Yaşam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Efsane tasarımcı Karl Lagerfeld, Paris’te Kelebek yazarı Melis Alphan’la bir araya geldi, 15 dakikalık söyleşi sırasında çarpıcı açıklamalar yaptı.

 

Karl’ın ağzından kısaca KarlGüneş gözlüğü: Hayat kurtarıcı. Çıkardığınızda yaşınıza 10 yıl ekleyin.
Eller: Kimse ayakkabıları tartışmıyor, eldivenlerimi neden tartışıyorlar? Eldivenlerimi seviyorum. İnsan içinde eldivensizken çıplak hissediyorum. Evde gözlüksüz ve eldivensiz dolaşıyorum. Gereksiz şeyleri kendim için sorumluluk haline getirmekten hoşlanıyorum.
Saç: 40-50 yıl önce saçınızla birlikte onurunuz da giderdi. Artık kellik kimsenin umurunda değil.
Kitaplar: Saplantım. Sürekli kitap alıyorum. Ama satın aldığınız her kitabın yanında onu okumaya ayıracağınız zamanı da satın alabilmelisiniz. Şiir kitapları favorim.
Politik doğruculuk: İstiyorsanız, politik doğrucu olun ama lütfen dünyayı politik doğruculuğunuzla sıkmayın.
Felsefe: Çok önemli. Ama yüzeysel sohbetlerin konusu değil.
Eşcinsel hakları: Hâlâ bunu konuşmak zorunda mıyız? Ben bu tip şeylere gerek olmayan yerlerde yaşadım.
Eşcinsel evlilik: 60’larda farklılık isteyen eşcinseller şimdi burjuva hayatı peşindeler. Eğer farklıysanız farklı bir hayatı kabul etmelisiniz. Dindar olmayanların evlilik saplantısı grotesk. Lezbiyenlerin çocuk sahibi olması hoşuma gidiyor ama iki erkeğin evlenip çocuk evlat edinmesinden hoşlanmıyorum. Bence çocuklar kadınlar için.

Seyahat: Özel uçak yoksa evde oturmayı tercih ederim.
Mal, mülk: Mal mülk için deliriyorsanız, gücünüz yetmiyor demektir. Suni elmasla gerçek elmasa yaklaşımınız aynı olmalı.
Çocukluk: İyiydi ama o zaman istediğim tek şey yetişkin olmaktı. Çocukken çocuklardan nefret ederdim. 12-18 yaşlarım arası 200 yıl gibi geldi bana.
Tamamı Hürriyet >>

Antalya'da geçen ay açılan ve günde ortalama 350- 400 turiste danışma hizmeti veren Turizm Danışma Ofisi'ne 'En iyi baklava nerede yenir?' ve 'Nerede dalabilirim?' gibi soruların yanı sıra, 'Gay bar var mı?' sorusu da yöneltiliyor

Turizm kenti Antalya’da, Turizm Haftası’nın başladığı 15 nisan’da açılan Turizm Danışma Ofisi, iyi derecede 2 yabancı dil bilen iki personelle hizmet veriyor. Açıldığı günden beri turistlerin yoğun ilgisi ile karşılaşan İl Kültür Turizm Müdürlüğü’ne bağlı merkezde görev yapan 14 yıllık turizm danışmanı Semra Öztürk, ofisin Antalya için önemli bir görev üstlendiğini söyledi.

Pakistan’da cinsiyet değiştiren kişileri üçüncü bir cins olarak kabul etme eğilimi resmiyet kazanıyor. Pakistan Yüksek Mahkemesi nüfus kağıtlarındaki cinsiyet hanesine “transseksüel” yazılması önerisinde bulundu.

Karar, kimliklerine “erkek ya da kadın” yazılan ülkede “Kuşra” denilen 50 bin kadar travesti ve transeksüel arasında memnuniyetle karşılandı. Muhafazakar bir toplum olmasına rağmen Pakistan’da karara çok az tepki geldi. Bunun ardında Kuşra’ların Pakistan toplumunda 16’ıncı yüzyıldaki Moğollar döneminden beri özel bir yeri olması. Pakistan’ın İslami toplumu, festival ya da düğünlerde dansçı olarak ün yapan “Kuşra” transseksüellere tolerans göstereriyor. Mahkeme ayrı kimlik çıkardığı transseksüellere bir de görev seçti. Mahkeme “özel yetenekleri” nedeniyle transseksüellerin vergi toplama memuru olabileceğini bildirdi. Nitekim vergisini ödemek istemeyenler, kapısına gelen transseksüel vergi memurunun rezalet çıkarmaması için fazla direnmiyor.


