Dava etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça’nın, eşcinsel akademisyene 'Kız mı olmak istiyorsun,burası Mardin' dediği ve akademisyenin suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.

Savcılığa şikâyetinin ardından Özyetiş, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda görevlendirildi. Özyetiş, kararın iptali için de rektörlüğe başvurdu.

NEFRET VE AYRIMCILIK SUÇU 

Özyetiş’in avukatları Gizem Koç ve Kenan Anğay, Hürriyet’e yaptıkları açıklamada Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na 27 Aralık’ta şikâyette bulunarak Ağırakça hakkında, “Tehdit ve hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, nefret ve ayrımcılık, inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme” suçlarından soruşturma başlatmasını talep ettiklerini söyledi.
Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada ise Özyetiş’in ifadelerinin “hakikatle alakası bulunmadığı gibi kamuoyunu yanlış yönlendirmeye sebebiyet veren nitelemeler” olduğu savunuldu. Açıklamada, “Adı geçen şahsın sorumlu olduğu ders müfredatına mugayir şekilde ahlaki değerlerle örtüşmeyen ders muhteviyatları sunarak fikirsel yönlendirmelerde bulunduğuna dair öğrenci ve velilerden idaremize ulaşan beyanlar üzerine kendisiyle görüşme yapılmış ve konuya ilişkin soruşturma süreci devam etmektedir” denildi.

 kaynak1 , kaynak2, kaynak3



Eski devlet senatörü ve Oklahoma'dan kıdemli Trump destekçisi olan 35 yaşındaki Ralph Shortey, bu yılın başlarında (9 Mart) 17 yaşında bir çocuğa para karşılığında sex teklifinde bulunduğu için tutuklanmıştı.


Evli ve 4 çocuğu olan Shortey'in suçüstü görüntüleri, polis tarafından yayınlandı. Görüntülerde Shortey'in kızgın ve şokta olduğu görülüyor.


Bir polis memuru :   "Odanızda bir genç varç Beni endişelendirmeden önce dışarı çıkın, ellerinizi gösterin." diye uyarıyor.

Shortey'in kendini savunma yolu ise " 17 yaşında olduğunu bilmiyordum" oluyor. Odada sadece konuştuklarını ona rehberlik ettiğini, çocuğun liseden mezun olamadığını ve hayatını yoluna sokması için ona rehberlik ettiğini söylüyor.

Polisin elde ettiği deliller ise çok daha farklı. Çocuğun tabletini inceleyen polisler; Shortey'in çocuğa cinsel ilişki karşılığında para teklif ettiğini içeren mesajları tespit etti.
Youtube/Video

Videoda dikkat çeken bir nokta da Shortey'in t-shirtündeki resim. Bir sandiviç resminin altında  'Git bana sandviç yap' yazıyor.  Üstünde ise, İncil'de geçen, kadınların kocalarına itaat etmeleri konusunu içeren (Efesliler 5:22) ayetin ismi, yazıyor.


[youtube src="25-m_mktoBM"/]


'Aile değerleri' platformuna da giren eski senatör, LGBTİ+ karşıtlığıyla biliniyor. İşletmelerin Lgbti+ bireylere karşı ayrımcılık yapmalarını yasal hale getirecek bir tasarı da dahil, lgbt,+ bireyler aleyhine olacak her düzenlemeye destek vermiş.

New York Post'a göre, geçtiğimiz Perşembe günü, Shortey, yöneltilen suçlamalar ise çocuk pornografisi ve fuhuş yapmak.

Shortey şu anda cezayı bekliyor ve ömür boyu hapis ile 250.000 dolara kadar para cezası ile karşı karşıya kalabilir.

Derleme: Semih Şen
 gaytimes.co.uk, dailymail,wpost

http://www.pembehayat.org
       Pembe Hayat'ın dün yayımladığı duyurda özetle;  Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği  "Kırmızı Şemsiye"  isminin kendilerine ait olduğunu iddiasıyla ‘Marka Hükümsüzlüğü’ davası açmış.

     İsim  kullanım hakkı, iki derneği karşı karşıya getirecek kadar önemli mi, değil mi; ilerleyen süreçte göreceğiz.




  Geçmişe Doğru Bakmak, Emeğe Saygı Duymak...Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği olarak, 24/10/2016 tarihinde Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği tarafından, derneğimize yönelik ‘Marka Hükümsüzlüğü’ iddiası ile dava açıldığını üzülerek bildiriyoruz.

Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği söz konusu davada özetle; ‘Kırmızı Şemsiye’ isminin kendilerine ait bir kullanım olduğu, derneğimiz bünyesinde faaliyet yürüten Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi’nin bu ismi kötü niyetli olarak kullandığı ve marka hakkı derneğimizde bulunan ‘Kırmızı Şemsiye’ ifadesinin ve logosunun iptal edilerek kendi adlarına tescil edilmesini talep etmiştir.

2006 yılında translar tarafından kurulmuş olan ve Türkiye’nin ilk trans öz örgütlenmesi olarak, 11 yıldır trans hakları için her platformda mücadelemizi sürdürmekteyiz.

Bu süreçte birçok farklı proje ve birçok farklı çalışanla yollarımız kesişmiştir. 2008 yılında, Pembe Hayat Derneği yürüttüğü faaliyetlere ek olarak, Türkiye’deki tüm trans seks işçileri ile dayanışabilmek amacı ile Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi’ni kurma kararı almıştır. Bu inisiyatif 2008 yılından itibaren her yıl, Pembe Hayat’ın yürüttüğü etkinliklerin biri olan3 Mart Dünya Seks İşçileri Günü’nün organizasyonunu da gerçekleştirmiştir.

Derneğimiz 2013 yılında 2013/94483 sayı ile Türk Patent Enstitisü’den Pembe Hayat, Kuirfest, ve Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi’nin marka tescil belgelerini alarak yürüttüğü faaliyetlerin ve emeğin görünür kılınmasını amaçlamıştır.

Davacı, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nin Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Ördek, 01.10.2010/01.04.2012 tarihleri arasında derneğimizde çalışmış, Pembe Hayat’ın öncülüğü ve ev sahipliği ile kurulan ve derneğimize bağlı olan Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi’nin de çalışmalarında yer almıştır. Buna rağmen aşağıda belirteceğimiz süreç işletilmiştir.

Bu tarihten itibaren derneğimizle asla alakası olmayan bir süreç başlamış ve bu süreç Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nin arabulucuya başvurmasıyla devam etmiştir. Arabulucu nezaretinde yapılan iki görüşmede de, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, derneğimizden marka hakkımıza rağmen ‘Kırmızı Şemsiye’ ibare ve logosunun kullanılmamasını talep etmiştir. Bu talep elbetteki tarafımızca reddedilmiş ve arabulucu görüşmeleri uzlaşmadan sonlandırılmıştır.

Son kertede, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, seks işçilerinin 2008 yılından beri içerisinde yer aldığı “Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi”nin bu ismi kötü niyetli olarak kullandığı ve marka hakkı derneğimizde bulunan ‘Kırmızı Şemsiye’ ifadesinin ve logosunun iptal edilerek kendi adlarına tescil edilmesini talep etmiştir.

Derneğimize açılan bu dava ile ilgili söylemek isteriz ki; 


Türkiye’de bulunan ve faaliyet gösteren LGBTİ örgüt, oluşum veya topluluklar ile yürüttüğümüz tüm ilişkilenmelerde bugüne dek dayanışma ve ortak mücadele dışında olumsuz bir şekilde asla karşı karşıya gelmemiş, her zaman birlikte daha güçlü olacağımızı savunmuş ve bunun gereklerine uygun şekilde faaliyetlerini sürdürmüş bir kuruluş olarak, tarafımıza açılmış olan dava ve davacı kuruluşun ortak mücadele alanlarında tarafımıza olan bu yaklaşımı, bizi sahip olduğumuz profesyonel ve etik mücadele ekseninden uzaklaştıramayacaktır.

Her gün dinamikleri farklılaşan bir ülkede, her gün değişen sorunlar ve yaşam tehditleriyle yüzyüze kalan translar için sokağa elini uzatan; profesyonellikten ödün vermeden ulusal ve uluslararası alanda savunuculuk faaliyetlerini sürdürerek sokağın sesini herkese duyurmak isteyen bir noktada yer aldık.

 Durduğumuz bu noktadan asla ayrılmayacağımızın, onurlu mücadele şeklimizden ve dayanışma kültürümüzden ödün vermeyeceğimizin kanıtı ise her konuda olduğu gibi, mevcut konuda da anlamak ve anlaşılmak için davacı derneğe gösterdiğimiz çaba ve özen olmuştur.

