yasal düzenleme etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Uluslararası Af Örgütü, 'Ayrımcılıkla Mücadele' yasa tasarısına lezbiyen, gey, biseksüel ve transların da (LGBT) dahil edilmesini istiyor . Örgütün Türkiye raportörü Andrew Gardner: "Ayrımcılık yapan ayrımcılıkla mücadele yasası olmaz"

Popüler bir mağazadaki soyunma kabinine girmelerine izin verilmiyor. İngilizce öğrenmek için başvurdukları kursa ‘yer olmadığı’ için kabul edilmiyorlar. Evden kuaföre yürürken sokakta durduruluyor, ‘kamuyu rahatsız etmekten’ 69 lira ceza yiyorlar. Tutmak istedikleri evin kirası bir anda iki katına çıkıyor. Polisten şiddet görüyorlar ama Taksim İlkyardım yaralarını belgelemeyi dahi reddediyor.
Ahmet bir gece evden dondurma almak için çıkıyor, vurularak öldürülüyor. Sokakta, aylardır onu gey olduğu için ölümle tehdit eden babasının bir arkadaşının arabası görülüyor. Ahmet öldükten ancak üç ay sonra hakkında tutuklama emri çıkarılan baba, çoktan kayıplara karışmış. Hepsinin tek ortak noktası lezbiyen, gey, biseksüel ve trans olmaları.
Sabancı Üniversitesi’nin bu yılki araştırmasına göre iki kişiden birinin ‘Eşcinselle yan yana yaşamak istemem’ dediği ülkemizde bir şeylerin yolunda gitmediği bariz.
Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’deki LGBTT bireylerin (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, travesti) durumunu özetlediği raporu hazırlamak için ülkenin dört yanından 80 kişiyle konuştu (İçişleri Bakanlığı, Emniyet Müdürlüğü ve Beyoğlu Belediye Başkanlığı Af Örgütü’yle görüşmeyi reddetti).
Raporda trans olduğu için sekiz ay boyunca abisi tarafından odasındaki kalorifere zincirlenen Diyarbakırlı Irmak’ın, gey olduğu için askerlikte bölüktekilerden ayrı bir koğuşa kapatılan İzmirli Asil’in, polis tarafından sokakta durdurulup copla dövüldükten sonra bir otoyola bırakılan seks işçileri Ebru ve Elçin’in hikayeleri var.  Radikal >>
 

Ergül ERNUR
   Feminist Atölye aktivistleri, Fasıl 154 Ceza Yasası kapsamında eşcinsel ilişkiyi suç sayan yasanın ivedilikle kaldırılmasını talep etti.
   Feminist Atölye Aktivisti Doğuş Derya, KKTC devleti Anayasası’nın demokrasi, eşitlik ve insan haklarından bahsederken, başka yasalarıyla toplumun bir kesimini sırf cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri dolayısıyla ayrımcılığa maruz bıraktığını söyledi.
   Toplumsal ihtiyaç ve talepleri Cumhuriyet Meclisi’ne taşımak üzere seçilen milletvekillerini, lezbiyen, gey, biseksüel, transgender ve queer (LGBTQ) bireylerin yaşamlarında ayrımcılığın etkisini en fazla hissettiği eğitim, sağlık ve çalışma hayatında pozitif eylem yasalarıyla ayrımcılığın önüne geçmeye davet eden Derya, cinsiyet kimliğinden dolayı kimsenin ayrımcılığa maruz kalmaması gerektiğini vurguladı.
   2008 yılından beri Kıbrıs’taki kadınların istihdam, siyasi mekanizmadaki temsiliyeti ve benzeri konularda erkeklerle eşit düzeye gelmesi için çalıştıklarını belirten Derya, şiddete karşı da mücadele ettiklerini söyledi.
   Derya, kadınları dışlayan sistemin eşcinselleri de dışladığının farkında oldukları için homofobiye karşı mücadele verenlere de destek olduklarını ifade etti.
   Uluslararası Homofobi Karşıtı Günü dolayısıyla basın açıklaması yapan Feminist Atölye, “Homofobi, bifobi ve transfobinin olmadığı bir dünya mümkün!” sloganıyla Fasıl 154 Ceza Yasası’nı da eleştirdi.
   Ceza Yasası’nın İngiliz döneminden olduğunu ve günümüz koşullarına göre “geri kaldığını ve ihtiyaçları karşılamadığını” düşünen Derya, söz konusu yasada taciz ve tecavüz gibi suçların cinsiyetçi bir dille ifade edildiğini söyledi. Derya, Ceza Yasası’nda eşcinsel ilişkinin suç kabul edildiğini bunun da eşcinselleri suçlu kıldığına dikkat çekerek “Bu bir ayrımcılıktır, kabul edilemez” dedi.
  
