Türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen bir askerin başvurusunu 'eşcinsellik askerliğin onurunu zedeler' iddiasıyla reddeden AYM, aynı gerekçeyle görevinden atılan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine karşı da 'ayrımcılık' yapılmadığına dair karar bir karar yayımladı.

Birgün'den Nurcan Gökdemir'in haberine göre kararda, ''Küçük çocukların eğitilmesinde öğretmen olarak çalışmak isteyenlerin diğer kişilerin tabi olmadığı bazı sınırlamalara tabi olmaları doğaldır'' denildi.

Alınan karara, Başkanvekili Engin Yıldırım ile üye Muharrem Topal katılmadı. Yıldırım, yazdığı karşı oy yazısında, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşme ve tavsiye kararlarında cinsel yönelim ayrımcılığının yasaklandığını bildirdi.

Kararın anayasaya aykırılığının altının çizildiği karşı oy yazısında dile getirilen gerekçeler özetle şöyle:

Anayasa’da devletin resmi cinsel yönelimi yoktur ve devlet tüm cinsiyetler, cinsel kimlikler, cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler karşısında eşit ve tarafsız kalmalıdır.
Cinsel yönelim ayrımcılığı kimi hayatların daha az saygıya ve haysiyete sahip olduğunun kabulü anlamına gelip LGBTİ+’lerin eşit fırsat ve haysiyetle toplumsal yaşama katılmalarının engellenmesi sonucunu doğurmaktadır.
Devletin temel görevlerinden biri insan haysiyetini koruyarak belli bir insan topluluğunu meydana getirenlerin haysiyetine zarar verecek, onları damgalayacak politikalardan, uygulamalardan ve hukuki düzenlemelerden kaçınmaktır.


Birgün'den Nurcan Gökdemir'in Haberinden;
Cinsel yönelimleri nedeniyle ordudan atılması istenen bir askerle ilgili yargılamayı yapan Askeri Yargıtay 1. Dairesi, Askeri Ceza Kanunu’nun, “Bir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunan asker kişiler hakkında TSK’dan çıkarma cezasına, erbaşlar hakkında rütbenin geri alınmasına hükmolunur” şeklindeki maddesinin iptali için AYM’ye başvurdu.

Askeri Yargıtay 1. Dairesi, başvurusunda askerlerin “doğal olmayan cinsel davranışlarının askerlik mesleğinin onurunu zedeleyeceği veya disiplinsizliğe neden olacağı konusunda somut gerekçeler ortaya konulmadan” TSK’den çıkarma cezası ile cezalandırılmasının adalet duygusuyla bağdaşmadığını savundu. “Özel hayatın en mahrem kısmında yer alan cinsel faaliyetleri nedeniyle bir kişinin meslekten atılmasının özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu” savunulan başvuruda, askerler cezalandırılırken emniyet görevlilerinin veya mülkiye, yargı ve din hizmetleri gibi görevlerde çalışanların bu cezaya çarptırılmadıklarının altı çizildi.


Başvuruyu oy çokluğuyla reddeden AYM, Askeri Ceza Kanunu’nda öngörülen cezai yaptırımların esas amacının, askeri disiplini korumak ve sürdürmek olduğunu bildirilen kararda şöyle denildi: “Bu açıdan bakıldığında askeri disiplinin korunması ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak özel hayatın en mahrem alanında kalan cinsel davranışlar gerekçe gösterilerek asker kişiler hakkında TSK’den çıkarma, erbaşlar için rütbenin geri alınması cezasını öngören kural; meşru bir amaca dayanmaktadır. Askerlik mesleği, disiplin ve fedakarlık temeline dayanır. Bundan dolayı bu görevi ifa edenlerin güven, itibar ve saygınlığın gereği olarak katı meslek ilkelerine tabi tutulmaları olağan karşılanmaktadır.” ...


“Kural, istisnai bir alanda ve dar kapsamlı olduğundan sınırlı ve ölçülüdür. Özel hayatın korunmasını, istisnai bir alanda ve anayasal ilkelere uygun olarak asgari oranda sınırlandıran düzenlemenin birey hakları ile kamu yararı arasında açık bir dengesizlik oluşturduğu söylenemez” denildi....



        THY’nin yaptığı 'yanlış' çeviri, mikro blog sitesi Twitter üzerinden yapılan bir paylaşımla ortaya çıktı. Twitter üzerinden Türk Hava Yolları’na seslenen bir kullanıcı, uçaktaki koltuk arkası ekranlarda yayınlanan dizide, ’sapkın’ kelimesinin geçtiği sahnenin fotoğrafını paylaştı.




29 Aralık'ta, TK 824 sefer sayılı Beyrut uçuşunda seyahat eden yolcu, fotoğrafla birlikte “Uçuşlarınızda gösterdiğiniz Modern Family dizisinde ‘gay' kelimesini ‘sapkın' olarak çevirmişsiniz. Umarım en yakın sürede bu terbiyesizliğinizi düzeltirsiniz” ifadelerine de paylaşımına yer verdi.



Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça’nın, eşcinsel akademisyene 'Kız mı olmak istiyorsun,burası Mardin' dediği ve akademisyenin suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.

Savcılığa şikâyetinin ardından Özyetiş, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda görevlendirildi. Özyetiş, kararın iptali için de rektörlüğe başvurdu.