Nefretin, şiddetin, önyargıların arttığı ve LGBTİ hak hareketinin görünmez kılınmaya çalışıldığı bu kritik dönemlerde, özellikle yine sokaklarda ve kamusal alanda faaliyetlerimizi her türlü riskle sürdürmeye çalışırken, 24 saat sahada emniyette-hastanede translarla dayanışırken, örgüt olarak bu şekilde bir davaya zorlanmamız, zaman ve insan kaynağımızı bu şekilde kullanmaya zorlanmamız oldukça üzücüdür.

Pembe Hayat ve Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifine emek veren tüm aktivistlerimizin, üyelerimizin, gönüllülerimizin ve bizlerin böyle bir zamanda böyle ofansif bir çıkar hareketiyle karşı karşıya kalmaktan ötürü yaşadığımız hayal kırıklığı ise şüphesiz ki ortak mücadelemizin verdiği umut hissi ile ikame olacaktır.


*Hukuki sürecin devam ettiğini bilgilerinize sunarız.

Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği Kırmızı Şemsiye Seks İşçileri İnisiyatifi







http://goo.gl/5Ft2JK Diyarbakır’da eşcinsel olduğu için öldürülen 17 yaşındaki Roşin Çiçek davasının gerekçeli kararı açıklandı. Bu dava, savcının mütalaasında ‘Roşin’in cinsel yönelimi’ terimini kullanması ve sanıklara müebbet hapis cezası verilmesiyle bir ilk. Davayı kampanyalaştırarak kamuoyuna duyuran SPoD ekibi “Müdahillik karara ışık tuttu” diyor.Emsal Roşin Çiçek - Hürriyet GÜNDEM 

Başbakan Erdoğan’ın LGBT aktivisti ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Beyoğlu İlçe Başkanı Levent Pişkin hakkında bulunduğu suç duyurusu sonucunda açtığı dava, 13 Mart Perşembe 09:00’da Çağlayan Adliyesi 18. Sulh Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
Hatırlanacağı üzere Levent Pişkin, Başbakan’ın “Alevilik Hz. Ali’yi sevmekse ben dört dörtlük bir Alevi’yim” açıklaması üzerine twitter’dan “Erdoğan’dan ‘dört dörtlük ibneyim, ibneliği sizden öğrenecek değiliz’ açıklaması bekliyorum. Öptüm. #AnayasadaLGBT” yazmış, Başbakan Erdoğan da Pişkin hakkında basın yoluyla hakaret suçundan şikayetçi olmuştu. Savunmasında ‘ibne’nin hakaret değil cinsel yönelim ifadesi olduğunu söyleyen Levent Pişkin ise cinsel yönelimini hakaret addettiği için Başbakan hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Öte yandan 18 LGBTİ örgütü ve bağımsız LGBTİ aktivistleri de imzaladıkları ortak basın açıklamasıyla davaya sahip çıkarak şöyle seslenmişti: “Eşcinsellik ya da ‘ibnelik’ ne bir hastalık, ne bir günah ne de bir hakarettir. Eşcinsellik, tıpkı heteroseksüellik gibi bir varoluştur. LGBTİ hakları mücadelesi de bir insan hakları mücadelesidir. Başbakan’ın ‘ibne’ kelimesini bir hakaret olarak algılaması, varoluşları yok sayılan, yaşam hakları ellerinden alınan LGBTİleri bir kez daha görmezden gelmesi, bunu yaparken de LGBTİ aktivisti bir arkadaşımızı hedef alması, bizler için kabul edilemez. Levent Pişkin’e açılan davanın hepimize açılmış olduğunu ve bu davada doğrudan taraf olduğumuzu Başbakan’a bildiriyoruz.”
Şimdi o taraf olma günü geldi. LGBT hakları için mücadele eden, heteroseksizme/heteronormativiteye başkaldıran, kimlik hakları eşit vatandaşlık ilkesi altında anayasal güvenceye alınmış özgür bir toplum için mücadele veren herkesi 13 Mart Perşembe 08:30’da Çağlayan Adliyesi’ndeki basın açıklamasına ve ardından da 09.00’daki duruşmaya katılmaya davet ediyoruz.
İbne ifadesi hakaret olmaktan çıkana, kendimizi özgürce ifade edebilene ve gönlümüzce yaşayabilene kadar ‘Hepimiz İbneyiz. Bu davanın peşindeyiz!’



