Transfobi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


      NewYork, Cambridge Lisesi'ndeki sağlık öğretmeni Jacqueline Hall,  cinsel kimlik ve cinsel yönelim konusundaki dersi yüzünden, ücretli izine ayrıldı. Olay tabiki muhafazakar NewYork'lu velilerin şikayetiyle vukuu buldu.
 
    Ders kapsamında öğrencilere iki paket sunuldu, bunlardan biri yedinci sınıf öğrencileri için, diğeri onuncu sınıf öğrencilerine yönelik. Daha küçük yaştaki öğrencilere yönelik paket, homofobi , intereks, cis-cins ve cinsiyete uymayan gibi terimlerin tanımlanması gibi bilgileri içerirken üst sınıflara 42 sayfalık daha kapsamlı bir paket sululdu.

       Konu kapsamında   'lezbiyen', 'transgender', 'cisgender' ve 'bottom' gibi terimlerin olması velileri tedirgin etmiş.
 Şikayetçi ebeveyn Sirell Fiel, Facebook'ta  yayınladığı videoda; yedinci sınıftaki oğlunun her iki ders paketini de eve getirdiğini ve öğretimin ailesinin "Hıristiyan değerleri" ni ihlal ettiğini söyledi.

"Okulda çeşitlilik hakkında konuşmak konusunda herhangi bir problemim yok. Eşcinseller dışarıda ve çocukların bunu bilmeleri lazım. Ancak sahip olduğum sorun o kadar derinleşti ki, 11-12 yaşları için bu çok fazla"


 Bu gelişmelerin ardından; okul bölge yönetimi, velilere ikinci bir sunumun yapılmayacağını ve öğretmenin "idari izinli" bulunduğunu bildiren bir mektup gönderdi.
 pinknews, lgbtnation

Basına ve Kamuoyuna;
12.01.2014 Pazar günü Show TV’de yayınlanan Bülent Ersoy Show isimli programda Sayın Bülent Ersoy Mevlit Kandili nedeniyle başını da kapattığı bir kıyafetle ekrana çıkmış ve bir ilahi seslendirmiştir. Bunun üzerine sosyal medyada ve çeşitli haber sitelerinde Sayın Ersoy cinsiyet kimliği üzerinden transfobik nefret söylemlerine maruz kalmıştır. 
Bütün bu söylemlerin nedeninin başında eğitimsizlik gelmektedir. Eğitim sisteminde insan hakları, ayrımcılık, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği gibi konularda hiçbir bilgi verilmemektedir.
Transseksüel’in kelime anlamı Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Hormon tedavisi görüp ameliyat olarak cinsiyet değiştiren kişi” olarak tanımlanmıştır. Türkiye’de “cinsiyet değiştirme” Türk Medeni Kanunu’nun 40. maddesinde düzenlenen bir haktır. Bu süreçten sonra trans bireylerin nüfus bilgileri “yeni” kimliklerine göre düzenlenmektedir. Trans bireyler “cinsiyet değiştirdikten” sonra biyolojik olarak kadın veya erkek olarak doğmuş vatandaşların hukuki olarak yararlandığı tüm haklardan; emeklilik, sağlık güvencesi, evlilik vb. aynı şekilde yararlanmaktadırlar. Yasalarca tanınmış olan “cinsiyet kimliği” üzerinden ayrımcılık yapılması, şiddet uygulanması, aşağılanması, söylem üretilmesi, cinsiyet kimliklerinin sürekli olarak hatırlatılması uygar ülkelerde nefret suçu kapsamında değerlendirilmektedir.
Biz Trans Danışma Merkezi Derneği olarak kurulduğumuz Temmuz 2013’ten itibaren trans bireylere danışmanlık vermekte, geçiş süreçlerini hem hukuki açıdan hem de hastane süreçlerini izlemekte ve yaşadıkları ayrımcılıkları raporlamaktayız. Aynı şekilde bu konuyla ilgili olarak da transfobik açıklamalarda bulunan kişi ve kurumlar hakkında “Nefret Suçu” işledikleri gerekçesi ile dava açmayı düşündük ama bu durumla ilgili elimizde ne yazık ki bir yasa bulunmamakta.
Yakın dönemde hazırlanan “Nefret suçları yasa tasarısı”nda biz transseksüelleri koruyacağını düşündüğümüz “cinsiyet kimliği” ve “cinsel yönelim” ifadeleri anlam veremediğimiz şekilde hükümet kanadınca yasa tasarısından çıkartılmış bulunmaktadır.
Türkiye’de demokrasi adına bir adım atmak için öncelikle bireylerin özgür olması ve kendini ifade edebilmesi önemlidir. “Farklılıklarıyla birlikte yaşayan bir toplum” söyleminin içini doldurmak istiyorsak cinsel, dinsel, etnik kimliklerin yasal güvence altına alınması gerekmektedir. Aksi takdirde trans bireylerin yaşadığı şiddet, nefret, ötekileştirme, dışlanma, damgalanma devam edecektir, bunun yanında yasal düzenlemenin olmamasından kaynaklanan eğitim sorunu, istihdam sorunu, barınma hakkı, yaşam hakkı ihlalleri ve bunun etrafında şekillenen tüm ayrımcılıklar çözmemiz gereken büyük sorunlar yığını olarak birikmeye devam edecektir.
Bu nedenle acilen,
Eğitim sisteminde toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği ifadeleri ders kitaplarında yer almalıdır,
Nefret Suçları yasasına cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ifadeleri eklenmelidir,
Saygılarımızla,
Trans Danışma Merkezi Derneği
0312 232 38 58
14.01.2014