NEFRET VE AYRIMCILIK SUÇU 

Özyetiş’in avukatları Gizem Koç ve Kenan Anğay, Hürriyet’e yaptıkları açıklamada Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na 27 Aralık’ta şikâyette bulunarak Ağırakça hakkında, “Tehdit ve hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, nefret ve ayrımcılık, inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme” suçlarından soruşturma başlatmasını talep ettiklerini söyledi.
Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada ise Özyetiş’in ifadelerinin “hakikatle alakası bulunmadığı gibi kamuoyunu yanlış yönlendirmeye sebebiyet veren nitelemeler” olduğu savunuldu. Açıklamada, “Adı geçen şahsın sorumlu olduğu ders müfredatına mugayir şekilde ahlaki değerlerle örtüşmeyen ders muhteviyatları sunarak fikirsel yönlendirmelerde bulunduğuna dair öğrenci ve velilerden idaremize ulaşan beyanlar üzerine kendisiyle görüşme yapılmış ve konuya ilişkin soruşturma süreci devam etmektedir” denildi.

 kaynak1 , kaynak2, kaynak3


Posta - Behzat Uygur'un Antalya Film Festivali’nde Onur Ödülü alan Suzan Avcı ile yaptığı röpörtajdan;
Arzu Film -İki Gemi Yanyana - 1963 Suzan Avcı / Sevda Nur
Türk Sineması’nın ilk lezbiyen sahnesini de siz çektiniz...
Güzeldi, cesurdu ama halkımızın kaldıracağı bir şey değilmiş. Halk kaldıramayınca film kaldırıldı.
Hiç oynamadı mı?
İki kere oynadı. Genelev çalıştırıyordum o filmde. Dışarıdan geliyorum, “Özledin mi beni?” deyip sarılıyorum Sevda’ya (Nur). Sahne bu kadardı. Atıf (Yılmaz) Abi, “Öpüşün” dedi. Zaten sarılmıştık ama dudaktan öpüşün deyince bende sigortalar attı. Nasıl yapacağım? Yanağının dudağa yakın kısmından öptüm. O da yedi bunu, halk da. Ama sahne ters tepki yaptı ve kaldırıldı.

Şimdi olsa o sahnenin hakkını verir misiniz?
Veririm tabii.... Tamamı

Filmin tamamı Arzu Film tarafından  youtube'a yüklenmiş.

İki Gemi Yanyana - 1963


*"yok ben hepsini izleyemem, ama merak ettim" diyenler için; sahne 20:20 'de.

[youtube src="ixnUgcJzhEM"/]

Kurumu tarafından eşcinsel olduğu gerekçesiyle devlet memurluğundan çıkarılan bir kamu görevlisi, aftan yararlanarak memuriyete dönmek istedi.

Kurumu, bu talebi ‘eşcinsel olduğu’ gerekçesiyle geri çevirdi. Açtığı davalar da reddedilen memur, 2013’te Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

Ancak başvuruyu 18 Ekim’de görüşen ve karara bağlayan AYM Genel Kurulu, eşcinsel memurun geri dönüş talebini reddetti.

AYM 18 Ekim 2017 Çarşamba Günü Saat 9.30'da YapılanMahkeme Toplantısında Görüşülen Dosyalar ve Sonuçları


Başvuru Konusu: Başvuru, devlet memurluğundan çıkartılmanın
ardından yürürlüğe giren af kanunu kapsamında yapılan
yeniden atanma talebinin eşcinsel olunması gerekçe
gösterilerek reddi nedeniyle maddi ve manevi varlığın
korunması ve geliştirilmesi hakkı ile ayrımcılık yasağının
ihlali iddiasına ilişkindir.

Sonuç: i. Kabul edilebilirlik yönünden  Anayasa’nın 20.  maddesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA
ii. Esas yönünden Anayasa’nın 20. maddesinin İHLAL EDİLMEDİĞİNE



Şemih Şen



 journo’dan Burcu Karakaş’ın haberine göre,
      İngiltere’den Türkiye’ye gelen iki eşcinsel turist, havalimanında hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edildi. Journo’ya konuşan Bilal Sadiq, memurun kendisine aslen nereli olduğunu sorduğunu, bir süre sonra ise kuyruktan ayrılarak başka bir yere geçmelerini istediğini söyleyerek, “Öncelikle kontrol amaçlı sorular sorulduğunu sandık. Yarım saat sonra başka bir yetkili geldi. Telefonlarımızı istedi” dedi.

Jurno Twitter /
      Sadiq, telefonunu alan yetkilinin WhatsApp mesajlarını okuduktan sonra fotoğraflarına baktığını dile getirdi. “Eşcinsel olduğumuzu anladılar. Sonra arkadaşımın telefonunu istedi. Ona da sorular sordu. Oradan bir ofise geçtik” diyen Sadiq, memurun kendilerine sevgili olup olmadıklarını sorduğunu da öne sürdü. İngiliz genç, sevgili değil arkadaş olduklarını söyledikten sonra, Türkiye’de LGBTİ Onur Yürüyüşü’nün ne zaman düzenlendiğinin de sorulduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle devam ettirdi:

        “Bu esnada telefonumdaki fotoğrafları birbirlerine gösterip gülüyorlardı. Türkçe bilmediğim için ne dediklerini anlamadım. Türkiye’ye giriş yapamayacağımızı, İngiltere’ye gitmemiz gerektiğini söylediler. Bunu duyduğumda şoke oldum. Türkiye’ye ilk kez gelmemiştim ama başıma ilk defa böyle bir şey geldi. Daha önce sorun yaşamadım. Hiçbir neden göstermediler.” ....

      Ülkesine geri gönderilen İngiliz vatandaşı Bilal Sadiq, “Anladığımız kadarıyla, telefonlarımıza bakan memur gördüklerini beğenmedi ve eşcinsel olduğumuz için ülkeye giriş izni vermedi. Şoke olduk” diye konuştu.
Tamamı> jurno / @burcuas

        23 Haziran'da gösterime girecek "Tatlı Şeyler"den bahsediyorum. Fragamanında bolca, ana akım medyanın yıllardır lanse ettiği gibi, abartılı karakterlerin, abartılı klişeleri mevcut.


