Trans Kadınlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Daha önce Kızılay AVM (Ankara) trans kadınları içeri almadıkları için haber olmuştu. AVM'den Translara: Sizin Türdeki İnsanları Almıyoruz!(Bianet)


Sonrasında AVM Genel Müdüründen açıklama geldi.  Kızılay AVM Genel Müdürü: Trans Kadınlar da AVM’mize Rahatlıkla Girebilir(KaosGL)


Bugün ise SDP'li Kadınlar ve SDP LGBTİ Twitter'dan duyurdukları üzere ;



Pembe Hayat LGBT Dayanışma Derneği’ni bugün (04.09.2013) saat 11:30 sularında arayan G. İsimli
görgü tanığı on beş kişilik bir grubun iki trans kadına şiddet uyguladığını ve trans kadınların bir eczaneye sığındığını ve tüm kıyafetlerinin parçalanmış olduğunu ihbar etti.
Derneğimiz tarafından ihbarın ulaştığı andan itibaren yürütülen çalışmada olayın ve linç girişiminin de ayrıntıları belirlendi. Yine derneğimiz tarafından ilgili kurumlara ihbar ile ilgili bilgi aktarılırken İstanbul LGBT ve Lambda İstanbul LGBTİ  başta olmak üzere bir çok sivil toplum kuruluşuna etkin destek için çağrı yapıldı.
Dehşet verici olayın ayrıntıları şöyle; İstanbul Şişli Etfal Hastanesi’ne rapor almak için giden Duygu ve Rüya isimleriyle tanınan iki trans kadın, on beş kişiden oluşan bir linç çetesinin önce sözlü saldırısına sonrasında da grubun satırlı saldırısına maruz kaldılar. Çevrede bulunan bir eczaneye sığınan trans kadınlar, yaralanmış ve kıyafetleri parçalanmış halde polis tarafından Şişli Polis Merkezi’ne götürüldü.
Görgü tanıkları polisin söz konusu linç grubundan iki kişiyi gözaltına aldığını anlattı. Ancak yine görgü tanıkları polisin linç çetesinin bir çok üyesine yakın davrandığını onlarla uzun süre sohbet ettiğini ve hatta şakalaştığını anlatıyor.
Sosyal medyada çeteyle ilgili bilgi  paylaşan B.A. , çetenin bulundukları yeri mesken tuttuğunu ve sürekli saldırılara maruz kaldıklarını anlattı. S. ise çetenin polisle anlaşmalı olduğunu kendisinin de bu çetenin saldırısına uğradığını çetenin sokakta trans birey istemediğini ve bu çete üyelerinden şikayetçi olduklarını adres değiştirmek zorunda kalabileceklerini belirtti.



Haber/İlgi Bağlantıları; Pembe Hayat

Alışılagelen Ankara imajı kafalarda her zaman gri bir orta sınıf memur kentidir. Bu sergi sizlere Ankara’nın başka bir yüzünü göstermeyi hedefliyor. 

Etlik’ten Cebeci’ye, Ayrancı’dan Seyran’a, Esat’tan Kolej’e kentin sadece birkaç bölgesinde var olabilen transseksüel kadınların portrelerini, öykülerini, çalışmalarını, hayata dair görüşlerini, sisteme olan isyanlarını, günlük adetlerini, yaşam ve çalışma alanlarını ajite etmeden, dramaya bulaşmadan, kimseyi nesneleştirmeden, “hane” içerisinden sunmayı amaçladık. 

Resim, fotoğraf, video ve yerleştirmelerle donanacak bu sergide seks işçiliğinden başka çare bırakılmayan, başka çaresi varmış gibi suçlanan, mesleklerinden dolayı barınma hakları ellerinden alınan, görünümleri ve cinsel kimliklerinden dolayı eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi birçok temel hizmetlerden mahrum kalan, buna rağmen çoğu insanın algısında yer bulamayan fakat; hepimiz gibi yaşamaya çabalayan bu kadınların sizlere anlatacakları var. Umarız siz de sizler uyurken bu kentin caddelerini mesken tutan, bu kentin “öteki” sakinlerinin emekleriyle yaratılmış bu amatör sergiden keyif alırsınız.

