Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

          Eşcinsel ve biseksüel erkek sağlığı dergisi FS , 1.000 okuyucusuna  sadakatsizliği sordu
Youtube BOYFRIEND | A SHORT FILM BY KYLE KRIEGER
Aldatan bir sevgilin oldu mu? Hiç aldattın mı? Yanıtlardan biri ya da ikisi birden "evet" ise, çoğunluktasınız demektir. Gay ve bi erkek katılımcıların yaklaşık % 58'i aldatıldıklarını, yaklaşık% 51'i ise aldattıklarını söyledi.
           

 % 61 Affetmem 

Anket sonuçlarına göre , İngiltere'deki gay erkeklerin çoğu sadakatsizliği affetmeyeceğini söylüyor. Affetmem diyenlerin oranı % 61. Fakat "aldatma" yada "sadakatsizlik" nedir? Sorusunun cevabı da kişiye göre farklılık gösteriyor. Örneğin, katılımcıların %74-79'u anal,oral seksi aldatma olarak görürken %66'sı öpüşmeyi ve %55'i flört uygulamalarını kullanmayı sadakatsizlik olarak tanımlıyor.


En masumu flört.

Çoğunluğun katıldığı ve her ankette olduğu gibi "çoğumuza" garip gelecek sonuçlar şöyle devam ediyor. 
Katılanlar hangi eylemleri aldatma olarak tanımlıyor.


79% - Anal Seks
76% - Oral Seks
74% - B.Mastürbasyon 
68% - Açık İlişki Kurallarının İhlali
66% - Öpüşme
62% - Başka Biriyle Duygusal İlişki
55% - Flört Uygulamaları Kullanmak
43% - Çıplak/Seksi Fotoğraf Göndermek 
34% - Mesajlaşmak
18% - Fört Etmek


 Gmfa

ABD'nin California eyaletindeki yüksek mahkeme, dini inançları nedeniyle eşcinsel bir evlilik için düğün pastası yapmayı reddeden bir pastacıyı haklı buldu.

Pastacının avukatları, bu pastayı yapmanın müvekkillerinin Hristiyan inançlarını ve dini ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini savundu.

Yargıç da, düğün pastası yapmanın bir sanatsal ifade yöntemi olarak korunduğuna ve ayrımcılık karşıtı yasayı ihlal etmediğine karar verdi.Yargıç David Lampe gerekçeli kararında, "Bir düğün pastası ifade özgürlüğü açısından incelendiğinde sadece bir pasta değildir. Bir evliliğin kutlanmasında geleneksel olarak ana rolü oynaması için yapılan bir şeydir ve yapan kişinin sanatsal ifadesidir" denildi. Kararı veren Yargıç ayrıca;  kararın benzer vakalara uygulanamayacağı uyarısında bulundu.

"Örneğin bir araba lastiği satıcısı, eşcinsel çiftlere lastik satmayı reddedemez. Hiçbir pastane de ürünlerini gösterip, ırk, din, cinsiyet ve cinsel kimlik temelinde satış yapmayı reddedemez" dedi

Pasta ustası Cathy Miller, "herkese hizmet etmekten mutlu olacağını ancak Hz. İsa'ya karşı gelen bir kutlamanın parçası olamayacağını" söyledi.

[youtube src="XViQeUnI-L4"/]
bbc - mailonline

Amerika Birleşik Devletleri’nde son dönemlerde eşcinsel topluma (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transeksüel) dönük saldırılar silahlanma yarışını da beraberinde getirdi. Bu toplumun kendisini korumak için silah alımına yöneldiği ülkede kulüpler tarafından verilen atış talim derslerine katılım sayısında da patlama yaşandı. Lore McSpadden bu talimlere katılmasının nedenini şöyle açıklıyor:

“Silahlananların yalnızca muhafazakarlar olduğu bir dünyada korktuğumuzu itiraf ediyoruz”

ABD’de, Donald Trump’ın başkan seçildiği 8 Kasım 2016’dan beri eşcinseller başta olmak üzere siyahi topluma, göçmenlere ve Müslümanlara dönük saldırılarda artış yaşandığı gözleniyor.euronews





Facebook grupları bile mevcut. 

Trigger Warning Queer & Trans Gun Club

[youtube src="AKk8RZ_ieC4"/]


http://goo.gl/O9fEMh Trans bir öğretmenin hayatı. Türkiye'de transseksüel olmak ve yaşamak. Öğrencileri ile diyalogları nasıl? Diğer öğretmenler ve aileler nasıl bakıyor ve nasıl davranıyor? Ötekileştirilmiş,  sıkıştırılmış bir yaşam hikâyesi.
 Röportaj: Gülizar Şahin
Fotoğraf: Aslı Erdem
Transseksüel bir öğretmenim... - gülizar şahin - Radikal Blog


Kimlikleri ortaya çıktığında koğuş arkadaşları ve gardiyanlar tarafından tacize, şiddete hatta tecavüze maruz kalıyorlar. Yöneticiler tarafından 'güvenlikleri'ni sağlamak gerekçesiyle aylarca hücrede tutuluyorlar. Aileleriyle bağları çoktan koptuğu için daha da yalnızlığa mahkûm ediliyorlar. Türkiye'deki ceza sistemi onları görmezden geldiği için LGBT'liler hapis içinde hapis hayatı yaşıyorlar.


Cezaevinde olmak zordur, kuşkusuz. Ama ben size şimdi ondan daha zorunu anlatacağım; günlerinizi, aylarınızı, yıllarınızı cinsel kimliğiniz yüzünden koğuşta değil de, tek kişilik bir hücrede geçirmek zorunda kaldığınızı düşünün; üstelik yine sırf cinsel kimliğiniz yüzünden ailenizin sizden sesini bile esirgediğini, hiç arayıp soranınızın olmadığını, kimsesiz bırakıldığınızı... İşte onların çoğu bunu yaşıyor, “onlar” şimdiye kadar üzerinde hiç düşünmediğimiz, yaşadıkları tecavüzün, tacizin, tecritin çığlığını duymadığımız cezaevindeki LGBT’liler... Tamamı-Cumhuriyet

Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Kıraç’ın bilgi edinme yasası çerçevesinde Adalet Bakanlığı’na sorduğu, LGBT mahpuslara ilişkin sorulara cevap geldi. Adalet Bakanlığı’nın sorulara vermiş olduğu cevaplara bakıldığında ilk yapılabilecek olan tespitler şunlardır:

1- Adalet Bakanlığı’nın kullandığı “LGBT’li” nitelendirmesi, LGBT olma halini, “kanserLİ”, “aidsLİ”, “veremLİ” nitelendirmelerinde olduğu gibi bir hastalık olarak gördüğünün belirtisi olarak okunabilir mi sorusunu akla getirmektedir.

