Esmeray etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster


Yırtık Bohça

Esmeray’dan kendiliğinden hikayeler.




Gökkuşağına neden koşulur?

Uğur böceği uçar, ne uçmaz?

Trans kadın partneri gay değilmiş, eşcinsel değilmiş, heteroseksüel değilmiş, anam bacım ya neymiş?

Bir amca aynı zamanda nasıl “çok güzel bir kadın” olabilir?

Subay, ahali, garson, bulaşıkçı, patron, taksici nasıl aynı hikayede buluşur?

Kimin bacağı daha güzeldir?

Esmeray’a verilen çiçek Mehmet’ten nasıl geri alınır?




Namusu oturttular baş köşeye, ahlak kaçtı dip köşeye! Aman Esmeray’ı dinlerken kaçmayın bir yere!




Rezerve Bilgi İçin İletişim: 05369816287

Bilet: 20TL

Not: Bilet satışı girişte yapılacak.

Şarlo Pub
Mis Sokağı, İstanbul
Haritayı Gör
29 Ağustos Perşembe 20:00-21:00






Haber/İlgi Bağlantıları


"Yırtık Bohça”
Esmeray’dan kendiliğinden hikayeler…

Gökkuşağına neden koşulur?
Uğur böceği uçar, ne uçmaz?
Trans kadın partneri gay değilmiş, eşcinsel değilmiş, heteroseksüel değilmiş, anam bacım ya neymiş?
Bir amca aynı zamanda nasıl “çok güzel bir kadın” olabilir?
Subay, a
hali, garson, bulaşıkçı, patron, taksici nasıl aynı hikayede buluşur?
Kimin bacağı daha güzeldir?
Esmeray’a verilen çiçek Mehmet’ten nasıl geri alınır?

Namusu oturttular baş köşeye, ahlak kaçtı dip köşeye! Aman Esmeray’ı dinlerken kaçmayın bir yere!
Tarih:26 Nisan Cuma Saat: 18:00
-----------------------
Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Haftası kapsamındadır.
Biletler: 10 TL
İletişim: bilkentkadincalismalari@gmail.com

Bilkent Üniversitesi dışından gelmeye niyetli arkadaşların mail atmaları ve isimlerini yazdırmaları kapıda kolaylık sağlayacaktır. Teşekkür ederiz, hep neşeyle!



Haber/İlgi Bağlantıları; https://www.facebook.com/events/466570130077781/

Esmeray, Yırtık Bohça isimli oyununu Tiyatro Medresesi için sergileyecek.
 
Tiyatro Medresesi, İzmir’in Şirince köyünde kurulmuş, uluslararası bir araştırma, yaratım ve gösteri merkezidir. Tiyatro Medresesi sanatçıların, araştırmacıların, sanatseverlerin destekleriyle varlığını sürdürmeye çalışıyor.

TARİH: 28 MART PERŞEMBE 20:30
YER: İTÜ MAÇKA KAMPÜSÜ İŞLETME FAKÜLTESİ TİYATRO SALONU (Salona nasıl ulaşılır?)
Bilet Fiyatları Tam: 30TL, Öğrenci: 20TL
Detaylı bilgi ve rezervasyon için:
info@seyyarsahne.com  veya 0531 696 41 09


Haber Bağlantıları;Tamamı>> KaosGL

    https://fbcdn-profile-a.akamaihd.net/hprofile-ak-snc6/277004_132371176912245_943289205_n.jpg

  • Atatürk Kültür Merkezi ve Gönyeli Belediyesi Konferans Salonu

  • İkili cinsiyet sistemini sorgulamadan kabul eden bir çok toplumda olduğu gibi coğrafyamızda trans bireyler aileleri ve arkadaşları tarafından dışlanma, sağlık haklarından mahrum bırakılma, işyerlerinde ayrımcılığa uğrama, görünürlülük ve getirecekleri korkusundan aktivizm yapamama gibi bir dizi sorunla karşılaşabilmektedirler.

    Demokratik, dahil edici, ötekileştirmeyen bir toplum idealinin peşinden gidiyorsak, bütün ayrımcılıkların ucunun öyle ya da böyle bize dokunacağı farkındalığıyla, her alanda mücadel
    e etmeliyiz. Gelin bütünlüklü mücadelemize bir el de siz atın!

