelimimizi, cinsiyet kimliğimizi; gizlemek zorunda bırakılmaya ve bizi yok sayan ideolojilere ve otoritelere karşı duracağız. Trans varoluşumuz üzerinden kimliklerimizin ifşa edilmesine ve ifşanın bir tehdit olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Cinsiyetimizi, cinsel yönelimimizi, cinsiyet kimliğimizi kimseye açıklamak zorunda değiliz. 
 
Eğitime erişim, yaşam kalitesiyle doğrudan ilgilidir!
Eğitimin heteronormatif yapısını eleştiriyoruz. İkili cinsiyet rejimi ile kurulan ve heteroseksüel cinsel yönelimi temel alan, üreme odaklı bir eğitim sistemini reddediyoruz. Var olan eğitim sistemi trans bireylerin eğitime erişimini engellemektedir. Eğitim alanındaki ayrımcılık ve insan hakları ihlalleri, istihdam edilmemizi ve kendimizi gerçekleştirmemizi engellemektedir.
 
Sağlık herkes için haktır!
Sağlık ve sosyal hizmetlere erişimimizi engelleyen; cinsiyetçi, transfobik ve homofobik tavırlarla karşı mücadele edeceğiz. Bu tavır ve tutumları deşifre edeceğiz.
Vücutlarını dönüştürmeyi seçen trans bireylerin sağlığa erişim hakları engellenmektedir, bazen trans varoluşları sebebiyle tedavileri reddedilmektedir.
 
İstihdam edilme süreçlerinde trans bireylere pozitif ayrımcılık uygulanmasını talep ediyoruz.
İşe başvuru, işe alınma, terfi ettirilme, işten ayrılma, vasıfsızlaştırma süreçleri de dâhil olmak üzere her türlü transfobik, homofobik ve cinsiyetçi tutumları ifşa edeceğiz ve istihdam alanındaki her türlü ayrımcılığa karşı çıkacağız.
 
Kurtarılmış Bölgeler Değil! Kentin Tamamını İstiyoruz!
Küçük şehirler bize mutluluk ve özgürlük vaat etmiyor, yaşam hakkı vermiyor.  Yaşamak için metropollere göç etmek zorunda kalıyoruz. Göç ettiğimiz metropollerde gecelere ve gettolarda sıkıştırılmayı reddediyoruz. Kamusal alandaki transfobiyi deşifre edeceğiz. Trans seks işçilerinin belirli sokaklarda çalıştırılmasına ve buralarda yaşamaya zorlanmasına karşı çıkıyoruz. Gettolar değil kentin tamamını istiyoruz! Hatta tüm kentlerde yaşam hakkı istiyoruz!
Türkiyeli trans bireylere yaşam hakkı vermeyen küçük şehirler, aynı zamanda mültecilerin ikamet etmek zorunda olduğu uydu kentlerdir. Yerleştirildikleri bu şehirlerde trans mülteciler, hem yabancı düşmanlığının hem de transfobinin hedefi oluyorlar. Uğradıkları ayrımcılığa sessiz kalmayacağız!
Barınma hakkımızın önündeki engelleri kaldırmak için çalışacağız. Ev kiralamakta ve yurtlarda yaşanan sorunlarda trans arkadaşlarımızla dayanışarak transfobik ayrımcılığı görünür kılacağız.
 
Yasa yapıcı ve uygulayıcıların transfobisini deşifre edeceğiz!
Trans hakları için mücadele edeceğiz. Kolluk kuvvetlerinin ve özel güvenliğin trans bireylere işkence ve kötü muamelesine ve trans bireylerin özgürlüklerini kısıtlayıcı her türlü müdahaleye hep birlikte karşı çıkacağız.
Trans varoluşumuzun; “genel ahlak”, “müstehcenlik”, “Türk aile yapısı” gibi muğlak ifadelerle cezalandırılmasına, ötekileştirilmesine izin vermeyeceğiz. Kabahatler Kanunu, Karayolları Trafik Kanunu gibi, trans bireylerin aleyhine yorumlanan yasal dayanaklarla cinsiyet kimliğimize yöneltilen yıldırma politikalarıyla mücadele edeceğiz.
Mağdurken zanlı oluyoruz; polisin tacizi, kötü muamelesi ve işkencesinden şikayetçi oldukça polisler “beraatle”, “takipsizlikle” ödüllendiriliyor, üstelik biz “görevi yaptırmamak için görevli memura direnme”  ile suçlanıyoruz. Yasa uygulayıcıların transfobisini deşifre etmekten vazgeçmeyeceğiz.
 