Filmin Tanıtımından: İki modacı arkadaş; defilelerine yetişme telaşıyla yola çıkmaları sırasında, arabalarında sevimli mi sevimli bir bebekle beraber para dolu bir çanta bulurlar. Bu andan itibaren, yolculuğun seyri hem bebeğin ailesi hem de onları kovalayan mafya ile birlikte belalı bir şekilde değişecektir. Sürprizlerle dolu “Tatlı Şeyler” seyirciyi de komik, heyecanlı ve duygusal bir yol hikayesinin içine sürükler. Uğur Uludağ'ın yazıp yönettiği komedi filminin başrollerinde Cem Özer ve İlhan Şeşen yer alıyor.

        Aslında yönetmen ve yapımcıların böyle bir iddiası yok. Bu başlığı  OdaTv kullanmış "Türkiye'nin ilk eşcinsel temalı komedi filmi" fakat olsaydı da, Türkiye'nin eşcinsel temalı komedisi böyle olurdu.
       Karakterler Kadri'nin Götürdüğü Yere Git gibi muhteşem(!)  filmden kurtarılmış Arçil Naz ve Şota.


Fragman




Semih Şen

“Dün gece sevgilim ile birlikte otele giriş yaptık. Kaydımızı yaptırıp kimliklerimizi verdik. Ardından kadınlar
havuzuna girdik. Ancak bu sabah tekrar havuza gittiğimizde, otel müdürü ‘Hayır beyefendi, giremezsiniz’ dedi. Ben de ‘Ne beyefendisi’ dedim, dün kadınlar matinesine gittiğimizi söyledim. Dün hiçbir sorun yaşanmamış olmasına rağmen hakkımızda şikayet olduğunu iddia etti. Erkek olduğumu ve havuza giremeyeceğimi söyledi. Sevgilim de kadın olduğumu anlatmaya çalıştı. Zaten otele kayıt yaptırırken pembe kimliğimi de görmüşlerdi. Benim 15-20 yıldır pembe kimliğim var.
“Üzerimizde bornozla bizi dışarıda beklettiler. Jandarma çağırmalarını istedim, çağırmadılar. Biz de önce jandarma karakoluna, oradan savcılığa gittik. İfade verdik, şikayetçi olduk.
“Ayrımcılığa uğradım. Bu tür söylemler insanları ötekileştiriyor, hedef gösteriyor, nefret suçları böyle işleniyor.” (ÇT)


Haber/İlgi Bağlantıları;
Bianet

Yıl 2000 ve Milliyet'te yayınlanan haber; Kuşadası'nda 'gay' krizi
Yaklaşık 850 gey İçişleri'nden gelen talimatla sınırdışı edilmişti. Haberi yapanların dilinden nefret ve ötekileştirme yine eksik değildi.

"Aralarında bir çift lezbiyen ve dört transseksüelin de bulunduğu sıradışı cinsel tercihli turistler, gemiden inip gümrükte hatıra fotoğrafı çektirdi." 



2007 yılında küslüğü(!) sona erdiren organizatörler tekrar Türkiye seferlerini açsalar da anlaşılan LGBT'nin unutmaya-unutturulmaya tahammülü kalmamış.

Bu yıl gelen turistlere birnevi "ayar" verip, gemide Türkiye'de eşcinselliğin hoşkarşılanmadığı tembihlenmiş. Dha'nın haberinde şakınlık konusu neyseki turistlerin sıradışı(!) cinsel tercihleri değil, avucunu yalayan esnaf olmuş.

Anlaşılan bir çöp bile almadan ayrılan eşcinsellerden daha çok şey öğrenecekler.



Beter olsunlar. 



Tescilli: Genel Ahlak Parayla Satın Alınabilir.






Türkiye'in ilk LGBT Pazar Araştırması Başlıyor
- Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel kişileri ölçümlemek için yeni LGBT2020 araştırması

İSTANBUL, TÜRKİYE (OUTNOW) - 15 MART, 2012 - Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüellerin hayatlarını inceleyen dünyanın en büyük küresel araştırması yeni bir ülkede daha, - hem de ummayacağınız bir ülkede - Türkiye'de faaliyete geçiyor.

LGBT2020 olarak bilinen araştırma projesi bugün Türkiye'yi de LGBT kişilerin hayatlarındaki çeşitli etkenleri ölçümlediği 20'den fazla ülke arasına ekledi.

Türkiye'nin eklenmesi araştırmanın tüm dünya çapında genişlemesinin bir parçası.

"Türkiye'yi Out Now LGBT2020 Araştırması'na dahil etmek çok önemliydi," diyor Out Now şirketinin kurucusu ve yöneticisi olan Ian Johnson. "Tahminlerimize göre lezbiyen ya da gey olan 3 milyondan fazla insan Türkiye'de yaşıyor, yine de hayatları hakkında çok az şey biliniyor. Türkiye'de LGBT kişiler hangi seviyelerde ayırımcılığa maruz kalıyorlar? İşlerinde ya da aile ve arkadaş ilişkilerinde kaç tanesi cinsel kimlikleriyle ilgili açık davranabiliyorlar? Bu insanlardan kaç tanesi ilişki sahibi? Türkiye'de LGBT topluluğu için hangi eğlence türlerinde ve hangi yaşam tarzı faktörlerinde ne tür ölçümler geçerli? Bunlar - ve bir çok başka soru - Türkiye'de yapılmaya başlanacak olan LGBT2020 Araştırması ile cevaplamayı umduğumuz sorular."

LGBT2020 Araştırması, dünyanın önde gelen LGBT pazarlama organizasyonu Out Now Global tarafından özellikle çığır açmaya yönelik olarak tasarlanmış ve uygulamaya konulmuş bir araştırma projesidir.