"Hepimiz İbneyiz" Levent Pişkin'le Dayanışıyoruz






KeSKeSoR LGBT
"Eşcinsel olduğu gerekçesiyle öldürülen Rosin Çiçek Davası 28 Haziran Cuma günü saat 09.00 Diyarbakır 3.Ağır Ceza Mahkemesinde Davası Görülecektir.Tüm LGBT'leri , Kadın hakları derneklerini , Sivil Toplum Kuruluşlarını , İnsan hakları Temsilcileri , Tüm LGBT Yaşam haklarına Sayğılı Herkesi Davanın Takipçisi olmasını istiyoruz."


Haber/İlgi Bağlantıları; https://www.facebook.com/events/138976639633754

Eşçinsel olduğunu açıkladıktan sonra 2008'de, 26 yaşında öldürülen Ahmet Yıldız nefret cinayesi davasının 11. duruşması Pazartesi günü (17 Eylül) saat 09.40'da Üsküdar Bağlarbaşı 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

Ahmet, öldürülmeden önce ailesinden ölüm tehditleri aldığını savcılığa bildirmiş ancak yetkili kurumlar tarafından bir önlem alınmamıştı. LGBTT ve insan hakları örgütlerinin uzun zamandır takipçisi olduğu davada, 8.duruşmada hakkında yakalanması için kırmızı bülten çıkarılan baba Yahya Yıldı
z hala yakalanamadı.

Bizler LGBTT örgütleri, Ahmet'in arkadaşları olarak bir kez daha bu Pazartesi duruşmada olacağız. Tüm insan hakları savunucularını davanın bir an önce aydınlaması, Ahmet'in unutulmaması için duruşmaya katılmaya davet ediyoruz.

ÇAĞIRICILAR ;
Lambdaistanbul LGBTT Dayanisma Dernegi
SPOD 



Haber Bağlantıları; Ahmet Yıldız Davası 11.duruşma - facebook


Elif ALTIN / İSTİHBARAT

Twitter’daki hesabından yazdığı mesajlar yüzünden pek çok kez savcılığa şikayet edilen Erol Köse, bu kez de Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği’nin tepkisini çekti. Mesajlarında lezbiyen, biseksüel, travesti, transseksüel dernek üyelerini aşağıladığı iddia edilen Erol Köse hakkında dernek başkanı Bülent Kılıçkaya’nın şikayetiyle dava açıldı. Köse’nin hakaret suçundan 2 yıl 8 aya kadar hapsi isteniyor.


Haber Bağlantıları;Köse’ye eşcinsel davası


‘Sarris davası’ olarak anılan, erkekler arasındaki cinsel ilişkiyi suçlaştıran 171. Madde kapsamında açılmış davada Sarris’in mahkemeye gelmemesiyle birlikte davanın sansasyonel niteliği ortadan kalkmış, ve üzerlerinden çocuk istismarı çerçevesinde çeşitli politikalar yapılmış olan çocuklar unutulmuştur.
Dava gündemdeyken bile, Savcılık ‘eşcinsel ilişki’ yönüyle kovuşturma başlatmış, sivil toplum ise ‘çocuk istismarı’ yönüyle ilgilenmiş, ancak pek az insan söz konusu 3 çocuğun devletin çeşitli kurumları tarafından mağdur edilmelerine tepki göstermişti.
Peki bu çocuklar neler yaşamış ve yaşamaktadırlar?
Çocuklar, çoklu ayrımcılıkların ve hak ihlallerinin kesişim noktasında durmaktadırlar; bunların içinde Kıbrıs’ın kuzeyinde göçmen çocuk olmak ve yetişkinlere ait ‘adalet’ sisteminde çocuk olarak bulunmaktadır. Ayrıca, toplumsal homofobi ve onur kırıcı muamele gibi çocuk ve insan hakları ihlallerine maruz kalmaktadırlar.