Anayasada cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin tanınmasını istiyoruz!
Homofobi ve Transfobi karşıtı hareketin özneleri olan bizler; anayasanın kanun önünde eşitliği düzenleyen maddesine cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ibarelerinin eklenmesi ve transfobi ve homofobi mağduru olan bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin anayasal güvence altına alınması için mücadele edeceğiz.
Tüm bireylerin yaşam hakkı anayasal güvence altındayken cinsiyet kimlikleri nedeniyle trans bireyler nefret cinayetinin hedefi olmaktadır. Mevcut Ceza Hukukunda nefret suçları tanımlanmadığı için trans bireylere yönelik nefret suçlarının akıbeti uygulamanın inisiyatifine kalmaktadır. Uygulamanın takdir yetkisinin keyfiyetinin önüne geçmek için nefret suçları ve nefret söyleminin Ceza Hukuku’nda düzenlenmesi gerekmektedir. Ölümle yüz yüze yaşamak zorunda bırakılan trans bireylerin yaşam hakkına sahip çıkmak için nefret suçları mevzuatının oluşturulması için çalışacağız.
 
“Nefret Cinayetlerine Sessiz Kalma! Suça ortak olma!”
Trans cinayetleri politik cinayetlerdir. Katilleri Biliyoruz! Katiller sadece; silahı, bıçağı tutanlar değildir. Katil, trans bireyleri temel hak ve özgürlüklerinden mahrum bir şekilde yaşamaya zorlayan sistemdir. Bu sorunları çözmek için çaba göstermeyen ve bu cinayetlere sessiz kalan, yasal düzenlemeler yapmayan yetkililer de kişiler de katildir! 
 
Medyada ayrımcılığa, nefret söylemine, sansüre son verilmeli!
Medyada trans bireyler cinsel obje olarak sunuluyor, trans varoluş kriminalize ediliyor, transeksüelliğe ilişkin sterotipleri besleniyor, translara yönelik şiddet meşrulaştırılıyor. Trans bireyler karikatürize ediliyor. Sadece saldırganın ifadesiyle haber yapılıyor. Aynı zamanda medya transların hak mücadelesine sansür uyguluyor.
Medyanın transfobiden arınmasını, nefret söylemini üretmenin ve yaygınlaştırmanın aracı olmaktan vazgeçmesini; ayrımcılığı meşrulaştırmak yerine deşifre etmesini ve mağdurdan yana haberler yapmasını istiyoruz.
Medyada trans bireyleri ifşa eden ve mağduru küçük düşürücü fotoğrafları kullanmaktan vazgeçin. Kullanılan görsellerle önyargıyı beslemeyin. Trans bireyleri ifşa etmekten vazgeçin, transfobiyi görünür kılın.
Trans bireylerin, kendilerini ifade edebilecekleri alanları yaratmak için mücadele edeceğiz. Transfobiye karşı mücadele eden herkesten, trans bireylerin kendilerini temsil edebilecekleri alanları yaratma konusunda trans bireylerle dayanışmasını istiyoruz.
 
Transları hasta ilan etmeyi durdurun!
Trans varoluşların ötekileştirildiği başlıca alanlar arasında tıp gelmektedir. Öyle ki tıp profesyonelleri ikili cinsiyet sisteminin normalleştirilmesinin muhafızları durumuna geldiler. Bunu istismar eden bazı cerrahlar, psikiyatrist ve psikologlar tarafından uygulanan sözde tedavilere itirazımız var! Toplumsal kadınlık ve erkeklik rollerinin katılığına meydan okuyan davranışlar sergileyen çocuklar; “farklı” davranışlarının önlenmesi için psikiyatri kliniklerinde, zorlayıcı davranış değiştirme tekniklerine maruz kalıyorlar. Cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ve cinsiyet kodlarını aşan cinsiyet ifadelerinin kategorilere hapsedilmesine izin vermeyeceğiz.
Askeri psikiyatrinin; “genel ahlak”, militarizm, cinsiyetçi ve transfobik ideolojilerden beslenerek trans kadınlar ve trans erkeler ile eşcinsel, biseksüel erkekleri hasta ilan etmesine karşı sesimizi yükselteceğiz. Hasta olan; “genel ahlak”, militarizm, cinsiyetçi, transfobik ve homofobik heteroseksist sistemdir.
 