    YKP-fem ve Kuir Kıbrıs

    17 Kasım Cumartesi
    Ben, Sen, O belgeseli gösterimi
    ve yönetmen Zeynep Oral, Esmeray, Voltrans Aktivistleri Aligül Arıkan ve İlksen Gürsoy ve diğer trans aktivistlerin konuşmacı olacağı panel
    Yer: Atatürk Kültür Merkezi, Lefkoşa
    Saat: 19.00

    18 Kasım Pazar
    Esmeray'ın tek kişilik yeni oyunu "Yırtık Bohça"
    Yer: Gönyeli Belediyesi Konferans Salonu
    Saat: 19.00
    Esmeray ile dayanışma katkısı: 20tl
    Rezervasyon numarası:05338649341
    Dayanışma katkısı için kitap ayraçları Ghetto'dan veya kapıdan temin edilebilir.


Haber Bağlantıları; YKP-Fem Facebook Sayfası

 Esmeray’dan kendiliğinden hikayeler…

Gökkuşağına neden koşulur?
Uğur böceği uçar, ne uçmaz?
Trans kadın partneri gay değilmiş, eşcinsel değilmiş, heteroseksüel değilmiş, anam bacım ya neymiş?
Bir amca aynı zamanda nasıl “çok güzel bir kadın” olabilir?
Subay, ahali, garson, bulaşıkçı, patron, taksici nasıl aynı hikayede buluşur?
Kimin bacağı daha güzeldir?
Esmeray’a verilen çiçek Mehmet’ten nasıl geri alınır?

Namusu oturttular baş köşeye, ahlak kaçtı dip köşeye! Aman Esmeray’ı dinlerken kaçmayın bir yere!


Haber Bağlantıları; https://www.facebook.com/events/184228325041159/

Esmeray’dan kendiliğinden hikayeler…

Gökkuşağına neden koşulur?
Uğur böceği uçar, ne uçmaz?
Trans kadın partneri gay değilmiş, eşcinsel değilmiş, heteroseksüel değilmiş, anam bacım ya neymiş?
Bir amca aynı zamanda nasıl “çok güzel bir kadın” olabilir?
Subay, ahali, garson, bulaşıkçı, patron, taksici nasıl aynı hikayede buluşur?
Kimin bacağı daha güzeldir?
Esmeray’a verilen çiçek Mehmet’ten nasıl geri alınır?

Namusu oturttular baş köşeye, ahlak kaçtı dip köşeye! Aman Esmeray’ı dinlerken kaçmayın bir yere!
 


Haber Bağlantıları; https://www.facebook.com/events/303827083042183/

Esmeray


Efendim, bizlere nazaran çocuklar çok daha acımasız oluyor. Çünkü bir yetişkin, transseksüel bir kişinin kimliğini anlayınca ikiyüzlü olabiliyor. Yani ne söylemek istiyorsa, o an söylemek istemiyor ve daha farklı davranıyor. Ama baştan da dediğim gibi çocuklar öyle değil. Riyakârlığı hemen öğrenmedikleri için olabilir. Mesela bir otobüstesiniz veya kalabalık bir yerde. Bir çocuk gelip çok saf bir şekilde, “abla, kadın mısın; erkek misin” diye sorabiliyor. Bunun birçok örneğini yaşadım... Bir gün otobüste gidiyorum. Genç bir kadın ve yanında çocuğu var. Ben önce ablası zannettim ama annesiymiş. O sıra ben de telefonda konuşuyorum. Sesimi duydu çocuk ve yanıma geldi. Dedi ki; “Abla, kadın mısın erkek misin?” Telefon konuşmam bitti ve ben de döndüm, saçlarını okşadım. Kız çocuğuydu ve dedim ki; “Kızım, madem kadın mısın erkek misin diye soruyorsun, neden abla diyorsun?” “Ama ablasın; sesin kalın” dedi. Bu arada annesi de bizi izliyor. Ben de dedim ki; “Yavrum bak, annenin sesi ile teyzenin sesi birbirine benziyor mu? Peki, anneannenle babaannenin sesi birbirine benziyor mu?” “Hayır,” dedi. “Benim de sesim bunların hiç birine benzemediği için sana öyle gelmiştir.” “Aaa, tamam,” dedi. Sonra annesi yanımıza geldi. “Kusura bakmayın, çocuk işte,” dedi, “ama inanın bana sorsaydı, sizin gibi güzel anlatamazdım”. Kadının hoşgörüsü çok hoşuma gitti. Ay, bunu yazarken aklıma bir arkadaşımın oğlu geldi. Çocuk elimizde doğdu büyüdü. Yedi sekiz yaşlarına gelince artık bir şeyler anlamaya başladı. Bir gün annesine sormuş; “Anne Esmeray Abla’nın sesi neden erkek sesi gibi?” Annesi de oturmuş buna benim bütün hikâyemi anlatmış. Çocuk, “ha,” demiş “yani Esmeray Abla’m sütlü nescafe”.

