Esmeray


Efendim, bizlere nazaran çocuklar çok daha acımasız oluyor. Çünkü bir yetişkin, transseksüel bir kişinin kimliğini anlayınca ikiyüzlü olabiliyor. Yani ne söylemek istiyorsa, o an söylemek istemiyor ve daha farklı davranıyor. Ama baştan da dediğim gibi çocuklar öyle değil. Riyakârlığı hemen öğrenmedikleri için olabilir. Mesela bir otobüstesiniz veya kalabalık bir yerde. Bir çocuk gelip çok saf bir şekilde, “abla, kadın mısın; erkek misin” diye sorabiliyor. Bunun birçok örneğini yaşadım... Bir gün otobüste gidiyorum. Genç bir kadın ve yanında çocuğu var. Ben önce ablası zannettim ama annesiymiş. O sıra ben de telefonda konuşuyorum. Sesimi duydu çocuk ve yanıma geldi. Dedi ki; “Abla, kadın mısın erkek misin?” Telefon konuşmam bitti ve ben de döndüm, saçlarını okşadım. Kız çocuğuydu ve dedim ki; “Kızım, madem kadın mısın erkek misin diye soruyorsun, neden abla diyorsun?” “Ama ablasın; sesin kalın” dedi. Bu arada annesi de bizi izliyor. Ben de dedim ki; “Yavrum bak, annenin sesi ile teyzenin sesi birbirine benziyor mu? Peki, anneannenle babaannenin sesi birbirine benziyor mu?” “Hayır,” dedi. “Benim de sesim bunların hiç birine benzemediği için sana öyle gelmiştir.” “Aaa, tamam,” dedi. Sonra annesi yanımıza geldi. “Kusura bakmayın, çocuk işte,” dedi, “ama inanın bana sorsaydı, sizin gibi güzel anlatamazdım”. Kadının hoşgörüsü çok hoşuma gitti. Ay, bunu yazarken aklıma bir arkadaşımın oğlu geldi. Çocuk elimizde doğdu büyüdü. Yedi sekiz yaşlarına gelince artık bir şeyler anlamaya başladı. Bir gün annesine sormuş; “Anne Esmeray Abla’nın sesi neden erkek sesi gibi?” Annesi de oturmuş buna benim bütün hikâyemi anlatmış. Çocuk, “ha,” demiş “yani Esmeray Abla’m sütlü nescafe”.

Ay, bu da LGBTT literatürüne düşen yeni bir kavram galiba. Bir gün yine annesi ile birlikte yürüyoruz, çocuk da yanımızda. Çocuğun yanında arkadaşları da vardı. Bu arada bu olay çocuk artık 11 yaşına geldiğinde oluyor. Çocuklar benim konuştuğumu duyunca hemen bizim çocuğun yanına gittiler. Ben anladım benimle ilgili soru sorulduğunu. İki gün sonra annesi bana söyledi: “Civan’ın arkadaşları ona demişler ki, ‘oğlum bu sütlü nescafeyi nereden tanıyorsun?’ O da hepsini susturmuş, ‘annemin arkadaşı, o kadar!’ demiş.” Yukarda da yazdım ya, yeni jenerasyonda da bu kavram var. Sütlü nescafe ne güzel. Anam ne diyim, sütlü nescafe de olduk...(...)

Haber Bağlantıları;  Tamamı- http://facebook.com/esmeray.cadi/posts/10150719763977722