Transseksüelliği hastalık kategorisinden çıkartın ve kişisel beyanı esas kabul edin!
Trans-spesifik uzmanların yetiştirilmemesi, personelin bilgilendirilmemesi sebebiyle vücutlarını dönüştürmeyi seçen trans bireyler, hastanelerde sık sık psikolojik şiddete maruz kalmaktadırlar. Yine belirli cinsiyetçi dayatmalar vasıtasıyla beden inşası sürecinde cinsiyet ifadeleri kısıtlanmakta, belirli kalıplara uydurulmaya çalışılmaktadır. Bedenimiz bizim, bize hükmetmenizi değil, profesyonel destek vermenizi istiyoruz!
Trans cinsiyetin inşası sürecinde farklı aşamalarda, prosedürler arasındaki farklılıklar trans bireyleri mağdur etmektedir. Trans örgütler ve aktivistlerle dayanışarak cinsiyet geçiş sürecinin hiçbir trans varoluşu mağdur etmeyecek şekilde yeniden yapılandırılması için çalışacağız.Transfobi mağduru trans bireylerin, maruz kaldıkları travmalarla mücadele edebilecekleri özel merkezlerin yaratılmasını talep ediyoruz.
 
Seks işçiliğinin bir emek biçimi olarak tanınması için mücadelemize devam edeceğiz.
İstihdam edilmeyen buna bağlı olarak hayatını idame ettirebilmek için zorunlu seks işçiliğine yönelen trans bireyler ve/veya seks işçiliği yapmak isteyen herkes için seks işçiliğin bir emek biçimi olarak tanınmasını sağlayacağız!
 
Heteroseksist aile kurumunu eleştiriyoruz!
Sadece heteroseksüel ilişkileri tanımlayan; heteroseksist evlilikle kurulan, toplumsal cinsiyet rollerini yeniden ve yeniden üreten, mevcut haliyle özel mülkiyetin aktarımına hizmet ederek kapitalizmi güçlendiren erkeği eve para getiren söz/güç sahibi olarak yücelten ve kadını ev işleri ile çocuk bakımından sorumlu tutarak eve hapseden cinsiyetçi aile kurumunu eleştiriyoruz.
Trans bireyler de eşcinsel, biseksüel olabilir. LGB (lezbiyen, gey, biseksüel) bireylerin sırf cinsel yönelimleri nedeniyle birlikteliklerinin kayıt altına alınmamasını ve bu birliktelikler üzerinden heteroseksüel evli çiftlere tanınan haklar ve hizmetlerden faydalanamamasını ayrımcılık olarak değerlendiriyoruz ve buna karşı mücadele ediyoruz.
İmza ile üreme amacı için bir araya gelen ailelerin dışında, hiçbir resmi belgeye imza atmayan ve/veya üreme amacı gütmeyen kişilerin birlikteliklerin de aile olduklarını kabul ediyoruz.
 
Cezaevlerindeki translarla dayanışıyoruz!
Cezaevlerindeki insan hakları ihlallerinin karşısındayız. Trans bireylerin varoluşları sebebiyle uğradıkları ayrımcılıklara şahidiz! Trans bireylerin, kişisel beyanları kabul edilmeksizin varsayılan biyolojik cinsiyetleri üzerinden cezaevlerine yerleştirilmelerine ve koruma bahanesiyle tecrit edilmelerine karşı çıkıyoruz. Bu yolla trans bireyler cinsiyet kimlikleri nedeniyle bir kez daha cezalandırılmaktadır. Diğer mahkûmlarla kaynaşmaları engellenmek istediğinden ceza evlerinde, mahkûmlar için düzenlenmiş olan sosyal aktiviteler ve sosyal hizmetlerde tecrit edilmektedirler. Aktivite ve hizmetlerden faydalanmaları engellenmektedir. 
Cezaevleri gibi, kadın sığınma evleri, huzurevleri ve daha nice cinsiyetlere göre düzenlenmiş kurumlar translara da uygun hale getirilmelidir.
 