Şu an on iki dilde sürmekte olan ve dünya nüfusunun üçte birinden fazlasının yaşadığı ülkeleri kapsayan LGBT2020 Araştırması LGBT alanında şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı pazar araştırmasıdır. Bu proje 2009 yılında başladı ve şimdi küresel boyutlara ulaştı.

Türkiye'de bu proje yerel ortağımız, şirketlerin pazar nişlerini anlamasına yardımcı olan bir araştırma firması olan ComuniWit ile çalışarak yürütülmektedir.

"Biz böylesine önemli bir araştırma projesi içinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz", diyor Burcu Türkmen Eryılmaz, CommuniWit firmasının kurucusu ve yöneticisi.

"LGBT alanında şimdiye kadar yapılmış en büyük araştırmanın bir parçası olacağımız için çok heyecanlıyız," diyor Eryılmaz. "Bu araştırma Türkiye'deki LGBT topluluğunun gerçek konumunu, sosyal meselelerin yanı sıra Türk ekonomisine yaptıkları gerçek katkıyı ölçerek anlamamıza yardımcı olacak. LGBT topluluğunun sesi ülkemizde yeteri kadar duyulmamakta, LGBT2020 Araştırması'nın sonucu olarak toplum içinde daha fazla tanınacaklarını ve kabul edileceklerini umuyoruz."

Johnson, Türkiye'de yeni yapılacak bu araştırmanın demografik açıdan çeşitli bir LGBT grubuna erişeceğinin farkında olduğunu söyledi: "Out Now Latin Amerika, Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya dahil olmak üzere dünyanın birçok pazarında bu tür işler üstlenmektedir. Şu an projemizin İsrail'de devam etmekte olan ayağının yanında, LGBT2020 Araştırması projesiyle hedefimiz kamu kuruluşlarına ve özel sektörlere, şirketlere, medyaya ve diğerlerine - bölgelerindeki en az anlaşılmış ve en yanlış tanınan grupları daha iyi anlayabilmeleri için -  küresel bir kriter referansı sağlamaktır. Türkiye'de LGBT2020 projesinden çıkacak olan yeni bulgular ile biz LGBT bireylerin ihtiyaçlarının toplumda belirli seviyelerde yer alan insanların büyük kısmı tarafından artık hesaba katılmasına başlamasını sağlamayı hedefliyoruz."

"Out Now sürekli olarak LGBT bireylerin ihtiyaçlarının, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, onlara hizmet eden kurumlar tarafından daha iyi anlaşılmasını - ve daha iyi karşılanmasını - sağlamaya çabalamaktadır," diye ekliyor Johnson. "Türkiye'deki eşcinsel kesime ulaşmanın zorlu olacağını düşünüyoruz, ancak bunu yapmaya son derece istekliyiz."

DAHA FAZLA BİLGİ:

'Out Now Küresel LGBT2020 Projesi' on yıllık bir araştırma programıdır ve dünyanın en kapsamlı LGBT araştırması projesidir.
2012 yılında bu proje 6 kıta üzerindeki 24 ülkeden 12 dili konuşan geyleri, lezbiyenleri, biseksüelleri ve transseksüelleri kapsamaktadır. LGBT2020 projesi, LGBT seyahat ve turizm sürekliliklerinden yaşam tarzı alışkanlıklarına, tüketim harcamalarına, gelirlerine, giderlerine, ayırımcılığa ve eğlence tercihlerine kadar bir çok alanı kapsayarak Out Now tarafından başlatılmış, çığır açan bir projedir.
Out Now en büyük katılımı sağlamak için lezbiyen ve gey gruplarıyla ve diğer organizasyonlarla çalışacaktır. Out Now LGBT2020 araştırma projesinde en fazla kişiye ulaşmak için LGBT topluluk grupları ve organizasyonlarıyla, medya ortaklıklarıyla ve sosyal ağlarla çalışmaktadır.
2010 yılında dünyanın dört bir yanından 40,000 katılımcı LGBT2020 Araştırması'na katılmıştır. LGBT2020 Araştırması Lloyd TSB Bankacılık Grubu, Delta Havayolları, Turespaña ve Alman Ulusal Turizm Ofisi dahil olmak üzere endüstrideki sponsorların güçlü desteğini almaktadır.
2012 yılında LGBT2020 Araştırması'na dahil olan ülkeler şunlardır: Arjantin, Avustralya, Avusturya, Brezilya, Kanada, Şili, Ekvador, Estonya, Fransa, Almanya, Hindistan, İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Meksika, Hollanda, Peru, Polonya, Portekiz, İspanya, Güney Afrika, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri , Uruguay.
MEDYA İLETİŞİM: 

(In English:)
Ian Johnson, CEO, Out Now
The Hague, Netherlands
info@outnowconsulting.com

(Türkçe:)
Burcu Türkmen Eryılmaz, CommuniWit Kurucusu ve Yöneticisi
Istanbul, Türkiye
burcu@communiwit.com

OUT NOW HAKKINDA:

 1992'de kurulan Out Now dünyanın önde gelen LGBT pazarlama organizasyonudur ve 20 yıldır dünyanın ileri gelen markalarına, organizasyonlarına ve turizm şirketlerine özel gey ve lezbiyen pazarlama içgörüleri ve uzmanlığı hizmeti vermektedir.