Yanlarında IKEA torbası taşıyan ve elele tutuşan iki erkeğin gösterildiği afişte ‘Bizim kapılarımız tüm ailelere açık. Her aile, her çift ve herkes için hayatı kolaylaştırmak istiyoruz” sloganı kullanan İKEA firmasına İtalya’da tepkiler büyürken konu ile ilgili konuşan Tüketiciler Birliği Genel Başkanı Nazım Kaya, “Türkiye’de böyle bir girişimde bulunamazlar, bulundukları takdir de çok sert tepki ile karşılaşacaklarını bilsinler” dedi.
İtalyan hükümeti  'TÜM ailelere açığız' sloganıyla, iki eşcinsel erkeğin el ele tutuştuğu bir fotoğrafı tanıtım afişlerinde kullanan IKEA'ya, tepki gösterirken firma yetkilileri kendilerini savundu.
Başbakanlık Aile İlişkilerinden Sorumlu Müsteşarı Carlo Giovanardi, afişin aile hayatını önemseyen İtalyanların kültürüne uymadığını söyledi ve çirkin ve aileleri aşağılayıcı bulduğunu belirttiği reklam kampanyasının, İtalyan Anayasası’na şiddetli bir saldırı olduğunu öne sürdü. IKEA’dan tüm topluma açık bir kampanya beklediklerini belirtti.

IKEA’nın İtalya Dış İlişkiler Sorumlusu Valerio Di Bussola ise, "Anayasa aile haklarını tanımlıyor ancak aile bireyleri hakkında cinsel farklılık belirtmiyor. Çok çeşitli aile tarzı var. Kampanyamızda geri adım atmayacağız" diye cevap verdi.

Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Tüketiciler Birliği Başkanı Nazım Kaya, Türkiye'de böyle bir şeye cesaret edemezler, cesaret ettikleri takdirde en ağır tepkiyi göstereceğimizi bilmeleri gerekir. İKEA’nın Türkiye Distribütörlüğü ve yönetiminden de bu konuda “reklamı kınıyoruz, bizim yetkimizin olmadığı bir alanda yapılmıştır” açıklamayı mutlaka bekleriz. Türkiye'de böyle bir şeye cesaret ettikleri takdirde aile değerlerini, ahlaki değerleri, dini değerleri hiçe saydıkları takdirde çok ağır tepki verilecektir. Küreselleşme adına aile değerlerinin hiçe sayılması, alay konusu yapılması elbette çok ağır tepkilere neden olacaktır. Gösterebileceğimiz tepkileri bu aşamada kullanmak istemiyoruz. Ama çok ağır tepkiler gösterebileceğimizi bilmeleri gerekiyor.

Lambdaistanbul'un her yıl homofobik/transofobik kişi ve kurumlara dikkat çekmek için verdiği "geleneksel" Hormonlu Domates Ödülleri, yedinci kez sahiplerini bulacak.
Kazananlar Haziran'ın son haftasında İstanbul'da düzenlenecek 19. LGBTT (lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transseksüel) Onur Haftası kapsamında, törenle açıklanacak.
Lambdaistanbul, her yıl olduğu gibi bu yıl da aday listesini kamuoyundan gelen öneriler doğrultusunda belirleyecek.
Hormonlu Domates Ödülleri aday listesinin oluşmasına katkı sunmak isteyenlerin, geçtiğimiz yıl kamusal alanda ve medyada LGBTT'lere yönelik ayrımcı açıklamalar yaptığını ya da uygulamalarda bulunduğu düşündüğü kişi ve kurumları hormonludomates@gmail.com adresine 15 Mayıs'a kadar yollaması gerekiyor.

Selma Aliye Kavaf'a "Yaşam Boyu Hormonlu Domates"

Lambdaistanbul'un ilk kez 2005''te verdiği Hormonlu Domates Ödülleri'nin amacı, kamusal alanda LGBTT bireyler hakkında homofobik/transfobik sözler sarf eden ve / veya uygulamalarda bulunan kişi ve kurumları teşhir etmekti. İlk yıl ödül kazanan isimleri Lambdaistanbul belirlemişti.
İkinci yılda, adaylar oylamaya açıldı.
Geçtiğimiz yıl Vakit Gazetesi, Sırbistan Devleti ve polisi, Meclis Anayasa Komisyonu Başkanı Adalet ve Kalkınma Partili (AKP) Burhan Kuzu, dönemin Taraf gazetesi yazarı Hilal Kaplan, sunucu Esra Erol ve Dr. Cem Keçe ödüllendirildi. Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf da "Yaşam Boyu Hormonlu Domates" ödülünü kazandı.
Önceki yıllarda da aralarında Okan Bayülgen, Hülya Avşar, Mehmet Ali Erbil, Takvim gazetesi, Türk Silahlı Kuvvetleri, Deniz Baykal, Erol Köse, Betül Aşık, Ankara, İstanbul ve Bursa valilikleri, Alişan, Beyoğlu 3. Asliye Mahkemesi gibi kişi ve kurumlar ödüle layık görülmüştü. (BB/EÖ)
Bianet



