2 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


    2012'de cinsiyetini değiştiren trans kadın, 2015'te başka bir kadınla evlendi. Geçiş tedavisine başlamadan önce dondurduğu spermleri sayesinde bir bebek sahibi oldular. Fakat mahkemeye başvurduklarında trans kadının anne olamayacağına hükmedildi.
 
   Çift; Alman kanunları, anneyi, çocuğu doğuran kişi olarak tanımladığı için verilen bu karara itiraz etti ve konuyu Federal Adalet Mahkemesine taşıdı.

      Almanya Federal Adalet Mahkemesi (BGH), bir kişinin cinsiyetini değiştirmesinin, çocuk ve ebeveyn arasındaki hukuki ilişkiyi değiştirmediğinden ve  trans kadının ebeveynlik haklarının korunduğundan, itirazı reddetti.


 Kaynak/Derleme Dw, News24

ACLU examines U.S. military’s transgender ban/Youtube
Rus uzmanlar, ABD Savunma Bakanlığının (Pentagon) orduya trans bireyleri kabul ederek silahlı kuvvetlerinin savaşma kabiliyetini zayıflatacağını belirtti.

Sputnik'e konuşan Rus uzmanlar, Pentagon'un geçtiğimiz cuma günü trans bireylerin 1 Ocak 2018 itibarıyla orduda görev yapabilecekleri yönündeki açıklamalarını değerlendirdi.

Rus askeri uzman Konstantin Sivkov, trans bireylerin askerlik görevlerini tam anlamıyla yerine getiremeyeceğine dikkat çekti. Sivkov, "Onlar (lgbti+) organizmalarının doğal genetik yönelimini bastırmak için yaşamlarının sonuna kadar birçok hormon almak zorunda. Sonuçta ciddi psikolojik problemlerle karşılaşıyorlar ve bu nedenle tam anlamıyla asker ya da subay olamıyorlar. Bu adım ABD Silahlı Kuvvetleri'nin savaş potansiyelini ciddi şekilde zayıflatır, ancak bu durum hemen yarın etkisini göstermez. Bu tür kişilerin Amerikan ordusundaki oranı da nispeten düşük olur" diye konuştu.




Bir belediye düşünün ki; tüm meclis üyeleri Lgbti+ bireylerden oluşuyor. 3 gay erkek 1 trans 1 biseksüel kadın birgün bir araya gelmiş ve kenti yönetmeye karar vermişler... hikaye gibi.

Aslında onları biraraya getiren yerel seçimler oldu. Birlikte California eyaletine bağlı Palm Springs'i yönetecekler. Dünya'nın ilk tüm üyeleri lgbti+ bireylerden oluşan meclisine seçilmişsiniz, kenti yöneteceksiniz ve siz bu konuda basın açıklaması bile yapmamışsınız. Belediye binasında bir  lgbti+ bayrağı olsaydı bari!


Fotoğraf: twitter/Cityofps


Başkan Robert Moon, The Guardian’a yaptığı açıklamada “Gerçeği söylemek gerekirse bu, seçimin sonuna kadar aklıma dahi gelmedi. Burada bu, o kadar önemli bir şey değil” yorumunu yapıyor. Seçimler sırasında adayların kimlikleriyle değil evsizliğe karşı çözümler ve yolların yapımı gibi vaatleriyle öne çıktığını belirten 65 yaşındaki trans kadın belediye meclis üyesi Lisa Middleton, “Eğer sokaklar düzgün değilse insanlar mutlu olmayacaktır. Hangi partiden olduğunuz fark etmez” diyor.


ACLU examines U.S. military’s transgender ban/Youtube
Pentagon’dan yapılan duyuruya göre, iki federal mahkemenin aldığı kararla, trans bireyler 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yeniden ABD ordusuna katılabilecekler.

Biri Washington’da, diğeri Virginia’da yer alan iki federal temyiz mahkemesi, geçen hafta Trump yönetiminin trans bireylerin orduya katılmasını yasaklanmasını öngören kararını askıya aldı.