Haber/İlgi Bağlantıları;   http://goo.gl/2YViBu

* Mersin'de seks işçiliği yapan bir transseksüel, merkez Yenişehir ilçesinde geçtiğimiz gün bir grubun sopalı ve döner bıçaklı saldırısına uğradı. Saldırıda ağır şekilde yaralanan trans kadın ambulansla Toros Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne kaldırıldı.


BAKİ UGUZ- Deniz isimli trans kadın, Pazartesi akşam saat 20.30 sularında evinden çıkıp Pozcu semtindeki Akbank'ın önüne geldiğinde ellerinde sopalar ve döner bıçakları olan 3 kişinin saldırısına maruz kaldı.
"Sizleri burada istemiyoruz, defolun gidin buradan" diye bağırarak transfobi kusan saldırganlar, ellerindeki sopalar ve döner bıçaklarıyla feci şekilde yaraladıkları trans kadını daha sonra yoldan geçen bir aracın önüne attılar. Saldırıda kafasına aldığı döner bıçağı darbelerinden dolayı kesikler oluşan trans kadın Deniz'in sol bacağı kırıldı.
Çevredeki vatandaşların çağırdığı ambulansla Toros Devlet Hastanesi Acil Servisi'ne kaldırılan Deniz, "Olay yerinde ben darp edilirken kimse yardım etmedi. Olayın meydana geldiği yerdeki kamera kayıtlarının incelenmesini istiyorum" dedi. Deniz'in kırılan bacağı alçıya alınırken, Toros Devlet Hastanesi'ndeki tedavisi devam ediyor.


Polisin zorluk çıkardığı iddiası


Saldırıya uğrayan Deniz'e acil serviste refakat eden trans arkadaşları ise burada, polislerin kötü muamelesine maruz kaldıklarını ileri sürdüler. Translar şu iddiaları dile getirdiler: "Deniz acil servise getirildiğinde uzun süre sedyede bekletildi. Ayrıca sanki güvenlik açısından tehdit unsuruymuşuz gibi etrafımızda adeta güvenlik çemberi oluşturuldu. Görevli doktor, röntgen çekilmesi için Deniz'i Mersin Devlet Hastanesi'ne sevk etti. Acil servisin önünde iki tane ambulans olmasına rağmen bize '112'yi arayın, ambulansı kendiniz çağırın' dediler." 



Haber/İlgi Bağlantıları; https://www.facebook.com/MersinLgbt7Renk



İstanbul Tozkoparan’da 2 Eylül 2013 Pazartesi günü sokakta yürürken silahlı saldırısına uğrayan Ezgi ölümün kıyısından döndü.


Markete alışveriş yapmak için gitmek isteyen Ezgi, silahlı bir grup tarafından önce yağmalandı ardından da kurşun yağmuruna tutuldu. Vücudunun çeşitli yerlerine iki kurşun isabet eden Ezgi, Ölümle yaşam arasında Haseki Hastanesi’ne kaldırıldı. Doktorların yoğun çabasıyla hayata tutunan Ezgi, şokta.


Ezgi’yi öldürmeye teşebbüs eden ve yağmalayan failler henüz yakalanamadı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün son üç aydır trans bireylere yönelik saldırıların şiddetinin artması karşısındaki pasif tutumu endişeleri iyice artırıyor.


Haber/İlgi Bağlantıları;  http://pembehayat.org/ezgi-olumden-dondu/



Renklere tahammülünüz yok biliyorduk ama bu kadarını beklemiyorduk. 3 gün önce Fındıklı’dan Cihangir’e çıkan merdivenler gökkuşağı renklerine boyanmıştı.


64 yaşındaki orman mühendisi Hüseyin Çetinel’in insanları gülümsetmek için boyadığını söylediği merdivenler, dün gece Beyoğlu Belediyesi ekiplerince griye boyandı.


Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan'a tepkiler;



Eryaman olaylarıyla da gündeme gelen İskitler’de dün gece (18 Ağustos) 22.00 sularında kimliği belirsiz olduğu iddia edilen sayıları yirmi ila otuz erkek ve kadından oluştuğu tahmin edilen saldırganlar İskitler bölgesinde yakaladıkları tüm trans bireyleri linç etmek istedi. Yapılan saldırıda otuz kadar trans birey yaralandı. Araçları tahrip edildi.  İki trans bireyin durumu ağır, E.G. isimli bir trans bireyin burnu kırıldı ve gözünü kaybetme riski altında.