Çocuklara ifade alınırken ve mahkemeye çıkmadan önce dayak atılmış ve davanın görüldüğü ilk gün savunma avukatları bu konuda şikayet dilekçesi sunmuştu. Daha sonra dayak atan polislerin isimleri medyada açıklanmıştı. Ayrıca, davada sanıklardan bir tanesi, sözde ‘gönüllü ifade’sinin işkence sonucu alındığına dair polislerin isimlerini de vererek mahkemeye yeminli ifade vermişti. Tüm bunlara rağmen, uygulanan şiddet konusunda herhangi bir araştırma yapılmadı, soruşturma başlatılmadı.

Uygulanan şiddete ek olarak çocuklar tutuklulukları süresince yetişkinlerle birlikte aynı hücrelerde tutularak bir çocuk hakları ihlaline daha uğramışlardır. Dahası, çocukların Devlet Hastahanesi’nde tıbbi delil toplamak amacıyla maruz kaldıkları muayene insanlık dışı, homofobik, aşağılayıcı - ve yine - çocuk hakları ihlalidir.
Tutuklu kaldıkları süre boyunca veya tıbbi muayene sırasında herhangi bir Sosyal Hizmet görevlisi çocukların durumlarını kontrol etme gereği duymamıştır.

14, 16 ve 17 yaşlarında üç çocuğun cinsel istismara uğrayıp uğramadığı konusunda Sosyal Hizmetler Dairesi veya Savcılık tarafından herhangi bir çalışma yapıldığı bilgimize gelmedi. Aynı şekilde, çocuk fuhuşu ihtimali üzerinde de spekülasyonlar yapılmışsa da, bu konuda da herhangi bir araştırma veya soruşturma yapıldığı bilgimize ulaşmamıştır.

Cinsel istismar dışında, çocuklar isimlerinin basında yayınlanmasından dolayı ve teminat gereği belli aralıklarla polis karakoluna imza atmaya gittiklerinde ‘Serkan Papalı’ isimli polis memuru tarafından alay edilerek psikolojik şiddete uğramalarından ötürü ruhsal açıdan olumsuz etkilenmektedirler.

Söz konusu çocuklar, yıllardır gerek devlet tarafından yüzüstü bırakılmaları, gerekse ekonomik durumları ve toplumsal dışlanmışlıklarından ötürü suça itilmişlerdir. Polisler ve savcılar tarafından tanınan simalar haline geldiklerinden dolayı masumiyet karineleri artık yok sayılmaktadır. Şimdi ise, Başsavcılığın, çocukların ‘diğer suçlara’ da karıştıklarını ve başka açık davaları bulunduğunu gerekçesi ile 171. maddeden haklarında açılan davayı geri çekmek niyetinde olmadığı görülüyor.
Talebimiz, söz konusu çocukların bir insan hakkı ihlali olan 171. Madde’den yargılanmamaları, rehabilitasyonlarının sağlanması, devlet eliyle daha fazla mağdur edilmemeleri ve davanın medyada sıkça yer aldığı dönemde çocuk haklarının görmezden gelinmemesi için çağrı yapan örgüt ve bireylerin bu konudaki duyarlılıklarını somutlaştırarak devam ettirmeleridir.
YKP-fem

Haber Bağlantıları;

Sanık Baba Hala Teslim Olmadı

Oğlu Ahmet Yıldız'ı eşcinsel olduğu için öldürmekle suçlanan baba Yahya Yıldız'ın yargılandığı davanın yedinci duruşması yarın. Lambdaistanbul adliye önünde, Kaos GL Ankara'da basın açıklaması yapıyor.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
15 Haziran 2011, Çarşamba

Eşcinsel olduğunu açıkladıktan sonra, 2008'de, 26 yaşında öldürülen Ahmet Yıldız'ın yedinci duruşması yarın (16 Haziran) saat 11.40'ta, Üsküdar Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek.

TFF hakkında dava açan hakem H. İbrahim Dinçağ, mahkemede ilginç bir savunma yaptı - AHT

01 Haziran 2011 Çarşamba, 07:22:45
"Futbolun içinde çok sayıda eşcinsel var"
TRABZON’da hakemlik yaparken, eşcinsel olduğunu deşifre ettiği için, maçlarda kendisine görev verilmediğini iddia ederek Türkiye Futbol Federasyonu’na (TFF) 110 bin TL tazminat davası açan Halil İbrahim Dinçdağ, dün yapılan duruşma çıkışında, TFF’ye çağrıda bulundu.