Eşcinsel İhsan Çolak, 24 yıl sonra doğup büyüdüğü köyüne döndü. Yardımseverliği sayesinde tabuları yıktı. Şimdi ise tüm köyün vazgeçilmezi oldu...

Mevlana'nın 'Ne olursan ol yine gel' sözündeki hoşgörü Manisa'nın Akhisar ilçesinin Kayışlar Köyü'nde hayat buldu. İhsan Çolak, 1967'de Kayışlar Köyü'nde doğdu. 11 yaşına kadar burada yaşayan İhsan Çolak, daha sonra ailesiyle İzmir'e taşındı. Küçüklüğünden bu yana hep kendini kadın gibi hisseden Çolak, artık kadın gibi giyinmeye başladı. 2002 yılında annesini kaybeden İhsan, köyüne dönmeye karar verdi. Ancak karşılacağı tepkileri tahmin eden Çolak, köyde tabuları yıkmak için savaş başlattı.

YARDIMSEVERLİK KAZANDI
İlk zamanlar dedikodulardan rahatsız olan İhsan, insanların kendinden uzak durmasını da yadırgamadı. Kurduğu iyi ilişkiler sayesinde kendisini kabullendiren genç adam, bir anda tüm köyün sevgilisi oldu. Kadınlardan "eltim", erkeklerden ise "kaynım" diye söz eden İhsan, bu hitapların onlarla yakınlaşmasına yol açtığını söyledi. Geçen 9 yıl içerisinde köyde kimin yardıma ihtiyacı olursa koştuğunu dile getiren İhsan, "Evlere temizliğe giderek dip köşe temizlerim. Köyün okulunu, camisini, muhtarlığını da ben temizliyorum. Köy sakinleri bu çabalarımı da gördü ve beni bağırlarına bastı" dedi.

BÜLERT ERSOY İDOLÜM
2 göz odalı evinde yetiştirdiği tavuklarının yumurtalarını satarak geçimini sağlayan İhsan Çolak, "Köy yaşamına alıştım. Şehirde dayalı döşeli ev verseler gitmem. Köyümde 2 odalı evimde tavuklarımla ve bahçemle çok mutluyum" dedi. Sanatçı Bülent Ersoy'un kendisi için idol olduğunu belirten İhsan, geçmişte onun gibi ameliyat olarak tamamen kadın olmayı da düşündüğünü ancak daha sonra vazgeçtiğini söyledi.

BİZ ONU BÖYLE KABUL ETTİK
TAMER YÜKSEKOL: "İhsan bizim köylümüz ve biz onu bağrımıza bastık. Onu çok seviyoruz."
MUHARREM EV: "İhsan'ı köyün halası olarak kabullendik.
DİCLE GÜLTEKİN: "İhsan bizim eve temizliğe gelir."