Ay, bu da LGBTT literatürüne düşen yeni bir kavram galiba. Bir gün yine annesi ile birlikte yürüyoruz, çocuk da yanımızda. Çocuğun yanında arkadaşları da vardı. Bu arada bu olay çocuk artık 11 yaşına geldiğinde oluyor. Çocuklar benim konuştuğumu duyunca hemen bizim çocuğun yanına gittiler. Ben anladım benimle ilgili soru sorulduğunu. İki gün sonra annesi bana söyledi: “Civan’ın arkadaşları ona demişler ki, ‘oğlum bu sütlü nescafeyi nereden tanıyorsun?’ O da hepsini susturmuş, ‘annemin arkadaşı, o kadar!’ demiş.” Yukarda da yazdım ya, yeni jenerasyonda da bu kavram var. Sütlü nescafe ne güzel. Anam ne diyim, sütlü nescafe de olduk...(...)

Haber Bağlantıları;  Tamamı- http://facebook.com/esmeray.cadi/posts/10150719763977722

Çarşamba, 15 Şubat 2012
10 Şubat 2012 Cuma günü, İzmir Yenikapı Tiyatrosu’nun organize ettiği Fransız Kültür Merkezi’ndeki Cadının Bohçası oyununda, bayağı yaşlı bir amca oyunu izlemeye gelmişti. Ön sıralarda pür dikkat oyunu izliyordu. (Oyun anlatım ve interaktif olduğu için yer yer görebiliyorum izleyenleri.) Oyun arasında amcanın yaşını da öğrendim; 85 yaşındaymış.

Oyunun ikinci bölümü başladı ve amca ayağa kalktı, bağırdı. Eyvah! dedim, amca ne yapacak şimdi? Ya küfür ederse ya da benzeri bir şey derse diye düşünürken... “Yavrum, sana ne acılar çektirmişler” dedi. Ben sana kurban olayım. Gel seni öpeyim! Diyarbakırlıyım ben de, dedi amca. Koştum, amcanın elini öptüm; sarıldı bana. Oyun bittikten sonra amca beklemiş beni, yine bağırdı bana. “Hemşerim gel sana gene sarılayım, gideceğim” dedi. Gittim, sarıldık amca ile. “Aslında ben Diyarbakırlı değilim” dedi. Kızı fotoğrafımızı da çekti, vedalaştım.

Aslında İzmirli olan ama bir anda kendini Diyarbakırlı hisseden amcadan sonra beni bir yere davet ettiler Yenikapı Tiyatrosu’ndan arkadaşlarım. Kahve içmeye gittik. Sohbet esnasında arkadan bir kaç kişi de farklı tepkiler göstermiş. Önce Kürt oluşuma sonra da travesti oluşuma... “İ..., ne diye oyuncu olmuş, bundan oyuncu mu olur?” demişler hatta. Farklı tepkiler olunca susmuşlar. Aslında çok güzel! dedim arkadaşlara; herkesin ezberi farklı, kimisi bozuluyor işte, kimisi de yüzleşemiyor kendileri ile. Kimi sevimli amca gibi dayanamayıp bağırır, kimisi de aynaya bakmaya korkar, diğer işi hakarete vardıran eleştirenler gibi...

Haber Bağlantıları; Tamamı KaosGL



“İçinde gey, lezbiyen gibi kelimeler kullanılan her şey kesinlikle yasak. Sadece söylemde yasak olsa, bununla da kalmıyor RTÜK. Eşcinsel bireylerin televizyona çıkması da yasak.

Gerekçe şu: “Müslüman bir ülkede yaşıyoruz ve bu tür yayınlar eşcinselliği özendirici yayınlar olur.”

Korkulan şey bu…



Zaten bütün alanları dar ettiğiniz eşcinsel ve trans bireyler kendi imkanları ile yarattığı, ürettiği ürünleri, önemli bir alan olan, görsel medyada neden kullanamıyorlar?

Kendilerini var etmelerini neden yasaklıyorsunuz?