Saldırganlar eylemlerini bir beyaz Şahin, iki BMW ve bir doblo araçla gerçekleştirdi. Polis görevlileri beyaz Şahin marka aracın plakası alınmış olmasına rağmen araç plakasının sahte olduğunu iddia etti.
Örgütlü bir şekilde hareket eden saldırganların bir kısmının aynı zamanda Eryaman olaylarına neden olan çetenin de üyeleri olduğu söyleniyor.

Polisin olaylar karşısındaki pasif tutumu ve olayların yeterince üzerine gitmemesi trans bireylere yönelik benzeri saldırıların artacağına yönelik endişeleri artırıyor.Emniyet teşkilatı ve adalet sistemi faillerin bulunması ve cezasızlıkla ödüllendirilmemesi için azami gayreti göstermek zorundadır. Aksi durum devleti yaşanan zulmün ortağı yapar ve insan haklarına saygılı devlet ilkesi ayaklar altına alınmış olacaktır.

Haber: Pembehayat.org
 http://pembehayat.org/ankara-iskitlerde-trans-bireylere-linc-girisimi

Avcılar, Meis'te Transfobik Şiddet Son Bulsun
Yaşama, barınma ve adalete erişim hakkı hepimizin en temel ve doğal hakkı. Birimizin yaşama ve barınma hakkı ihlal ediliyorsa, hiçbirimizin yaşama ve barınma hakkı yok demek.

Ekim 2012'den beri ilçe halkının provokasyona getirilmesiyle Avcılar, Meis Sitesi sakini trans kadınların yaşama ve barınma hakları ağır şekilde ihlal edilmekte, ölümcül ve örgütlü transfobik şiddete uğramaktalar.
10 Mart 2013'te trans kadın Seda'nın öldürülmesine kadar giden hem çevre halkı hem de devlete bağlı birimlerin elbirliğiyle yükselttiği transfobik şiddet sarmalı, tehdit ve tacizler, 17 Mayıs'ta Meis sitesi'nin kundaklanması ve Sanem Karaman'ın evine iki gün boyunca ateş edilmesiyle yeni bir boyuta ulaştı.
Ekim 2012'den beri sürmekte olan olaylarda emniyet güçlerinin mağdurlara yapılan şiddeti önlemek ve failleri bulmak yerine baskı mekanizmasının parçası olduğu, failleri koruduğu iddia edilmektedir.
Avcılar, Meis Sitesi'nde ikamet eden trans kadınlara karşı Ekim 2012'den beri devam eden örgütlü transfobik şiddetin faillerinin bulunması ve adalet karşısına çıkarılmasını;
10 Mart 2013'te site sakinlerinden trans kadın Seda'nın öldürülmesi olayının aydınlatılması ve gerçek faillerin adalet karşısına çıkarılmasını;
Ölümle sonuçlanan transfobik şiddet sarmalının faillerini ve kışkırtıcılarını koruyan tüm devlet yetkilileri hakkında hukuki işlem başlatılmasını;
Sitede halen yaşamakta olan trans kadınların barınma ve yaşam hakkının sağlanmasını, gerekirse sürekli korunma sağlanmasını talep ediyorum.


Haber/İlgi Bağlantıları; http://www.change.org/tr/kampanyalar/avc%C4%B1lar-meis-te-transfobik-%C5%9Fiddet-son-bulsun


Mimar Sinan Üniversitesi LGBT Topluluğu Flu Baykuş'un duyuru metni.

"Arkadaslar iyi aksamlar cok kisitli bir anda yaziyorum....

Elektrigimiz ve suyumuz kesik son sarjimiz.... Umarim sizlere herseyi aktarabilirim...

17 mayis 2013 persembe gunu 2 kimligi belirsiz adam tarafindan avcilar da yasadigimiz meis sitesi atese verildi 2 kat yandi itfaiye mudehale etti olen ya da yaralanan yok bugun de bir arkadasimizin evi kursunlandi ...

Avcilar dosyasinda biz trans kadinlarin kendisinden sikayetci oldugumuz terorle mucadele den emekli gazi polis "topal ismail" in evi hemen bizim meis sitesinin yaninda bugun topal ismailin evinden bizim bina kursunlandi... Adamin arkasi cok saglam adam kafaya koymus buradan translari gonderecem diyormus yakin cevresine...

