07.11.2012
Kamuoyuna,
Avcılar’da süregelen transseksüel kadın linç kampanyası bugün nihai amacına ulaşmıştır. Hiçbir gerekçe ve delil gösterilmeden evlerimiz mühürlendi ve elimizde zar zor alabildiğimiz bir iki parça kıyafetlerimizle kışın ortasında sokakta kaldık. Bütün resmi kurumlara başvurmamıza rağmen hiçbir açıklama yapma gereği duymadan evlerimizden atıldık.
10 – 15 yıldır transseksüel kadınların oturduğu bu sitede daha düne kadar hiçbir sorun yok iken, kentsel dönüşümle arsa payı değerlerinin artmasıyla transseksüel kadınlar kötu ilan edilmiş ve yıllardır oturdukları evlerinden atılmaya çalışılmıştır. Kaymakamlık ve Emniyet’in desteği ile de amaçlarına ulaşmışlardır. 3 aydır sürekli hakaret ve tehditlere maruz kaldık. Sitenin önünde ve arkasında 10 u çocuk 30 kişilik bir kalabalıkla sürekli eylem yaptılar. Megafonlarla bağırarak fuhuşa hayır derken bir yandan da “translara hayır, ne idüğü belirsiz yaratıklar, bunları da alın askere, birincisi, ikincisi hani bunun üçüncüsü gel de çocuğuma ne olduğunu sen anlat” diyerek sürekli bize hakaret ve tehditlerde bulundular. Bizleri tahrik etmeye çalıştılar. Ateşler yakıp ateş etrafında “PKK ile nasıl savaştıysak travestilerle de savaşırız” diyerek savaş çığırtkanlığı yaparak linç kampanyasını bir adım öteye götürmeye çalıştılar. Haftalarca Avcılar’da bütün esnafları ve okul aile birimlerini gezip el ilanları dağıtmak suretiyle insanları bize karşı kışkırttılar. TV kanalları aracılığıyla bile bize saldırdılar.  Bizlere hakaret edip bazı arkadaşlarımızın kimlik isimlerini kullanarak deşifre olmalarına ve hatta bir arkadaşımızın intiharına sebep oldular. Sürekli arkadaşlarımızın aileleri aranıp çocuklarının trans olduğu ve fuhuş yaptığı ile ilgili bilgi vererek çıldırma noktasına gelmemiz için çabalamışlardır.
Onca kışkırtma ve yönlendirmeye rağmen sağduyulu halkımız bu oyuna kanmamış ve o savaş çığırtkanlığı yapan grubun sayısı 40 ı geçememiştir. Haftalar boyunca polis eşliğinde bize yapılan onca saldırıya ve bizden bunu beklemelerine rağmen biz hiçbir şey yapmadık. Devlete güvendik, polise ve savcıya güvendik ama yine de bizzat Kaymakamlık tarafından evlerimiz mühürlendi.
Eylemler yan binada yasayanlar tarafından başlatılmıştı. Daha sonra yüzlerce insanın yaşadığı siteden sadece yönetici Selim Palandöken ve Hürriyet Aydın adlı şahıslar 3 gün sonra o da lutfen katildi. Her fırsatta bizim fuhuş yapmamızdan rahatsız olduğunu söyleyen grup, sitede çalışan hayat kadınlarına dokunmamış üstelik yönetici eliyle bunlardan rant sağlamıştır. Yıllardır fuhuş yapanlardan nemalanan yönetici, daha düne kadar evlerimizden çıkmayan Hürriyet Aydın, birden bizlere düşman olmuş ve iktidar yanlısı kaypak beyinler gibi taraf değiştirmişlerdir. Bizden rahatsız olduklarını söyleyip bir yandan da sürekli yeni evler satın almaya devam ettiler ve bunlar da yetmemiş olacak ki, evlerinin değerinin bizim yüzümüzden düştüğünü her fırsatta dile getirip şimdi bizim evlerimize göz dikmişlerdir.
Tuğrul – Gaye Selçuk çiftinin ve Topal İsmail diye anılan engelli şahsin sürekli olarak pahalı lüks otomobil ve jeeplerinin içerisinden megafonla bize hakaret etmeleri ve dışarı çıkamaz hale getirilmemiz yetmemiş olacak ki, şimdi de Emniyet ve Kaymakamlık vasıtasıyla her şeyi kılıfına uydurulup ortada fuhuşa dair delil olmamasına rağmen, her trans kadın fahişedir mantığına istinaden inisiyatiflerini kullanıp evlerimizi mühürlemek suretiyle sokağa attılar. 
Toplam 8 ev mühürlendi. 14 transseksüel kadın kışın ortasında sokakta kaldı. İçimizde fuhuş yapmak zorunda bırakılan da var inadına yapmayan da var. Çok zor durumdayız! İnsanin cenneti evidir. Cennetimi aldılar. İnsanin evi kalesidir. Kalemi aldılar. Yıllardır fuhuş yani zorunlu seks isçiliğine zorlanan transların fuhuş yapmak zorunda olmalarının faturası yine onlara kesildi. Fuhuş yapmayan transların fahişe muamelesi görmesi engellenmedi, engellenemedi. Yaşam ve barınma hakkımıza saygı duyulmadı. Ödediğimiz vergilerin bize yol, su ve elektrik olarak döneceğini beklerken, hakaret, tehdit ve aşağılanma olarak dondu. Vergisini ödediğim evim elimden alındı. Ödediğim vergilerle maaşını alan memur benim evimi mühürledi ve beni sokağa attı.
Biz de bu ülkenin vatandaşlarıyız, vergi mükellefleriyiz ve insanıyız. Bizim de atalarımız bu topraklar için cani pahasına savaştı. Bizim de atalarımız bu toprağın altında yatıyor.
İnsanlar beni sevmek zorunda değil ama bana saygı duymak zorundalar. Benim yasam ve barınma hakkıma saygı duymak zorundalar. Ama bu ülkenin vatandaşlarını sahip olduğu her hakka benim de sahip olmam gerekirken bizzat Savcılık ve Kaymakamlık eliyle yasam ve barınma hakkımız gasp edilmiş ve elimizden alınmıştır. Can güvenliğimiz yok, yatacak yerimiz yok ve artık 3 aylığına da olsa yaşayabileceğimiz bir evimiz yok. Bizler insanların yüreklerine sığınmış evsizler değiliz. Hayattan, insanlardan ve Devletimizden bizim olanı istiyoruz sadece.
YAŞAM ve BARINMA HAKKIMIZ ENGELLENEMEZ...
Avcılar Meis Sitesi Trans Kadınlar İnisiyatif Grubu
Oya Sultan - Michelle Demishevich

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.