Gey, lezbiyen, travesti, transseksüel kelimeleri bu ülkede yasak mı?

Kağıt üzerinde ben böyle bir yasak görmedim.

Hangi hukuka dayanarak yasaklıyorsunuz?

Eşcinsel beraberlikler de bu ülkede yasak değil. Peki siz hangi hakla yasak koymuşsunuz?

Bu durumda sormak isterim, savcılara, hukukçulara RTÜK bu yasakları yaparak suç işlemiş olmuyor mu acaba?”



Haber Bağlantıları; http://www.taraf.com.tr/esmeray/

Esmeray bohçasını "Sanatçılar Susmayacak Kampanyası" kapsamında İzmir'de açacak.



“bir travestinin ezberinizi
bozmasına izin verecek kadar
cesur musunuz?

kadınlık, erkeklik, transessüksel yasam,
doğu’dan İstanbul’a bir yolculuk hikâyesi,
kadınlar, erkekler, “lobunyalar”, sokaklar, barlar

politikler, a-politikler bir de anti-politikler,
cinselliğin arka sokakları,

erkeklerin kadınlara göstermedikleri yüzleri,
kadınların aynada fark etmedikleri ölçüleri,
kadınların erkeklerden, erkeklerin kadınlardan sakladıkları,

cadının bohçası
“çok kisilik” gösteri
Esmeray, travestilerin dünyasının trajikomik öyküleriyle kadınlık-erkeklik halleri hakkında kendimizle yüzleştiriyor bizleri.

BİLET FİYATI 10 TL.



10 Şubat 20.30
İzmir Fransız KültürMerkezi






Haber Bağlantıları;
http://www.yenikapitiyatrosu.com/index.php/2012/02/esmeray-izmirde/

Odatv'nin eşcinsel okuyucuları bizi mesaj yağmuruna tutuyor: "Odatv bunu nasıl görmedi!"
Hemen konuyu anlatalım.
Taraf'ın spor yazarı Sedat Tunalı, Trabzonspor- Lille maçında Lille'i tutan Ömer Çavuşoğlu'nu şöyle eleştirdi:
"Herkes istediğini tutar, adam da Lille'yi, (Türkçe okunuşuyla Lili) tutmuş, ellere ne ki? Hiçbirimizin aklına 60'ından sonra homoseksüel olduğu iddia edilen Marlon Brando'yu eleştirmek gelmiyorsa, Çavuşoğlu'na kızmaya da kimsenin hakkı yoktur. Herkez istediğini tutar..." (Taraf 14 Aralık 2011)
Tunalı'nın iması çok açık...

Haber Bağlantıları;

Odatv

Sahnede bir travesti. Kadınlığın dahası insanlığın en ağır çilelerine katlanmış.Kars’ın bir köyünde başlayan hayatı onu sürükleye sürükleye fırın ustası,boyacı çırağı,Aksaray’da konsomatris, Tarlabaşı’nda seks işçisi, İstiklal Caddesi’nde midyeci, solcu, anarşist, feministlik yapmış.Adından bedenine kadar her şey değişmiş.O kimliğini bulma,sonrasında da sahip çıkma çabasını sürdürdükçe toplum da ona yapmadığını bırakmamış.Tüm bunlardan oluşan alışılagelenin aksine bir kaybeden hikayesi değil,tam tersine bir varoluşun,onurlu bir mücadelenin öyküsü.Esmeray’la kendi hayat hikayesinden oluşan oyunu Cadı’nın Bohçası ve bu oyunun içinde hem toplumun hem bireysel olarak bizlerin rolü üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Son yıllarda çok popüler olan ve bu alanda da başarılı örneklerini izlediğimiz in-yer-face akımı var.Cadı’nın Bohçası bu tür bir oyun diyebilir miyiz?Yoksa in-yer-face’in ötesinde acıtıcı gerçeğin ta kendisi mi?

   Aslında gerçeğin kendisi.Benim oyunumu Nedim Saban izlemişti,oyunumun in-yer-face olduğunu ve biraz da teveccüh göstererek gelecekte bu tarz oyunların iyi bir oyuncusu olacağımı söylemişti.Cadı’nın Bohçası biraz öyle.Çıkıyorum ve adeta gerçekleri insanların yüzlerine tükürüyorum.Benim tarzım bu,gerçeklik.Bu benim hayatım,yaşadıklarım.