Dünya çapında 25'ten fazla ülkeyle çalışan Out Now iş yaptığı her pazarın uluslararası yerel uzman LGBT pazarlama ajansı olmuştur. Hizmetleri araştırma, eğitim, strateji ve iletişimi kapsamaktadır.
Out Now müşterileri arasında Alman Ulusal Turizm Ofisi, TUI, Lufthansa, Berlin Turizm Pazarlama, Viyana Turist Kurulu, Visit Manchester, Stockholm Ziyaretçileri Kurulu, HotelREZ ve seyahat sektörü dışından IBM, Toyota, Citibank ve Lloyds TSB Bankacılık Grubu gibi bir çok şirket yer almaktadır.
Out Now dünyanın önde gelen turizm endüstri eğitimi ve sertifikasyon programı GayComfort www.GayComfort.com'un yaratıcısıdır, ve dünyanın turizmde önde gelen noktalarında eşcinsellere yönelik özel müşteri hizmetleri sunmaktadır.
Daha fazla bilgiye http://www.BetterLGBTMarketing.com ve http://www.OutNowConsulting.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.
LGBT2020 Türkçe Araştırması http://www.outnowconsulting.com/lgbt2020 adresinde yayına girmiştir.

COMMUNIWIT HAKKINDA: 2010'da kurulan CommuniWit, yaratıcı pazar araştırma çözümleri ile önde gelen uluslararası şirketler tarafından tercih edilen, hızlı bir şekilde büyüyen bir şirkettir. Sahada yapılan çalışmaların yanında, CommuniWit online kalitatif araştırma çözümleri ve şirketlere özel online workshop çözümleri sunan Türkiye'deki ilk şirkettir.

Pazar araştırması uzmanlığının yanı sıra, CommuniWit müşterilerine aynı zamanda danışmanlık hizmeti ve aksiyona dönüşmeye hazır içgörüler vererek destek olur.

Daha fazla bilgiye http://www.CommuniWit.com adresinden ulaşabilirsiniz.


Haber Bağlantıları; http://www.outnowconsulting.com/latest-updates/press-centre/tuerkiye%E2%80%99in-ilk-lgbt-pazar-ara%C5%9Ft%C4%B1rmas%C4%B1-ba%C5%9Fl%C4%B1yor


Meclis Genel Kurulu’nda, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısının 1. bölümün 1. maddesi üzerinde BDP tasarının isminin değişmesi için önerge verdi. BDP, “Kadına Yönelik Her Türlü Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı” olarak değiştirilmesini istedi. Ancak BDP’nin önergesi kabul edilmedi. CHP’de, tasarının isminin Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı olarak değiştirilmesi ve birinci maddenin birinci fıkrasına ‘ısrarlı takip mağduru” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve cinsel tercih farklılığı” ibaresinin eklenmesini istedi. Ancak CHP’nin önergesi kabul edilmedi.


Haber Bağlantıları; http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1081037&CategoryID=78

http://t24.com.tr/haber/bdpnin-lezbiyen-trans-gey-ve-escinsel-teklifi-reddedildi/198795

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/20079314.asp

Dipnot Tablet 35. sayısı yayında... Ali Mendillioğlu Dipnot Tablet okurları için son yıllarda artan kadına şiddet olaylarının nedenini bir transeksüele sordu. "Kadınların pazarlık gücü artınca erkeklerin de çirkefliği artıyor."...

N.Ç olayının yarattığı şaşkınlık ve utanç beni alt üst etti. Ara ara selamlaştığımız hasbihal eylediğimiz bir transeksüel arkadaşımı aradım. Onunla konuşmak istedim.  ...


Transeksüel arkadaşıma ilk sorduğum soru, bir erkeğin bir kadını öldürmesi için nasıl bir nedeni olabilir, oldu.
 "İkili ilişkileri ve cinsel tatmini çok önemsediği için öldürür. Kültür bunu ögretmiştir. Yapmalısın, maksimum kadınla beraber olmalısın. Arzulanır olmadığını bilmek, zaman zaman kadının seçeneklerinin olduğunu bilmek erkeğe koyuyor. Kadın ilişkisinde güveni bulmak için bin dereden su getiriyor. Kadının güveni bulması bir bedel. Erkeğin de cinsel tatmini bulması çok çok yakışıklı bile olsa, kariyeri de olsa, şunu da olsa bunu da olsa belli bir çabayı gerektiriyor. Bunca uğraşı sonrasında bulduğu elden gidince ödediği bedelin faturasını karşısındakine kesmek istiyor. Genel olarak kadınlar hikayeden soğumuş durumdalar. Libodoyu kanalize etmeyi kadınlar kendine yedirebiliyor ama erkekler yediremiyor. Sürekli bir sınav halindeler. Arkadaşları hep kimi s….n neyi s....n diye soruyor. O da zannediyor ki belli bir skor elde etmenin yolu, belli kadınları becermekten geçiyor.
 Nefret kültürel bir kod olmuş. Erkek kadına, kadın erkeğe, anne çocuğa şiddet uyguluyor. Çocuk kediyi tekmeliyor. Kadınlar yeni bir ilişki kültürü ve standardı arıyor. Aileler kızlarını eskisine göre daha fazla sahipleniyor. Boşanınca kızları çocuğuyla yanına alıyor. Kadınların pazarlık gücü artınca erkeklerin de çirkefliği artıyor. İlişki kültürü artık bu noktaya gelmiş daha fazla değişemeyebilir."...


Tamamı-Kaynak Dipnottv

Hürriyet'in haberine göre, bir hâkim hakkında adliyeye başvuran kişilere dönük farklı cinsel tercihini gösterir söz ve eylemlerde bulunduğu şikâyetleri geldi. Dönemin HSYK’sı açılan soruşturma sonrası hâkimin meslekten ihracına karar verdi.


Anayasa değişikliğinin ardından cinsel tercihi nedeniyle ihraç edilen bu hâkim de HSYK’ya hakkındaki kararın kaldırılması için başvurdu. Ancak hâkim, mesleğe dönüş isteminde bulunmadı. HSYK, cinsel tercihi meslekten ihraç gerekçesi görmedi ve ihracı kaldırdı. Ancak hâkimin, adli fonksiyonu sırasında cinsel tercihine ilişkin mesajlar atması, bu yönde disiplin cezası verilecek bir konu olarak değerlendirildi ve disiplin cezası verildi. Mesleğe dönüş talebi olmayan hâkime, ihraç kararı kaldırıldığı için avukatlık yolu açıldı.