Ancak bütün iktidar biçimlerini sorgulayarak toplumsal muhalefetle dayanışarak özgürleşebileceğimizi biliyoruz. Bulunduğumuz şartlardan memnun olmadığımız sürece sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Saygısız, ayrımcı yorumları ve davranışları kabul etmeyecek ve bunları değiştirmek için çalışacağız. Direncimiz eylemlerimize eşlik etsin ve eylemlerimiz bizi dönüştürdükleri gibi dünyayı da dönüştürsün.
 
Trans olduğumuz için utanmayacağız.
Biz değişmeyeceğiz, siz alışacaksınız!

Lubunya Dergisi


7. Homofobi Karşıtı Buluşma kapsamında düzenlenen Trans Forum’a Türkiye‘nin dörtbir yanından trans bireyler katılacak.
“Transfobiden, heteroseksizme, nefret suçlarından, ifşaya, kentin dar sokaklarına hapsedilmeye karşı sesimizi yükseltiyoruz.“ diyen trans bireyler 15 Mayıs Salı günü 16:00’da Aylak Yaşam Kültürevi’nde buluşacak.
Hebun Diyarbakır LGBT Oluşumu‘ndan Öykü Su, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nden Buse Kılıçkaya, Sinem Kuzucan, Berk İnan Berkant; Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği‘nden Deniz San’ın konuşmacı olarak katılacağı 7. Trans Forum’da Trans Ağı’nda oluşturulan “Trans Manifesto“ da tartışmaya açılacak.
Trans Forum Aylak Yaşam Kültür Evinde saat 16:00’da başlayacak.
Aylak Yaşam Kültür Evi, Konur 2 Sokak 63/13 Bakanlıklar.

Haber Bağlantıları; http://pembehayat.org/transfobiye-karsi-trans-forum/

20 MAYIS PAZAR ANKARA


Heteroseksizme Teslim Olmayacağız! Ya Eşitlik Ya da Hiç!

“Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş” 20 Mayıs 2012 tarihinde, Pazar günü Ankara’da yapılacak. Yürüyüş Kurtuluş, Kıbrıs Caddesi Kavşağı’ndan saat 13:00’te başlayacak.
Homofobi ve Transfobiye karşı durmak için Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma’nın sonunda homofobi, transfobi ve nefrete karşı yürüyoruz.

“Heteroseksizme Teslim Olmayacağız! Ya Eşitlik Ya da Hiç!” şiarıyla Kurtuluş’tan Kızılay’a gökkuşağı bayrağının altında yürüyoruz!

LGBT bireyleri yargılamak ve aşağılamakla bütün LGBT’leri bir yalan perdesinin ardına hapseden, okullarında zorunlu heteroseksüelliğe tabi tutarak hayatı zehir eden, metropollerde katleden heteroseksist sistemin ikiyüzlü ahlâkına karşı yürüyoruz…

Bütün etnik, kültürel ve cinsel farklılıkları yok ederek hepimizi birbirimize benzetmeye ve dolayısıyla bizi öldürmeye çalışan heteroseksist sömürgeci sisteme karşı mücadele için yürüyoruz…

Heteroseksist sistemin LGBT’lere yönelik ilan edilmemiş savaşına karşı yürüyoruz…

Eşcinsellerin Kurtuluşu Heteroseksüelleri de Özgürleştirecektir!
Gökkuşağı bayrağının altında herkese yer var!
Birlikte güçlenmek ve birlikte özgürleşmek için gelin hep beraber yürüyelim!

Buluşma Yeri: Kurtuluş, Kıbrıs Caddesi Kavşağı
Saat: 13:00
Basın Açıklaması: Sakarya Meydanı



KaosGL Facebook Etkinlik Sayfası;

Melih Gökçek’ten Ankaralı LGBT Bireylere Açık Ayrımcılık İlanı!
 