2- Adalet Bakanlığı, LGBT mahpusların tamamının 79 kişi olduğunu belirtmektedir. Translar dışında bırakıldığında Lezbiyen, Gay ve Biseksüel mahpusların kendileri ifade etmediği sürece tespiti ve istatistiklere girmesi olası olmadığından, 79 rakamının oldukça büyük oranda transları kapsadığını düşünmek yanlış olmayacaktır.

3- LGBT mahpusların hapishanelerde karşılaştığı başlıca zorluklardan birini kendilerinin şikayetlerinden de anlaşılacağı gibi tecrit edilmeleri oluşturmaktadır. Hapishanelerde az sayıda bulunan LGBT mahpusların güvenlik gerekçesiyle tecrit edildiğine dair bilgiler ve bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilmiş bir de mahkumiyet kararı vardır (Bu konuda blogumuzda yayınlanan haber için burayı tıklayınız). Bakanlığın verdiği rakamlara bakıldığında da Maltepe’deki 11 ve Eskişehir’deki 9 mahpusun haricindeki 59 mahpusun diğer 16 hapishaneye dağıtılmış olduğu görülmektedir. Bu durum bu mahpusların tecrit edilip edilmediği düşüncesini akla getirmektedir.
Bakanlığın verdiği bilgiye göre mahpus sayısına göre hapishane adedi şöyledir:
Mahpus Sayısı                                  Hapishane Sayısı              Hapishaneler
11                                                                          1                             Maltepe
9                                                                            1                             Eskişehir
7                                                                            2                             Antalya L, Metris 2
6                                                                            4                             Alanya L, Ankara 2 L, Bafra T, Kocaeli 2 T
5                                                                            1                             Çorum L
4                                                                            1                             Ankara 1 L
3                                                                            1                             Kocaeli 1 T
2                                                                            2                             Adana E, Buca
1                                                                            5                             Afyonk. E, Burdur E, Nevşehir E, Sivas E, Tokat T
Maltepe ve Eskişehir dışarıda bakıldığında LGBT mahpuslar her hapishanede ortalama 3 kişi olarak tutulmaktadır. 5 LGBT mahpus tamamen tektir. Bu rakamlar LGBT mahpusların büyük bir çoğunluğunun tecrit edildiğinin ifadesidir..
4- Adalet Bakanlığı’nın ifadelerine göre girişte LGBT olduğunu belirten mahpuslar “durumlarını belirtir sağlık kurulu raporu aldırılarak aynı durumda olan hükümlü ve tutuklular ile birlikte, konumlarına uygun koğuşlarda barındırılmaktadır”. Burada üzerinde durulması gereken konuyu, “durumlarını belirtir sağlık kurulu raporu aldırılması” oluşturmaktadır. LGBT olduğunu beyan eden mahpuslara sağlık kurulu raporu aldırılması şart koşulmakta ve bu nedenle bu mahpuslar insanlık onuruyla bağdaşmayacak muayenelerle karşılaşabilmektedirler.
5- Bakanlık, LGBT’ler  ”ortak kullanım alanı ve sosyal faaliyetlere çıkartılırken diğer hükümlü ve tutuklular ile bir araya gelmeyecek şekilde planlama” yapılır demekte ve eklemektedir “mevzuat hükümleri ve kurumun imkanları da göz önünde bulundurularak”. Hapishanelerde ortak kullanım alanlarının sınırlı olduğu bilinmektedir. Bu sınırlılık içerisinde planlama yapılırken hapishanelerde sayıları az olan LGBT mahpusların göz ardı edildiğine dair örnekler bilinmektedir. Bu konuda bir yazıya daha önce bloğumuzda yer vermiştik. 
6- Bakanlığın verdiği cevaptan anlıyoruz ki “LGBT durumunda bulunan hükümlü ve tutuklular için özel tip ceza infaz kurumunun yapılması planlanmaktadır.” LGBT mahpuslar için tek bir hapishanenin yapılması ve 79 LGBT mahpusun burada toplanması olumsuz sonuçlara da yol açabilecektir. Türkiye’nin bir çok hapishanesinde ailesiyle ya da kendi sosyal çevresiyle aynı ilde tutulmakta olan insanlar hapishanenin yapılacağı bir mekana toplanacaktır. Bu durum LGBT mahpusların kendi sosyal yaşam ortamlarından koparılması anlamına gelecektir. Bunun yanısıra burada tutulmakta olan insanların damgalanma durumu daha da boyutlanacaktır.
7- Bakanlığın verdiği cevaba göre LGBT mahpusların 8′i tutuklu 71′i hükümlüdür yani yaklaşık 9′da 1′i tutukludur. Türkiye’deki tüm mahpusların (17 Temmuz 2013 tarihi itibariyle) ise 26.809′u tutuklu 105.419′u hükümlüdür. Bu ise yaklaşık 4′de 1′i eder. Elde LGBT mahpusların dava sürelerine ilişkin veri olmasa dahi bu rakamlara bakıldığında LGBT’ler için dava süreçlerinin daha hızlı işlediği söylenebilir. Bu daha hızlı işleme sürecinin bir olumluluk olmaktan öte damgalanmadan kaynaklı bir olumsuzluk olduğu irdelenebilecek bir iddia olarak ele alınabilir.
8- Bilgi edinme çerçevesinde sorulan soruların bir kısmı cevaplanmamıştır.
Yukarıdaki 8 tespit, Adalet Bakanlığı’nın cevapları üzerinden yapılabilecek ilk tespitlerdir. Hapishanelerin birer kapalı kutu olması durumu LGBT mahpuslar söz konusu olduğunda daha da kapalılık arzetmektedir. Bu konunun gündeme getirilmesi, izlenmesi, sorunların tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin oluşturulup bu önerilerin insan hakları kapsamında devletten talep edilmesi önemlidir.
Aşağıda bilgi edinme hakkı çerçevesinde yapılan başvurunun sorularını ve gelen cevapları okuyucularımızla paylaşıyoruz: Devamı/Tamamı/Kaynak




Eski Yeni gey bar değil fakat, geylerin de sıklıkla gittiği mekanlardan. KaosGL'nin Facebook Sayfasında paylaştığı üzere, eskiden de yaşanan "uyarı" mevzuu tekrar edilmiş.