Van'da yaşayan eşcinseller için adlarının çıkması canlarının çıkmasından kötü. İki genç A. ve D. yaşadıklarını anlatıyor
‘Ne yapacağım ki abi İstanbul’a gidip? Yol kenarında müşteri bekleyen travestilerin kaçı Kürt çocuğudur merak ettin mi hiç? En az yüzde 90’ı Doğulu, Güneydoğulu’dur. Batmanlı, Diyarbakırlı, Vanlıdır. Ben gitsem ne olacak… Eğitimim mi var? Param mı var? Hem ben sadece eşcinsel değilim ki! Bir de Kürdüm üstelik.”
Bunları söyleyen A., 25 yaşında Vanlı bir Kürt. İşsiz. Altı çocuklu bir ailenin ortancası. Dışarıdan bakınca karşımda Van ölçülerinde modern bir saç kesimine sahip gençten bir adam oturuyor. Bu haliyle ona sokakta ‘eşcinsel’ demek bıçaklanma sebebi bile olabilir. Çünkü eşcinsel olduğuna dair bir emare yok. Adının Deniz olduğunu söyleyen Vanlı diğer eşcinsel ise kafalardaki klişeye hizmet eder tavırlar ve giysiler içinde.
Van Kadın Derneği’nin (VAKAD) odalarından birindeyim. Dernek, yalnızca kadınlara değil eşcinsellere de hukuki ve toplumsal konularda yardım etmeye çalışıyor. Röportaj sırasında A.’nın sorduğu iki kilit soruya cevap vermem çok zor? A., “Hrant Dink öldürüldüğünde ‘Hepimiz Ermeniyiz’ diye yürümüşsünüzdür. Ben öldürülsem ‘Hepimiz eşcinseliz’ diyebilir misiniz?” diye soruyor ilk olarak. İkinci soru daha vahim… “Oğlunuz olduğunu söylediniz. Ya size gelip bir gün eşcinselim derse… Ne cevap verirsiniz?” Sahi ne cevap veririm; veririz, verirsiniz… Bunlar A.’yı ve Deniz’i ilk elden ötekileştiren iki soru. Ancak tabii ki bu sorular aynı zamanda 785 bin kilometrekarelik memleketin her metrekaresiyle ilgili bir sorun. Vanlı eşcinsellerin ise kendini ifade etmekten daha hayati sorunları var. Hayati sorun derken gerçekten ortada hayati bir durum söz konusu. Çünkü Van’da açıklanmış bir eşcinsellik karşısında kurulabilecek makul bir cümle yok.
Zaten Deniz, sırf bu yüzden 2007’de tası tarağı toplayıp İstanbul’a gitmiş. Şimdi annesini görmek için bayramdan bayrama Van’a geliyor. Aslında içinde bir kadın bulunduğunu düşünüyor ve ameliyat olmak, kadın gibi yaşamak istediğini söylüyor. Van’da yaşamasının imkansız olduğunu bildiği için bulduğu ilk fırsatta kapağı İstanbul’a attığını anlatıyor; ama durumundan pek de mutsuz görünmüyor.

‘Arada kız muhabbeti yaparım’
Ama A.’nın durumu biraz daha farklı. Onun feminen tavırları yok ama Van’da yaşamaktan rahatsız. Aslında yalnızca Van’da değil Türkiye’de yaşamak ona mutsuzluk veriyor. “Sıkıldım artık kendimi saklamaktan” diyor ve bir çırpıda şunları söylüyor; “Yalnızca toprağım değil ki, devletim de insanım da kabul etmiyor. İmkan sunsun bana devlet, beni göndersin; istirham ediyorum.” İlkokul sıralarında keşfettiği eşcinselliğini 19 yaşına kadar sakladığını ve ‘erkek’ olmak zorunda kaldığı zaman dilimini şöyle anlatıyor: “Mastürbasyon yaparken bile bir kadını düşleyemiyordum. Bu bana azap veriyordu. Utanıyordum. İntiharı bile düşündüğüm zamanlar oldu. Bir yandan saplantılı mıyım ki saçma sapan şeyler düşünüyorum diye kendime kızıyordum. Ailem benden evlenmemi bekliyordu. Böyle olmayacağını anladım. İnternetten araştırdım. Günübirlik işler bulup para biriktirdim. Sonra İstanbul’a gittim. Nasıl yaşıyorlar diye bakmak için. Eşcinsellerin uğradığı barlara gittim. Tek tek yüzlerine baktım.
Öpüşüyorlardı. Anlaşıp beraber çıkanları gördüm. Van’da böyle bir şeyi hayal etmek bile mümkün değil ki abi. Sonra birkaç kez daha gittim İstanbul’a.” Ancak A. cümlenin burasında duruyor ve “Ama o barlardan çıkınca İstanbul’da bir eşcinselin kendini saklaması gerektiğini gördüm. Aslında bir İstiklal Caddesi var rahatça dolaşabilecek. Şimdi bizim burada bir Maraş bir Cumhuriyet Caddesi var. Buralar İstiklal Caddesi değil. Ama İstanbul’daki bir sürü cadde de bizim buradaki caddelerden farksız. Yine maske takıyoruz. Ha bizim Van’daki maske biraz daha büyük tabii” diyor. Van’daki biraz daha büyük maskenin getirdiği zorluklar ise şöyle sıralanıyor; “Burada her yerde heteroseksüel olmak zorundayım. Bir arkadaşım olsa gidip iki çift laf edebileceğimiz bir yerimiz yok.” Peki iki erkek olarak gitseniz nasıl bir şüphe uyandırabilirsiniz ki diye soruyorum; A., gülerek şöyle cevap veriyor: “O zaman da faça verir miyiz korkusu oluyor. Bir de hasbelkader ikimizden birinin tanındığını düşünsene. Hemen öteki de damgayı yer. Bu yüzden biz eşcinseller olarak burada bir arada dolaşmayız. Kendi heteroseksüel hayatlarımız vardır. Ben ara sıra kahveye gitmek zorundayım mesela. Oyun oynamak zorundayım. Karı kız muhabbeti yapmak zorundayım. Yapmazsam adım çıkar. Şimdi mesela ben Deniz’le bile yan yana yürüyemem sokakta.”
A. için adının çıkması canın çıkmasından bile kötü bir durum. Çünkü Van gibi kentte durumu yalnızca A.’yı bağlamıyor. Ailesi, beş kardeşi, hatta dayıları, amcaları, yeğenleri, kuzenlerini de bağlıyor. Çünkü eşcinsel olduğu bir kez ortaya çıkarsa akraba hısım, hepsinin “başını eğmek” zorunda kalacağını biliyor. “Eroin kaçırsam daha iyi” sözü ise uyuşturucu kaçakçılığının önemli istasyonlarından biri olan Van’daki durumu gayet iyi açıklıyor. “Eroin kaçırsan övülürsün, eşcinselsen dövülürsün yani” dediğimde başını sallayarak ‘aynen öyle’ diyor.