Homofobiye ve transfobiye karşı mücadele etmek için Ankara’da kurulmuş Kaos GL ve Pembe Hayat LGBTT Derneği olarak Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in LGBT bireylere yönelik ayrımcı açıklamasını kabul etmeyeceğiz!
 
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olarak sarf ettiği sözlerle Melih Gökçek, Ankaralı LGBT bireylere yönelik sorumlu olduğu hizmette apaçık ayrımcılık yapacağını ilan etmiştir.
 
2 Nisan (2012) akşamı bir televizyon programında Okan Bayülgen, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e şu soruyu sordu; “Bizim ne zaman gey belediye başkanımız olacak?” Bu soru karşısında şaşıran Melih Gökçek ise şu cevabı verdi; "Tabii bizim kendimize göre bir yaşam tarzımız, örfümüz geleneklerimiz var. Oralar çok daha farklı bir noktada... İnşallah bizim Türkiye’de gey belediye başkanı olmayacak ve olmamalı."
 
“Genel Ahlak”, “Türk Aile Yapısı”, “Örf ve Adet”, “Töre” gibi muğlâk ifadelerin Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Trans (LGBT) varoluşu sürekli görmezden gelmekte yetmediğinde LGBT bireylere yönelik ayrımcılık ve insan hakları ihlallerini meşrulaştırmak için kullanılan araçlar olduğunu biliyoruz.
 
Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığı konusunda daha önce de Aile ve Sosyal Politika Bakanı Fatma Şahin, “Ben muhafazakâr bir partinin bakanıyım” diyerek benzer bir hataya düşmüştü. Fatma Şahin de, Melih Gökçek de AKP’li olabilirler ancak bulundukları konum itibariyle Fatma Şahin de Melih Gökçek de görmek istemedikleri, bir arada yaşamak istemediklerini her fırsatta dile getirdikleri lezbiyen, gey, biseksüel ve trans yurttaşlar için de politika ve hizmet geliştirmek zorunda olduklarını unutmamalıdırlar.
 
Melih Gökçek 2 Nisan 2012’de yaptığı açıklama ile LGBT bireylerin seçme ve seçilme haklarının gasp edilebileceğini ifade etmiş ve LGBT bireylerin kendisi için eşit yurttaşlar olmadığını gözler önüne sermiştir.
 
“Gey Belediye başkanı” tartışmaları dönem dönem medyada gündeme gelmektedir. Biz Kaos GL ve Pembe Hayat Dernekleri olarak kişilerin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına uğramadan eşit fırsatlara erişiminin sağlanmasını, seçme ve seçilme özgürlüğünü engellenmeden kullanabilmesi gerektiğini savunuyoruz. Belediye başkanlarının cinsel yönelimleri, cinsiyet kimlikleri ile değil, toplumun farklı kesimlerinin sorunlarına sahip çıkıp çıkmadığı ile ilgileniyoruz. Toplumun farklı kesimlerinin sorunlarına sahip çıkma ve yerel yönetim düzeyinde bu sorunlara çözüm üretme açısından Gökçek’e baktığımızda böyle bir “belediye başkanı” olmaz, olmamalı diyoruz.
 
Ankara’da yaşayan lezbiyen, gey, biseksüel ve trans bireyler olarak Melih Gökçek’i ayrımcılıktan vazgeçerek LGBT vatandaşlara da eşit hizmet sunmaya davet ediyoruz
 
Kaos GL Derneği
 
Pembe Hayat LGBTT Derneği

Haber Bağlantıları;

Merdivenlerden aşağı inerken ellerinizin ve ayaklarınızın üşüdüğünü algılamaya başlarsınız. Orada, tam kapının önünde duran bekleme oturaklarında sessiz bir bekleyişin içinde bulursunuz kendinizi. Zaman çok yavaş geçer. Hiç bitmeyecekmiş gibi…

Bir hastane kapısından girdiğimi düşünmek, yalnızca hormon kullanımına başlamak için terapi sürecine adım atmak amacıyla Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne gitmeye karar verdiğim gün zor gelen bir eylem değildi. Sağlık sorunlarıyla uğraşan biri için, hastaneler her zaman bir sığınak yeridir. Dok torlardan medet umarsınız. ‘İyileşmek’ adına…

