hukuk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Rusya’nın popüler LGBTİ sitesi ‘gay.ru’ya erişim engeli getirildi. Moskova Times'ın haberine göre, internet sitesinin ‘Eşcinsellik Propagandası Yasası’nı’ ihlal ederek ‘geleneksel olmayan cinsel ilişki hakkındaki bilgileri yaymaktan’ suçlu bulunduğu belirtiliyor.

Şirkete gönderilen mektupta web sitesinin yöneticilerinin, Rusya Federasyonu’nda dağıtımı yasaklanan bilgileri kaldırması için 24 saat süre verdiği belirtildi.
Gay.Ru  /Google W.Çeviri

Gay.ru Yöneticileri Dava Açmaya Hazırlanıyor. 


Daha önce de sitelerine erişim engeli kararı geldiğini, fakat bir eksiklikleri olmadığından kontrolden geçtiklerini belirten yöneticiler
gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de dahil olmak üzere uluslararası mahkemelerde engelleme kararına itiraz edeceklerini beliryiyorlar.

Çok Tanıdık Geldi!

Planetromeo  2012'de

Planetromeo


Grindr ise 2013'te yasaklandı.

Grindr






Türk Silahlı Kuvvetleri’nden (TSK) ihraç edilen bir askerin başvurusunu 'eşcinsellik askerliğin onurunu zedeler' iddiasıyla reddeden AYM, aynı gerekçeyle görevinden atılan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenine karşı da 'ayrımcılık' yapılmadığına dair karar bir karar yayımladı.

Birgün'den Nurcan Gökdemir'in haberine göre kararda, ''Küçük çocukların eğitilmesinde öğretmen olarak çalışmak isteyenlerin diğer kişilerin tabi olmadığı bazı sınırlamalara tabi olmaları doğaldır'' denildi.

Alınan karara, Başkanvekili Engin Yıldırım ile üye Muharrem Topal katılmadı. Yıldırım, yazdığı karşı oy yazısında, Türkiye’nin de taraf olduğu uluslararası sözleşme ve tavsiye kararlarında cinsel yönelim ayrımcılığının yasaklandığını bildirdi.

Kararın anayasaya aykırılığının altının çizildiği karşı oy yazısında dile getirilen gerekçeler özetle şöyle:

Anayasa’da devletin resmi cinsel yönelimi yoktur ve devlet tüm cinsiyetler, cinsel kimlikler, cinsiyet kimlikleri ve cinsel yönelimler karşısında eşit ve tarafsız kalmalıdır.
Cinsel yönelim ayrımcılığı kimi hayatların daha az saygıya ve haysiyete sahip olduğunun kabulü anlamına gelip LGBTİ+’lerin eşit fırsat ve haysiyetle toplumsal yaşama katılmalarının engellenmesi sonucunu doğurmaktadır.
Devletin temel görevlerinden biri insan haysiyetini koruyarak belli bir insan topluluğunu meydana getirenlerin haysiyetine zarar verecek, onları damgalayacak politikalardan, uygulamalardan ve hukuki düzenlemelerden kaçınmaktır.


Birgün'den Nurcan Gökdemir'in Haberinden;
Cinsel yönelimleri nedeniyle ordudan atılması istenen bir askerle ilgili yargılamayı yapan Askeri Yargıtay 1. Dairesi, Askeri Ceza Kanunu’nun, “Bir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunan asker kişiler hakkında TSK’dan çıkarma cezasına, erbaşlar hakkında rütbenin geri alınmasına hükmolunur” şeklindeki maddesinin iptali için AYM’ye başvurdu.

Askeri Yargıtay 1. Dairesi, başvurusunda askerlerin “doğal olmayan cinsel davranışlarının askerlik mesleğinin onurunu zedeleyeceği veya disiplinsizliğe neden olacağı konusunda somut gerekçeler ortaya konulmadan” TSK’den çıkarma cezası ile cezalandırılmasının adalet duygusuyla bağdaşmadığını savundu. “Özel hayatın en mahrem kısmında yer alan cinsel faaliyetleri nedeniyle bir kişinin meslekten atılmasının özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına ölçüsüz bir müdahale oluşturduğu” savunulan başvuruda, askerler cezalandırılırken emniyet görevlilerinin veya mülkiye, yargı ve din hizmetleri gibi görevlerde çalışanların bu cezaya çarptırılmadıklarının altı çizildi.