"19 Mayıs saat 02:00 sularında iki gey öpüştükleri için garsonlar tarafından “yasak” diyerek uyarıldı. Kadın-erkek çiftlerin öpüştüğü mekânda eşcinsel oldukları için yasaklanan çift bu muameleyi kabul etmeyerek öpüşmeye devam etti.
Sonrasında garsonların sert müdahalesiyle dışarı çıkarılmak istendi. Mekândaki diğer eşcinsellerin dirençli duruşu ve desteği sayesinde dışarı çıkmayan çift ve destekçiler bir süre sonra EskiYeni’nin önünde bir protesto gerçekleştirdi. Eşcinseller üzerinden büyük paralar kazanan bu mekânın, “böyle kural koyduk” diyerek eşcinsellere ayrımcılık yapması olaydan yeni haberdar olan kişilerin de büyük tepkisi çekti. Kalabalığın mekâna girişi EskiYeni’nin badigard barikatıyla engellendi. Polis görevlilerin olay yerine gelmesiyle şikâyetçiler ayrımcılığı ve yaşanan darpları bildirmek üzere Necatibey Karakolu’na yönlendirildiler."


http://madisozluk.com/eskiyeni

"gey bar değildir ama sixties'e alternatiftir bir sürü ankara geyi için. farkı ve varoluşunun anlamı cinsel tercihlere aldırış etmemesi olsa da içeri alınmama sebebi halen "4 erkek mi oturacaksınız????:s:s:s:s:s" tavrında saklıdır. kapısında "doluyuz şu an alamıyoruz" değil de "4 erkek alamayız" gibi bir sebep sunarak geyleri yok sayan 2 tipsizi barındıran bir barın elbette gey friendly olmaktan söz etmesi mümkün değil. çünkü geylerin girişi illa ki kendilerini tanıyan birilerini bulup da kapıdakileri ikna etmekle mümkün oluyor.. allah razı olsun doğrusu!
ayrıca henüz 2 senedir değişmeyen o playliste hiç değinmedim. gerçi birlikte her gidişimde ısrarla "aaaaaa alidesidero çalıyooo" diye şaşırabilen polyanna arkadaşlarım da var ama.. neyse.
suyu ısınıyor. kalabalığı azaltmak için bir şekilde girişi kontrol etmek durumundalar bunu tabii ki anlıyorum. lakin herhangi bir bar gibi yapmamalı bunu. çünkü orayı herhangi bir bar olmadığı için sevdik.
dilerim yeni passage'lar açılsın... açılsın ki eskiyeni ile alakası olmayan bir ortamı eskiyeni ile karşılaştırabilen bireyler, gözü kara bir moda çılgınlığıyla "eskiden eskiyeniye gidiyoduk şimdi passage'a gidiyoruz canımmm" şeklinde beni halden hale sürükleyen ablalar abiler aradan bi çekilsin.. ankara'da öteki'lerin kendileri olabildiği, öteki'lerin taciz edilmeden kendileri olabildiği yegane eğlence mekanı da bu özelliğini koruyabilsin." cazradacazra

“Hormonlu tavuk yiyenler eşcinsel olur.” u kafamıza kazıyıp, daha çok tavuk tüketmemize neden olan bilim insanı, Erman Toroğlu'ndan sonra başka bir bilim insanı-model Natalia Paris, buyurmuşlar; “Tavuk yemek çocukları ‘gay’leştiriyor”












Teori:  Tavukların daha çabuk büyümeleri kadınlık hormonu/ları enjekte ediliyor. 7 ile 10 yaş arası erkek çocukların bu hormonlarla şişirilen tavuklardan çok miktarlarda tükettiğini için eşcinsel olmaya başladılar..


Haber/İlgi Bağlantıları:

Kipcorn 'gay'leştiriyor mu?

12 Eylül darbesinde yaşadıkları en az duyulanlar translar oldu. Şimdi onlar anlatıyor: Taksim karakoldaki 'kedili' işkenceleri, kesilen saçları, omuzlara vurulan damgaları, trenlere bindirilip şehirlerden sürülmeyi... Bir yandan da baskılar etrafında oluşan direniş, dayanışma ve kültürü, Tarlabaşı'nın perukçusu Sema Kuaför'ü, Abanoz Sokak'ı, Kulüp 12'yi...