Dun yakmak istediler bugun de oldurmek istiyorlar.... Bizler trans kadinlar olarak cok yalniz kaldik... Bizim avcilar dosyasina mudahil olan spod dernegi basta olmak uzere herkesten destek ve yardim bekliyoruz. Yesiller ve sol gelecek partisine de mail gonderdim...anvak henuz bana telefonla ulasan birileri olmadi... Topal ismail, tugrul selcuk, gaye selcuk bu 3 isim bizim dosyalarimizda var sikayetci olduk.... 15 gun once topal ismailin kardesi intihar etmeye kalkti kafasina silah dayadi 7 bucuk saat esir almisti polisleri asla bir ceza almadi adam... Emekli polis abisi topal ismail devreye girdi... Tugrul selcuk besyol metrobus istasyonu karsisinda silah dukkani var adam silah satisi yapiyor atis poligonu da var hatta... Eektrikimiz henuz yok ve bina icinde karanlik olunca dolasmaya korkuyoruz.... Bu binada can guvenligimiz yok....polis topal ismailin karsisinda hazirolda duruyor....kendisi pkk ile savastigi icin uzun yillar kurdistan bolgesinde cevresinde cok saygi duyulan bir gazi polis... Ne olursa olsun uzeri kapatiliyor birsekilde olaylarin bugun yasanan kursunlanma olayi da avcilar ilce emniyet mudurlugu tarafindan sessizce uzeri ortulmeye calisilacak ve dosya kapanacak.... Bizler transseksuel kadinlar olarak en dogal hakkimiz olan yasam ve barinma hakkimizi istiyoruz...bu surecte herturlu siddete maruz kaliyoruz. Trans kadin kimligimizden dolayi emniyet kanadi sozumuze itimat etmiyor bilerin ifadesini kaale almiyor.... Kursunlanma olayinin uzeri kapatilmaya calisiliyor. Bizim hukuki ve medya destegine ihtiyacimiz var lutfen biz avcilarda yasayan trans kadinlarin bu hakli mucadelesine destek verin.

Yasamak, barinmak, calismak bizim hakkimiz."


Avcılar Meis Sitesi'nde ikamet eden trans kadınlara dönük saldırılara ve Kanaltürk'ün nefret söylemine ilişkin LGBT örgütleri ve Meis sitesinde yaşayan trans kadınların açtıkları davaya savcılık takipsizlik kararı verdi....

KAMU GÜVENLİĞİ TRANS KADINLARI KAPSAMIYOR

Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Bürosu tarafından verilen kararda, dava açılabilmesi için "kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike unsuru" bulunması gerektiği belirtildi. Olaylarda kamu güvenliğine dönük açık ve yakın tehlike unsuru bulunmadığına hükmeden savcılık, kamu güvenliği kapsamına trans kadınların can ve mal güvenliklerini almamış oldu....



Haber/İlgi Bağlantıları;http://www.etha.com.tr/Haber/2013/04/08/guncel/translara-saldiri-aklandi/

“Dün gece sevgilim ile birlikte otele giriş yaptık. Kaydımızı yaptırıp kimliklerimizi verdik. Ardından kadınlar
havuzuna girdik. Ancak bu sabah tekrar havuza gittiğimizde, otel müdürü ‘Hayır beyefendi, giremezsiniz’ dedi. Ben de ‘Ne beyefendisi’ dedim, dün kadınlar matinesine gittiğimizi söyledim. Dün hiçbir sorun yaşanmamış olmasına rağmen hakkımızda şikayet olduğunu iddia etti. Erkek olduğumu ve havuza giremeyeceğimi söyledi. Sevgilim de kadın olduğumu anlatmaya çalıştı. Zaten otele kayıt yaptırırken pembe kimliğimi de görmüşlerdi. Benim 15-20 yıldır pembe kimliğim var.
“Üzerimizde bornozla bizi dışarıda beklettiler. Jandarma çağırmalarını istedim, çağırmadılar. Biz de önce jandarma karakoluna, oradan savcılığa gittik. İfade verdik, şikayetçi olduk.
“Ayrımcılığa uğradım. Bu tür söylemler insanları ötekileştiriyor, hedef gösteriyor, nefret suçları böyle işleniyor.” (ÇT)