HSYK, farklı cinsel tercihi nedeniyle ihraç edilen hakimin soruşturma dosyasını ve hakkındaki ihraç kararlarını inceleyerek, bu kararı verdi. Eski Kurul’un ihraç kararının bir erkeğe atılan cep telefonu mesajına dayandığı ancak hâkimin bu iddiaları ve mesajı kesinlikle kabul etmediği bildirildi.
8 yıl önce de mini etek


HSYK, fazla makyaj yaptığı, mini etek giydiği, bir avukatla ilişkisi olduğu gerekçesiyle 8 yıl önce meslekten atılan Arzu Özpınar’ın ihraç kararını da kaldırmıştı. HSYK Özpınar’ın mesleğe kabulüne karar vermiş ve Manisa Alaşehir’e atanmıştı.

t24 




GH: Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Dünya Değerler Araştırması Derneği (WVSA) Yönetim Kurulu Üyesi Profesör Doktor Yılmaz Esmer'in başkanlığında gerçekleştirilen ;54 il ve 128 ilçede 1605 kişiyle yüz yüze yapılan görüşmelerden elde edilen '2011 Türkiye Değerler Araştırması Sonuçları' açıklandı.

Bizimle ilgili olan kısmıysa pek de şaşırmayacağımız cinsten; %84'le komşu olarak istenmiyoruz.

Araştırmanın özet-bulgu 5. kısmında;

5.  “ÖTEKİ”NE HOŞGÖRÜ
Farklı olarak görülen gruplardan insanları komşu olarak istememenin bir hoşgörü göstergesi olarak kullanılmasının tarihi 80 yıl kadar geriye gider.  Bu göstergeyi ,ilk olarak Emory Bogardus “toplumsal mesafe” ölçeğinin bir ögesi olarak kullandı.  Değerler Araştırmaları‘nda bütün dünyada bu “komşu isteme/istememe” sorusu soruluyor.

1990’dan bu yana, Türkiye’nin hoşgörü konusunda alacağı uzun bir mesafe bulunduğunu gözlemliyoruz.  Bütün araştırmalar, bu konuda toplumumuza hayli kırık bir not veriyor. İstenmeyen grupların en başında da, gene 1990’dan beri yapılan bütün araştırmalarda olduğu gibi, eşcinseller geliyor.

2011 yılında da durum değişmiş değil.  Bazı grupların komşu olarak istenmeme oranlarını şöyle bulduk:
            Eşcinseller                              %84
            AIDS’liler                              %74
            Nikâhsız yaşayan çiftler         %68
            Tanrıya inanmayanlar             %64   
            Şeriat yanlıları                        %54
            Hristiyanlar                            %48
            Başka bir dinden insanlar       %39
            Göçmenler, yabancı işçiler     %39
            Kızları şortla dolaşanlar         %26
            Oruç tutmayanlar                   %20
            Sevmediği partiye oy verenler%17

Öte yandan, Avrupa’da da Müslüman komşu istemeyenlerin oranları küçümsenmeyecek düzeylerde.  Türkiye’de kamuoyunun %48’i Hristiyan komşu istemediğini söylerken, Litvanya’lıların da %47’si Müslüman komşu istemiyor.

            SONUÇ: TÜRKİYE’DE HOŞGÖRÜ DÜZEYLERİ, BAZI İNİŞ ÇIKIŞLAR
                            GÖSTERSE DE, DAİMA DÜNYA ORTALAMALARININ ÇOK
                            ALTINDADIR.  BAŞKA IRKTAN, BAŞKA DİNDEN, BAŞKA
                            RENKTEN, HATTÂ BAŞKA DÜŞÜNCEDEN KOMŞU
                            İSTEMEYENLERİN ORANLARI HAYLİ YÜKSEKTİR.  ANCAK
                            SON YILLARDA, AVRUPA ÜLKELERİNDE MÜSLÜMAN
                            KOMŞU İSTEMEYENLERİN ORANLARI DA (GENELDE BİZİM
                            EŞDEĞER ORANLARIMIZIN ÇOK ALTINDA OLSA BİLE)
                            İHMAL EDİLEBİLECEK DÜZEYLERDE DEĞİLDİR.
 Araştırma sonuçlarının tüm belgelerini zip olarak buradan indirebilirsiniz.

Peşi sıra  aklıma gelen eşcinsel komşularla ilgili iki film;
Robert De Niro ve Philip Seymour Hoffman'ın başrolü paylaştığı 1999 yapımı Flawless >>









Greg Kinnear ve Jack Nicholson'ın başrolünde olduğu As Good As It Gets>>













Pazartesi, 11 Temmuz 2011
Trans kadınlara yönelik polis- vatandaş işbirliğinde gerçekleşen şiddet ve saldırı haberleri Antalya’da linç girişimi, Bursa’da ölüm tehdidi, İstanbul’da keyfi gözaltı ile geldi.
Avukat Elif Ceylan Özsoy, Kaos GL’ye yaptığı açıklamada, Antalya’daki transfobik saldırının bir nefret eylemi olduğunu söyledi.
 
Antalya’da iki trans kadın, esnaf tarafından linç edilmek istendi. Trans kadınlar feci şekilde dövülürken, polis uzun süre olaya müdahale etmedi. Hürriyet gazetesinin “Bize ters öyleyse linç edelim kültürü” başlığı ile verdiği olayda, saldırıya uğrayan trans kadınlardan biri hastaneye kaldırıldı.
 