Başvuruyu oy çokluğuyla reddeden AYM, Askeri Ceza Kanunu’nda öngörülen cezai yaptırımların esas amacının, askeri disiplini korumak ve sürdürmek olduğunu bildirilen kararda şöyle denildi: “Bu açıdan bakıldığında askeri disiplinin korunması ve kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini sağlamaya yönelik olarak özel hayatın en mahrem alanında kalan cinsel davranışlar gerekçe gösterilerek asker kişiler hakkında TSK’den çıkarma, erbaşlar için rütbenin geri alınması cezasını öngören kural; meşru bir amaca dayanmaktadır. Askerlik mesleği, disiplin ve fedakarlık temeline dayanır. Bundan dolayı bu görevi ifa edenlerin güven, itibar ve saygınlığın gereği olarak katı meslek ilkelerine tabi tutulmaları olağan karşılanmaktadır.” ...


“Kural, istisnai bir alanda ve dar kapsamlı olduğundan sınırlı ve ölçülüdür. Özel hayatın korunmasını, istisnai bir alanda ve anayasal ilkelere uygun olarak asgari oranda sınırlandıran düzenlemenin birey hakları ile kamu yararı arasında açık bir dengesizlik oluşturduğu söylenemez” denildi....


mwebantu.news
     Mwebantu News'in haberine göre; Güney Afrika ülkesi Zambiya'da polisi harekete geçiren sosyal medya paylaşımları oldu. İki kadının paylaştıkları samimi fotoğrafları (muhtemelen ihbar neticesinde) takibe alan polis, kadınları yakalamak için çalışma başlattı.


Eski Birleşik Krallık sömürgesi olan Zambiya'da eşcinsel ilişki suç. Ensestin 5 yıl ile cezalandırıldığı ülkede, eşcinsel ilişkinin (şühpesi dahil) cezası 7 ila 14 yıl hapis.



Siber suçlar departmanı, başarı(!) elde edemediğinden "ihbarları" beklediklerini belirterek homofobiklere çağrıda bulunmuş.


mwebantu.news 






       Yaklaşık iki hafta önce, Endonezya İletişim ve Bilişim Bakanı Rudiantara , Google Play Store'dan  sosyal paylaşım uygulamaları da dahil olmak üzere yaklaşık 73 LGBTİ+ uygulaması indirilmesinin engellemelerini istedi .

        Google, Endonezya'daki Google Play Store'dan bir tane eşcinsel sosyal iletişim uygulamasını (Blued'i) kaldırarak bu talebi kısmen karşıladı ancak diğer diğer LGBTİ+ uygulamalarını da kapsama dahil edecek mi? Google'a  uygulamayı kaldırmasına rağmen Apple hiçbir işlem yapmadı ve hala indirilebiliyor.


       Lgbti+ bireyler bu uygulamalara (zor da olsa) birşekilde ulaşabileceklerdir, fakat asıl büyük sorun Google, ve Apple gibi uygulamaları sunan büyük şirketlerin, Endonezya gibi ülkelerin,  antidemokratik yasalarına uyma çabaları olmalı.
Google Play / Gay Apps 

Endonezya'da Eşcinsel İlişki Yasak Değil


Endonezya'nın Açe bölgesi dışında diğer bölgelerinde eşcinsel ilişki yasak değil ve herhangi bir cezaya hiçbir koşulda çarptırılması mümkün değil. Ancak Açe bölgesinin aşırı muhafazakar olması ve eşcinselliğin yasak olmasından ötürü eşcinsel bireylerin normalde bu bölgeyi tercih etmediği, sadece zorunluluk dolayısı ile bu bölgede oturan bazı eşcinsel bireylerin gizli bir şekilde korundukları ifade ediliyor.


Fotoğraf:Twitter/kvlcm_arat
Tekirdağ 2 No’lu Hapishanesi’nde tutluka tutulan trans kadın Diren Coşkun, 25 Ocak itibariyle ölüm orucuna başladı.

Olayı duyuran İstanbul LGTBİ+ Derneği Sözcüsü Kıvılcım Arat, sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda “Bugün Tekirdağ 2 No’lu tabutlukta tutulan arkadaşım Diren Coşkun’u ziyarete gittim. Diren’in tüm demokratik kamuoyuna bir ilanı var” dedi.

Arat, Coşkun’un mesajını şöyle aktardı: “Burada insan onuruna aykırı birçok uygulamaya maruz kalıyorum. Üzerimizdeki ağır tecridin kaldırılması, gasp edilen ameliyat ve tedavi hakkımın iadesi için bedenimi ölüme yatırıyorum. 25 Ocak’tan beri ölüm orucu eylemine başladığımı demokratik kamuoyunun bilgisine sunuyorum.”