Mahkemeler, ABD Başkanı Donald Trump'ın, trans bireylerin ABD ordusuna alınmasını yasaklayan kararını, Trump yönetimini temsil eden hiçbir yetkilinin katılmamadığı duruşmalarda kaldırdı.

Halen orduda yer alan trans bireyleri savunan avukatlar, yönetimin kararlar hakkında Yargıtay Ceza Mahkemesi'ne itiraz etmesini beklediklerini ancak sonucun değişmeyeceğini söylediler. Pentagon sözcüsü Heather Babb, “Mahkeme kararı gereği Savunma Bakanlığı, başvuruda bulunan trans bireylerin işlemlerini 1 Ocak 2018 tarihi itibarıyla değerlendirmeye başlayacak” dedi

Video: (2014) - ACLU examines U.S. military’s transgender ban
[youtube src="JLxP0lYk-k0"/]

   birgün independent

Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ağırakça’nın, eşcinsel akademisyene 'Kız mı olmak istiyorsun,burası Mardin' dediği ve akademisyenin suç duyurusunda bulunduğu belirtildi.

Savcılığa şikâyetinin ardından Özyetiş, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda görevlendirildi. Özyetiş, kararın iptali için de rektörlüğe başvurdu.

NEFRET VE AYRIMCILIK SUÇU 

Özyetiş’in avukatları Gizem Koç ve Kenan Anğay, Hürriyet’e yaptıkları açıklamada Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na 27 Aralık’ta şikâyette bulunarak Ağırakça hakkında, “Tehdit ve hakaret, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, nefret ve ayrımcılık, inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme” suçlarından soruşturma başlatmasını talep ettiklerini söyledi.
Rektörlükten yapılan yazılı açıklamada ise Özyetiş’in ifadelerinin “hakikatle alakası bulunmadığı gibi kamuoyunu yanlış yönlendirmeye sebebiyet veren nitelemeler” olduğu savunuldu. Açıklamada, “Adı geçen şahsın sorumlu olduğu ders müfredatına mugayir şekilde ahlaki değerlerle örtüşmeyen ders muhteviyatları sunarak fikirsel yönlendirmelerde bulunduğuna dair öğrenci ve velilerden idaremize ulaşan beyanlar üzerine kendisiyle görüşme yapılmış ve konuya ilişkin soruşturma süreci devam etmektedir” denildi.

 kaynak1 , kaynak2, kaynak3

Youtube/California 3.
ABD'nin California eyaletinde yeni yürürlüğe giren bir yasa uyarınca kendini kadın ya da erkek olarak tanımlamayan bireylere bir seçenek daha sunulacak. Bu kişiler, doğum belgeleri ve sürücü ehliyetleri üzerinde cinsiyet bölümünde yer alan üçüncü seçeneği işaretleyebilecek. Berkeley kentinde yaşayan ve kendini üçüncü cins olarak tanımlayan bir kişi yaşadıklarını anlattı.

Amerika'nın Sesi'nin haberine göre; kendilerini üçüncü cins olarak tanımlayan bireyler, İngilizce'de dişi ve erkek için kullanılan zamirleri değil, üçüncü şahıs için kullanılan zamiri tercih ediyor.


Carly, kendisini her iki cinsle de tanımlamadığını söylüyor: ”Kendimi hiçbir zaman kadın ya da erkek olarak tanımlamadım. Bu da birçok insanın aklını karıştıran bir durum. Hatta bazen bana karşı düşmanca davrananlar, şiddete başvuranlar oldu. Ama ben neysem oyum.”

36 yaşında olan Carly, spor yapmayı seven, atletik, ama aynı zamanda sanatçı duyarlılığına da sahip bir kişi. Carly gibi kendilerini ne kadın ne de erkek olarak tanımlayanlar, çoğu zaman başkalarının kafasını karıştırabiliyor.