08-11 Mayıs 2013

ODTÜ Kültür ve Kongre Salonu

Daha Büyük Görüntüle Haber/İlgi Bağlantıları; https://www.facebook.com/etkinlik/odtu...


Dünyaca ünlü Miss Universe (Kainat Güzeli) yarışmasının resmi organizasyonu, tarihi bir karar aldı. Kurulun aldığı karar doğrultusunda, 2013 yılından itibaren transseksüeller de yarışmaya katılabilecek.
Organizasyonun sahibi olan ünlü emlak kralı Donald Trump tarafından transseksüel olduğu gerekçesiyle yarışmadan diskalifiye edilen Jenna Talackova, Miss Universe yönetimine karşı “mağduriyet” davası açmıştı. Mahkemenin, geçtiğimiz salı günü Talackova'nın “haklı” olduğu yönünde karar vermesi de, bu köklü kural değişikliğinde şüphesiz etkili oldu.(...)





Haber Bağlantıları; Transeksüeller de katılabilecek

İnsan hakları kapsamında LGBT haklarının tartışıldığı bir derste, bir trans birey konuk ettik. “Toplumdaki ötekileri” anlamak için toplumdaki “ötekilerin” gözünden yaşanmış olayları dinledik.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
31 Mart 2012, Cumartesi

Uzun boylu, sarışın bir kadın sınıfımıza herkesi başı ile selamlayarak girdi: "Merhaba arkadaşlar, ben Michelle Demishevic. Ben ve benim gibi olanların, toplumdaki ötekilerin mücadelesini destekleyen bir aktivistim".
Küçük bir şaşkınlık anı yaşandı. Çok üzun sürmedi çünkü o anda Doç. Dr. Itır Erhart'ın verdiği dersin konusu insan hakları kapsamında LGBT (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Transseksüel) haklarıydı.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümü öğrencileri olarak eğitime başladığımız ilk günden itibaren öğrendiğimiz, aradan geçen üç yıllık öğrenciliğimiz süresince her fırsatta konuştuğumuz "ötekilere saygı duymak" meselesini derinden hissedeceğimiz bir ders yaşayacağımızı anlamıştık.
Michelle Demishevic ile o derste trans bireylerin toplumdaki yeri ve devlet ile olan ilişkilerini tartıştık. Soru-cevap şeklinde devam eden tartışmalarda "toplumdaki ötekileri" anlamak için toplumdaki "ötekilerin" gözünden yaşanmış olayları dinledik.
Kısa süreli bir çekingenliğin ardından öğrencilerin soruları gelmeye başladı. Biz medya öğrencileri olarak sorduk, Michelle cevapladı:
İş hayatında nasıl sorunlar yaşıyorsunuz?
Öncelikle iş hayatı demişken, bahsettiğiniz sizlerin olduğu gibi "normal" bir iş hayatımız ve ne yazık ki sizlerin yaşadığı gibi "normal iş hayatı sorunları" yaşayamıyoruz bile. Çünkü kimse bize iş vermiyor.
Özel sektörü geçtik, devlet dairesine Türkiye İş Kurumu'na (İŞKUR) gidip, iş başvurusu yapmak istiyoruz. Ancak, o kapıdan girebilmek bile çoğu zaman bir mucize oluyor. Güvenlik herkesin girdiği kamu kuruluşunun kapısından girmenize izin vermiyor.
Diyelim ki girdik. Orada sizinle muhatap olan yetkili, "kadro yok" diyor veya "kadro boşaldığı zaman haber vereceğiz" diyor. Tabi, o kadrolar hiç boşalamadı bugüne kadar.
Ben İngilizce hocası olmak istedim. Gazetecilik yapmak, editörlük yapmak istedim. Ama ne yazık ki buna izin verilmedi. Bir gazeteye cv doldurdum. Görüşmeye çağırdılar. Bugünlerde son derece ünlü olan bir köşe yazarı kadın, o gün benimle görüşen kişiydi. Bana önce "sen kimsin ki yapacaksın bu işi" dedi. Sonrasında ben kendisine bilgilerimi aktardığımda konuşmalarını yumuşatarak, "Seni alamayız. Bu çok riskli birşey. Sadece almakla bitmez bu işler" dedi.
Bu görüşmeye giderken böyle cevaplar alabileceğimi biliyordum. Ama yine de çok üzüldüm. Bizler, bazen rastgele gazete ilanlarına, intertteki ilanlara bakarak başvuruda bulunuyoruz. Farkındalık yaratmak için, "biz de buradayız" demek için bu yöntemi kullanıyoruz... Devamı-Tamamı>>