Darbe günlerinde lubunya olmak
 
‘‘Bu acıyı bir tek sağ çekmedi, sol çekmedi. Yani bir tek onlar işkence görmedi, bir tek onlar dövülmedi, sövülmedi. Biz trans bireyler de nasibimize düşenleri aldık. Çünkü bizler ‘riskli’ gruplardık, yani halkın nefretle baktığı, ‘tiksinç’ gördüğü, öyle hitap ettikleri gruplardık” diyor Belgin.
Onunla birlikte 12 Eylül öncesi ve sonrasına tanıklık etmiş dokuz trans kadın anlatıyor: Ahu, Belgin, Bennu, Cansel, Demet, Deniz, Filiz, N.K. ve Özlem.
‘80’lerde Lubunya Olmak’ adındaki kitabı derleyen, İzmir’deki LGBTT derneği Siyah Pembe Üçgen’in gönüllüleri. Neden 80’ler? “Çünkü şu an ulaşabildiğimiz LGBT tanıkların gençlik zamanları hep 80’ler, bilemediniz 70’ler. Ne yazık ki artık daha öncesine ulaşmak mümkün değil” diyor gönüllülerden Sinan Elitemiz. ”LGBT tarihi dediğimiz şey bugüne kadar hep kulaktan kulağa anlatılageldi. Bu kitapla kendi belleğimizi oluşturmak istedik. 80’lerde yaşananlar o zamanki LGBT’ler için tam bir zulüm ama toplumdaki çoğu insanın buna dair bir fikri yok.”
Peki 2012’de lubunya olmak farklı mı? “Durum aslında o günden bu yana pek de değişmiş değil ne yazık ki... En basitinden düşünün, otobüste en son ne zaman bir transseksüel birey gördünüz? Restoranda ya da markette karşılaştınız mı? İnsanların bakışları altında ezilen çok arkadaşımız var, evlerinden bile çıkmaya korkuyorlar. Evlerinden çıktıklarında insanların laf atmalarına, tacizlerine göğüs gerdiler diyelim, hiç beklemedikleri bir anda sadece yolda yürürken bile trafiği engellemekten ya da çevrenin huzurunu, düzenini bozmaktan idari para cezaları yazılabiliyor. Bizim de anayasadan taleplerimiz var: Bir an evvel gerekli düzenlemeler yapılmalı, ‘cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği’ tanımlanarak LGBT bireyler koruma altına alınmalı.”
Siyah Pembe Üçgen’in sıradaki kitabı, 1996 yılında Cihangir’de transların linç edildiği ‘Ülker Sokak olayları’nı konu alacak. Elitemiz, “Ülker Sokak direnişin, bir arada olmanın gücünün ispatıdır” diyor. “Yurtdışında LGBT tarihi denilince ‘Stonewall’ akla gelir, Ülker Sokak’ta o dönem gösterilen direniş için de ‘Türkiye’nin Stonewall’u diyebiliriz.”
 

Türkiye'in ilk LGBT Pazar Araştırması Başlıyor
- Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel kişileri ölçümlemek için yeni LGBT2020 araştırması

İSTANBUL, TÜRKİYE (OUTNOW) - 15 MART, 2012 - Lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüellerin hayatlarını inceleyen dünyanın en büyük küresel araştırması yeni bir ülkede daha, - hem de ummayacağınız bir ülkede - Türkiye'de faaliyete geçiyor.

LGBT2020 olarak bilinen araştırma projesi bugün Türkiye'yi de LGBT kişilerin hayatlarındaki çeşitli etkenleri ölçümlediği 20'den fazla ülke arasına ekledi.

Türkiye'nin eklenmesi araştırmanın tüm dünya çapında genişlemesinin bir parçası.

"Türkiye'yi Out Now LGBT2020 Araştırması'na dahil etmek çok önemliydi," diyor Out Now şirketinin kurucusu ve yöneticisi olan Ian Johnson. "Tahminlerimize göre lezbiyen ya da gey olan 3 milyondan fazla insan Türkiye'de yaşıyor, yine de hayatları hakkında çok az şey biliniyor. Türkiye'de LGBT kişiler hangi seviyelerde ayırımcılığa maruz kalıyorlar? İşlerinde ya da aile ve arkadaş ilişkilerinde kaç tanesi cinsel kimlikleriyle ilgili açık davranabiliyorlar? Bu insanlardan kaç tanesi ilişki sahibi? Türkiye'de LGBT topluluğu için hangi eğlence türlerinde ve hangi yaşam tarzı faktörlerinde ne tür ölçümler geçerli? Bunlar - ve bir çok başka soru - Türkiye'de yapılmaya başlanacak olan LGBT2020 Araştırması ile cevaplamayı umduğumuz sorular."

LGBT2020 Araştırması, dünyanın önde gelen LGBT pazarlama organizasyonu Out Now Global tarafından özellikle çığır açmaya yönelik olarak tasarlanmış ve uygulamaya konulmuş bir araştırma projesidir.

Şu an on iki dilde sürmekte olan ve dünya nüfusunun üçte birinden fazlasının yaşadığı ülkeleri kapsayan LGBT2020 Araştırması LGBT alanında şimdiye kadar yapılmış en kapsamlı pazar araştırmasıdır. Bu proje 2009 yılında başladı ve şimdi küresel boyutlara ulaştı.

Türkiye'de bu proje yerel ortağımız, şirketlerin pazar nişlerini anlamasına yardımcı olan bir araştırma firması olan ComuniWit ile çalışarak yürütülmektedir.

"Biz böylesine önemli bir araştırma projesi içinde yer almaktan mutluluk duyuyoruz", diyor Burcu Türkmen Eryılmaz, CommuniWit firmasının kurucusu ve yöneticisi.

"LGBT alanında şimdiye kadar yapılmış en büyük araştırmanın bir parçası olacağımız için çok heyecanlıyız," diyor Eryılmaz. "Bu araştırma Türkiye'deki LGBT topluluğunun gerçek konumunu, sosyal meselelerin yanı sıra Türk ekonomisine yaptıkları gerçek katkıyı ölçerek anlamamıza yardımcı olacak. LGBT topluluğunun sesi ülkemizde yeteri kadar duyulmamakta, LGBT2020 Araştırması'nın sonucu olarak toplum içinde daha fazla tanınacaklarını ve kabul edileceklerini umuyoruz."

Johnson, Türkiye'de yeni yapılacak bu araştırmanın demografik açıdan çeşitli bir LGBT grubuna erişeceğinin farkında olduğunu söyledi: "Out Now Latin Amerika, Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya dahil olmak üzere dünyanın birçok pazarında bu tür işler üstlenmektedir. Şu an projemizin İsrail'de devam etmekte olan ayağının yanında, LGBT2020 Araştırması projesiyle hedefimiz kamu kuruluşlarına ve özel sektörlere, şirketlere, medyaya ve diğerlerine - bölgelerindeki en az anlaşılmış ve en yanlış tanınan grupları daha iyi anlayabilmeleri için -  küresel bir kriter referansı sağlamaktır. Türkiye'de LGBT2020 projesinden çıkacak olan yeni bulgular ile biz LGBT bireylerin ihtiyaçlarının toplumda belirli seviyelerde yer alan insanların büyük kısmı tarafından artık hesaba katılmasına başlamasını sağlamayı hedefliyoruz."