[youtube src="be9ttjLMxRs"/]

2014 yılında meydana gelen olayda; 27 yaşındaki B.K ismli bir trans kadına, Ankara Çankaya'da denetim yapan polis ekipleri,  cadde kenadında müşteri beklediği için 5326 sayılı Kabahatler Kanuna göre işlem yapıp para cezası kesti. 91 liralık para cezasına karşı çıkan B.K ise konuyu yargıya taşıdı. Ancak yerel mahkeme kolluk kuvvetlerini haklı buldu.



Temyiz sürecinden sonra durumu Anayasa Mahkemesi'ne taşındı;
Oy çokluğu ile alınan ve B.K'nın haklı görüldüğü emsal olabilecek kararda;  30 Mart 2005 tarihli 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na göre yapılan işlemin geçerli olamayacağı vurgulandı.

Buna gerekçe olarak ise polisin; İdari Para Cezası tutanağında yer alan "Fuhuş amacıyla başkalarını rahatsız etmek" fiili ile 5326 sayılı kanunun 37. maddesinde tanımlanan maddenin birbiriyle uyuşmadığı, burada "fuhuş eyleminin bir karşılığının bulunmadığını" bildirildi.


Kararın "Kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz. Kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez" ilkesi gereğince alındığı vurgulandı. Sonuç olarak B.K'nın hakkının ihlal edildiğine karar verildi ve 2 bin liralık 'yargı süreci masrafının' kendisine ödenmesine hükmedildi.



Kuyu/Youtube
Nefret cinayetine kurban giden Hande Kader’in hikayesinden esinlenerek yönetmen Garip Çelik’in yazıp yönettiği ve başrolünü ödüllü oyuncu Seyhan Arman’ın canlandırdığı “Kuyu
Avrupa Birliği Türkiye delegasyonu tarafından bu yıl 7.si düzenlenen AB İnsan Hakları Kısa Film Yarışması, en iyi film kategorisinde üçüncülük kazandı.

62 eserin yarıştığı #AvrupaBirliği #İnsanHakları kısa film yarışmasında;
ödül alan filmler;


1.lik ödülü:    Bıraktığın yerden     Volkan Güney Eker
2.lik ödülü:    7 gün 7 gece             Ali Bozan
3.lük ödülü:   Kuyu                         Rıdvan Yavuz
Mansiyon:     Lal                             Cemre Yılmaz

Film Şuradan İzlenilebilir



[youtube src="9xc3M7IeJHU"/]


 Semih Şen

         Amsterdam'da belediyenin uzun süre eşcinselleri fişlediği ve onlara iş vermediği ortaya çıktı. Hollanda'daki diğer belediyelerde de eşcinsellere yönelik benzer bir tutumun söz konusu olduğu belirtiliyor. Bu konuda ülke çapında bir araştırma yapılabilir.

BBC Türkçe'den Yusuf Özkan'ın haberine göre, eşcinsellere yönelik fişleme skandalı, araştırmacı Eric Heijselaar tarafından tesadüfen ortaya çıkarıldı.

Amsterdam Belediyesi'nin arşivinde araştırma yapan Heijselaar, 1950'li yıllarda iş başvurusu yapan eşcinseller ve onların yakınlarına ilişkin listelere rastladı.

Belgelere göre, belediye çalışanlarından oluşan 5 kişilik komisyon, iş başvurusu yapanların "ahlaki davranışını" inceledi.

Memurlar, iş başvurusu yapan kişilerin eşcinsel olup olmadığı konusunda söz konusu kişilerin mahalleleriyle, aile ve arkadaş çevresinde araştırmalar yaptı.

Eşcinsel olduğu belirtilen kişilerin iş başvuruları reddedildi. Amsterdam Belediyesi, sadece eşcinsel adayları değil, onların yakınlarını da işe almadı.

Oğlu eşcinsel olan bir anne için, "belediyede çalışmasının uygun olmadığı" notu düşüldü.