İlki 16 Aralık'ta "Trans Dayanışma Partisi :Bir Nev'i Kına Gecesi   "adıyla gerçekleştirilen dayanışma partisinin ikincisi 16 Mart Cuma Leyla Terasta olacak.






Yollarımızda el ele kol kola yürüdüğümüz trans arkadaşlarımızla dayanışıyoruz; arzu ettikleri beden geçişini gerçekleştirebilmeleri için bir miktar paraya ihtiyaç duyduğumuz trans arkadaşlarımıza, bu arzularında yoldaş olmak istiyoruz diyerek aralık ayında başlattığımız trans dayanışma partilerimizin 3.sü geliyooor!

Tabi ki yine binbir sürprizlerle, but gullüm bir mahallede, seksenlerin özlenen disko hallerinde.

Ne Şugar Komşumuzdun sen Belgin Abla!

hava keskin bir naciye kokusuyla dolar,
asla kapanmaz gün batmadan putkalar similyalar minçolar.
bu, koli evi gibi gullüm mahalleden,
hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın, sen!
çarkında geniş aydınlığa gülen
gözlerin, titaların ve ak pak putkanla
ne şugar komşumuzdun sen, belgin abla...

Hayallerim aşkım ve sen ve ben
Ve ben ve ten, şehvet, iştah, arzu…….

Evet arzu… Arzunun kanatları varmış öyle diyorlar…..
Peki ya sen? Uçmaya hazır mısın?
Hayallerin aşkın ve sen, biz ve siz…….
Hepimiz….
Şenliğe davetliyiz…..
Mahallede şenlik var,
Düğün var, dernek var……

Her yerden her semtten
Zincirinden kop da gel
Her renkten her kimlikten
Hayallerini al da gel
Haber Bağlantıları; http://www.facebook.com/events/204059333029628/

Mesut DEMİR/BURSADABUGUN.COM
Türkiye'nin ilk transseksüel evliliğini yapan Gökkuşağı Derneği Başkanı ve CHP Bursa Milletvekili aday adayı transseksüel Öykü Özen, evinin kapılarını Bursadabugun.com için açtı.
Çok farklı bir kişiliğe sahip olan ünlü transseksüel Öykü Özen, bilinmeyen bir çok yönünü anlattı. Hayatıyla ilgili önemli bir karar aldığını belirten Öykü Özen, "Türkiye'nin ilk transseksüel evliliğini yapmıştım. Eşimle ayrılmak için boşanma davası açtım. Artık bundan sonra şiddete uğrayan kadınlar için savaşacağım" dedi...

..."HAYATIMI KİTABA DÖNÜŞTÜRECEĞİM"
Hayatında çok şeyler yaşadığını ifade eden Özen, sözlerini şöyle sürdürdü;
"Hayatımda çok insanlar gelip geçti.  Acısıyla tatlısıyla çok şeyler yaşadım. Bu yaşadıklarımı kitap haline dönüştürmeyi düşünüyorum. Kitabın içinde herşey olacak. Hayatımdaki insanlar farklı isimlerde olacak ancak o isimler kimler olduğu tahmin edilebilecek. Kısaca bomba etkisi yaratacak bir kitap olacak. Kitabımı yazdıktan sonra uzak bir yerlere gidip tepkilere bakacağım."
Pul koleksiyonu bulunan Özen'in evinde temizliğe önem vermesi, oturma odası ve yatak odasında toplam 3 kütüphanenin olması, yemek ve temizliği kendisi yapması dikkat çekti.