"Out Now sürekli olarak LGBT bireylerin ihtiyaçlarının, nerede yaşarlarsa yaşasınlar, onlara hizmet eden kurumlar tarafından daha iyi anlaşılmasını - ve daha iyi karşılanmasını - sağlamaya çabalamaktadır," diye ekliyor Johnson. "Türkiye'deki eşcinsel kesime ulaşmanın zorlu olacağını düşünüyoruz, ancak bunu yapmaya son derece istekliyiz."

DAHA FAZLA BİLGİ:

'Out Now Küresel LGBT2020 Projesi' on yıllık bir araştırma programıdır ve dünyanın en kapsamlı LGBT araştırması projesidir.
2012 yılında bu proje 6 kıta üzerindeki 24 ülkeden 12 dili konuşan geyleri, lezbiyenleri, biseksüelleri ve transseksüelleri kapsamaktadır. LGBT2020 projesi, LGBT seyahat ve turizm sürekliliklerinden yaşam tarzı alışkanlıklarına, tüketim harcamalarına, gelirlerine, giderlerine, ayırımcılığa ve eğlence tercihlerine kadar bir çok alanı kapsayarak Out Now tarafından başlatılmış, çığır açan bir projedir.
Out Now en büyük katılımı sağlamak için lezbiyen ve gey gruplarıyla ve diğer organizasyonlarla çalışacaktır. Out Now LGBT2020 araştırma projesinde en fazla kişiye ulaşmak için LGBT topluluk grupları ve organizasyonlarıyla, medya ortaklıklarıyla ve sosyal ağlarla çalışmaktadır.
2010 yılında dünyanın dört bir yanından 40,000 katılımcı LGBT2020 Araştırması'na katılmıştır. LGBT2020 Araştırması Lloyd TSB Bankacılık Grubu, Delta Havayolları, Turespaña ve Alman Ulusal Turizm Ofisi dahil olmak üzere endüstrideki sponsorların güçlü desteğini almaktadır.
2012 yılında LGBT2020 Araştırması'na dahil olan ülkeler şunlardır: Arjantin, Avustralya, Avusturya, Brezilya, Kanada, Şili, Ekvador, Estonya, Fransa, Almanya, Hindistan, İrlanda, İsrail, İtalya, Japonya, Meksika, Hollanda, Peru, Polonya, Portekiz, İspanya, Güney Afrika, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri , Uruguay.
MEDYA İLETİŞİM: 

(In English:)
Ian Johnson, CEO, Out Now
The Hague, Netherlands
info@outnowconsulting.com

(Türkçe:)
Burcu Türkmen Eryılmaz, CommuniWit Kurucusu ve Yöneticisi
Istanbul, Türkiye
burcu@communiwit.com

OUT NOW HAKKINDA:

 1992'de kurulan Out Now dünyanın önde gelen LGBT pazarlama organizasyonudur ve 20 yıldır dünyanın ileri gelen markalarına, organizasyonlarına ve turizm şirketlerine özel gey ve lezbiyen pazarlama içgörüleri ve uzmanlığı hizmeti vermektedir.

Dünya çapında 25'ten fazla ülkeyle çalışan Out Now iş yaptığı her pazarın uluslararası yerel uzman LGBT pazarlama ajansı olmuştur. Hizmetleri araştırma, eğitim, strateji ve iletişimi kapsamaktadır.
Out Now müşterileri arasında Alman Ulusal Turizm Ofisi, TUI, Lufthansa, Berlin Turizm Pazarlama, Viyana Turist Kurulu, Visit Manchester, Stockholm Ziyaretçileri Kurulu, HotelREZ ve seyahat sektörü dışından IBM, Toyota, Citibank ve Lloyds TSB Bankacılık Grubu gibi bir çok şirket yer almaktadır.
Out Now dünyanın önde gelen turizm endüstri eğitimi ve sertifikasyon programı GayComfort www.GayComfort.com'un yaratıcısıdır, ve dünyanın turizmde önde gelen noktalarında eşcinsellere yönelik özel müşteri hizmetleri sunmaktadır.
Daha fazla bilgiye http://www.BetterLGBTMarketing.com ve http://www.OutNowConsulting.com adreslerinden ulaşabilirsiniz.
LGBT2020 Türkçe Araştırması http://www.outnowconsulting.com/lgbt2020 adresinde yayına girmiştir.

COMMUNIWIT HAKKINDA: 2010'da kurulan CommuniWit, yaratıcı pazar araştırma çözümleri ile önde gelen uluslararası şirketler tarafından tercih edilen, hızlı bir şekilde büyüyen bir şirkettir. Sahada yapılan çalışmaların yanında, CommuniWit online kalitatif araştırma çözümleri ve şirketlere özel online workshop çözümleri sunan Türkiye'deki ilk şirkettir.

Pazar araştırması uzmanlığının yanı sıra, CommuniWit müşterilerine aynı zamanda danışmanlık hizmeti ve aksiyona dönüşmeye hazır içgörüler vererek destek olur.

Daha fazla bilgiye http://www.CommuniWit.com adresinden ulaşabilirsiniz.


Haber Bağlantıları; http://www.outnowconsulting.com/latest-updates/press-centre/tuerkiye%E2%80%99in-ilk-lgbt-pazar-ara%C5%9Ft%C4%B1rmas%C4%B1-ba%C5%9Fl%C4%B1yor

Germany.Travel sitesi Almanya'ya gidecek LGBT turistler için "ön bilgi" mahiyetinde bilgilendirme yazısı hazırlamış. (Ne kadar doğrudur, objektiftir bilinmez.)