“Öldürüp bir yere gömerim”
 
Bursa Emniyet Müdürlüğünün gözaltına aldığı ve “Kabahatler Kanununa Muhalefet” suçlamasıyla 69’ar TL para cezası kesilen iki trans kadın, gözaltındayken adını bilmedikleri bir polis memurunun, “Sizi bir daha burada görmeyeceğim. Karşılaşırsak öldürür bir yere gömerim” diyerek dövdüğünü belirtti.
 
Polis memurunun kendilerini tekme-tokat dövdüğünü belirten Begüm, DHA’nın (Doğan Haber Ajansı) haberine göre şunları söyledi:
 
“Ahlak Büro Amirliği’ne bağlı polisler bizi zorla arabaya bindirdi. Emniyet’e getirdiler. Para cezası yazdılar. Tam çıkacağımız sırada bir polis memuru beni çay ocağına çağırıp kapıyı arkadan kilitledi. Sonra ’Bir daha sizi buralarda görürsem öldürüp bir yere gömerim’ dedi ve dövdü. Biz ekmeğimizi bu şekilde kazanıyoruz. Dayakçı polisten şikayetçiyiz.”
 
“Polisin şiddetine maruz kalınca kendimizi savunmasız hissediyoruz”
 
Gözaltına alınan trans kadınlardan Esra ise başka bir işi olmadığı için seks işçiliği yapmak zorunda kaldığını söyledi ve polis şiddetinden şikayetçi oldu:
 
“Biz ekmeğimizi bu şekilde kazanıyoruz. Dövülüp, aşağılanıyoruz. Paramızı gasp ediyorlar. Bir de polisin şiddetine maruz kalınca kendimizi savunmasız hissediyoruz.”
 
İstanbul’da polisten keyfi gözaltı
 
İstanbul’da yolda yürüyen bir trans kadını polis zorla gözaltına aldı. Keyfi göz altıya karşı trans kadın uzun süre kendini savunmaya çalıştı.
 
Polise karakola götürülme sebebini soran trans kadın, polisten “trafiği tehlikeye atıyorsunuz” cevabını alınca, “Yolda yürümem trafiği tehlikeye mi atıyor? Ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Adam mı öldürdüm?” diye karşılık verdi.
 
Keyfi göz atına karşı direnen kadını polis ekipleri zorla kelepçeleyerek götürdüler.>>KaosGL
 

Gögüs hastalıkları uzmanı Prof.Dr.Ahmet Rasim Küçükusta'nın "Ben bir bilim travestisiyim." yazısını hatırlayacaksınız. Pek sayın profösör aradan geçen 20 günden sonra, homofobisini ve eşcinseller hakkındaki cehaletini halen yenememiş.Arı da hayvan ayı da nasıl kıyaslarsınız?  başlığıyla Füsun Saka'yla söyleşmişler.


Mağdure Füsun Saka neden böyle bir yazı yazdınız diyor? Profösörün cevabı net; reklam için! Ve uzatmalar başlıyor. Mağdure FüsunSaka ısrarla siz erkekler daha zeki diyorsunuz dedikçe sayın profösör hayır ben erkekler daha zeki diyorum diyor. Söyleşide peki tabi homofobi eksik olmyor ;


***“Bilim kadını” denilmesi neden rahatsız edici olsun ki? Ben bu tanımdan bilimle uğraşan kadını anlıyorum.
-Bugüne kadar hep “bilim erkeği” denseydi haklısınız ama şimdiye kadar “Bilim adamı” denilmiş. Bu neden değiştirilsin ki. Âdem “Adam” demek. Biliyorsunuz Havva’da Âdem’in kaburga kemiğinden yaratıldı. Böyle bir efsane var. Yani adam herkesi kapsayan bir kelime. Adam kelimesinin karşılığı insan. Birine “Adam ol” dediğinizde onun karakterini kastedersiniz. “Şu işin adamını bulun” denildiğinde de o işi iyi yapan kişiyi bulmaktan bahsedilir. Bu durumda “bilim kadını” demek garip geliyor bana, çünkü toplumda bazı kişiler var ki, kendilerini ne kadın ne erkek olarak kabul etmiyor.

***Kim onlar eşcinseller mi?
-Evet yani bu kişiler de cinsel tercihleri farklı diye kendilerine başka isimler verebilir. Kendi özelliklerini toplumda tanıtmak istedikleri için her türlü reklama başvurmak isteyebilir “Ben bilim lezbiyeniyim” diyebilir mesela. Bunu söylemek istedim. “Devlet adamı” deniliyor, hiç “devlet kadını” denildiğini duydunuz mu?



Bu arada A.R.Küçükusta'nin  Habertürk kadrosuna katıldığını da not düşmeli.