Söyleşinin Tamamı:

İstanbul’ da Beyoğlu cadde ve sokaklarında son 20 gündür Balyoz Ekibine ait beyaz bir transit araçla, sivil polisler tarafından trans kadınlara yönelik şiddet uygulaması başlatıldı.
 
Balyoz tarafından oluşan ekip gece gündüz demeden yolda gördüğü trans kadınları cop ve kalın sopalarla döverek zorla araçlara bindiriyor.

Geçtiğimiz günlerde trans kadınlara yapılan bu sistematik transfobik şiddeti, trans birey olan Cansel, Pembe Hayat’a anlattı.

Cansel; “20 gün kadar önce başladı, yolda yürürken gördükleri trans kadınları cop ve kalın sopalar kullanarak beyaz bir transit araca bindiriyorlar, çalışmamızı engellemek adına yapılıyor. Sadece trans bireylere yönelik uygulanan bir şiddet, translar gece veya gündüz dışarı çıkmaya korkuyorlar, markete gitmeye korkuyoruz, bizleri gördükleri yerde şiddet kullanarak araçlarına bindiriyorlar. Polislerden birisinin lakabı “Maraşlı”. Gerçek isimlerini bilmiyoruz, aracın plakasını alamadık, uzaktan-yakından bizi gördükleri yerde saldırıya geçiyorlar.

Hakkımızı savunamıyoruz, Trans kadınlar yapılan bu şiddetten dolayı çok korkuyorlar üzerimizde yoğun bir baskı var sokağa çıkmaya korkar olduk… Kimi, kime şikâyet edeceğimizi şaşırdık. Tamamı-Devamı- PembeHayat.Org



Ramazan ALMAÇAYIR

İSTANBUL - Edinilen bilgiye göre, gece saat 00.30 sıralarında, "Maltepe Sahilyolunda bıçaklı kavga çıktığı ve yaralıların olduğu" ihbarı üzerine polis harekete geçti. Kısa sürede olay yerine gelen polis, travesti Ç.Y'yi vücudunun çeşitli yerlerinde derin kesik izleriyle kanlar içinde buldu. Polis kanlar içinde olmasına rağmen ayakta durabilen Ç.Y. ve yanındaki diğer arkadaşlarının ifadesine başvurdu.


SEVGİLİSİNDEN AYRILMIŞ SALDIRDI


Ç.Y. ve arkadaşları, otomobille yanlarına gelen kişilerin saldırdığını, saldırganlar arasındaki bir kişinin ise elinde döner bıçağı ve kılıç olduğunu öne sürdü. Ç.Y. “Hiç sebepsiz yere satır ve sallama ile saldırdı. Ciddi yaralarım var. Bunların bedelini adalet önünde verecekler. Sevgilisinden ayrılmış hırsını bizden aldı" diye konuştu. Bir görgü tanığı da “Eski sevgilisinden ayrılmış, buradan geçerken arabadan inip bıçakladı" diyerek dehşet anlarını anlattı. Saldırı da Ç.Y 'ye ait olduğu belirtilen otomobil de hasar gördü. 


Haber Bağlantıları;
Radikal -Maltepe'de Kılıçlı Dehşet 

Content on this page requires a newer version of Adobe Flash Player.

Get Adobe Flash player

Dipnot Tablet 35. sayısı yayında... Ali Mendillioğlu Dipnot Tablet okurları için son yıllarda artan kadına şiddet olaylarının nedenini bir transeksüele sordu. "Kadınların pazarlık gücü artınca erkeklerin de çirkefliği artıyor."...

N.Ç olayının yarattığı şaşkınlık ve utanç beni alt üst etti. Ara ara selamlaştığımız hasbihal eylediğimiz bir transeksüel arkadaşımı aradım. Onunla konuşmak istedim.  ...