Kadın hastalıkları tabelalı odaların bırakın içine gir mek, önünden bile geçmek dayanılmaz bir sancıdır, çünkü oraya ait değilsinizdir. Hiç olmamışsınızdır.
Regl denen o sistem hatasının 5 ay süreli gecikme gösterdiği günlerden birinde Şişli’de bir kliniğe gitmiştik. Çift katlı otobüsle yaptığımız yolculuk boyunca, ağlamaktan gözlerimin altı torbalaşmıştı. Kimine göre alt tarafı bir hastane yolculuğu, işte ne kadar yorabilir ki insanı(!).
Öyle değildi. Benim için yaşadığım semtten oraya, Şişli’ye gitmek, o kliniğin kapısından içeri girmek…
Evet, burada durun! Daha doktorun odasına girmedik bile. Kayıt için bekleyen o iki kadına doğru yürüdük. O anlık yaptığımız tek eylem bu. İki kişiden biri illa ki hep bir diğerini seçmek zorun da bırakır sizi.
Kimlik istenilecek işte! Şimdi ağzını açtı, biliyorum, bunu isteyecek dersiniz. Ve o beklenmeyen an gelmiş çatmıştır.
Kimlik, kadına doğru uzatılır; o soğuk mermerden bozma zemine çarpar eliniz. Kadın hızlıca uzattığı eliyle sıkıca tuttuğunuz o kimlik kartını kapmaya çalışır.
İçinizden (Ne olur yapma! Şimdi bunu görecek ve orada yazan isimle sesleneceksin bana.) diye geçirirsiniz.
Ve öyle de olur.
Sinirinize hâkim olmaya çalışarak “Hayır benim adım o değil, bu!”dersiniz.
BU, BU, BU, BU…
Kadın hastalıkları tabelalı odaların bırakın içine girmek, önünden bile geçmek dayanılmaz bir sancıdır, çünkü oraya ait değilsinizdir. Hiç olmamışsınızdır.
***
Artık kapısının bir köşesinde kadın hastalıkları ya zan o odaya doğru yürüme zamanıdır. Merdiven lerden aşağı inerken ellerinizin ve ayaklarınızın üşüdüğünü algılamaya başlarsınız. Orada, tam kapının önünde duran bekleme oturaklarında sessiz bir bekleyişin içinde bulursunuz kendinizi. Zaman çok yavaş geçer. Hiç bitmeyecekmiş gibi…
Doktor beyaz önlüğünün her iki cebini de doldurduğu elleriyle koridorda belirir. Annemi tanıdığı için o poliklinikte bana ismimle seslenen tek kişi olma unvanını kazanır.
***
İşte artık o odanın içerisindeyim.
Annem o sistem hatasının gecikmiş olduğunu ve bunun sağlığıma zarar vereceğinden ötürü endişeli olduğunu söyler. Annem sürekli anlatır. Sürekli…
Ter dökmeye başladığımı hissederim. Gözlerim o garip şeye doğru kayar. Bacaklarımı iki yana doğru açmış orada oturduğumu hayal etmeye başlarım. Bunu doktora sürekli tekrarlarım “Beni sakın oraya oturtma. Kaçarım!”
Doktor “Bunu yapmayacağım. Ultrasonografici hazıyla muayene edeceğim” der. Annem endişeli bir şekilde gözlerime diker gözlerini. “Bunu da reddetmek istiyorum!” diyecekken, susarım.
“Ben regl olmak istemiyorum ki, neden zorla olmamı istiyorsunuz?”dediğimde, kadın bu duru mun sağlığımı ciddi derecede tehdit edeceğini söyler. Meme kanseri olmak isteyen biri için, bu oldukça komik bir durumdur.
Sonra kan ilaçları yazılır.
Evet, bunca işkence yalnızca bunun için çekilmiştir. Bir ay gibi bir süre sonra midemi bulandıran o durum gerçekleşir.
***
Bu hayatımdan kısa bir kesit aslında.
Hastanelerde bizler için, kayıt esnasında ve muayene sırasında yaşadıklarımız hep aynı travmadır. Soğuk algınlığı hastalığına yakalandığınızda sırtınızı açıkta bırakacak bantlama işlemini kullanırsınız. Doktor sanki ilk kez böyle bir durumla karşılaşıyormuş gibi afallar. “Ben transeksüelim. Sen bunca yıllık doktorluk hayatında hiçbir transekseülle daha önce karşılaşmadın mı?” diye geçirirsiniz içinizden.
Yalnızca ağzını aç ve “aaaa…” de desen olmaz mı? dersiniz.


