Çarşamba, 15 Şubat 2012
10 Şubat 2012 Cuma günü, İzmir Yenikapı Tiyatrosu’nun organize ettiği Fransız Kültür Merkezi’ndeki Cadının Bohçası oyununda, bayağı yaşlı bir amca oyunu izlemeye gelmişti. Ön sıralarda pür dikkat oyunu izliyordu. (Oyun anlatım ve interaktif olduğu için yer yer görebiliyorum izleyenleri.) Oyun arasında amcanın yaşını da öğrendim; 85 yaşındaymış.

Oyunun ikinci bölümü başladı ve amca ayağa kalktı, bağırdı. Eyvah! dedim, amca ne yapacak şimdi? Ya küfür ederse ya da benzeri bir şey derse diye düşünürken... “Yavrum, sana ne acılar çektirmişler” dedi. Ben sana kurban olayım. Gel seni öpeyim! Diyarbakırlıyım ben de, dedi amca. Koştum, amcanın elini öptüm; sarıldı bana. Oyun bittikten sonra amca beklemiş beni, yine bağırdı bana. “Hemşerim gel sana gene sarılayım, gideceğim” dedi. Gittim, sarıldık amca ile. “Aslında ben Diyarbakırlı değilim” dedi. Kızı fotoğrafımızı da çekti, vedalaştım.

Aslında İzmirli olan ama bir anda kendini Diyarbakırlı hisseden amcadan sonra beni bir yere davet ettiler Yenikapı Tiyatrosu’ndan arkadaşlarım. Kahve içmeye gittik. Sohbet esnasında arkadan bir kaç kişi de farklı tepkiler göstermiş. Önce Kürt oluşuma sonra da travesti oluşuma... “İ..., ne diye oyuncu olmuş, bundan oyuncu mu olur?” demişler hatta. Farklı tepkiler olunca susmuşlar. Aslında çok güzel! dedim arkadaşlara; herkesin ezberi farklı, kimisi bozuluyor işte, kimisi de yüzleşemiyor kendileri ile. Kimi sevimli amca gibi dayanamayıp bağırır, kimisi de aynaya bakmaya korkar, diğer işi hakarete vardıran eleştirenler gibi...

Haber Bağlantıları; Tamamı KaosGL

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.