Haber/İlgi Bağlantıları;
Bianet



07.11.2012
Kamuoyuna,
Avcılar’da süregelen transseksüel kadın linç kampanyası bugün nihai amacına ulaşmıştır. Hiçbir gerekçe ve delil gösterilmeden evlerimiz mühürlendi ve elimizde zar zor alabildiğimiz bir iki parça kıyafetlerimizle kışın ortasında sokakta kaldık. Bütün resmi kurumlara başvurmamıza rağmen hiçbir açıklama yapma gereği duymadan evlerimizden atıldık.
10 – 15 yıldır transseksüel kadınların oturduğu bu sitede daha düne kadar hiçbir sorun yok iken, kentsel dönüşümle arsa payı değerlerinin artmasıyla transseksüel kadınlar kötu ilan edilmiş ve yıllardır oturdukları evlerinden atılmaya çalışılmıştır. Kaymakamlık ve Emniyet’in desteği ile de amaçlarına ulaşmışlardır. 3 aydır sürekli hakaret ve tehditlere maruz kaldık. Sitenin önünde ve arkasında 10 u çocuk 30 kişilik bir kalabalıkla sürekli eylem yaptılar. Megafonlarla bağırarak fuhuşa hayır derken bir yandan da “translara hayır, ne idüğü belirsiz yaratıklar, bunları da alın askere, birincisi, ikincisi hani bunun üçüncüsü gel de çocuğuma ne olduğunu sen anlat” diyerek sürekli bize hakaret ve tehditlerde bulundular. Bizleri tahrik etmeye çalıştılar. Ateşler yakıp ateş etrafında “PKK ile nasıl savaştıysak travestilerle de savaşırız” diyerek savaş çığırtkanlığı yaparak linç kampanyasını bir adım öteye götürmeye çalıştılar. Haftalarca Avcılar’da bütün esnafları ve okul aile birimlerini gezip el ilanları dağıtmak suretiyle insanları bize karşı kışkırttılar. TV kanalları aracılığıyla bile bize saldırdılar.  Bizlere hakaret edip bazı arkadaşlarımızın kimlik isimlerini kullanarak deşifre olmalarına ve hatta bir arkadaşımızın intiharına sebep oldular. Sürekli arkadaşlarımızın aileleri aranıp çocuklarının trans olduğu ve fuhuş yaptığı ile ilgili bilgi vererek çıldırma noktasına gelmemiz için çabalamışlardır.
Onca kışkırtma ve yönlendirmeye rağmen sağduyulu halkımız bu oyuna kanmamış ve o savaş çığırtkanlığı yapan grubun sayısı 40 ı geçememiştir. Haftalar boyunca polis eşliğinde bize yapılan onca saldırıya ve bizden bunu beklemelerine rağmen biz hiçbir şey yapmadık. Devlete güvendik, polise ve savcıya güvendik ama yine de bizzat Kaymakamlık tarafından evlerimiz mühürlendi.
Eylemler yan binada yasayanlar tarafından başlatılmıştı. Daha sonra yüzlerce insanın yaşadığı siteden sadece yönetici Selim Palandöken ve Hürriyet Aydın adlı şahıslar 3 gün sonra o da lutfen katildi. Her fırsatta bizim fuhuş yapmamızdan rahatsız olduğunu söyleyen grup, sitede çalışan hayat kadınlarına dokunmamış üstelik yönetici eliyle bunlardan rant sağlamıştır. Yıllardır fuhuş yapanlardan nemalanan yönetici, daha düne kadar evlerimizden çıkmayan Hürriyet Aydın, birden bizlere düşman olmuş ve iktidar yanlısı kaypak beyinler gibi taraf değiştirmişlerdir. Bizden rahatsız olduklarını söyleyip bir yandan da sürekli yeni evler satın almaya devam ettiler ve bunlar da yetmemiş olacak ki, evlerinin değerinin bizim yüzümüzden düştüğünü her fırsatta dile getirip şimdi bizim evlerimize göz dikmişlerdir.
Tuğrul – Gaye Selçuk çiftinin ve Topal İsmail diye anılan engelli şahsin sürekli olarak pahalı lüks otomobil ve jeeplerinin içerisinden megafonla bize hakaret etmeleri ve dışarı çıkamaz hale getirilmemiz yetmemiş olacak ki, şimdi de Emniyet ve Kaymakamlık vasıtasıyla her şeyi kılıfına uydurulup ortada fuhuşa dair delil olmamasına rağmen, her trans kadın fahişedir mantığına istinaden inisiyatiflerini kullanıp evlerimizi mühürlemek suretiyle sokağa attılar. 
Toplam 8 ev mühürlendi. 14 transseksüel kadın kışın ortasında sokakta kaldı. İçimizde fuhuş yapmak zorunda bırakılan da var inadına yapmayan da var. Çok zor durumdayız! İnsanin cenneti evidir. Cennetimi aldılar. İnsanin evi kalesidir. Kalemi aldılar. Yıllardır fuhuş yani zorunlu seks isçiliğine zorlanan transların fuhuş yapmak zorunda olmalarının faturası yine onlara kesildi. Fuhuş yapmayan transların fahişe muamelesi görmesi engellenmedi, engellenemedi. Yaşam ve barınma hakkımıza saygı duyulmadı. Ödediğimiz vergilerin bize yol, su ve elektrik olarak döneceğini beklerken, hakaret, tehdit ve aşağılanma olarak dondu. Vergisini ödediğim evim elimden alındı. Ödediğim vergilerle maaşını alan memur benim evimi mühürledi ve beni sokağa attı.
Biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız, vergi mükellefleriyiz ve insanıyız. Bizim de atalarımız bu topraklar için cani pahasına savaştı. Bizim de atalarımız bu toprağın altında yatıyor.
İnsanlar beni sevmek zorunda değil ama bana saygı duymak zorundalar. Benim yasam ve barınma hakkıma saygı duymak zorundalar. Ama bu ülkenin vatandaşlarını sahip olduğu her hakka benim de sahip olmam gerekirken bizzat Savcılık ve Kaymakamlık eliyle yasam ve barınma hakkımız gasp edilmiş ve elimizden alınmıştır. Can güvenliğimiz yok, yatacak yerimiz yok ve artık 3 aylığına da olsa yaşayabileceğimiz bir evimiz yok. Bizler insanların yüreklerine sığınmış evsizler değiliz. Hayattan, insanlardan ve Devletimizden bizim olanı istiyoruz sadece.
YAŞAM ve BARINMA HAKKIMIZ ENGELLENEMEZ...
Avcılar Meis Sitesi Trans Kadınlar İnisiyatif Grubu
Oya Sultan - Michelle Demishevich