Açık görüşlü ve toleranslı – Almanya eşcinsel ve lezbiyenler için gezi hedefi Almanya

Eşcinsellik bir problem değil ve Almanya'nın birçok şehrinde yaşanan kültürün bir parçası. Özellikle Berlin, Köln, Frankfurt, Hamburg ve Münih Metropollerinde birçok halka açık, canlı eşcinsel ve lezbiyen mekanları mevcuttur.
Almanya'nın eşcinselliğe dair kanunları Avrupa'nın en ilerici olanlarından biridir: Burada eşcinsel yaşam partnerliği ve evlat edinme hakları mevcuttur – ve eşcinsellere ya da lezbiyenlere karşı ayrımcılık yapılması kanunlarca yasaklanmıştır. Buna bağlı olarak Almanya'da kültürel yaşamı sürekli olarak daha fazla etkileyen, açık ve son derece yaşam dolu eşcinseller ve lezbiyenler bulunmaktadır. Neredeyse tüm büyük şehirlerde Christopher Street Day coşkulu bir şekilde kutlanmaktadır, sinema severler Münih'te, Frankfurt'ta, Berlin 'de ve Köln'de eşcinsel konulu filmleri halka yakınlaştıran, Queer Film Weekend „Verzaubert“'i beklemektedir. Tabi ki bunlar pembe etkinlik takvimindeki tek önemli olaylar değil.
Sadece Berlin'de yaklaşık 300.000 eşcinsel yaşamaktadır. Bununla birlikte Almanya'nın Başkenti Avrupa'daki üçüncü büyük eşcinsel metropolü sayılmaktadır. Ortam son derece canlıdır: 150 eşcinsel barı, eşcinsel dans kursları ve spor kulüpleri, özel moda dükkanları ve hatta personelinin çoğunluğunun eşcinsellerden oluştuğu bir kızarmış patates dükkanı.
Köln'de yapılan bir ankete göre her on kişiden biri (ara sıra) karşı cinse ilgi duyuyor. Öpüşen erkekler ve el ele tutuşan kadınlar burada Köln Katedrali şehir manzarasının bir parçası. Etkinlik takvimindeki önemli bir madde de – Christopher Street Day'in yanı sıra – WomenPride festivalidir. Her iki etkinlik de her yıl yapılan Cologne Pride'ın bir parçasıdır.
Bankalar şehri Frankfurt'taki eşcinsel ve lezbiyen çevresi daha az ama çok kültürlüdür. "Pembe" barların bir çoğu Konstablerwache'nin kuzeyindeki Bermuda Üçgeni'nde yer alır. İlgilenenler güncel etkinlikler ve mekanlar için Frankfurt Gay Web'e bakabilirler.
"Dünyaya açılan kapı" Liman şehri Hamburg'da hayat felsefesi "yaşa ve yaşat"tır. Eşcinseller özellikle St. Georg'a geliyorlar. Uzun yıllar boyunca suçun merkezi olarak biliniyordu, ama 1990'lardan beri küçük Cafe'lere ve barlara ev sahipliği yapmaya başladı.
Eşcinsel ve lezbiyen çevresi özellikle Münih'te son derece aktiftir. Program takvimi Oberanger tiyatrosundaki Rosenmontag balosuyla başlar ve Oktoberfest'deki Gay Sunday'e kadar devam eder. Noel için tüm eşcinseller, lezbiyenler, transseksüeller, yalnızlar, çiftler ve aileler Glockenbachviertel'daki Pink Christmas'da buluşuyor

http://www.germany.travel/tr/icin-almanya/lgbt/escinseller-lezbiyenler.html


Avustralya hükümeti geçen hafta aldığı bir karar uyarınca pasaportlara üçüncü cinsiyet seçeneği ekledi.





Radikal'in haberine göre, pasaportlarında üçüncü seçeneği seçmek isteyen trans bireyler için ‘doktor raporu’ şart koşuluyor.

Konu hakkında açıklama yapan Avustralyalı yetkililer, seyahat özgürlüğünü tam olarak sağlamak ve trans bireylerin gümrük kapılarında yaşadığı zorlukları önlemek amacıyla böyle bir karar alındığını ifade ederken, bireylerin hissettikleri cinsiyeti kimliklerinde yansıtmak istemelerinin en doğal insan hakkı olduğunu belirtti.


Bütün ömrünü tek bir eş ile geçiren zebra ispinozunu inceleyen araştırmacılar, eşcinsel çiftlerin en az heteroseksüel çiftler kadar birbirine bağlı ve sadık kuşlar olduğunu gördü.
Zebra ispinozları renkli tüyleri ve birbirlerine şakımalarıyla biliniyor. Eşine şakıma ritüeliyle, kuşların bir çift olarak ilişkilerini güçlendirdiği düşünülüyor.
Araştırmanın sonuçları, Behavioural Ecology and Sociobiology (Davranış Ekolojisi ve Sosyobiyoloji) adlı dergide yayımlandı.
California Berkeley Üniversitesi ekibi, aynı cinsiyetten zebra ispinozlarının da çift oluşturduğunu ve bu kuşların birbirine gösterdiği özen ve dikkatin en az dişi-erkek çiftler kadar güçlü olduğunu söylüyor.
Aynı yuvayı paylaşan zebra ispinozları bir çift olarak bağlılıklarını birbirine şarkı söylemenin yanısıra, gagalarıyla karşılıklı tüy temizleyerek de kanıtlıyor.
Araştırma ekibinin başkanı Dr. Julie Elie, ''Hayvanlar alemindeki ilişkiler, bir dişi ile erkeğin çiftleşip üremesi diye basitçe anlatılamayacak kadar karmaşık bir tablo sergileyebiliyor.'' dedi.


DN: Zebra ispinozları, Türkiye'de hint bülbülü olarak biliniyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nin New York eyaletinde, eşcinsel evliliği yasallaştıran kanunun yürürlüğe girmesine günler kala, düğün organizasyonu yapan işletmeler daha fazla müşteri çekebilmek için çeşitli promosyonlar

New York'u 'eşcinsel düğün' telaşı sardıNEW YORK - New York'ta eşcinsel evliliğe izin veren kanunun kabul edilmesinin ardından büyük beklenti içine giren düğün sektörü, yasanın yürürlüğe girmesine günler kala adeta müşteri kapma yarışına girişti.