Kıvılcım Arat, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamalara şöyle devam etti: “Çok zor böylesi bir haberi iletmek. Ama elçiye zeval olmaz. Canım yana yana bu fotoğrafın altına Diren’i ÖLÜM ORUCU kararına götüren süreci yazmaya çalışacağım. İnfaz hakimliği, epilasyon tedavisinin izni için Trans mahpus Diren ile, 24 Ocak Çarşamba günü görüşüyor. İnfaz hakiminin, T.D. Hastanesine sorusu şu: Epilasyon tedavisi, transeksüel mahkum(lar) için hayati önem arz eder mi? Diren, kurulda asıl kararı verecek olan psikiyatri doktorunun transfobisine maruz kalıyor. Doktor, suratına bile bakmadan dosyayı bildiğini söylüyor ve Bakırköy Devlet Hastanesine sevk yazıyor. Diren, aylardır oyalandığını ve yanlış yönlendirildiğini söylüyor. “




Euronews;   Avrupa Adalet Divanı, LGBTİ kişilerin Avrupa Birliği üye ülkelerinde evlilik sonucu doğan haklarının tanınmasına hükmetti.


LGBTİ haklarında büyük bir ilerleme olarak kaydedilen karara göre, Avrupa Birliği üye ülkeleri eşcinsel evliliği tanımıyor bile olsa, eşcinsel çiftlerin evlilik sonucu doğan haklarını tanımak zorunda.

Hakim Melchior Wathelet kararı "Bir kişinin ülkeye girme ve oturma izni, o kişinin cinsel yönelimine bağlı olarak reddedilemez." ifadeleriyle açıkladı.

Biri Amerikalı diğeri Rumen Claibourn Hamilton ve Adrian Coman çifti, Claibourn'un Romanya'da oturma izninin reddedilmesi üzerine Avrupa Adalet Divanı'na başvurdu. Avrupa Birliği yasaları vatandaşlarının ailelerinin birlikte özgürce yaşamasına ve çalışmasına müsade ediyor.

Kararın ardından Claibourn,"Minnettarım. Bu, bir gün kocamla birlikte Romanya'da oturmamı mümkün kılacak bir fırsat." dedi. Adrien ise hoşnutluğunu "Oldukça memnunuz çünkü bu karar, biz ikimiz dışında birçok kişiyi de etkileyecek ve Romanya dışında da geçerli olacak." diyerek açıkladı.

Claibourn ve Adrian 2010 yılında, 28 üyeli Avrupa Birliği'nin eşcinsel evliliğe izin veren 13 ülkesinden biri olan Belçika'da dünya evine girmişti.




thebetterindia
Hindistan Yüksek Mahkemesi Pazartesi günü, 16. yüzyıldaki İngiliz yasasından örnek alınarak hazırlanan ve "herhangi bir erkek, kadın veya hayvanla doğanın düzenine karşı eşcinsel ilişkide bulunmayı" yasaklayan Hint Ceza Yasası'nın 377'inci maddesini gözden geçireceğini açıkl
adı.

Aslında 2009 yılında Delhi Yüksek Mahkemesi tarafından bu madde iptal edilmişti fakat bu karar 2013 yılında Yüksek Mahkeme tarafından reddedildi ve söz konusu yasanın değiştirilmesinin yargının değil, parlamentonun sorumluluğunda olduğu belirtilmişti.

Yüksek Mahkeme tarafından yapılan açıklamada, 2013 yılından beri ülke genelinde eşcinsel suçlamalar sebebiyle 200'den az kişinin tutuklandığı belirtilirken, "Seçimleri doğrultusunda yaşayan bireyler asla korku içinde yaşamamalı. Anayasanın 21'inci maddesine göre bireyin doğal seçim hakkı bastırılamaz ve kısıtlanamaz" denildi.

 Kaynak/Derleme huffingtonpost ,independent


    2012'de cinsiyetini değiştiren trans kadın, 2015'te başka bir kadınla evlendi. Geçiş tedavisine başlamadan önce dondurduğu spermleri sayesinde bir bebek sahibi oldular. Fakat mahkemeye başvurduklarında trans kadının anne olamayacağına hükmedildi.
 
   Çift; Alman kanunları, anneyi, çocuğu doğuran kişi olarak tanımladığı için verilen bu karara itiraz etti ve konuyu Federal Adalet Mahkemesine taşıdı.

      Almanya Federal Adalet Mahkemesi (BGH), bir kişinin cinsiyetini değiştirmesinin, çocuk ve ebeveyn arasındaki hukuki ilişkiyi değiştirmediğinden ve  trans kadının ebeveynlik haklarının korunduğundan, itirazı reddetti.