Türk Psikologlar Derneği
bianet.'in haberine göre, Ankara Valiliği’nin LGBTİ etkinliklerini süresiz bir şekilde yasaklaması ve bu yasağın fiilen diğer illere de yayılmaya başlamasının ardından, ruh sağlığı uzmanları yazılı bir açıklama yaparak, “Her toplumda LGBTİ kimlikler vardır, bu kimlikler zararlı ya da patolojik değildir” dedi. LGBTİ görünürlüğünün artmasının, toplumsal iyileşmenin, eşitliğin ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunacağını ifade etti.

Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Türk Psikologlar Derneği’nin açıklamasında Valiliğin yasağa gösterdiği gerekçelerin, toplumun bir lesimine karşı açık bir ayrımcılık olduğuna dikkat çekildi.

açıklamalarda şu ifadelere yer verildi;



 “Ruh sağlığı ve tıp alanında çalışan profesyoneller olarak LGBTİ kimliklerin toplumun herhangi bir kesiminden daha hasta, daha yoz, daha ahlaksız, daha marjinal olmadığını; insanları cinsel yönelim/cinsiyet kimliği farklılıklarına göre ayırmanın toplumsal ayrımcılığı ve nefreti pekiştireceğini dolayısıyla travmayı arttırıp ciddi halk sağlığı sorunları yaratacağını yarım asırdan fazla süredir tekrar ediyoruz.

“Ankara Valiliği’nin gerekçe gösterdiği ‘genel sağlık ve ahlakın korunması’, ‘toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar’, ‘kamu güvenliği’ ve ‘başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması’ ifadeleri toplumun bir kesimine karşı açık bir ayrımcılık girişimi olmasının yanında yasağın kendisi doğrudan tam da gerekçe gösterilen nedenleri ihlal etmektedir. Bu yasakla LGBTİ’lere yönelik olumsuz toplumsal hassasiyet gelişerek nefret suçlarının artmasına zemin hazırlanacak, hak ve özgürlükleri kısıtlanacak, kamu güvenliği etkilenecektir. (…)

“Her toplumda LGBTİ kimlikler vardır, bu kimlikler zararlı ya da patolojik değildir. LGBTİ’lerin görünürlüğünün artması, eşit yurttaşlık taleplerinin olması ve bunların ifade edilmesi toplumsal yozlaşmaya değil, aksine gruplar arasındaki ayrımcılığın sonucu oluşan mesafenin kapanmasına, nefret suçlarının azalmasına, yani toplumsal iyileşmenin, eşitliğin ve adaletin sağlanmasına katkıda bulunacaktır. LGBTİ dernekleri ve bu alanda çalışan sivil toplum örgütleri de toplumsal eşitlik, adalet ve iyileşme için ayrımcılığa ve nefrete karşı mücadele veren kurumlar olarak görülmeli, korunmalı ve desteklenmelidir.

“Bizler ruh sağlığı ve tıp alanında çalışan profesyoneller olarak LGBTİ kimliklere yönelik anayasal ve uluslararası sözleşmelere aykırı yasaklardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini, bu yasakların ve gerekçelerinin ayrımcılığı ve nefret suçlarını körükleyeceğini ve geri dönülmez acılara ve ruhsal hasarlara yol açacağını kamuoyu önünde bir kez daha ifade ediyoruz.

“Yerel ve merkezi yönetimlerin toplumda kutuplaşmalara neden olan bu ayrımcı tutumlardan uzak durmalarını, toplumu oluşturan her bireye eşit mesafede, hak ve özgürlüklerini garanti altına alarak yaklaşmalarını, bu nedenle bu hukuksal geçerliliği olmayan yasaklamalardan bir an önce vazgeçmelerini bekliyoruz.”
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği                    
Türkiye Psikiyatri Derneği

Türk Psikologlar Derneği

Gizli Özne, bir televizyon dizisinde uzun süre rol alabilen ilk trans kadın, oyuncu ve şarkıcı olarak alkışlar alan ama cinsel kimliği dolayısıyla gündelik hayatta yaşadığı ayrımcılıkla baş etmeye çalışan,
hayatın her alanında kendisi olarak var olabilmek isteyen Ayta Sözeri’ye dair bir belgesel film…


Yönetmen: Çağnur Öztürk
2013



[youtube src="r2Wu-pRkiJg"/]


Arios Pagos (Yargıtay) 2018 yılında Yunanistan’ın Tilos Belediyesinde evlenen bir eşcinsel çiftin evliliğini iptal etti.