Cadı’nın Bohçası dışında Dario Fo’nun Yalnız Kadın ve :Tecavüz isimli oyunlarını sahnelediniz yine kendi hayatınızdan örnekler de katarak.Oyun seçerken profesyonelce mi davranıyorsunuz yoksa kendi hayatınızla örtüşen,içselleştirebileceğiniz oyunları mı tercih ediyorsunuz?

   Tecavüz ve Yalnız Kadın’da benim hayatım vardı.Özellikle tecavüz oyununda kendi yaşadığım iki tecavüz olayını sahneye taşımıştım.Biraz bilerek o oyunları seçmiştim.Geçen sezon oynadım o oyunları ve kaldırdım.Çünkü o oyunlar üzerine daha çok çalışmak lazım.Benim tarzım biraz farklı,anlatı.Bundan sonra böyle devam etmek istiyorum.Cadı’nın Bohçası’nın devamı olucak,Cadı’nın Kopçası.Bu yıl içerisinde oyunculuk üzerine ciddi bir çalışma yapmak,eğitim almak istiyorum.Bu çalışmayı yapmadan bir daha metin oyunla sahneye çıkmak istemiyorum.Oyunculuk eksiğimi fark ettim.Mesela Sınır diye bir oyun var.Onu denedim,değiştirdik,orada transeksüel kadın askeri oynadım.Şimdi bir proje var.Bir transeksüelin hayatı,opera-müzikal şeklinde sahneleyeceğiz.Onu önümüzdeki sezon sahnelemeyi düşünüyoruz.Dario Fo oyunlarına biraz ara verdim ama Medea’yı mutlaka oynamak istiyorum.

Cadı’nın Bohçası’nın seyirci profili nasıl?Anadolu’da çeşitli şehirlerde ve yurtdışında bu oyunu sahnelediniz.Oyunu izlemeye kimler geliyor,nasıl tepkiler alıyorsunuz?

   İlk başlarda daha çok üniversite öğrencileri vardı,sonra oyun başka şehirlere gidip farklı mekanlarda sahnelenince seyirci profili değişti.Şu an genel tiyatro izleyicisi profili var.Mesela İzmir’de Sığacık diye bir beldede oynamıştım.1000 kişilik bir beldede.Oradaki köylüler geldiler oyunu izlediler.Belki de tiyatroyla hiç alakaları yok,hayatlarında belki de hiç tiyatroya gitmemişler.Çok doğaldı,inanılmaz güzeldi.Mesela körler projesinde oynuyorum,orada da başka bir izleyici profili var.Mesela geçenlerde Eczacıbaşı Holding yönetim kurulundan 7 kişi gelmiş,Yapı Kredi Genel Müdürlüğü personeli gelmiş.Oranın izleyicisi profili öyle.Topuklu ayakkabılı kadınlar,sosyete beyler falan.Bana diyorlar ki “Ay ellere bak,benim ellerimden güzel,ayol benden daha kadınsın,vs.”Çok basit şeyler.Orada karanlıkta oynuyoruz.Görmüyor,sadece sesimi duyuyor.”Ay ben sesinizden daha farklı düşünmüştüm,bildiğimiz kadınsınız.”Ben bu oyunu üniversitelerde çok oynadım,yoğunlukla üniversite öğrencileri izleyicim diyebilirim.

İçinde bulunduğunuz koşullarda bir mucize yaratıyorsunuz,birçok kişi için umut kaynağı oluyorsunuz ama Vakit gazetesi “travesti,kürt,solcu Esmeray cadılığı ve transeksüelliği övdüğü oyunuyla” gibi kışkırtıcı ifadelerle sizi hedef gösteriyor.Ne hissettiniz bu haber karşısında?Anlaşılamamak neler hissettirdi?