 Kaynak/Derleme Dw, News24

ACLU examines U.S. military’s transgender ban/Youtube
Pentagon’dan yapılan duyuruya göre, iki federal mahkemenin aldığı kararla, trans bireyler 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yeniden ABD ordusuna katılabilecekler.

Biri Washington’da, diğeri Virginia’da yer alan iki federal temyiz mahkemesi, geçen hafta Trump yönetiminin trans bireylerin orduya katılmasını yasaklanmasını öngören kararını askıya aldı.

Mahkemeler, ABD Başkanı Donald Trump'ın, trans bireylerin ABD ordusuna alınmasını yasaklayan kararını, Trump yönetimini temsil eden hiçbir yetkilinin katılmamadığı duruşmalarda kaldırdı.

Halen orduda yer alan trans bireyleri savunan avukatlar, yönetimin kararlar hakkında Yargıtay Ceza Mahkemesi'ne itiraz etmesini beklediklerini ancak sonucun değişmeyeceğini söylediler. Pentagon sözcüsü Heather Babb, “Mahkeme kararı gereği Savunma Bakanlığı, başvuruda bulunan trans bireylerin işlemlerini 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla değerlendirmeye başlayacak” dedi

Video: (2014) - ACLU examines U.S. military’s transgender ban
[youtube src="JLxP0lYk-k0"/]

   birgün independent

Youtube/California 3.
ABD'nin California eyaletinde yeni yürürlüğe giren bir yasa uyarınca kendini kadın ya da erkek olarak tanımlamayan bireylere bir seçenek daha sunulacak. Bu kişiler, doğum belgeleri ve sürücü ehliyetleri üzerinde cinsiyet bölümünde yer alan üçüncü seçeneği işaretleyebilecek. Berkeley kentinde yaşayan ve kendini üçüncü cins olarak tanımlayan bir kişi yaşadıklarını anlattı.

Amerika'nın Sesi'nin haberine göre; kendilerini üçüncü cins olarak tanımlayan bireyler, İngilizce'de dişi ve erkek için kullanılan zamirleri değil, üçüncü şahıs için kullanılan zamiri tercih ediyor.


Carly, kendisini her iki cinsle de tanımlamadığını söylüyor: ”Kendimi hiçbir zaman kadın ya da erkek olarak tanımlamadım. Bu da birçok insanın aklını karıştıran bir durum. Hatta bazen bana karşı düşmanca davrananlar, şiddete başvuranlar oldu. Ama ben neysem oyum.”

36 yaşında olan Carly, spor yapmayı seven, atletik, ama aynı zamanda sanatçı duyarlılığına da sahip bir kişi. Carly gibi kendilerini ne kadın ne de erkek olarak tanımlayanlar, çoğu zaman başkalarının kafasını karıştırabiliyor.

[youtube src="be9ttjLMxRs"/]

2014 yılında meydana gelen olayda; 27 yaşındaki B.K ismli bir trans kadına, Ankara Çankaya'da denetim yapan polis ekipleri,  cadde kenadında müşteri beklediği için 5326 sayılı Kabahatler Kanuna göre işlem yapıp para cezası kesti. 91 liralık para cezasına karşı çıkan B.K ise konuyu yargıya taşıdı. Ancak yerel mahkeme kolluk kuvvetlerini haklı buldu.



Temyiz sürecinden sonra durumu Anayasa Mahkemesi'ne taşındı;
Oy çokluğu ile alınan ve B.K'nın haklı görüldüğü emsal olabilecek kararda;  30 Mart 2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na göre yapılan işlemin geçerli olamayacağı vurgulandı.

Buna gerekçe olarak ise polisin; İdari Para Cezası tutanağında yer alan "Fuhuş amacıyla başkalarını rahatsız etmek" fiili ile 5326 sayılı kanunun 37. maddesinde tanımlanan maddenin birbiriyle uyuşmadığı, burada "fuhuş eyleminin bir karşılığının bulunmadığını" bildirildi.


Kararın "Kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz. Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez" ilkesi gereğince alındığı vurgulandı. Sonuç olarak B.K'nın hakkının ihlal edildiğine karar verildi ve 2 bin liralık 'yargı süreci masrafının' kendisine ödenmesine hükmedildi.



Başvuru, Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesince yapıldı. Mahkeme, Türk Medeni Kanunu'nun 40. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan "…ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu…" ibaresinin iptaline karar verilmesi istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu.


Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, bu başvuruyu da esastan görüşerek karara bağladı.