7. Homofobi Karşıtı Buluşma kapsamında düzenlenen Trans Forum’a Türkiye‘nin dörtbir yanından trans bireyler katılacak.
“Transfobiden, heteroseksizme, nefret suçlarından, ifşaya, kentin dar sokaklarına hapsedilmeye karşı sesimizi yükseltiyoruz.“ diyen trans bireyler 15 Mayıs Salı günü 16:00’da Aylak Yaşam Kültürevi’nde buluşacak.
Hebun Diyarbakır LGBT Oluşumu‘ndan Öykü Su, Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nden Buse Kılıçkaya, Sinem Kuzucan, Berk İnan Berkant; Siyah Pembe Üçgen İzmir Derneği‘nden Deniz San’ın konuşmacı olarak katılacağı 7. Trans Forum’da Trans Ağı’nda oluşturulan “Trans Manifesto“ da tartışmaya açılacak.
Trans Forum Aylak Yaşam Kültür Evinde saat 16:00’da başlayacak.
Aylak Yaşam Kültür Evi, Konur 2 Sokak 63/13 Bakanlıklar.

Haber Bağlantıları; http://pembehayat.org/transfobiye-karsi-trans-forum/

Aydın’ın Kuş Adası İlçesinde bir Nefret Cinayeti meydana geldi!.
Trans birey Nuket bu sabah evinde Nefret’in kurbanı oldu, vücudunun değişik yerlerinden  bıçak darbesi alan Nuket, evinde ölü olarak bulundu.
Geçtiğimiz hafta İzmir’in Karabağlar İlçesinde Tuğçe arkadaşımız da Nefret’in kurbanı olmuştu.
Yaptığımız basın açıklaması’nın ve İzmir ile Ankara da düzenlenen mumlu eylem üzerinden 5 gün geçmeden, şimdi de  Nuket’in ölüm haberiyle sarsıldık.


Haber Bağlantıları; http://pembehayat.org/yine-nefret-cinayeti/

12 Eylül darbesinde yaşadıkları en az duyulanlar translar oldu. Şimdi onlar anlatıyor: Taksim karakoldaki 'kedili' işkenceleri, kesilen saçları, omuzlara vurulan damgaları, trenlere bindirilip şehirlerden sürülmeyi... Bir yandan da baskılar etrafında oluşan direniş, dayanışma ve kültürü, Tarlabaşı'nın perukçusu Sema Kuaför'ü, Abanoz Sokak'ı, Kulüp 12'yi...

Darbe günlerinde lubunya olmak
 
‘‘Bu acıyı bir tek sağ çekmedi, sol çekmedi. Yani bir tek onlar işkence görmedi, bir tek onlar dövülmedi, sövülmedi. Biz trans bireyler de nasibimize düşenleri aldık. Çünkü bizler ‘riskli’ gruplardık, yani halkın nefretle baktığı, ‘tiksinç’ gördüğü, öyle hitap ettikleri gruplardık” diyor Belgin.
Onunla birlikte 12 Eylül öncesi ve sonrasına tanıklık etmiş dokuz trans kadın anlatıyor: Ahu, Belgin, Bennu, Cansel, Demet, Deniz, Filiz, N.K. ve Özlem.
‘80’lerde Lubunya Olmak’ adındaki kitabı derleyen, İzmir’deki LGBTT derneği Siyah Pembe Üçgen’in gönüllüleri. Neden 80’ler? “Çünkü şu an ulaşabildiğimiz LGBT tanıkların gençlik zamanları hep 80’ler, bilemediniz 70’ler. Ne yazık ki artık daha öncesine ulaşmak mümkün değil” diyor gönüllülerden Sinan Elitemiz. ”LGBT tarihi dediğimiz şey bugüne kadar hep kulaktan kulağa anlatılageldi. Bu kitapla kendi belleğimizi oluşturmak istedik. 80’lerde yaşananlar o zamanki LGBT’ler için tam bir zulüm ama toplumdaki çoğu insanın buna dair bir fikri yok.”
Peki 2012’de lubunya olmak farklı mı? “Durum aslında o günden bu yana pek de değişmiş değil ne yazık ki... En basitinden düşünün, otobüste en son ne zaman bir transseksüel birey gördünüz? Restoranda ya da markette karşılaştınız mı? İnsanların bakışları altında ezilen çok arkadaşımız var, evlerinden bile çıkmaya korkuyorlar. Evlerinden çıktıklarında insanların laf atmalarına, tacizlerine göğüs gerdiler diyelim, hiç beklemedikleri bir anda sadece yolda yürürken bile trafiği engellemekten ya da çevrenin huzurunu, düzenini bozmaktan idari para cezaları yazılabiliyor. Bizim de anayasadan taleplerimiz var: Bir an evvel gerekli düzenlemeler yapılmalı, ‘cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği’ tanımlanarak LGBT bireyler koruma altına alınmalı.”
Siyah Pembe Üçgen’in sıradaki kitabı, 1996 yılında Cihangir’de transların linç edildiği ‘Ülker Sokak olayları’nı konu alacak. Elitemiz, “Ülker Sokak direnişin, bir arada olmanın gücünün ispatıdır” diyor. “Yurtdışında LGBT tarihi denilince ‘Stonewall’ akla gelir, Ülker Sokak’ta o dönem gösterilen direniş için de ‘Türkiye’nin Stonewall’u diyebiliriz.”
 