Şizofrenik bir durum
Bazı çetelerin artık internetteki eşcinsel forumlarına da sızdığını anlatan A. bir arkadaşının başından geçen hikayeyi şöyle özetliyor: “Bir arkadaşım, internetten yazışmış. Kameradan çocuğu da görmüş. Buluşmuşlar. Çocuk ilk anda kibar davranmış. Ama ilk tenhada gırtlağına bıçağı dayayıp parasını cep telefonlarını almış. Kendini şehir merkezinde bıraktırmış. ‘Konuşursan fena olur’ rezil ederim seni diye gözdağı da vermiş. Ben polise gidelim dedim. Evli, çocuğu bile var. Omzumda bir saat ağladı. Sonra polis yerine evine gitti. Bizim hayatımız böyle geçiyor işte. İstanbul’da en azından gidip şikayet edebilirsin soyulursan... Burada bu bile mümkün değil. Van’da 100 TL’ye kiralık katil bile buluyorsun. Millet o derece yani. Bu yüzden bir eşcinseli soymak iş değil onlar için. Zaten öldürseydiler ailesi bile sahip çıkmaz, ya da eşcinsel olduğunu saklardı. Bir daha adını anmazlardı”
Trajikomik başka hikayeler de var. Birkaç yıl önce bir arkadaşının psikiyatra gittiğini anlatan A., erkek olan psikiyatrın, arkadaşına “şizofreni başlangıcı teşhisi” koyduğunu söylüyor. A., psikiyatrın arkadaşını ikna etmek için kullandığı cümleleri de söylüyor: “Bir koltukta iki karpuz olmaz. Sen erkeksin.” A., Van’ın psikiyatrı bile bizi hasta görüyor” diyor. A.’ın bir problemi de eşcinsellerin doğuda bir seks makinesi gibi algılanıyor olması. “Sanki aklımız fikrimiz sekste” diyen A. bu arada dört beş ayda bir eşcinsel ilişki yaşayabilirse kendini şanslı saydığını durumun hiç de sanıldığı gibi olmadığını belirtiyor. “Biz Van’da bir arkadaş bulursak ona dört elle sarılırız. Âşık oluruz. Zaten şansımız yok ki fazla. ” diyor. Buna karşılık A.’ya göre özelde Van’da, genelde doğuda eşcinsellik oldukça yaygın. Ama pek çok eşcinsel bunu saklıyor, evleniyor.
Röportaj bitiyor. Deniz fotoğraf çektirmeyi önce kabul ediyor ancak sonra ortadan kayboluyor. A. ile baş başa kalıyoruz. O da istemiyor. Sırttan fotoğraf çekeceğim. Cumhuriyet Caddesi’ne çıkalım yeter” diyorum. Cevabı “Sen bunu çekersen ben saçımı bile değiştirmek zorunda kalırım. Bu elbiseleri bile bir daha giyemem” oluyor. Kendisini resmen tehlikeye attığını ben de biliyorum. Ancak en azından bir görsel malzeme şart. Cumhuriyet Caddesi’ne çıkıyoruz. O benimle hiçbir irtibatı olmayan biri gibi önden yürüyor. Anlaşmamız gereği arkasına bile bakmadan yürüyerek uzaklaşıyor. Aklıma eşimin kadın, Zaza ve Alevi olmaktan dolayı her türlü egemen kültürün baskısına maruz gayet talihsiz bir karışım olduğuna dair tespiti geliyor. Eşime telefon açıp üzülmemesini ondan biraz daha talihsiz bir karışımla az önce beraber olduğumu söylüyorum. “Kim?” diye soruyor, “Hem Kürt hem eşcinsel hem de Van’da yaşıyor” diyorum. “Vah Vah” diyor.