Yargıtay savcılık tarafından yapılan hareketin “bahse konu şahısların (eşcinsel çiftin) özel hayatına müdahale teşkil etmediğini ve Devletin aile ilişkilerinin normal şekillenmesi ve işleyişi için gösterdiği ilgi çerçevesinde ahlakın korunması adına gerekli bir önlem olduğuna” karar verdi.

Yargıtay kararında “bu durumun bahse konu şahısların aile hayatına da müdahale olmadığını zira aynı cinsiyetten iki kişinin evliliğinde arananın bu şahıslar arasında ne kadar ‘aile’ oluştuğu ve bunun nasıl korunacağının önemli olduğu” kaydedildi.

Azınlıkça’daki habere göre Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni yorumlayan Yargıtay hakimleri “Sözleşmede eşcinsel çiftler arasındaki olası evlilik konusunun çözüme kavuşturulmadığı, aksine bu konunun iç yasal düzene ve ulusal hukuka havale edilerek iç yasal düzen ve ulusal hukukun bu yöndeki bir evliliğin geçerli sayılması kriterlerini belirlemesi gerektiğine işaret ettiği” değerlendirmesinde bulundu.

Eşcinsel çiftin avukatı Vasilis Hirdaris ise müvekkillerinin evliliğinin iptali yönündeki Yargıtay kararından sonra çiftin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracağını ifade etti.

Aljazeera - Yunanistan eşcinsel evliliğe evet dedi 23.12.2015
"Yunanistan parlamentosu, eşcinsel çiftlerin evlenmelerinin önünü açan yasal düzenlemeyi kabul etti. Ortodoks kilisesinin uzun yıllardır karşı çıktığı değişikliğin hayata geçmesiyle Yunanistan bu yönde karar alan Avrupa’nın 14, dünyanın 19. ülkesi oldu."


       Pampas Rugby Club'da oynayan Castellari'nin Buenos Aires'teki bir fast-food restoranında yemek yerken bir grubun saldırısına uğradığı ve dövüldüğü belirtildi. Saldırganların 7 kişi olduğu öğrenildi.





Eşcinsel olduğu için hakarete de uğradığı belirtilen Castellari'nin son durumunu gösteren bir fotoğraf sosyal medyadan paylaşıldı.





Castellari'ye üzerine giydiği tişörtte yazan yazı nedeniyle saldırıldığı tahmin ediliyor. Tişörtte 'Oku hetero' yazıyor.

 cnn,thesun





twitter/@farenet
Avrupa'da Irkçılığa Karşı Futbol (Football Against Racism in Europe / Fare) örgütü, Rusya'da gelecek yaz gerçekleşecek olan Dünya Kupası karşılaşmaları sırasında, LGBT taraftarlarının toplum içinde "el ele tutuşmak" gibi hareketlerin sakıncalı olabileceği uyarısı yaptı.

Yayınlanacak olan kılavuzda aynı zamanda Rusya'da LGBT bireylerinin durumu hakkında da bilgiler verilecek. Ülkedeki LGBT toplumuyla ilgili olan sorunlar halkı rahatsız eden bir durum değil çünkü Rusya'daki LGBT bireylerinin kapalı ve gizli bir hayatı var. LGBT bireylerinin Dünya Kupası sırasında dikkatli olması uyarısını verme sebebimiz FIFA yönetmeliğinde homofobik davranışlar için bir ceza bulunmamasından kaynaklanıyor. Fakat biz Fare olarak defalarca bu kuralın değişmesini gerektiğini söyledik. FIFA'nın bu tarz durumlarda harekete geçilebileceği mesajını vermesi önemli bir bakış açısı yaratabilir."