Yüksek Mahkeme, cinsiyet değişikliğine izin verilebilmesi için "üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun olma" şartını, Anayasa'ya aykırı bularak, oy çokluğuyla iptal etti.

Kanunun birinci fıkrası, "Cinsiyetini değiştirmek isteyen kimse, şahsen başvuruda bulunarak mahkemece cinsiyet değişikliğine izin verilmesini isteyebilir. Ancak iznin verilebilmesi için, istem sahibinin 18 yaşını doldurmuş bulunması ve evli olmaması, ayrıca transseksüel yapıda olup, cinsiyet değişikliğinin ruh sağlığı açısından zorunluluğunu ve üreme yeteneğinden sürekli biçimde yoksun bulunduğunu bir eğitim ve araştırma hastanesinden alınacak resmi sağlık kurulu raporuyla belgelemesi şarttır." hükmünü içeriyordu.


  Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği 'nin  ilkini 2012 yılında düzenlemiş olduğu LGBTİ+ Haklarına İlişkin Ulusal ve Uluslararası Mevzuat ve İçtihatlar başlıklı  Avukat Eğitimi’nin IV.sı Aralık Ayı’nda düzenlenecek.

SPod/Duyurular
Katılımcı sayısı sınırlı olduğundan, isteyen avukatların fotoğrafsız öz geçmişleriyle birlikte şu başvuru formunu doldurarak “6. Avukat Eğitimi” başlığıyla hukuk@spod.org.tr adresine en geç 30 Kasım 2017 tarihine kadar göndermeleri gerekiyor.





"SPoD Avukat Eğitimi Çağrısı 


Yaşamın farklı alanlarında LGBTİ+ fobiyle, ayrımcılıkla, hak ihlalleriyle karşılaşan LGBTİ+lar, yaşadıkları hak ihlallerine karşı adalete erişim mekanizmalarını işletmek hususunda haklı olarak çekinmekte zira bu mekanizmalara başvurduklarında çoğu zaman hukuki süreç ya sürüncemede bırakılmakta ya da yargılama süresince zincirleme olarak daha fazla hak ihlaline maruz kalmaktadırlar. Bu durumun en önemli sebepleri, toplumun her alanına sinen LGBTİ+ fobinin hukuk alanına da sirayet etmiş olmasıyla birlikte; sahada çalışan, LGBTİ+ haklarının savunuculuğunu yapabilecek, donanımlı avukat/hukukçu sayısının yetersiz oluşudur.

LGBTİ+ haklarına ilişkin çalışmalara ve davalara bir yenisi eklendikçe, LGBTİ+ aktivizminin hukuk ayağını güçlendirmek günbegün daha fazla önem kazanmaktadır. Bu nedenle LGBTİ+ haklarının insan hakları kapsamında değerlendirilmesi, savunuculuk yöntemlerinin hukuk düzleminde de geliştirilmesi ve bu alanda çalışabilecek avukatların artması önem arz etmektedir. Bu çerçevede, Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) olarak, ilkini 2012 yılında düzenlemiş olduğumuz LGBTİ+ Haklarına İlişkin Ulusal ve Uluslararası Mevzuat ve İçtihatlar başlıklı VI. Avukat Eğitimi’ni Aralık Ayı’nda düzenleyeceğimizi sevinçle duyurmak isteriz.

SPoD Hukuk ve Adalete Erişim Alanının bu proje* dönemi kapsamında gerçekleştireceği avukat eğitimi, önceki avukat eğitimlerinden farklı olarak; çevrimiçi (online) ve yüz yüze (face-to-face) olmak üzere karma (blended) sistem şeklinde kurgulandı. Bu çerçevede; önceki eğitimlerin her birinde incelenen “LGBTİ+ Temel Kavramlar”, “Uluslararası İnsan Hakları Hukukuna Giriş” ve “Ayrımcılık” başlıkları, bu yıl e-learning (çevrimiçi eğitim) olarak düzenlenmekte olup;  16-17 Aralık tarihlerinde İstanbul’da devam edecek olan eğitimin yüz yüze gerçekleşecek olan oturumlarında ise eğitmenler ve katılımcıların; “Uluslararası Sözleşmelerin İç Hukuktaki Uygulama Alanı”, “AİHS ve AİHM İçtihatları çerçevesince LGBTİ+ Hakları”, “Yasal Cinsiyet Geçiş Süreci”, “Kabahatler Kanunu Uygulamaları”, “Vaka Analizi Çalışmaları” ve daha fazla başlığı inceleyip tartışabilecekleri atölye çalışmaları yoluyla etkin bir eğitimin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır.