Thomas Brandl ve Michael Königsfeld, eşcinseller için özel tabut hazırladı

Gay’ler için üzerinde çıplak erkek figürlü tabut
Gökkuşağı renklerindeki tabutun üzerinde, Rönesans döneminin resimlerini çağrıştıran, sembolik çıplak erkek figürleri bulunuyor.

Almanya’nın Köln kentinde tabut imalatçısı eşcinsel çift Thomas Brandl (32) ve Michael Königsfeld (34), tabutlara yepyeni bir boyut getirdi.

Thomas Brandl ve Michael Königsfeld, eşcinseller için özel tabut hazırladı.
SEMBOLİK ÇIPLAK ERKEK FİGÜRLERİ

Gökkuşağı renklerindeki tabutun üzerinde, Rönesans döneminin resimlerini çağrıştıran, sembolik çıplak erkek figürleri bulunuyor.

Bandl ve Königsfeld, cesetlerinin yakılmalarını isteyen gay’ler için de özel kül kapları tasaladı. Kül kaplarının da üzerinde yine çıplak erkek figürleri yer alıyor.

Gay’lere özel süslü tabutların fiyatı ise 1650 Euro.



İngiltere'de 'renkli' bir komşuluk hikayesinin sonu mahkemede bitti.

İngiltere Manchester'da yaşayan gay bir adam, lezbiyen komşularını zehirlemeye çalıştı.

Gary Stewart kendisini tek bacağı olmayan kedileri Amber'ı kaçırarak şehir dışına çıkarıp orada bırakmakla suçlayan lezbiyen komşularını böcek ilacıyla zehirlemeye çalıştı.

Aylarca komşularıyla kavga ettikten sonra Stewart, bir yemeği içine bahçelerdeki sümüklüböcekleri ya da salyangozları öldürmek için kullanılan ilacı koyarak, Marie Walton ve Beverley Sales'e barışma hediyesi olarak verdi.

Kadınlar yemeği yemeye başladıklarında ilacı farkedince, polisi çağırdı ve Stewart tutuklandı.

Hakim karşısına çıkarılan Stewart kadınları zehirlemeye çalıştığını itiraf etti, ama öldürme niyeti olmadığını ve böyle bir tehditte bulunmadığını söyledi. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.

Kedinin ise 4 kilometre uzakta yaşayan bir kadın tarafından alınıp bakıldığı ortaya çıktı.

Walton ve Sales'in komşuları, Stewart'ın kadınlara hayatı cehennem ettiğini ve kedilerini de kaçırdıp sokağa attığını söyledi.

Tanecikler şeklindeki bu böcek ilaçları, metaldehit içeriyor. Metaldehit Dünya Sağlık Örgütü tarafından 'orta derecede tehlikeli' olarak sınıflandırılan bir madde.

Meksika’da 50 yaşındaki bir kadın, eşcinsel olan ve çocuk sahibi olmak isteyen oğluna taşıyıcı annelik yaparak sezaryenle bir erkek çocuk dünyaya getirdi

Meksika’da bir kadın eşcinsel olan ve çocuk sahibi olmak isteyen oğluna taşıyıcı annelik yaptı. Sezaryenle dünyaya gelen bebeğin durumunun iyi olduğu açıklandı.

HEM ANNE HEM BABAANNE

Genç adamın spermleri ile 31 yaşındaki bir kadının yumurtası laboratuvar ortamında suni olarak döllendirildi ve adı açıklanmayan 50 yaşındaki kadına enjekte edildi. Böylece Dario adı verilen bebeğin hem annesi hem de babaannesi olan kadın, bu kararı almakta hiç zorlanmadığını söyledi. Anne, “O aynı zamanda benim dördüncü oğlum. Biyolojik olarak annesi değilim ama onun hem babaannesi hem de annesi sayılırım” diye konuştu.

‘İYİ YETİŞTİRECEĞİZ’

Eşcinsel bir birlikteliği olan genç adam ise bunun verdiği en iyi karar olduğunu, çocuğunu en doğru şekilde yetiştireceğini ve annesinin de ona destek olacağını ifade etti.

Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelip Muğla'nın Bodrum ilçesinde tatil yapan 160 gay ve transseksüel ilginç görüntüler oluşturdu. Bodrum'daki bar ve diskolarda eğlenen gay turistlere koruma sağlandı.

(DHA) -- Tanınmış turizm şirketi Alternative Holidays aracılığıyla Fransa, Almanya, İngiltere ve Belçika'dan 10 günlük tatil için gelen 160 gay ve transseksüel turist, Bodrum'un Yalı ve Turgutreis beldelerindeki lüks otellere yerleşti.

Şili’deki maden kazasından kurtulan 33 madencinin, mahsur kaldıkları 69 günde yaşadıklarını anlatmamaya söz vermesi, “eşcinsel ilişkiye mi girdiler” dedikodularına yol açtı. Madenci Sepulveda, “Bu koca bir yalan. Biz orada hayatta kalmaya çalışıyorduk” dedi

Şili’de 69 gün yerin 700 metre altında mahsur kaldıktan sonra geçen hafta büyük bir operasyonla yeryüzüne çıkarılan 33 madencinin sığınakta geçirdikleri günlerde yaşadıklarını gizli tutma kararı almaları iddiaları da beraberinde getirdi. İnternette ortaya atılan ardından haber sitelerinde yayılmaya başlayan madencilerin yerin altında “eşcinsel ilişkiye girdikleri” iddiaları hasta yatağındaki madencileri çileden çıkardı. Kurtarılmasının ardından yaptığı sempatik hareketlerle büyük ilgi çeken ve ‘Super Mario’ lakabı takılan Mario Sepulveda, hasta yatağından geçirdikleri 69 günü İngiliz Mail on Sunday gazetesine anlattı. Sepuldeva “Bizim akadaşlarımız arasında verdiğimiz ‘aşağıda olan aşağıda kalır’ sözünü içeride Brokeback Mountain (eşcinsel iki kovboyun hikayesini anlatan 2005 yapımı film) tipi ilişkiler yaşandığı için verdiğimizi söylüyorlarmış, biz aşağıda hayatta kalmaya çalışıyorduk seksi düşünecek halimiz yoktu. Aşağıda seks yaptığımız kesinlikle doğru değil” dedi.

İstanbul Modern Sinema, “Hüseyin Çağlayan 1994-2010” sergisi bitmeden önce 14 Ekim-21 Ekim tarihleri arasında dünyaca ünlü tasarımcının sevdiği moda filmlerinden oluşan beş filmlik “Fashion Forward” başlıklı programla moda ve sinema meraklılarını bir araya getiriyor.
Programda Doğu Alman Moda Enstitüsü’nde mankenlik yapan yönetmen Marco Wilms’in Doğu Berlin modacı ve bohemlerinin bugüne kadar duvarın gölgesinde gizli kalmış hiç bilinmeyen dünyasına yolculuk yaptığı “Yoldaş Modası”, yeraltı gay camiasında popüler dans türü olan ve New York’un Harlem mahallesine özgü, ‘balo salonu’ cemiyeti olarak anılan 35 yılık ‘vogue’ kültürünü inceleyen yönetmen Wolfgand Busch’un “Nasıl Görünüyorum”,

Eşcinsel Onur Yürüyüşü Belgrad'ı karıştırdı

sirbmanSırbistan'In başkenti Belgrad'da gerçekleştirilen, 'Eşcinsel Onur Yürüyüşü' nedeniyle, polisle eşcinsel karşıtı aşırı sağcı grup arasında çatışma çıktı. 2001'de benzer bir yürüyüş sırasında çıkan şiddet olaylarının ardından ilk kez bu yıl düzenlenen yürüyüş AB'ye üye olmaya çalışan Sırbistan açısından demokrasi sınavı niteliği taşıyordu. Bu nedenle yürüyüşün gerçekleştirildiği güzergaha 5 bin çevik kuvvet polisi konuşlandırıldı. Grup yürüyüşe geçince aşırı sağcılar onları durdurmak istedi. Molotof kokteyli ile el bombası atarak güvenlik koridorunu geçmeye çalışan ve 'Eşcinsellere ölüm' sloganları atan gruba polis göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Aşırı sağcı grup otomobilleri ateşe verdi, mağazaların camlarını kırdı ve bazı dükkanları yağmaladı. İktidardaki Demokratik Parti'nin de aralarında bulunduğu siyasi partilerin genel merkezlerine ve devlet televizyonu binalarına saldırdı. Olaylarda 120'yi aşkın kişi yaralandı, 188 kişi gözaltına alındı. Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, suçluların cezasını çekeceğini açıkladı.