Canan İSPİR/AHT-İSTANBUL

Spor camiasında en tepeden en alt kademeye kadar çok sayıda eşcinsel ol du ğu nu savunan Dinçdağ, “Türkiye Futbol Federasyonu spor camiasında geniş kapsamlı bir araştırma yapsın. Tüm eşcinsel hakem ve futbolcuları tespit edip işlerine son versin” dedi. TFF ise avukatı Suat Cem Abanazır aracılığıyla mahkemeye sunduğu yanıt dilekçesinde davacı Dinçdağ’a, cinsel tercihi yüzünden değil, “performans yetersizliğinden” dolayı maç verilmediğini savundu.

Dinçdağ’ı duruşma çıkışında yalnız bırakmayan eşcinsel derneği üyeleri de “Cinsel yönelimimiz veya cinsiyet kimliğimiz işaret edilerek en sıradan yaşamsal haklardan mahrum bırakılabiliyoruz. Halil İbrahim bunu bir kader olarak kabullenemedi, kurulu düzenin değişmesi için mücadele başlattı. Türkiye’de pek çok değişimin önünü açacak bu hukuk mücadelesinde arkadaşımızın yanındayız ve davanın takipçisi olacağız” dediler. Duruşma ertelendi.


GAZETE HABERTÜRK>>

Ayşe Özyılmazel, adını vermediği eski sevgililerinden birinin, kendisini bir erkekle aldattığını iddia etmişti. Bu iddia, Hülya Avşar’ın şov programına katılan Özyılmazel’in eski sevgilisi Murat Dalkılıç’a yöneltilmişti.
Programa sinirlenen Özyılmazel, ertesi gün 1 Mayıs’ta, “Yemezler Hülya Hanım” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve yazısını, “Basın danışmanın üzerinden bana ‘Lezbiyen’ dedirteceğine adam gibi program yap. Şimdi ben sana kalkıp sorsam (ben maşa etmem soracağımı kendim sorarım abla); ’Sadettin’in seni şutlama sebebi onu bir kadınla aldatman mıydı?’ diye ne yapardın?” cümleleriyle bitirdi.
Bunun üzerine Avşar, Özyılmazel’e 50 bin TL’lik manevi tazminat davası açtı. Avşar’ın bu hamlesine, Özyılmazel de “Ben lezbiyen değilim” diyerek, 10 bin TL istemli karşı dava açarak yanıt verdi...Ntvmsnbc

İngiltere’nin başkenti Londra’daki lüks bir otelde erkek uşağını öldürmekle suçlanan Prens Saud Abdulaziz Bin Nasir Al Saud, eşcinsel olduğu iddialarını yalanlayarak erkeklerin birlikte yatmasının Suudi kültüründe olduğunu söyledi.

Geçtiğimiz şubat ayında, beş yıldızlı otelde eşcinsel sevgilisi uşağı Bandar Abdulaziz’i boğarak öldürmekle suçlamasıyla gözaltına alınan Prens Al Saud, Old Bailey’de önceki gün devam eden davada hakim karşısına çıktı ve cinayet suçlamalarını reddetti.

‘Seksi masör’ yalanladı
Uşağının alkol aldıktan sonra düşerek başını çarptığını söyleyen Prens, “Onu bulduğumda yere uzanmıştı. Yatağa yatırdım. Antibiyotik almıştı” iddiasında bulundu. Mahkemede, eşcinsel olduğu iddialarını da reddeden Prens, Suudi erkeklerin genellikle yol arkadaşlarıyla aynı odada kaldıklarını, dedektiflerin Suudi kültürünü anlamadıklarını savundu. Ancak davada ifade veren erkek masöz Louis Szikora, prense iki saatlik “seksi mesaj” yaptığını, seans sırasında çıplak olduklarını söyledi.

Kaynak

"Fatmagül'ün Suçu Ne?" ve "Kılıç Günü"ne dava!

İnsan onurunun rencide edildiği gerekçesiyle İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe gönderildi

22 Eylül 2010 Çarşamba, 14:02:22

Selçuk Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğrencisi İsmail Sezer, tecavüz sahnelerini içeren "Fatmagül'ün suçu ne ?" dizisini yayınlayan Kanal D ile "Kılıç Günü" adlı filmde eşcinsel yatak görüntülerini ekrana getiren atv, yönetmenleri ve RTÜK aleyhine suç duyurusunda bulundu.
Blogger tarafından desteklenmektedir.