İstanbul, Maltepe’de kılıçlı kişiler bir kez daha trans arkadaşlarımızın canına kast ettiler. Pazartesi günü iki trans kadını kılıç ve kesici aletlerle yaralayan ve darp eden saldırganlar yakalanamadı. Polisin suçluları yakalamaktaki isteksizliği ve trans kadınlara kestikleri para cezaları da bu şiddeti meşrulaştırmaktadır.

Daha 1,5 ay kadar önce Maltepe Sahilyolu’nda bekleyen translara dört kişi kılıç ve satırlarla saldırmış ve 2 trans kadın ağır şekilde yaralanmıştı. Olaydan sonra yaralanan kadınlar ve görgü tanıklarının ifadeleriyle yakalanan saldırganların kullandığı arabanın bagajından kılıç ve kesici aletler bulunmuştu.

Translara yönelik nefret suçlarının tavan yaptığı böyle bir dönemde, nefret cinayetlerinin önünü açan bu saldırılara ve polis şiddetine karşı tüm toplumsal hareketlerin ve bireylerin tepki göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenle 18 Şubat 2012 Cumartesi günü saat 16.00’da Bağlarbaşı Cumhuriyet Polis Karakolu önünde yapacağımız basın açıklamasına tüm insan hakları savunucularını bekliyoruz.

Bağlarbaşı Cumhuriyet Polis Karakolu adres: Bağlarbaşı Mah. Feyzullah Cad. No: 54 Maltepe

Taksim buluşma yeri: İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği saat: 14.00
Telefon: 0 (212) 252 10 88

İstanbul LGBTT Dayanışma Derneği
Lambdaistanbul LGBTT Dayanışma Derneği



İstanbul’ da Beyoğlu cadde ve sokaklarında son 20 gündür Balyoz Ekibine ait beyaz bir transit araçla, sivil polisler tarafından trans kadınlara yönelik şiddet uygulaması başlatıldı.
 
Balyoz tarafından oluşan ekip gece gündüz demeden yolda gördüğü trans kadınları cop ve kalın sopalarla döverek zorla araçlara bindiriyor.

Geçtiğimiz günlerde trans kadınlara yapılan bu sistematik transfobik şiddeti, trans birey olan Cansel, Pembe Hayat’a anlattı.

Cansel; “20 gün kadar önce başladı, yolda yürürken gördükleri trans kadınları cop ve kalın sopalar kullanarak beyaz bir transit araca bindiriyorlar, çalışmamızı engellemek adına yapılıyor. Sadece trans bireylere yönelik uygulanan bir şiddet, translar gece veya gündüz dışarı çıkmaya korkuyorlar, markete gitmeye korkuyoruz, bizleri gördükleri yerde şiddet kullanarak araçlarına bindiriyorlar. Polislerden birisinin lakabı “Maraşlı”. Gerçek isimlerini bilmiyoruz, aracın plakasını alamadık, uzaktan-yakından bizi gördükleri yerde saldırıya geçiyorlar.

Hakkımızı savunamıyoruz, Trans kadınlar yapılan bu şiddetten dolayı çok korkuyorlar üzerimizde yoğun bir baskı var sokağa çıkmaya korkar olduk… Kimi, kime şikâyet edeceğimizi şaşırdık. Tamamı-Devamı- PembeHayat.Org



İSTANBUL- Deniz Gezmiş’in arkadaşlarından Avukat Bozkurt Nuhoğlu’nun, Bülent Ersoy hakkında yaptığı “Deniz karakteri düşük insanlarla hiçbir surette ve hiçbir mekânda beraber olmamıştır. Bu insanlardan nefret ederdi. Bu kadın kılığındaki erkeğe, erkek kılığındaki kadına lanet olsun. Yalan söylemesin, Deniz’in arkadaşları onu cezalandırır” şeklindeki açıklama, yargıya taşınıyor.
Transseksüellerin Ankara’da kurduğu Pembe Hayat Derneği, Nuhoğlu hakkında suç duyurusunda bulunmaya hazırlanıyor. Gezmiş’in arkadaşlarından Mustafa Yalçıner, Nuhoğlu’na katılmadığını söylerken, trans hakları aktivisti Kemal Ördek ve sosyalist feminist hareketten Deniz Umre Tuna, “Bu mücadele edilmesi gereken bir anlayıştır” diyor.