Homoseksüel olmanın yasak olmadığı, ancak, yasal olarak okullarda homoseksüelliğin öğretilmesinin yasak olduğu Rusya'da hükümet konuyla ilgili bir açıklama yapmadı.

 theguardian, cnn


DW Türkçe'ye konuşan LGBTİ bireyler, toplumdan yasağa karşı dayanışma beklediklerini anlattı.

"Genel ahlak gerekçesiyle toplumun yeniden dizayn edilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Birbirine benzeyen bir toplum mu olacağız? Sürekli birbirimizi mi dışlayacağız?” Bu sözler Ankara’da yaşayan 44 yaşındaki LGBTİ birey A.E.’ye ait. Ankara Valiliği'nin yasak kararını eleştiren A.E. “Eğer bugün bu yasak kararına tüm toplum birlikte karşı çıkmazsa, hepimiz özgürlüğümüzü kaybedeceğiz” diyor.

28 yaşındaki R.Ç. LGBTİ topluluğu üyesi yasakların nasıl ortaya çıktığını anlatırken bunun bir 'yönetim stratejisi' de olabileceğine dikkat çekiyor.  R.Ç “Çünkü biz -LGBTİ bireylerin özgürlüğü, hetero bireyleri de özgürleştirir- sloganımızdan hiç vazgeçmedik. İnsanların bu konu üzerinde düşünmesi özellikle engelleniyor, çünkü insanların özgürleşmesi tehlikeli bulunuyor. Bu yüzden de yasakların arkası kesilmiyor. Türkiye’de böyle bir yönetim stratejisi var” diyor. R.Ç’ye göre ‘genel ahlak’ gerekçesiyle sadece toplum aldatılıyor. R.Ç. sözlerini “Yasak koyanların derdi genel ahlak düzenini kurmak değil, insanların özgürlük kavramı üzerinde düşünmelerini engellemek” diye sürdürüyor.

32 yaşındaki aktivist U.G. ise Türkiye'de Lezbiyen Gay Bisesküel Transgender İnterseks (LGBTİ) gerçeğine toplum nezdindeki yaklaşımı  "Xenobofik” olarak niteliyor. Yani insanlar bilmediği, bilmek istemediği şeylerden kaçıyor. Empati eksikliği gün geçtikçe artıyor.” Ona göre toplumda kadın ve erkek rol kalıpları içinde büyümüş insanlar okulda, sokakta, iş hayatında sadece kendilerine benzeyenleri kabul etme davranışı gösteriyorlar. Bu yüzden de iki erkeğin ya da iki kadının birlikteliği söz konusu olduğunda akıllara hemen cinsellik geliyor.
U.G., “-Erkek adam bunu yapar mı, erkek erkekle yatar mı- gibi kınama, ayıplama cümleleri de dalga dalga yayılıyor. Gaylerin –güçlü, maço, hakeden, her şeyi yapabilen, muktedir olan- erkek algısını kırdığını düşündükleri için de müthiş bir tepki geliştiriyorlar. Aynı durum elbette ki lezbiyen ve transseksüeller için de geçerli” diyor. ... Tamamı İçin DW Türkçe


        CHP İstanbul   Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Binali Yıldırım’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığına sunduğu soru önergesiyle, Ankara Valiliği’nin LGBTİ+  dernekleri tarafından kentte düzenlenmesi planlanan etkinlikleri süresiz olarak yasaklama kararını meclis gündemine taşıdı.     
        Tanrıkulu,  şu soruları yöneltti:


  • Ankara Valiliği’nin yasaklama kararı LGBTİ bireylere yani toplumun bir kesimine karşı açıkça bir ayrımcılık değil midir? Yasaklama kararına ilişkin açıklamanın dışında Ankara Valiliği’nin elinde herhangi bir somut bulgu, bilgi ve belge var mıdır?
  • Son bir yıl içinde Türkiye’de illere göre farklı cinsel yönelimi olan bireylere yönelik toplam kaç saldırı gerçekleşmiştir? Bu olaylarda ölen ve yaralananların adları, olay yerleri ve tarihleri nedir?Bu tür saldırılar sonucunda açılan soruşturma ve davaların halihazırdaki durumu nedir?
  • Gerek Ankara Valiliği gerek İçişleri Bakanlığı ve devletin diğer kurumları insanların ayrımcılığa maruz kalmaması, cinsel yönelimleri, görünüşleri, inançları, etnik kökenleri, dinsel tercihleri gibi gerekçelerle saldırıya uğramaması ve saldırılardan korunması için ne gibi önlemler almaktadır?
  • 2002-2017 yılları arasında yıllar bazında 20 Kasım tarihi itibariyle Türkiye genelinde illere göre toplam kaç LGBTİ birey yaşanan saldırı ve şiddet olayları akabinde yaşamını yitirmiştir?


Ankara Valiliği’nin şehirdeki LGBTİ etkinliklerini süresiz olarak yasaklamasının ardından Ankara’daki LGBTİ dernekleri Pembe Hayat ve Kaos GL ortak açıklama yayınladı.



Ankara Valiliği’nin “18 Kasım 2017 tarihinden itibaren süresiz olarak LGBTT_LGBTİ vb. örgütler tarafından ilimizin muhtelif yerlerinde birtakım toplumsal hassasiyet ve duyarlılıkları içeren sinema, sinevizyon, tiyatro, panel, söyleşi, sergi vb. etkinlikleri” yasakladığını valiliğin internet sitesinden öğrendik.
Valiliğin bu hukuka aykırı, ayrımcı ve keyfî yasak kararının yasal takibini yapacağız. Böylesi toptan ve hakkın özüne dokunan yasaklama kararının hiçbir meşru ve yasal gerekçesi olamaz.
Torba bir yasak ile kapsamı son derece geniş, LGBTİ varoluşunun kendisini kriminalize eden, geniş yorumlamaya ve hak ihlallerine açık, muğlak bir durumla karşı karşıyayız. LGBTİ sivil toplum örgütleri eşit yurttaşlık için ayrımcılığa ve nefrete karşı senelerdir mücadele eden saygın kuruluşlardır. Bu kuruluşların faaliyet alanlarını daraltmanın dahi ötesine geçen, çalışamaz hale getiren yasaklar demokratik bir toplumda asla ve asla kabul edilemez.
Ankara Valiliği’nin bu torba yasağa gerekçe gösterdiği “genel sağlık ve ahlakın korunması”, “toplumsal hassasiyet ve duyarlılıklar”, “kamu güvenliği” ve “başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması” ifadeleri apaçık ayrımcılıktır. Bu karar ile LGBTİ’lere yönelik hak ihlalleri ve ayrımcılık meşrulaştırılmaktadır.
Bu karar ve bu karara gerekçe gösterilen hukuka aykırı ve muğlak kavramlar ile çok temel bir hak olan ifade ve örgütlenme özgürlüğü ve diğer temel hak ve özgürlüklerimiz ihlal edilmektedir. Bu karar ile temel hakların özüne ayrımcı saikle müdahale edilmiştir.
Ankara Valiliği’nin yasak kararı Anayasa’mızın eşitliği düzenleyen 10. maddesine yine düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini düzenleyen 26. maddesine; Türkiye Cumhuriyeti’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırıdır.
Bu açıklama ile aynı zamanda yerel mülki idare; kamu güvenliğini sağlama görevini icra etmek yerine kamunun önemli bir parçası olan LGBTİ’ler ve sivil toplum kuruluşlarını hedef haline getirerek kamu güvenliğini de tehlikeye atmaktadır.
Bu kararın en kısa sürede yeniden düşünülmesini ve geri alınmasını bekliyoruz. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılık ve nefretin bu kadar yoğun olduğu ülkemizde ulusal ve yerel idarelere düşen bu ayrımcılık ve nefrete karşı mücadele etmektir.