Çapa Tıp Fakültesi Psikiyatri Polikliniği…
Ah! Oraya gitmeye bir gün aniden karar verdim. Yıllarca, yok ben birinin karşısında oturup saatlerce onun sorularına cevap veremem dedikten sonra, kendimi iki dostumla polikliniğin kapısının önün- de heyecanla beklerken buldum.
İçeri girdik. Telefonla diğer dostlarımı da aradım. Dizlerim titriyordu. En çok niçin biliyor musunuz? Kimlikte yazan ismi söyleyecekler diye…
Kayıt için o iyi yürekli amcanın yanına gittik. Onu böyle tanımlıyorum, çünkü bu söylemi hak ediyordu. Kimlik kartında yazılı olan ismi bir kez söyledi ve ben “Hayır benim adım o değil, Emre” de- dim. Sonra “Peki Emre, şimdi bu kâğıdı alıp vezneye ödeme yapmaya gideceksin.” dedi. Bir de heyecanlı olduğumu sürekli tekrarladığım için, “Heyecanlanma, buna gerek yok. Bak göreceksin!” dedi. “Peki” dedim.
Tansiyonum düştüğü için kesme şeker yerine, tuzlu ayran almaya giden benimcanım dostum da yanımıza gelince Şahika Yüksel’in odasının bulunduğu Vedat abinin gülümseyen yüzüyle bizi karşıladığı, geniş bir bekleme yeriolan, o odaya girdik. Yani benim tabirimle küçük bir avluya…
Orada hep adımla çağrıldım. Bu çok güzeldi. Hastanenin veznesinde para ödemesi yaparken sürekli kimlik kartındaki ismi bana doğru yönelten kadın, poliklinik kapısının sağa doğru kıvrılan o kıs- mında kalmıştı.
Ve terapi başladı…
Oraya gitmeden önceki korkum, Berna Hanım’ın ve ondan önce benimle sohbet eden diğer doktorun bana kimlikteki isimle seslenecek olmalarıydı. Lakin ben bunun cevabını grup terapilerine başla- yan bir transerkek dostumdan almıştım.
“Hayır abi, orada adımızla sesleniyorlar…”
EMRE KORLU
LUBUNYA DERGİSİ 9.SAYI

Haber Bağlantıları;


Elif ALTIN / İSTİHBARAT

Twitter’daki hesabından yazdığı mesajlar yüzünden pek çok kez savcılığa şikayet edilen Erol Köse, bu kez de Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nin tepkisini çekti. Mesajlarında lezbiyen, biseksüel, travesti, transseksüel dernek üyelerini aşağıladığı iddia edilen Erol Köse hakkında dernek başkanı Bülent Kılıçkaya’nın şikayetiyle dava açıldı. Köse’nin hakaret suçundan 2 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyor.


Haber Bağlantıları;Köse’ye eşcinsel davası

İstanbul’ da Beyoğlu cadde ve sokaklarında son 20 gündür Balyoz Ekibine ait beyaz bir transit araçla, sivil polisler tarafından trans kadınlara yönelik şiddet uygulaması başlatıldı.
 
Balyoz tarafından oluşan ekip gece gündüz demeden yolda gördüğü trans kadınları cop ve kalın sopalarla döverek zorla araçlara bindiriyor.

Geçtiğimiz günlerde trans kadınlara yapılan bu sistematik transfobik şiddeti, trans birey olan Cansel, Pembe Hayat’a anlattı.