Yasanın yürürlüğe gireceği 24 Temmuz tarihinden itibaren New York genelinde çok sayıda eşcinsel düğünün yapılmasını bekleyen işletmeler, daha fazla müşteri çekebilmek için yüzde 50'lere ulaşan promosyonları devreye soktu.

Söz konusu promosyonlardan yararlanacak çiftler binlerce dolar tasarruf edebilecekler. Kaynak Tamamı Radikal


İki yıl önce eşcinsel olduğu ortaya çıkan ve bu nedenle maç yönetmesine izin verilmeyen hakem Halil İbrahim Dinçdağ, ayakta kalma mücadelesinde. Dinçdağ, sahalara çıkamıyor. Radyoda yaptığı programa son verildi. İş bulamıyor. Yine de pes etmedi. Türkiye Futbol Federasyonu’na karşı açtığı davayı AİHM’ye taşımanın hazırlıklarını yapıyor. Yedi ülkenin dışişleri bakanlarına, onların ülkesinde yaşamak ve maç yönetebilmek için mektup gönderen genç hakem, eşcinselliği deşifre olduğundan bu yana yaşadıklarını anlattı.
Eyüp Erdoğan
erdogan@doganburda.com
fotoğraf: Altan Aykan
“Basına konuşmaya karar verdiğim o gün, 32 yılımı mezara gömdüm. Hayatım, düzenim tamamen yok oldu. Dişimle, tırnağımla geldiğim yeri tek kalemde silmek zorunda kaldım. Hayata sıfırdan yeniden başlayacaktım, ama iki yıldır hâlâ sıfır noktasındayım.”
Bu sözler, 2009 yılında eşcinsel olduğu ortaya çıkan ve o tarihten bu yana maç yönetmesine izin verilmeyen hakem Halil İbrahim Dinçdağ’a ait.
Halil, iki yıl önce, Trabzon’da futbol hakemliği yapıyordu. Eşcinsel olduğunu çevresindeki hiç kimse bilmiyordu. Hayattaki en ciddi sorunlarından biri olan askerlik yapma zamanı, gelip kapıya dayandı. 2009 yılı şubat ayında askerlikten muaf olduğuna dair belge aldı. Bu belgeyi, askerlikle ilgili bir sorunu olmadığını göstermek için Trabzon İl Hakem Kurulu’na verdi. İki ay daha devam etti hakemliğe. Ardından İl Hakem Kurulu, kendisine askerliğe elverişli olmayanların hakemlik yapamayacağını ileterek, maçlarda görev almasına izin vermedi. Profesyonel maçları yönetmesi için girmesi gereken klasman hakemliği (profesyonel hakemlik) sınavına da alınmadı. Bu süreçte, klasman hakemliği için üst yaş sınırı olan 33 yaşını da doldurdu. Tek umudu Futbol Federasyonu’ydu. Buraya başvurursa haklarının geri verileceğini düşünüyordu. Öyle de yaptı. Ancak Federasyon’dan “Hakemlik yapamaz” yanıtı aldı. Tam da bu günlerde, Halil’in durumu basına sızdı. İddiasına göre, eşcinselliğini basına sızdıran federasyondu. Önce ‘eşcinsel hakem’ diye ismine yer verilmeden haberler yayımlandı hakkında. Ardından, Haber Türk gazetesinden Fatih Altaylı, köşe yazısında ad ve soyadının ilk harflerinin H.İ.D. olduğunu yazdı. Trabzon’da hakemlik yapan kaç H.İ.D. olabilirdi ki? Böylece kimliği deşifre oldu.
EZBER BOZMANIN BEDELİ


Sonunda savaşmaya karar verdi Halil ve hem televizyonlara hem de gazetelere, H.İ.D. olarak değil, Halil İbrahim Dinçdağ olarak röportajlar verdi. Yani, cesur bir çıkış yaparak ezber bozdu.
Ancak Halil’in hikâyesi zamanla unutuldu. Bir süre sonra gazete sayfalarında rastlamaz olduk kendisine. Onu en son, bir ay kadar önce, Sarıyer Adliyesi’nde Türkiye Futbol Federasyonu’na karşı açtığı davanın duruşmasından çıkarken gördük. Ve yeniden hatırladık Halil diye bir adamın varlığını.
“Hayatında ne değişti?” diye sormak için buluştuğumuzda, iki Halil vardı karşımızda.
Biri bıkmış, pes etmiş bir adam. Temellerine dinamit yerleştirilmiş bir bina gibi olduğu yere çökmüş bir hali vardı ilk Halil’in. “Benim için artık her şey bitti. Etrafımda birçok insan vardı, şimdi yok. Eski arkadaşlarımın yarısı kayıp. İş bulamıyorum ve hayatımı idame ettiremiyorum. Bana hâlâ ailem bakıyor. Kendimi çırılçıplak hissediyorum. Tek başına bir ağaç gibiyim. Bir ormanda olmam gerekirken, yapayalnızım. Özel hayatım kalmadı. İnsanlar benimle arkadaşlık yapmaya çekiniyor. ‘Senin yanında görünürsem, yanlış anlaşılır’ diye düşünüyorlar. Çaresizim” diyor. Devam-Kaynak-Tempo Online