   Tabi ki kafama takıldı ama bir yandan da umurumda olmadı.Anlaşılamama gibi de algılamadım çünkü onlar beni izlemediler,bilmiyorlar,tanımıyorlar.Buna karşılık Hidayet hanım-başörtülü,din üzerinden yazılar yazan biri- çok güzel bir yazı yazdı.”Durun dinleyin,bir şey söylüyor Esmeray.” diye.Sonra Milliyet gazetesinde bir yazı çıkmıştı “Bu insan oynuyor,insanlar gidiyor,para veriyor,beğeniyor,demek ki ortada kayda değer bir şey var.”diye.Sonra Vakit gazetesi devam etmedi.Normalde devam ederler,Yala ama Yutma’da uzun süre aleyhe yayın yapmışlardı.Abdurrahman Dilipak’ı aradım,şoka girdi nasıl böyle bir şey olur diye,haberim yok.Nasıl haberi olmaz,gazetede editörsün.Aslında dertleri Kumbaracı50 ile.Yala ama yutma oyununda sopalarla gelmişlerdi.Ama ben de öyle bir şey olmadı,durdurdular o yayınlarını.3 gün polis geldi oyuna beni korumak için ama ben hiç korkmadım,ne olacaksa olsun dedim.Ama kişisel hakaret anlamında dava açtım.Bu saldırmaya gelen derneklerden birinin başkanı geldi,tiyatrodakiler tedirgin oldu,adamın yanına güvenliği oturttular.Adam oyunu izledi,sonra da gelip beni tebrik etti,bana hak verdi. >>Tamamı TiyatrOnline

Bugün ilk yazısı yayımlanmış. Başlık: Ah Tarlabaşı Vah Tarlabaşı. Başarılar Esmeray!




İki ay önce tiyatrocu bir arkadaşım bana dedi ki, “Ben oyunumda Roman bir kadını oynayacağım.” Benim Tarlabaşı’nda 10 yıl oturduğumu biliyor. Buna dayanarak devam etti, “Senin orada tanıdığın Roman kadınlarını tanımak istiyorum. Bana yardımcı olur musun?” Tamam, dedim. Ben tam iki yıldır hiç uğramamıştım Tarlabaşı’na. Benim aklımda, Cadının Bohçası oyununu izleyenler bilir, orada anlattığım gibi sahneler ile karşılaşacağımız vardı. Dışarıda Kürt kadınlar oturmuş öbek, öbek, Roman kadınları daha yayvan... Halılar, kilimler, tas, tava, patlıcan, domates, yemek yapmak için... Az ileride transseksüel kadınlar, onlar oturmamışlar, ayaktalar. Sokağın ilerisinde Afrika’dan gelen zenciler. O sokak bitince ince uzun bir sokak, karanlık. Gençler ayaktalar, hareketli, alış veriş halindeler... Anlattığım o sokaktan aşağıya bu sefer arkadaşımla indik. Bir gariplik vardı bu sefer. Sanki Tarlabaşı değildi burası. Sokaklar bomboştu. Kimsecikler yoktu. Kafamda soru işaretleri ile aşağı indik, eski oturduğum mahalleye doğru... Sokağın girişinde kadın kuaförü var. Kuaförün önünde Sabayat (Sabahat) abla. Sabayat hep oturur; gene oturuyordu. Selamlaştık. Yaşlanmıştı Sabayat Abla iyice; az sohbet ettik. Mutsuzdu. “Neden bu kadar moralin bozuk?” dedim. “Yaşlılık be kızım!” dedi. “Baksana eskisi gibi değil hiçbir şey.. Her şey değişti.” “Değişen ne,” dedim, “Sabayat Abla?” “Bilmem!” dedi.

Yazının devamını okumak için tıklayın.

Taraf ücretli abonelik sisteminde olduğundan malesef internet üzerinden sadece özet okuyabiliyoruz.





Hislerinin doğruluğundan güç alıp bunun dışında başka hiçbir şeye sığınmadan; özgürce, kıyasıya mücadeleyle geçmiş bir var oluş çabası var yanı başımızda. Ve bahanesi yok. İradesi ve vicdanı kendi ellerinde esmer bir kadın duruyor yanı başımızda. Yaşamı teninin rengi kadar koyu bu esmer kadın, 20 yıldır kendisiyle görüşmeyen abisini halen seviyor. Yeğenlerinin ona dayı demesine kızmıyor. Hem kadın hareketi, hem de sosyalist hareket içinde yer alarak kadınların ve LGBTT bireylerin varoluşuna katkı sunuyor. Adı Esmeray. 29-30 Temmuz tarihlerinde herkesi yine Beyoğlu'ndaki Kumbaracı50'de sergilenecek olan Cadının Bohçası adlı oyununa davet ediyor. Oyunun geliri Esmeray’ın ameliyat olması için kullanılacak. Dayanışma gecesinin öncesinde İstanbul Beyoğlu'ndaki Mis Sokak’ta buluştuğumuz Esmeray ile sadece oyununu değil, toplumun farklı cinsel tercihlere olan önyargılı bakışını da konuştuk.

