12 Eylül darbesinde yaşadıkları en az duyulanlar translar oldu. Şimdi onlar anlatıyor: Taksim karakoldaki 'kedili' işkenceleri, kesilen saçları, omuzlara vurulan damgaları, trenlere bindirilip şehirlerden sürülmeyi... Bir yandan da baskılar etrafında oluşan direniş, dayanışma ve kültürü, Tarlabaşı'nın perukçusu Sema Kuaför'ü, Abanoz Sokak'ı, Kulüp 12'yi...
‘‘Bu acıyı bir tek sağ çekmedi, sol çekmedi. Yani bir tek onlar işkence
görmedi, bir tek onlar dövülmedi, sövülmedi. Biz trans bireyler de
nasibimize düşenleri aldık. Çünkü bizler ‘riskli’ gruplardık, yani
halkın nefretle baktığı, ‘tiksinç’ gördüğü, öyle hitap ettikleri
gruplardık” diyor Belgin.
Onunla birlikte 12 Eylül öncesi ve sonrasına tanıklık etmiş dokuz trans kadın anlatıyor: Ahu, Belgin, Bennu, Cansel, Demet, Deniz, Filiz, N.K. ve Özlem.
‘80’lerde Lubunya Olmak’ adındaki kitabı derleyen, İzmir’deki LGBTT derneği Siyah Pembe Üçgen’in gönüllüleri. Neden 80’ler? “Çünkü şu an ulaşabildiğimiz LGBT tanıkların gençlik zamanları hep 80’ler, bilemediniz 70’ler. Ne yazık ki artık daha öncesine ulaşmak mümkün değil” diyor gönüllülerden Sinan Elitemiz. ”LGBT tarihi dediğimiz şey bugüne kadar hep kulaktan kulağa anlatılageldi. Bu kitapla kendi belleğimizi oluşturmak istedik. 80’lerde yaşananlar o zamanki LGBT’ler için tam bir zulüm ama toplumdaki çoğu insanın buna dair bir fikri yok.”
Peki 2012’de lubunya olmak farklı mı? “Durum aslında o günden bu yana pek de değişmiş değil ne yazık ki... En basitinden düşünün, otobüste en son ne zaman bir transseksüel birey gördünüz? Restoranda ya da markette karşılaştınız mı? İnsanların bakışları altında ezilen çok arkadaşımız var, evlerinden bile çıkmaya korkuyorlar. Evlerinden çıktıklarında insanların laf atmalarına, tacizlerine göğüs gerdiler diyelim, hiç beklemedikleri bir anda sadece yolda yürürken bile trafiği engellemekten ya da çevrenin huzurunu, düzenini bozmaktan idari para cezaları yazılabiliyor. Bizim de anayasadan taleplerimiz var: Bir an evvel gerekli düzenlemeler yapılmalı, ‘cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği’ tanımlanarak LGBT bireyler koruma altına alınmalı.”
Siyah Pembe Üçgen’in sıradaki kitabı, 1996 yılında Cihangir’de transların linç edildiği ‘Ülker Sokak olayları’nı konu alacak. Elitemiz, “Ülker Sokak direnişin, bir arada olmanın gücünün ispatıdır” diyor. “Yurtdışında LGBT tarihi denilince ‘Stonewall’ akla gelir, Ülker Sokak’ta o dönem gösterilen direniş için de ‘Türkiye’nin Stonewall’u diyebiliriz.”
Onunla birlikte 12 Eylül öncesi ve sonrasına tanıklık etmiş dokuz trans kadın anlatıyor: Ahu, Belgin, Bennu, Cansel, Demet, Deniz, Filiz, N.K. ve Özlem.
‘80’lerde Lubunya Olmak’ adındaki kitabı derleyen, İzmir’deki LGBTT derneği Siyah Pembe Üçgen’in gönüllüleri. Neden 80’ler? “Çünkü şu an ulaşabildiğimiz LGBT tanıkların gençlik zamanları hep 80’ler, bilemediniz 70’ler. Ne yazık ki artık daha öncesine ulaşmak mümkün değil” diyor gönüllülerden Sinan Elitemiz. ”LGBT tarihi dediğimiz şey bugüne kadar hep kulaktan kulağa anlatılageldi. Bu kitapla kendi belleğimizi oluşturmak istedik. 80’lerde yaşananlar o zamanki LGBT’ler için tam bir zulüm ama toplumdaki çoğu insanın buna dair bir fikri yok.”
Peki 2012’de lubunya olmak farklı mı? “Durum aslında o günden bu yana pek de değişmiş değil ne yazık ki... En basitinden düşünün, otobüste en son ne zaman bir transseksüel birey gördünüz? Restoranda ya da markette karşılaştınız mı? İnsanların bakışları altında ezilen çok arkadaşımız var, evlerinden bile çıkmaya korkuyorlar. Evlerinden çıktıklarında insanların laf atmalarına, tacizlerine göğüs gerdiler diyelim, hiç beklemedikleri bir anda sadece yolda yürürken bile trafiği engellemekten ya da çevrenin huzurunu, düzenini bozmaktan idari para cezaları yazılabiliyor. Bizim de anayasadan taleplerimiz var: Bir an evvel gerekli düzenlemeler yapılmalı, ‘cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği’ tanımlanarak LGBT bireyler koruma altına alınmalı.”
Siyah Pembe Üçgen’in sıradaki kitabı, 1996 yılında Cihangir’de transların linç edildiği ‘Ülker Sokak olayları’nı konu alacak. Elitemiz, “Ülker Sokak direnişin, bir arada olmanın gücünün ispatıdır” diyor. “Yurtdışında LGBT tarihi denilince ‘Stonewall’ akla gelir, Ülker Sokak’ta o dönem gösterilen direniş için de ‘Türkiye’nin Stonewall’u diyebiliriz.”
Kaynak-Tamamı: Radikal- Darbe Günlerinde Lubunya Olmak
Yorum Gönder