İstanbul’da resim öğretmeni olarak çalıştığı okuldaki baskı yüzünden işinden ayrılmak zorunda kalan transseksüel Esin öğretmen okula dönmek istiyor (Taraf)
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ni bitirip resim öğretmeni olarak İstanbul’da göreve başlayan ancak okul yönetiminden gördüğü baskılar sonucu işinden ayrılmak zorunda kalan transeksüel Esin öğretmen, tekrar okuluna dönmek istiyor. 22 yaşında başladığı görevini 2005

Galler Prensi Charles'ın eşcinsel olduğu iddia edildi. ABD'de yayımlanan Globe isimli dergi, Charles'ın yıllardır kapalı kapılar ardında eşcinsel bir hayat yaşadığını yazdı. Prenses Diana ve Prenses Camilla'nın durumdan haberdar olduğunu duyuran dergi, İngiltere monarşisinin eşcinsel bir krala izin vermeyeceğini belirtti. Derginin haberinde, iki çocuğu bulanan Prens Charles'ın tam 30 yıldır cinsel hayatını sakladığı iddiasına da yer verildi.

ODA ARKADAŞININ EŞCİNSEL İLİŞKİSİNİ İNTERNETTEN CANLI YAYINLAYINCA!

Oda arkadaşının başka bir erkekle ilişkiye girmesini internetten yayınlayınca...
30 Eylül 2010 Perşembe 13:50
Amerika'da, Rutgers Üniversitesi'nde eğitim gören 18 yaşındaki Tyler Clementi, geçtiğimiz hafta George Washington Köprüsü'nden atlayarak intihar etmişti. 
Polis yaptığı araştırmanın sonunda, Clementi'yi intihara sürükleyen sebebe ulaştı. 
Clementi'nin oda arkadaşı 18 yaşındaki Dharun Ravi ve arkadaşı Molly Wei, odaya bir webcam yerleştirip, Clementi'nin başka bir erkekle birlikte olmasını internetten canlı yayınlamışlardı. 
Özel hayata saldırı suçundan tutuklanan Ravi 25 bin dolar kefaletle, Wei de bir taahütnameyle serbest kaldı. 
Ravi'nin Twitter'a "Oda arkadaşım benden odayı geceyarısına kadar istedi. Molly'nin odasına gittim ve web kamerasını açtım. Onu bir erkekle birlikte olurken gördüm." mesajını gönderdiği öğrenildi. 
Bu mesajdan iki gün sonra da Ravi, "iChat'te olan herkes, sizi 9.30 ve 12.00 arasında benimle video chat yapmaya davet ediyorum. Evet, gene yapacaklar." mesajını yayınladı. 
Clementi'nin bu görüntülerin tüm kampüste izlendiğini öğrendikten sonra intihar ettiği tahmin ediliyor. 
Rutgers Üniversitesi sözcüsü Sandra Lanman, "Üniversitemiz bu olayı oldukça ciddiye alıyor ve bu öğrencilerin davranışlarına karşı politikalarımız var." açıklamasını yaptı. 
Eğer Ravi ve Wei üçüncü dereceden suçlu bulunurlarsa beşer yıl hapis cezası alacaklar. 
İki öğrencinin de kendilerine ulaşan basın mensuplarına konuyla ilgili açıklama yapmadıkları öğrenildi.

Bush’un tacizci papazı!

ABD'nin New Birth Missionary Baptist Kilisesi büyük bir skandalla sarsılıyor.
homo_01ABD’nin Atlanta kentinde büyük bir imparatorluk haline gelen New Birth Missionary Baptist Kilisesi büyük bir skandalla sarsılıyor. Birçok siyasetçiyle yakın ilişkileri olan kilisenin papazı Eddie Long’un erkek müritleriyle homoseksüel ilişkiye girdiği iddia edildi.
ABD’nin en büyük kilise imparatorluğu, seks iddiaları yüzünden yıkılmak üzere. New Birth Missionary Baptist Kilisesi’nin en tanınmış ismi olan Eddie Long hakkında yayılan eşcinsellik iddiaları, kilisenin bulunduğu kenti ayağa kaldırdı. Ülkedeki en nüfuzlu kilisenin sahibi olan Long daha önce eşcinsellere açtığı savaş açarak ülkenin gündemine oturmuştu. Ancak kilisenin gençlik koluna üye olan dört erkek ortak olarak yaptıkları bir açıklamada 57 yaşındaki baş rahibin kendilerini eşcinsel ilişkiye zorladığını öne sürerek dava açtı.
Blogger tarafından desteklenmektedir.