Cansel; “20 gün kadar önce başladı, yolda yürürken gördükleri trans kadınları cop ve kalın sopalar kullanarak beyaz bir transit araca bindiriyorlar, çalışmamızı engellemek adına yapılıyor. Sadece trans bireylere yönelik uygulanan bir şiddet, translar gece veya gündüz dışarı çıkmaya korkuyorlar, markete gitmeye korkuyoruz, bizleri gördükleri yerde şiddet kullanarak araçlarına bindiriyorlar. Polislerden birisinin lakabı “Maraşlı”. Gerçek isimlerini bilmiyoruz, aracın plakasını alamadık, uzaktan-yakından bizi gördükleri yerde saldırıya geçiyorlar.

Hakkımızı savunamıyoruz, Trans kadınlar yapılan bu şiddetten dolayı çok korkuyorlar üzerimizde yoğun bir baskı var sokağa çıkmaya korkar olduk… Kimi, kime şikâyet edeceğimizi şaşırdık. Tamamı-Devamı- PembeHayat.Org



Behzat Ç'nin 48. bölümünde konu, trans cinayetleri ve balyoz timi'nin insanlıkdışı uygulamalarıydı.
Dizi'de Pembe Hayat aktivistleri de rol almışlardı ve dizi ekibinin bölümü hazırlamadan önce aktivistlerle görüştüğü de biliniyordu.

İddiaya göre 48. Bölüm tvde yayınlandıktan sonra Pembe Hayat'tan Selay T'nin. önü balyoz timi tarafından kesilmiş. Selay T'nin KaosGL'ye yaptığı açıklama.
“’Balyoz Ekibi’ dün gece Hoşdere Caddesi’nde önümü kesti. Sonra ‘Sağa çekin ben yanınıza geliyorum’ dedim. Arabamı, arabalarının yanına çektim. Şakayla karışık bana tehditte bulundular. Behzat Ç.’ye Balyoz’dan kim bahsetti diye sordular. Ben de ‘İçinizde çürük elmalar yok mu?’ dedim. ‘Biz şimdiye kadar böyle bir şey mi yaptık’ diye sordular. Ben de isterseniz Ankara’daki bütün transların tanıklıklarını sizinle paylaşabilirim dedim. Trans kadınlara yaptığınız işkence ve kötü muameleyi ve transları nerelere attığınızı hepimiz biliyoruz dedim." diye konuştu. “Balyoz ekibi Ağustos 2001’de kuruldu, yani 11 senedir var”

Haber Bağlantıları;

KaosGL-Balyoz Ekibi Hoşdere’de Behzat Ç’nin İzini Sürüyor!

Radikal-Behzat Ç.'ye Balyoz'dan sen mi bahsettin?

 

 

Bozkurt Nuhoğlu, Bülent Ersoy'un "Deniz Gezmiş'i tanırdım" açıklaması üzerine gazetecilere verdiği açıklamaların ardından kendisi hakkında suç duyurusunda bulunan Pembe Hayat Derneği’ne bir mektup göndererek, bütün trans camiasından özür diledi.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
10 Ocak 2012, Salı
Bozkurt Nuhoğlu, Bülent Ersoy'un "Deniz Gezmiş'i tanırdım" demesi üzerine gazetecilere verdiği açıklamaların ardından Pembe Hayat Derneği'ne gönderdiği mektupla, başta Ersoy olmak üzere bütün trans camiasından özür diledi.
Nuhoğlu özür mektubunda Örümcek Kadının Öpücüğü filmine gönderme yaptı.
Nuhoğlu'nun mektubu şu şekilde:
"Pembe Hayat yetkililerine;
"Benim en sevdiğim filmlerden biri 'Örümcek Kadının Öpücüğü'dür. Bilenler bilir, filmin kahramanlarından biri olan devrimci karakter, bir eşcinselle aynı hücreyi paylaşır. Ve filmin yarısında yılların ezberiyle hücre arkadaşına bir devrimciye yakışmayacak şekilde davranır. Ama sonra hatasını anlar. Ben de o devrimcinin durumundayım. Filmin ilk yarısında yılların alışkanlığı ile, koşullanmışlığıyla, ezberiyle hatalı davrandım. Başta Bülent Ersoy olmak üzere, verdiğim beyanlarla hırpaladığım, kırdığım, incittiğim, üzdüğüm herkesten özür diliyorum."



Haber Bağlantıları; Tamamı Bianet
Blogger tarafından desteklenmektedir.