Ayrıca eğitim ile birlikte eğitim sonrasına dair, avukatlar arasında bilgi ve deneyim aktarımının sağlanması ve eğitimi tamamlayan avukatların SPoD Avukat Ağına katılmaları hedeflenmektedir.

Katılımcı sayısı sınırlı olup, katılmak isteyen avukatların fotoğrafsız öz geçmişleriyle birlikte başvuru formunu doldurarak “6. Avukat Eğitimi” başlığıyla hukuk@spod.org.tr adresine en geç 30 Kasım 2017 tarihine kadar göndermeleri gerekmektedir.

Katılımcılar iletecekleri başvuru formu ve özgeçmişleri dikkate alınarak, son başvuru tarihi gözetilerek belirleneceklerdir. Belirlenen katılımcılara, kendilerine tayin edilen kullanıcı giriş bilgileri ile birlikte 1-4 Aralık tarihleri arasında dönüş yapılacak olup, katılımcıların 16 Aralık’a kadar diledikleri vakitte online olarak, eğitimi tamamlamaları beklenmektedir. Yüz yüze eğitim 16-17 Aralık'ta gerçekleşecek olup, yer ve eğitim programı katılımcılarla daha sonra paylaşılacaktır. Katılımcıların; online ve yüz yüze olmak üzere tüm oturumlara tam katılımları gerekmektedir. Her türlü soru ve bilgi için hukuk@spod.org.tr e-mail adresi üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

"



DW Türkçe'ye konuşan LGBTİ bireyler, toplumdan yasağa karşı dayanışma beklediklerini anlattı.

"Genel ahlak gerekçesiyle toplumun yeniden dizayn edilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Birbirine benzeyen bir toplum mu olacağız? Sürekli birbirimizi mi dışlayacağız?” Bu sözler Ankara’da yaşayan 44 yaşındaki LGBTİ birey A.E.’ye ait. Ankara Valiliği'nin yasak kararını eleştiren A.E. “Eğer bugün bu yasak kararına tüm toplum birlikte karşı çıkmazsa, hepimiz özgürlüğümüzü kaybedeceğiz” diyor.

28 yaşındaki R.Ç. LGBTİ topluluğu üyesi yasakların nasıl ortaya çıktığını anlatırken bunun bir 'yönetim stratejisi' de olabileceğine dikkat çekiyor.  R.Ç “Çünkü biz -LGBTİ bireylerin özgürlüğü, hetero bireyleri de özgürleştirir- sloganımızdan hiç vazgeçmedik. İnsanların bu konu üzerinde düşünmesi özellikle engelleniyor, çünkü insanların özgürleşmesi tehlikeli bulunuyor. Bu yüzden de yasakların arkası kesilmiyor. Türkiye’de böyle bir yönetim stratejisi var” diyor. R.Ç’ye göre ‘genel ahlak’ gerekçesiyle sadece toplum aldatılıyor. R.Ç. sözlerini “Yasak koyanların derdi genel ahlak düzenini kurmak değil, insanların özgürlük kavramı üzerinde düşünmelerini engellemek” diye sürdürüyor.

32 yaşındaki aktivist U.G. ise Türkiye'de Lezbiyen Gay Bisesküel Transgender İnterseks (LGBTİ) gerçeğine toplum nezdindeki yaklaşımı  "Xenobofik” olarak niteliyor. Yani insanlar bilmediği, bilmek istemediği şeylerden kaçıyor. Empati eksikliği gün geçtikçe artıyor.” Ona göre toplumda kadın ve erkek rol kalıpları içinde büyümüş insanlar okulda, sokakta, iş hayatında sadece kendilerine benzeyenleri kabul etme davranışı gösteriyorlar. Bu yüzden de iki erkeğin ya da iki kadının birlikteliği söz konusu olduğunda akıllara hemen cinsellik geliyor.
U.G., “-Erkek adam bunu yapar mı, erkek erkekle yatar mı- gibi kınama, ayıplama cümleleri de dalga dalga yayılıyor. Gaylerin –güçlü, maço, hakeden, her şeyi yapabilen, muktedir olan- erkek algısını kırdığını düşündükleri için de müthiş bir tepki geliştiriyorlar. Aynı durum elbette ki lezbiyen ve transseksüeller için de geçerli” diyor. ... Tamamı İçin DW Türkçe

Ankara Valiliği'nin, Alman LGBT Film Günleri' yasağından sonra (toptan) bir yasak daha getirdi.  Yapılan açıklamaya göre 18.11.2017 tarihinden itibaren LGBTİ+ örgütleri tarafından yapılacak olan etkinlikleri süresiz olarak yasakladı. Yasağın temel dayanağı ise 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ile OHAL'in 11/f maddesi.