 
Yiğit Karaahmet


Dünyanın her yerinde şehirdeki parklar, bahçeler, içinde biraz sote çalı ve kayalık alan bulunan her yer eşcinsellerin bir numaralı buluşma mekanıdır. Söz birliği edilmişçesine (Var olma ve yaşama mücadelesi böyle bir duyarlılık geliştiriyor), bilmediği bir şehre giden her eşcinsel, partner bulmak için göz atması gereken adresin neresi olduğunu bilir.
Siirt’te de böyledir bu Barselona’da da. İlk adresiniz her zaman şehrin parklarıdır.
Hata her yıl senede bir kere çıkan ve o yıl tüm dünyada açılan, dekorasyonunu değiştiren tüm gay mekanları tanıtan ve tahmin edeceğiniz üzere Britanica kalınlığında olan eşcinseller için dünya rehberi Spartacus’te parklar en geniş yer alan bölümdür. Homofobik olmayan ve eşcinsel kültürle barışık kentlerde şehirdeki parkların neresinde ne yapabileceğiniz, saat kaç gibi nasıl bir kitlenin geleceği, eğer o parktan memnun değilseniz bir diğerinin nasıl bir şey olduğu uzun uzun anlatılır.
Tabii dünyanın her parkı bir Babil’in Asma Bahçesi olmadığı için, tehlikeli parklar da vardır. Spartacus onları da es geçmez.
Hakkındaki tüm bilgileri verir ama yanına A.Y.O.R. (At your own risk) simgesini koyarak. Spartacus size adresi söyler, detayları verir ama risk size aittir.
İşte bizim yalnız ve güzel Taksim Gezi Park’ımız da Spartacus’te senelerdir A.Y.O.R. simgesiyle çıkan yerlerdendir.
Genelleme yapmak istemiyorum ama bence İstanbul’da yaşayan her eşcinselin yolu Taksim Gezi Parkı’ndan en az bir kere geçmiştir. Hoş, yine tüm eşcinsellere sorarsak ‘Asla. Ne işim var benim orada’ diyerek konuyu geçiştirir ama şehrimizin kolektif eşcinsel hafızasında Taksim Gezi Parkı’nın önemi büyüktür.
İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda, Taksim Gezi Parkı sık çalılıklı, bol bol sote yerli, dünyanın en tuhaf insanlarının turladığı bir yerdi. Hiçbir zaman bir kulüpte görmediğimiz tüm simalar buradaydı. Tanınma ve afişe olma korkusu yüzünden kulüplere gitmeyen, eşcinsel mekanlarda görünmeyen tüm kitle bu parkta toplanırdı. Senelerce bunun nasıl bir yanılgı olduğunu düşündüm durdum: Kapalı bir mekana gitmiyorsun ama her an tanıdığın birine rastlayabileceğin parkta sabahtan akşama kadar oturuyorsun.
Bunun iki nedeni olduğunu sonradan anladım.
Birincisi ekonomik. Eşcinsel mekanlar korkunç pahalılar ve herkesin orayı kaldırabilmesi mümkün değil. Bir otobüse binip Aksaray’dan Taksim’e gelip Gezi Parkı’na gitmek en ucuz ve en kolay yol.
İkincisi ise orası sonuçta bir park. Ve isteyen herkes bir parkta oturma hakkına sahiptir. Bunun için eşcinsel olmak, kadın olmak, öğrenci olmak, turist olmak gerekmez. Parklar halkındır. Ve hepimizin temiz hava soluyup, ağaç görmek gibi çok basit bir hakkı vardır. O yüzden eğer tanıdığınız birine rastlarsanız basit bir bahaneyle geçiştirebilirsiniz: ‘Hava almaya geldim’.
Gündüzleri Gezi Parkı, hava almak için gelen epey kozmopolit bir kitleyi ağırlar. Sevgililer (Elbette kadın-erkek. Eşcinsel çiftler parkta o görüntüyü veremezler), çocuklarını çimene salan anneler, yalnız başına parkta oturan adamlar, termosta çay satanlar, turlayan genç ve yağız delikanlı grupları, yaşlı travestiler, köpek gezdirenler, gazete okuyanlar…
Sonra yavaş yavaş hava kararmaya başladıkça kitlede bir değişme olur. Kadınlar ve çocuklar parktan çekilir. Ve parkın esas kitlesi uygun yerleri tutmaya başlar.
Gezi Parkı 24 saat açıktır. 24 saat boyunca sürekli birileriyle karşılaşabilirsiniz. Tabii risk yine de kendinize aittir. Parkta tanıştığınız biriyle bir yere de gitmek zorunda değilsinizdir. Her gizli yer bir otel odası görevi görür. İstanbul’un en faal outdoor seks mekanı uzun yıllar boyunca Taksim Gezi parkı olmuştur. Taksim Meydan tarafından başlayarak, Harbiye’ye kadar uzanana alanla birlikte, isteyenler teleferiklerin olduğu İTÜ’nün oradaki alana kadar parkın odalarında takılabilir.
ŞEHRİN EN BÜYÜK EŞCİNSEL KULUBÜ
Bu uğurda Gezi Parkı’nda çok soyulan ve gaspa uğrayan olmuştur. Dedim ya risk size aittir. İster alırsınız ister almazsınız. Parka takılan kitle birbirine ‘Çok derinlere inme’der. Eğer genç bir çocuk sizi ısrarla teleferik tarafına götürmeye çalışıyorsa bunun altında başka bir neden yattığını anlamanız gerekir. Ah, zavallı turistler. En çok bu tuzağa onlar düşmüştür. Ama yapacak bir şey yoktur. Eşcinsel kültür, iyilerin yanında bu tür durumları da beraberinde getirir. Kontrolü hiçbir zaman elden bırakmamak gerekir.
Taksim Gezi Parkı senelerdir böyle bir yerdir işte. Şehrin en ortasında ki en büyük ve en ucuz açık hava gay kulübü. Sadece müzik yoktur. İçkiyi de isterseniz dışarıdan getirirsiniz. Ama kimseye göstermeden içmek zorundasınızdır.
Fakat bir gün şehre demokrasi gelir ve Taksim Gezi Parkı artık ‘öyle’ bir yer olmaktan çıkar. Çünkü demokrasiye göre Gezi parkı ahlaksızlık ve fuhuş yuvasıdır. Çok tehlikelidir ve oraya takılanların ayağını oradan kesmek gerekir.
Demokrasi önce çalıları keserek ve parkı dümdüz yaparak işe başlar. Artık sote yer kalmamıştır. Parkın o eksantrik ve gizemli havası belediyenin bahçıvanları tarafından budanır. Demokrasi sadece gizli odaları budamakla kalmaz. Normalde görev yapan polis sayısının yaklaşık dört katı görevlendirilir. Banklarda oturanlardan, sadece parktan geçenlerden bile kimlik kontrolü yapılmaya başlanır.>> DipnotTv


GH :Gitmeyenler, bilmeyenler için gezi parkı;







Blogger tarafından desteklenmektedir.