Transeksüel arkadaşıma ilk sorduğum soru, bir erkeğin bir kadını öldürmesi için nasıl bir nedeni olabilir, oldu.
 "İkili ilişkileri ve cinsel tatmini çok önemsediği için öldürür. Kültür bunu ögretmiştir. Yapmalısın, maksimum kadınla beraber olmalısın. Arzulanır olmadığını bilmek, zaman zaman kadının seçeneklerinin olduğunu bilmek erkeğe koyuyor. Kadın ilişkisinde güveni bulmak için bin dereden su getiriyor. Kadının güveni bulması bir bedel. Erkeğin de cinsel tatmini bulması çok çok yakışıklı bile olsa, kariyeri de olsa, şunu da olsa bunu da olsa belli bir çabayı gerektiriyor. Bunca uğraşı sonrasında bulduğu elden gidince ödediği bedelin faturasını karşısındakine kesmek istiyor. Genel olarak kadınlar hikayeden soğumuş durumdalar. Libodoyu kanalize etmeyi kadınlar kendine yedirebiliyor ama erkekler yediremiyor. Sürekli bir sınav halindeler. Arkadaşları hep kimi s….n neyi s....n diye soruyor. O da zannediyor ki belli bir skor elde etmenin yolu, belli kadınları becermekten geçiyor.
 Nefret kültürel bir kod olmuş. Erkek kadına, kadın erkeğe, anne çocuğa şiddet uyguluyor. Çocuk kediyi tekmeliyor. Kadınlar yeni bir ilişki kültürü ve standardı arıyor. Aileler kızlarını eskisine göre daha fazla sahipleniyor. Boşanınca kızları çocuğuyla yanına alıyor. Kadınların pazarlık gücü artınca erkeklerin de çirkefliği artıyor. İlişki kültürü artık bu noktaya gelmiş daha fazla değişemeyebilir."...


Tamamı-Kaynak Dipnottv

Bursa’da aynı evde yaşayan Canali Topçu ve Umut Gümüş adlı trans bireyler, cinsiyet kimlikleri nedeniyle toplum tarafından dışlandıklarını, komşuları ve bina sahibi tarafından kendilerine başka yere taşınmaları için baskı yapıldığını söyleyerek savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Hazırladıkları şikayet dilekçesini Cumhuriyet Savcılığına verdikten sonra, Bursa Adliyesi’nden ayrılırken konuşan Canali Topçu, toplumun kendilerini dışladığını ve yaşama şartlarının son derece zor olduğunu söyledi. Kendilerine çalışabilecekleri bir iş verilmediği için seks işçiliği yaparak hayatlarını sürdürmek zorunda kaldıklarını söyleyen Topçu, şöyle konuştu:
“Bizler, sırf cinsel kimliğimiz nedeniyle bu toplumdan dışlanıyoruz. Ne bir iş, ne de başımızı sokacak bir ev bulabiliyoruz. Kalacak ev kiralamak istesek, buna müsaade etmiyorlar. Ev bulsak, normalin 2-3 katı kira isteniyor. Sözleşmelere çok ağır şartlar konuluyor. Onu da kabul ettiğimiz halde, bu defa de komşular ile apartman sakinlerinin baskı ve şiddetine maruz kalıyoruz. Yaşadığımız son olay bunlardan sadece biri.”
“Cinsel Kimliğimiz Nedeniyle Dışlanıyoruz”
Toplumda dışlanmış ve istenmeyen kişiler olarak yaşamak istemediklerini söyleyen Canali Topuçu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cinsel kimliğimiz nedeniyle itilmek zorumuza gidiyor. Kimse fuhuş yaparak para kazanmak istemez. Ama biz iş verilmediği için mecburuz. Dışarıda polisin, evimizde ise komşuların tepkisine maruz kalıyoruz. Bizler sahip olduğumuz kimlikle yaşamak istiyoruz. Sokakta kalan hayvanlara bile saygı gösterilip, onlar için barınma evleri yapılırken, bizler sokaklara atılıyoruz.”
(Kaos GL)