"Yasaklama Kararına İlişkin Basın Duyurusu
Çeşitli sosyal medya ve birtakım yazılı ve görsel medya organlarından LGBTT (Lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel veya travesti) ile LGBTİ (Lezbiyen, gay, biseksüel, transgender, intersex) adıyla çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından, ilimizin muhtelif yerlerinde birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılıkları içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi vb. etkinliklerin gerçekleştirileceği şeklinde bilgiler elde edilmiştir.

Söz konusu paylaşımlarla halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik edeceği, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlikenin ortaya çıkabileceği; ayrıca kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasını tehlikeye düşürebileceği göz önünde bulundurulduğunda yapılmak istenen organizasyona katılacak olan grup ve şahıslara yönelik olarak; birtakım toplumsal duyarlılıklar nedeniyle de bazı kesimler tarafından tepki gösterilebileceği ve provokasyonlara neden olabileceği değerlendirilmektedir.

Bu nedenlerle 18 Kasım 2017 tarihinden itibaren süresiz olarak LGBTT_LGBTİ vb. örgütler tarafından ilimizin muhtelif yerlerinde birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılıkları içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi vb. etkinlikler,  5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C Maddesine göre ilimiz sınırları içerisinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması amacıyla gerekli tedbirlerin alınması kapsamında, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 17. Maddesine ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu’nun 11/f maddesi hükümleri doğrultusunda Valiliğimizce yasaklanmıştır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur."

Semih Şen

Hapisteki LGBT-İ bireylerin yaşadıkları sıkıntılar neler? Toplumsal yargılar, hapishane personelleri tarafından sürdürülüyor mu? İhtiyaç listelerinde neler var? OHAL sonrası neler değişti? Bu ve benzeri sorunları KADAV’ın (Kadınlarla Dayanışma Vakfı) da içinde olduğu Hapiste Kadın Ağı’nda çalışma yürüten Beyza Bilal, Derya Özata, avukat Eren Keskin ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Yönetim Kurulu üyelerinden Hilal Başak Demirbaş’la konuştuk. GazeteDuvar -Filiz Gazi

Hapiste Kadın Ağı’nda çalışma yürüten Beyza Bilal, Türkiye’de birçok kurumda olduğu gibi cezaevlerinin de cinsiyet duyarlılığı olmadan, eril bir zihniyetle yönetildiğini söyleyerek sözlerine başlıyor. En basit örnek olarak cezaevinde sağlanan iş imkanlarının dahi erkeklerin çalışabileceği türden olduğunu belirtiyor.

Bilal, mektuplarda en çok vurgulanan şikayetin fiziksel ihtiyaçlar olduğunu söylüyor. Kıyafet ihtiyaçları, anneleriyle birlikte içeride olan çocukların üst baş ihtiyaçları, revire çıkamamak gibi sıkıntılar en baş sıralarda.

Mahpuslara her mektup ulaşmıyor, aynı şekilde gelen mektuplar da verilmiyor. Avukat ve birincil derece akraba görüşlerine OHAL dönemiyle kısıtlamalar getirilmiş.

Rahatsızlanan kişilerin türlü gerekçelerle doktora götürülmediğini söylüyor Bilal ve ekliyor: “Trans olduğu için sürekli darp edilen bir arkadaşımız var. Muayene olacağı zaman erkek gardiyanın dışarı çıkmaması bir şiddettir. Hemen her defasında bu yaşatılıyor.”

Bilal, LGBT-İ tutsakların çoğunun açık havaya çıkamadığını, cezaevlerinde iş imkanı varsa çalışamadıklarını, kurslara katılamadıklarını ve bunun sebebi olarak da güvenlik gerekçe gösterilerek, “diğer mahkumlardan sizi koruyamayız” denildiğini anlatıyor.

Bilal, bir trans kadın için en basitinden cımbız ihtiyacının giderilmemesinin örtük bir şiddet biçimi olduğunu söylüyor: “Cımbız, peruk, topuklu ayakkabı ve cinsiyet geçiş süreçlerinde kullanılan hormon ilaçlarına kadar birçok şeye erişimin olmaması ruhsal ve bedensel bütünlüğü etkileyen, baskı ve şiddet oluşturan işkencelerdir.”

