Yiğit Karaahmet


Dünyanın her yerinde şehirdeki parklar, bahçeler, içinde biraz sote çalı ve kayalık alan bulunan her yer eşcinsellerin bir numaralı buluşma mekanıdır. Söz birliği edilmişçesine (Var olma ve yaşama mücadelesi böyle bir duyarlılık geliştiriyor), bilmediği bir şehre giden her eşcinsel, partner bulmak için göz atması gereken adresin neresi olduğunu bilir.
Siirt’te de böyledir bu Barselona’da da. İlk adresiniz her zaman şehrin parklarıdır.
Hata her yıl senede bir kere çıkan ve o yıl tüm dünyada açılan, dekorasyonunu değiştiren tüm gay mekanları tanıtan ve tahmin edeceğiniz üzere Britanica kalınlığında olan eşcinseller için dünya rehberi Spartacus’te parklar en geniş yer alan bölümdür. Homofobik olmayan ve eşcinsel kültürle barışık kentlerde şehirdeki parkların neresinde ne yapabileceğiniz, saat kaç gibi nasıl bir kitlenin geleceği, eğer o parktan memnun değilseniz bir diğerinin nasıl bir şey olduğu uzun uzun anlatılır.
Tabii dünyanın her parkı bir Babil’in Asma Bahçesi olmadığı için, tehlikeli parklar da vardır. Spartacus onları da es geçmez.
Hakkındaki tüm bilgileri verir ama yanına A.Y.O.R. (At your own risk) simgesini koyarak. Spartacus size adresi söyler, detayları verir ama risk size aittir.
İşte bizim yalnız ve güzel Taksim Gezi Park’ımız da Spartacus’te senelerdir A.Y.O.R. simgesiyle çıkan yerlerdendir.
Genelleme yapmak istemiyorum ama bence İstanbul’da yaşayan her eşcinselin yolu Taksim Gezi Parkı’ndan en az bir kere geçmiştir. Hoş, yine tüm eşcinsellere sorarsak ‘Asla. Ne işim var benim orada’ diyerek konuyu geçiştirir ama şehrimizin kolektif eşcinsel hafızasında Taksim Gezi Parkı’nın önemi büyüktür.
İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda, Taksim Gezi Parkı sık çalılıklı, bol bol sote yerli, dünyanın en tuhaf insanlarının turladığı bir yerdi. Hiçbir zaman bir kulüpte görmediğimiz tüm simalar buradaydı. Tanınma ve afişe olma korkusu yüzünden kulüplere gitmeyen, eşcinsel mekanlarda görünmeyen tüm kitle bu parkta toplanırdı. Senelerce bunun nasıl bir yanılgı olduğunu düşündüm durdum: Kapalı bir mekana gitmiyorsun ama her an tanıdığın birine rastlayabileceğin parkta sabahtan akşama kadar oturuyorsun.
Bunun iki nedeni olduğunu sonradan anladım.
Birincisi ekonomik. Eşcinsel mekanlar korkunç pahalılar ve herkesin orayı kaldırabilmesi mümkün değil. Bir otobüse binip Aksaray’dan Taksim’e gelip Gezi Parkı’na gitmek en ucuz ve en kolay yol.
İkincisi ise orası sonuçta bir park. Ve isteyen herkes bir parkta oturma hakkına sahiptir. Bunun için eşcinsel olmak, kadın olmak, öğrenci olmak, turist olmak gerekmez. Parklar halkındır. Ve hepimizin temiz hava soluyup, ağaç görmek gibi çok basit bir hakkı vardır. O yüzden eğer tanıdığınız birine rastlarsanız basit bir bahaneyle geçiştirebilirsiniz: ‘Hava almaya geldim’.
Gündüzleri Gezi Parkı, hava almak için gelen epey kozmopolit bir kitleyi ağırlar. Sevgililer (Elbette kadın-erkek. Eşcinsel çiftler parkta o görüntüyü veremezler), çocuklarını çimene salan anneler, yalnız başına parkta oturan adamlar, termosta çay satanlar, turlayan genç ve yağız delikanlı grupları, yaşlı travestiler, köpek gezdirenler, gazete okuyanlar…
Sonra yavaş yavaş hava kararmaya başladıkça kitlede bir değişme olur. Kadınlar ve çocuklar parktan çekilir. Ve parkın esas kitlesi uygun yerleri tutmaya başlar.
Gezi Parkı 24 saat açıktır. 24 saat boyunca sürekli birileriyle karşılaşabilirsiniz. Tabii risk yine de kendinize aittir. Parkta tanıştığınız biriyle bir yere de gitmek zorunda değilsinizdir. Her gizli yer bir otel odası görevi görür. İstanbul’un en faal outdoor seks mekanı uzun yıllar boyunca Taksim Gezi parkı olmuştur. Taksim Meydan tarafından başlayarak, Harbiye’ye kadar uzanana alanla birlikte, isteyenler teleferiklerin olduğu İTÜ’nün oradaki alana kadar parkın odalarında takılabilir.
ŞEHRİN EN BÜYÜK EŞCİNSEL KULUBÜ
Bu uğurda Gezi Parkı’nda çok soyulan ve gaspa uğrayan olmuştur. Dedim ya risk size aittir. İster alırsınız ister almazsınız. Parka takılan kitle birbirine ‘Çok derinlere inme’der. Eğer genç bir çocuk sizi ısrarla teleferik tarafına götürmeye çalışıyorsa bunun altında başka bir neden yattığını anlamanız gerekir. Ah, zavallı turistler. En çok bu tuzağa onlar düşmüştür. Ama yapacak bir şey yoktur. Eşcinsel kültür, iyilerin yanında bu tür durumları da beraberinde getirir. Kontrolü hiçbir zaman elden bırakmamak gerekir.
Taksim Gezi Parkı senelerdir böyle bir yerdir işte. Şehrin en ortasında ki en büyük ve en ucuz açık hava gay kulübü. Sadece müzik yoktur. İçkiyi de isterseniz dışarıdan getirirsiniz. Ama kimseye göstermeden içmek zorundasınızdır.
Fakat bir gün şehre demokrasi gelir ve Taksim Gezi Parkı artık ‘öyle’ bir yer olmaktan çıkar. Çünkü demokrasiye göre Gezi parkı ahlaksızlık ve fuhuş yuvasıdır. Çok tehlikelidir ve oraya takılanların ayağını oradan kesmek gerekir.
Demokrasi önce çalıları keserek ve parkı dümdüz yaparak işe başlar. Artık sote yer kalmamıştır. Parkın o eksantrik ve gizemli havası belediyenin bahçıvanları tarafından budanır. Demokrasi sadece gizli odaları budamakla kalmaz. Normalde görev yapan polis sayısının yaklaşık dört katı görevlendirilir. Banklarda oturanlardan, sadece parktan geçenlerden bile kimlik kontrolü yapılmaya başlanır.>> DipnotTv


GH :Gitmeyenler, bilmeyenler için gezi parkı;







Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.