Nuhoğlu’na tepki
Müzisyen Bülent Ersoy, yaptığı bir söyleşide, Deniz Gezmiş ile tanışıp arkadaş olduklarını belirterek “Bir gün bana üç şişe Çamlıca gazozu aldı, ben de ona şarkılar söyledim” dedi. Ersoy’un bu açıklaması üzerine Posta gazetesi tarafından görüşü sorulan Gezmiş’in arkadaşlarından Avukat Bozkurt Nuhoğlu ise sert bir açıklama yaptı. Nuhoğlu’nun tepki çeken açıklamaları nedeniyle Pembe Hayat Derneği suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.Radikal Devamı Tamamı>>

Haber Bağlantıları;

Ramazan ALMAÇAYIR

İSTANBUL - Edinilen bilgiye göre, gece saat 00.30 sıralarında, "Maltepe Sahilyolunda bıçaklı kavga çıktığı ve yaralıların olduğu" ihbarı üzerine polis harekete geçti. Kısa sürede olay yerine gelen polis, travesti Ç.Y'yi vücudunun çeşitli yerlerinde derin kesik izleriyle kanlar içinde buldu. Polis kanlar içinde olmasına rağmen ayakta durabilen Ç.Y. ve yanındaki diğer arkadaşlarının ifadesine başvurdu.


SEVGİLİSİNDEN AYRILMIŞ SALDIRDI


Ç.Y. ve arkadaşları, otomobille yanlarına gelen kişilerin saldırdığını, saldırganlar arasındaki bir kişinin ise elinde döner bıçağı ve kılıç olduğunu öne sürdü. Ç.Y. “Hiç sebepsiz yere satır ve sallama ile saldırdı. Ciddi yaralarım var. Bunların bedelini adalet önünde verecekler. Sevgilisinden ayrılmış hırsını bizden aldı" diye konuştu. Bir görgü tanığı da “Eski sevgilisinden ayrılmış, buradan geçerken arabadan inip bıçakladı" diyerek dehşet anlarını anlattı. Saldırı da Ç.Y 'ye ait olduğu belirtilen otomobil de hasar gördü. 


Haber Bağlantıları;
Radikal -Maltepe'de Kılıçlı Dehşet 

Content on this page requires a newer version of Adobe Flash Player.

Get Adobe Flash player

Bursa’da aynı evde yaşayan Canali Topçu ve Umut Gümüş adlı trans bireyler, cinsiyet kimlikleri nedeniyle toplum tarafından dışlandıklarını, komşuları ve bina sahibi tarafından kendilerine başka yere taşınmaları için baskı yapıldığını söyleyerek savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Hazırladıkları şikayet dilekçesini Cumhuriyet Savcılığına verdikten sonra, Bursa Adliyesi’nden ayrılırken konuşan Canali Topçu, toplumun kendilerini dışladığını ve yaşama şartlarının son derece zor olduğunu söyledi. Kendilerine çalışabilecekleri bir iş verilmediği için seks işçiliği yaparak hayatlarını sürdürmek zorunda kaldıklarını söyleyen Topçu, şöyle konuştu:
“Bizler, sırf cinsel kimliğimiz nedeniyle bu toplumdan dışlanıyoruz. Ne bir iş, ne de başımızı sokacak bir ev bulabiliyoruz. Kalacak ev kiralamak istesek, buna müsaade etmiyorlar. Ev bulsak, normalin 2-3 katı kira isteniyor. Sözleşmelere çok ağır şartlar konuluyor. Onu da kabul ettiğimiz halde, bu defa de komşular ile apartman sakinlerinin baskı ve şiddetine maruz kalıyoruz. Yaşadığımız son olay bunlardan sadece biri.”
“Cinsel Kimliğimiz Nedeniyle Dışlanıyoruz”
Toplumda dışlanmış ve istenmeyen kişiler olarak yaşamak istemediklerini söyleyen Canali Topuçu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cinsel kimliğimiz nedeniyle itilmek zorumuza gidiyor. Kimse fuhuş yaparak para kazanmak istemez. Ama biz iş verilmediği için mecburuz. Dışarıda polisin, evimizde ise komşuların tepkisine maruz kalıyoruz. Bizler sahip olduğumuz kimlikle yaşamak istiyoruz. Sokakta kalan hayvanlara bile saygı gösterilip, onlar için barınma evleri yapılırken, bizler sokaklara atılıyoruz.”
(Kaos GL)
Blogger tarafından desteklenmektedir.