Bilal, cezaevlerinde olan kadınların, LGBT-İ bireylerin toplum tarafından suçlu ilan edilmelerine karşın asıl suçun toplumdaki transfobi, homofobi ve cinsiyetçilikten kaynaklandığını söylüyor. Bunu şöyle açıklıyor: “Diyelim ki trans bir birey, yaralama sebebiyle cezaevindeyse sebebi belki de transfobik bir saldırıya karşı koymaktır. Benzer şekilde, eşi tarafından ekonomik şiddete uğrayan bir kadın, gidip bir yerden bir şey çaldığında ‘suçlu’ olarak cezaevine konulan kişi oluyor.”
Tamamı "şuradan" okunabilir.



Trump Temmuz ayında Twitter üzerinden trans bireylerin orduya artık alınmayacağını, var olanlarınsa tıbbi masraflarının karşılanmayacağını açıklamıştı.
Washington mahkemesi hakimi , Amerikan ordusuna alımlar konusunda Obama döneminde başlatılan uygulamaya geri dönülmesi kararını verdi. Bu uygulamaya göre trans bireylerin orduya katılmasında bir engel bulunmuyor.
Yargıç ayrıca, başkanlık direktifinin "herhangi bir gerçekle desteklenmediğini" ve ordu tarafından da reddedildiğini belirtti.
Yargıç Kollar-Kotelly şikayetçilerin, Trump'ın cinsiyet değiştirme ameliyatlarını ordu bütçesinden karşılanmasını yasaklayan direktifiyle ilgili başvurusunu ise reddetti.


 euronews,bbc

 journo’dan Burcu Karakaş’ın haberine göre,
      İngiltere’den Türkiye’ye gelen iki eşcinsel turist, havalimanında hiçbir gerekçe gösterilmeden gözaltına alındıktan sonra sınır dışı edildi. Journo’ya konuşan Bilal Sadiq, memurun kendisine aslen nereli olduğunu sorduğunu, bir süre sonra ise kuyruktan ayrılarak başka bir yere geçmelerini istediğini söyleyerek, “Öncelikle kontrol amaçlı sorular sorulduğunu sandık. Yarım saat sonra başka bir yetkili geldi. Telefonlarımızı istedi” dedi.

Jurno Twitter /
      Sadiq, telefonunu alan yetkilinin WhatsApp mesajlarını okuduktan sonra fotoğraflarına baktığını dile getirdi. “Eşcinsel olduğumuzu anladılar. Sonra arkadaşımın telefonunu istedi. Ona da sorular sordu. Oradan bir ofise geçtik” diyen Sadiq, memurun kendilerine sevgili olup olmadıklarını sorduğunu da öne sürdü. İngiliz genç, sevgili değil arkadaş olduklarını söyledikten sonra, Türkiye’de LGBTİ Onur Yürüyüşü’nün ne zaman düzenlendiğinin de sorulduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle devam ettirdi:

        “Bu esnada telefonumdaki fotoğrafları birbirlerine gösterip gülüyorlardı. Türkçe bilmediğim için ne dediklerini anlamadım. Türkiye’ye giriş yapamayacağımızı, İngiltere’ye gitmemiz gerektiğini söylediler. Bunu duyduğumda şoke oldum. Türkiye’ye ilk kez gelmemiştim ama başıma ilk defa böyle bir şey geldi. Daha önce sorun yaşamadım. Hiçbir neden göstermediler.” ....

      Ülkesine geri gönderilen İngiliz vatandaşı Bilal Sadiq, “Anladığımız kadarıyla, telefonlarımıza bakan memur gördüklerini beğenmedi ve eşcinsel olduğumuz için ülkeye giriş izni vermedi. Şoke olduk” diye konuştu.
Tamamı> jurno / @burcuas























Brezilya;


        Yaklaşık 5 bin aktivist, mahkemenin bugüne değin yasak olan "iyileştirme(!) terapisi" nin psikologlar tarafından uygulayanabileceğine karar vermesi nedeniyle;  Brezilya'nın en büyük şehiri ve dünyanın en büyük LGBTİ+ Onur Yürüyüşü'nün gerçekleştiği Sao Paulo'da  yürüdü. Rio de Janeiro'da ise 1000'den fazla kişi dev gökkuşağı bayrağıyla sokaktaydı.
       Eylemde  dikkat çeken pankartlardan biri  "Nefretini tedavi et" di.

     Ulusal Psikoloji Konseyi de bir bildiri yayınlayarak, “eşcinsel onarım terapilerinin” insan psikolojisi için çok tehlikeli olduğu belirtti. 

*Brezilya'da Lgbti+ bireylere yönelik şiddet yaygın. Transgender Europe'a göre , transseksüel insanlar için dünyanın en ölümcül ülkesi burası.



Video




 Kaynak : france24
Blogger tarafından desteklenmektedir.