Pembe Hayat ve Kaos GL



- İndependent -

Twitter/wesleygoodman
Ohio'nun Cumhuriyetçi meclis üyesi Wes Goodman,  Twitter'da kendini.'Hristiyan. Amerikalı. Muhafazakar. Cumhuriyetçi. Beth'in kocası.' olarak tanımlıyor, web sitesinde ise 'Sağlıklı, canlı, gelişen, değer odaklı aileler Ohio'nun gurur verici tarihinin kaynağı ve Ohio'nun gelecekteki gücünün anahtarıdır' yazıyordu.

Geçen sene Ohio'nun kuzey bölgesine seçilmeden önce ise muhafazakar ve LGBT karşıtı ABD vekili Jim Jordan'ın yardımcılığını yapıyordu, fakat kendi ofisinde bir erkekle ilişkiye girerken yakalandı.

Olayın duyulmasının ardından  yaptığı açıklamada tüm iddiaları kabul ederek 'Hayatımın bir sonraki bölümüne geçerken kendim, ailem ve arkadaşlarım için samimi bir şekilde mahremiyet talep ediyorum.'dedi.Yaşanılan olayın ardından istifa eden sağcı vekil,  kürtaj karşıtı miting düzenleyen bir kuruluşun yöneci asistanı olan bir kadınla evli.


 independent

Gay Times'dan yapılan açıklamada, "Gay Times’ın yeni editörü Josh Rivers’in geçmişteki Twitter paylaşımlarına yönelik bir soruşturmanın ardından dergi olarak kendisinin işine derhal sonverme kararı aldığımızı duyuruyoruz" denildi.

Rivers  geçmişte yaptığı paylaşımlar için herkesden özür diledi.

Rivers’ın kovulmasına neden olan paylaşımlardan bazıları

"Yükseltien otobüs tarifeleri için TFL'ye müteşekkirim. Evsiz insanları sokaklardan ve otobüslerimizden uzak tutalım! "

"Acaba Yahudi filminde oynayan o adamı o komik büyük burnu yüzünden mi oynatmışlar? Kesin protez; yani öyle olmalı" 2011

"Az önce çok dar beyaz bluzlu bir kız gördüm. Tanrım eğer hamile değilse kesinlikle öldürülmeli #iğrenç"


 theguardian, birgün


Movsar Eskarkhanov Eylül ayında Time dergisine verdiği demeçte, zulümden kaçmak için  Almanya'dan iki kez sığınma talep ettiğini söylemişti. Yetkililerin, Eylül ayı başlarında sığınma için son talebini reddetmesinden sonra Almanya'dan sınır dışı edildi.

Devlet televizyonuna konuşan Eskakhanov, röpörtajı epilepsi ilaçlarının etkisi altında verdiğini iddia ederek;  "batı medyası tarafından tuzağa düşürüldüğünü" ileri sürdü ve “Beni Çeçen halkının ve liderinin önünde utandırdılar. İftiraya uğradım. Bu yüzden Çeçen vatandaşlardan, liderlerimden,  özür diliyorum” dedi





Time dergisinin Movsar Eskarkhanov hakkındaki "Onlar söyledi, İçimde bir şeytan yaşıyor " başlıklı röpörtajında; Çeçenistan'da tehdit edildiğini ve şantaj yapıldığını Almanya'dan sığınma talebinde bulunduğunu ancak Alman makamlarının talebini reddettiğini söylemişti.  Almanya'daki bir mülteci kampında ise diğer Çeçen sığınmacıların saldırısına uğramış ve orada bile sürekli tehdit edilmiş.


ЧГТРК "Грозный" (@groznytv)'in paylaştığı bir gönderi ()


 meduzaio, themoscowtimes
Blogger tarafından desteklenmektedir.