Polis tarafından saldırıya uğrayan beş aktivist, polise mukavemet etmekle suçlanıyor
October 18, 2010
Polis, trans bireyler ile savunucularına saldırmayı bırakmalı, onları korumalıdır. Polis suçun failine dönüştüğünde resmi bir duyarsızlık trans bireylere karşı girişilen saldırılara göz yumuyor.
Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Koordinatörü Hossein Alizadeh
Beş insan hakları örgütü bugün Ankara Savcılğı'nın Ankara'da, polisin beş trans aktiviste saldırmasını soruşturup aktivistlere karşı yapılan tüm suçlamaların düşürülmesi gerektiğini söyledi. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanı'na yazdıkları mektupta örgütler, "saldırıyı yapan polis memurları sorumlu tutulmalı," dedi ve "trans bireylere karşı uygulanan şiddete son verilmeli," çağrısında bulundu.
17 Mayıs 2010'da Ankara merkezli trans hakları örgütü Pembe Hayat'tan beş aktivist polis tarafından keyfi olarak gözaltına alınmış ve dövülmüştü. Türkiye'de aşina olunan bir şekilde bu beş kişi, bulundukları kötü muamele şikayeti sonucu henüz hukuki bir cevap alamadan hızlı bir şekilde polise mukavemet iddiası mahkemeye taşındı. Mahkeme 21 Ekim'de görülecek ve trans aktivistler mahkûm olurlarsa üç yıla kadar hapis cezasıyla karşılaşabilecekler.
Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu, Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Koordinatörü Hossein Alizadeh "Polis, trans bireyler ile savunucularına saldırmayı bırakmalı, onları korumalıdır. Polis suçun failine dönüştüğünde resmi bir duyarsızlık trans bireylere karşı girişilen saldırılara göz yumuyor" diyor.
İçişleri ve Adalet Bakanlarına yazılan mektubun altında imzası bulunan örgütler şöyle sıralanıyor: Uluslararası Gey ve Lezbiyen İnsan Hakları Komisyonu (IGLHRC), İnsan Hakları İzleme Örgütü, COC Hollanda, Küresel Trans Hakları Savunucuları Birliği (GATE), ve Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans & Intersex Birliği Avrupa Bölümü (ILGA-Europe).
17 Mayıs gecesi saat 22.30'da Esat Karakolu'ndan dört polis memuru aktivistlerin kullandığı arabayı durdurup, seks işçiliği yapma niyetine sahip olmakla suçladı. Yeşim (Duru) Tatlıoğlu, Buse (Bülent) Kılıçkaya, Türkan (Deniz) Küçükkoçak, Selay (Derya) Tunç ve Eser (Nehir) Ulus adındaki kadınlar yardım istemek için telefon ettikten sonra 25 yerel insan hakları savunucusu olay yerine geldi. Polis beş aktivisti zorla arabadan çıkardı, coplarla dövdü, tekmeledi ve biber gazı sıktı. Tanıklar insan hakları örgütlerine, polisin aktivistlere "İbneler, bir dahaki sefere sizi öldüreceğiz" diye bağırdığını anlattı.
"Küresel Trans Hakları Savunucuları Birliği (GATE) örgütü eşbaşkanı Mauro Cabral şöyle dedi: "Türkiye hükümeti biz transları suçlulara dönüştürüyor, bunun var olmamız dışında hiçbir nedeni yok. Türkiye'de trans olmak, sırf varoluşumuz yüzünden yargılanmak ve mahkum edilmek anlamına geliyor. Biz suçun ta kendisiyiz: Devlet bizi koruması gerekirken taciz ediyor ve kanunun dışında yaşamaya zorluyor."
Polis kadınları kelepçeledi, zorla diz çöktürdü, kafalarına ve ayaklarına vurdu, bu arada bir polis memuru yaptıkları dernek çalışmalarının onları korumayacağını söyledi. Görünür bir şekilde darbe alan beş kadın zorla bir polis minibüsüne bindirildi ve karakola götürüldü. Polis onları ertesi sabaha kadar gözaltında tuttu. 18 Haziran 2010'da resmi bir şekilde suçlandılar. hrw>>
Blogger tarafından desteklenmektedir.