-Hem sosyalist harekete dahil birisi hem de bir AMARGİ üyesi olarak, sosyalist hareketin eşcinsellere yaklaşımını nasıl yorumluyorsunuz?
Sosyalizm ya da solculuk insan temelli bir şey. İşçi sınıfı temelinden mücadele ediyor ancak insan temelli de aynı zamanda. İnsanın kendisini nasıl tanımladığını, nasıl hissediyor olduğunu da dikkate alan bir ideolojidir. Sosyalist kesimde biraz bunun eksik olduğunu düşünüyorum. İşçi sınıfını ön plana çıkarıyorlar ve devrim olduktan sonra her şey düzelir diyorlar. Hayat öyle değil. Eşcinseller, kadınlar kendilerini tanımlamadan, aile kurumunu sorgulamadan, kadınlar sokağa çıkmadan yapılacak bir devrim hiçbir işe yaramaz. Sosyalist hareketin en azından büyük bir bölümü eşcinselliği tartışıyor. Kurum ve kuruluşlarına üye yapıyor, eşcinsel olduğunu açıklayan üyelerini eskisi gibi atmıyor. Eksikler tabi ki var. Bu eksikler hepimizde olabiliyor. Bazen inanılmaz yerlerde, inanılmaz mekanlarda, inanılmaz zamanlarda bende homofobik ya da transfobik olduğumu fark edebiliyorum.

-Bunu nasıl fark ediyorsunuz anlayamadım?

Bir yere giderken dolmuşa bindiğimi varsayalım. Mesela orada sesimi çıkarmıyorum. Anlaşılmamak adına. Bu transfobidir. Kendimden korkuyorum. Aslında benim rahat olmam lazım. Benim kimliğim bu ister kabul et ister etme diyebilmem lazım.  Çünkü sistem bize öyle öğretmiş ki, bazen kendimiz bile hasta olduğumuzu düşünüyoruz. Öyle korkunç bir şey ki, bazen politik bilinci olmayan bir transseksüelle konuştuğumuzda çoğu sistemin konuştuğu dille size kendini ifade edecektir. Evet ne yapalım kaderdir ya da hastalıklıyız ama yaşıyoruz gibi cevaplarla karşılaşırsınız. Çünkü bize böyle öğretildi. Bunu kırmak çok zor. Politik bilincin olacak ve kimliğinin, ne olduğunun farkında olacaksın o zaman rahat bir şekilde mücadele edebilirsin. Kadınlık bilincine sahip kadınlar daha çok evden çıkabiliyor ya da kocasına cevap verebiliyor ya gerekirse boşanıyor sosyal alanda daha aktif oluyor ya bu da aynen öyle bir durum.Tamamı -Devamı- Kaynak

05 Temmuz 2011
Haber: Kaos GL
Feminist aktivist Esmeray, kendi yaşamından yola çıkarak hazırladığı “Cadının Bohçası” adlı oyununu bu sefer kendisi için oynayacak.
 
Oyun, Esmeray’ın Kars’tan İstanbul’a olan yolculuğunda kendini var etme sürecini Kürt ve trans olmak, feminist hareket, seks işçiliği ve sokak satıcılığı üzerinden anlatıyor. Esmeray, zaman zaman seyircilere laf atarak, midye ikram ederek ve sorular sorarak salonu oyuna dâhil ediyor.

Esmeray, yıllardır derdini “Cadının Bohçası” ile anlatmaya çalışıyor. “Cadının Bohçası”nı bugüne kadar birçok yerde sahneledi Esmeray, bu oyun için çağrıldığı her yere gitmesini politik bir yöntem olarak açıklıyor.
 
Şimdi ise “Cadının Bohçası”nı arkadaşlarının; “ameliyat olabilmek için bu sefer de kendin için oyna” önerisini dikkate alarak açacak. Biletlerin 50 TL olduğu gösterim 29-30 Temmuz’da Kumbaracı50’de. Yıllardır tiyatro sahnesinde verdiği mücadelede onun yanında olduğunuzu göstermek ve ameliyat masraflarına destek olmak için 0 538 4271647 ve 0 532 2555580 numaralarından bilgi alabilirsiniz.

Tarih: 29-30 Temmuz 2011
Saat: 20:30
Yer: İstiklal Cad. Kumbaracı Yokuşu Kumbaracı50 Taksim/İstanbul
Blogger tarafından desteklenmektedir.