İki yıl önce eşcinsel olduğu ortaya çıkan ve bu nedenle maç yönetmesine izin verilmeyen hakem Halil İbrahim Dinçdağ, ayakta kalma mücadelesinde. Dinçdağ, sahalara çıkamıyor. Radyoda yaptığı programa son verildi. İş bulamıyor. Yine de pes etmedi. Türkiye Futbol Federasyonu’na karşı açtığı davayı AİHM’ye taşımanın hazırlıklarını yapıyor. Yedi ülkenin dışişleri bakanlarına, onların ülkesinde yaşamak ve maç yönetebilmek için mektup gönderen genç hakem, eşcinselliği deşifre olduğundan bu yana yaşadıklarını anlattı.
Eyüp Erdoğan
erdogan@doganburda.com
fotoğraf: Altan Aykan
“Basına konuşmaya karar verdiğim o gün, 32 yılımı mezara gömdüm. Hayatım, düzenim tamamen yok oldu. Dişimle, tırnağımla geldiğim yeri tek kalemde silmek zorunda kaldım. Hayata sıfırdan yeniden başlayacaktım, ama iki yıldır hâlâ sıfır noktasındayım.”
Bu sözler, 2009 yılında eşcinsel olduğu ortaya çıkan ve o tarihten bu yana maç yönetmesine izin verilmeyen hakem Halil İbrahim Dinçdağ’a ait.
Halil, iki yıl önce, Trabzon’da futbol hakemliği yapıyordu. Eşcinsel olduğunu çevresindeki hiç kimse bilmiyordu. Hayattaki en ciddi sorunlarından biri olan askerlik yapma zamanı, gelip kapıya dayandı. 2009 yılı şubat ayında askerlikten muaf olduğuna dair belge aldı. Bu belgeyi, askerlikle ilgili bir sorunu olmadığını göstermek için Trabzon İl Hakem Kurulu’na verdi. İki ay daha devam etti hakemliğe. Ardından İl Hakem Kurulu, kendisine askerliğe elverişli olmayanların hakemlik yapamayacağını ileterek, maçlarda görev almasına izin vermedi. Profesyonel maçları yönetmesi için girmesi gereken klasman hakemliği (profesyonel hakemlik) sınavına da alınmadı. Bu süreçte, klasman hakemliği için üst yaş sınırı olan 33 yaşını da doldurdu. Tek umudu Futbol Federasyonu’ydu. Buraya başvurursa haklarının geri verileceğini düşünüyordu. Öyle de yaptı. Ancak Federasyon’dan “Hakemlik yapamaz” yanıtı aldı. Tam da bu günlerde, Halil’in durumu basına sızdı. İddiasına göre, eşcinselliğini basına sızdıran federasyondu. Önce ‘eşcinsel hakem’ diye ismine yer verilmeden haberler yayımlandı hakkında. Ardından, Haber Türk gazetesinden Fatih Altaylı, köşe yazısında ad ve soyadının ilk harflerinin H.İ.D. olduğunu yazdı. Trabzon’da hakemlik yapan kaç H.İ.D. olabilirdi ki? Böylece kimliği deşifre oldu.
EZBER BOZMANIN BEDELİ


Sonunda savaşmaya karar verdi Halil ve hem televizyonlara hem de gazetelere, H.İ.D. olarak değil, Halil İbrahim Dinçdağ olarak röportajlar verdi. Yani, cesur bir çıkış yaparak ezber bozdu.
Ancak Halil’in hikâyesi zamanla unutuldu. Bir süre sonra gazete sayfalarında rastlamaz olduk kendisine. Onu en son, bir ay kadar önce, Sarıyer Adliyesi’nde Türkiye Futbol Federasyonu’na karşı açtığı davanın duruşmasından çıkarken gördük. Ve yeniden hatırladık Halil diye bir adamın varlığını.
“Hayatında ne değişti?” diye sormak için buluştuğumuzda, iki Halil vardı karşımızda.
Biri bıkmış, pes etmiş bir adam. Temellerine dinamit yerleştirilmiş bir bina gibi olduğu yere çökmüş bir hali vardı ilk Halil’in. “Benim için artık her şey bitti. Etrafımda birçok insan vardı, şimdi yok. Eski arkadaşlarımın yarısı kayıp. İş bulamıyorum ve hayatımı idame ettiremiyorum. Bana hâlâ ailem bakıyor. Kendimi çırılçıplak hissediyorum. Tek başına bir ağaç gibiyim. Bir ormanda olmam gerekirken, yapayalnızım. Özel hayatım kalmadı. İnsanlar benimle arkadaşlık yapmaya çekiniyor. ‘Senin yanında görünürsem, yanlış anlaşılır’ diye düşünüyorlar. Çaresizim” diyor. Devam-Kaynak-Tempo Online

Kadınlarla ilgi ilginç yorumlarda bulunan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi eski Öğretim Üyesi Ahmet Küçükusta, 'Ben bir bilim travestisiyim' başlıklı yazısında 'Fizikte, kimyada veya tıpta Nobel almış kaç kadın vardır dersiniz?' diye sordu.



Son senelerde ‘bilim adamı’ yerine kulakları tırmalayan, son derecede kötü ‘bilim insanı’ ve ‘bilim kadını’ terimleri icat edildi.
Mesele kadınların başının altından çıkıyor olmalı. Çünkü çevremden biliyorum; bilimle uğraşan kadınlar kendilerine bilim adamı değil ‘bilim kadını’ densin istiyorlar. Açıkçası, bilim adamı teriminden ‘kıllanıyorlar’.
...........Radikal (Tamamı)Bilgin, âlim, bilimci… olabilir mi?
Bilim adamı yerine cinsiyet içermeyen bilgin, âlim, bilimci, ulema gibi karşılıklar da tavsiye edilebilir ama bunların da kadınları tatmin edeceğini sanmıyorum.
Nasıl hâkim, polis, doktor diyince hepimizin aklına erkek geliyorsa ve bunu aşmak için kadın hâkim, kadın polis, kadın doktor diyorsak, bu sefer de kadın bilgin veya kadın âlim veya kadın bilimci gibi bir sürü abuk-subuk terim ortaya çıkacak.
Gelelim neticeye
Hem bilim insanı hem bilim kadını sözlerinden muzdaripim. Hadi, madem bilim insanı var, o zaman ‘bilim hayvanı’ da olmalı diye cinslik yapmayalım ama yarın oğlanlar, lezbiyenler, travestiler, onun bunun çocukları ve daha bilmem kimler ayaklanırlarsa ne olacak?
‘Biz ne bilim adamıyız ne bilim kadını. Biz ‘Bilim lezbiyeni’ yiz veya biz ‘Bilim transseksüeliyiz’ diye herkes kendi terimini yaratırsa kim ne diyebilir?
Blogger tarafından desteklenmektedir.