“Ayrımcılığın önüne geçilsin”
 
   Basın açıklamasında ise, KKTC devletinin Anayasası, demokrasi, eşitlik ve insan haklarından bahsederken, başka yasalarıyla toplumun bir kesimini sırf cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet kimlikleri dolayısı ile ayrımcılığa maruz bırakıldığı ifade edildi.
    Açıklamada, Cumhuriyet Meclisi’nin, 25 Nisan 2008 tarihinde Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği tarafından meclis eski Başkanı Fatma Ekenoğlu’na sunulan, Fasıl 154 Ceza Yasası Değişiklik önerisini tartışmaya açmadığı savunularak şöyle denildi:
   “Yasa önerisinde eşcinsel ilişki suç olmaktan çıkarılıyor; bireylerin bedenlerine uygulanan taciz ve tecavüz gibi eylemler ahlak kavramı altında değerlendirilmekten çıkarılıyor ve bireyin bedensel bütünlüğüne yapılan saldırı olarak güncel Birleşmiş Milletler tanımlamasına göre hem erkek hem de kadın için uyarlanıyordu. Fakat KKTC Meclisi İngiliz sömürge yönetiminden miras kalan ve artık güncelliğini yitirmiş taciz ve tecavüz yasaları suçların önüne geçebileceğini öngörüyor olmalı ki, değişiklik önerilerini kaale almıyor!” 
Cinsiyet geçişinde masrafları karşılanmalı
   KKTC devletini, cinsiyet geçişi/beden inşası operasyonlarına sırf birey ve doktor arasında yaşanan özel bir durum olarak değerlendirmekten vazgeçmeye de çağıran aktivistler, yetkilileri, operasyon masraflarını karşılamaya ve bu tür operasyonlarda birey sağlığını güvence altına alma yönünde bir takım iyileştirici standartlar geliştirmeye davet etti.
   Aktivistler, bu yönde atılacak adımların, devletin birey bedeni üzerinde tahakküm mekanizmaları yaratmasına mahal vermeden (uzun psikiyatrik/hukuki süreçler, kısırlaştırma /”sterilization” ve önceden evli ve çocuk sahihi olmama gibi) atılması gerektiğinin altını çizdi.
AB’den tam destek
   Avrupa Birliği’nin (AB) Yüksek Düzeyde Temsilcisi Catherine Ashton da,
 Uluslararası Homofobi Karşıtı Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, tüm özgürlüklerin, cinsiyet ayrımı yapmaksızın uygulanacağını söyledi.

Kaynak Kıbrıs Gazetesi

 

İlgili Haberler

Ayrımcılıkla Mücadele Yasa Tasarısı

Çok büyük bir ihtiyacı karşılamaya hazır bir kanun taslağı karşısındayız. Ancak taslağı getiren Hükümet'in Başbakan'ının, neredeyse aynı gün "Yüz bin Ermeni'ye" sınırdışı tehdidinde bulunması, zihniyet olarak daha alınması gereken ne çok yol olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Ankara - BİA Haber Merkezi
20 Mart 2010, Cumartesi
Hükümet 2009'un sonlarında, "Demokratik Açılım"ın bir adımı olarak düzenlemeyi vaad ettiği  "Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Tasarısı Taslağı"nı görüş almak üzere, Strateji Geliştirme Başkanlığı tarafından Barolara, Akademik çevrelere, STK'lara ulaştırıldı. Taslak, basında haklı olarak, geniş bir yankı buldu. Bu nedenle konuya ilişkin yazı yazmakla, usulsüz bir iş yapmış olmayacağız, sanırım.  
Tasarı, daha ilk okuyuşta, demokratikleşmenin çok önemli bir adımı olarak nitelendirilmeyi hakkediyor, diyebilirim.  
Ancak taslakların genellikle yazılı bir gerekçesi olurken, bu taslakta, "gerekçe" yok. Daha doğrusu ayrıca eklenmemiş. Sanırım bunun nedenlerinden biri, açık ve herhalde çok ağır bir özeleştiriden kaçınmak, bir de, taslak okunduğunda, gerekçenin zaten fazlasıyla maddelerin lafzında ve ruhunda giderildiğinin, kesin olarak görülebilmesinden, olmalı.  

Çok sayıda önemli madde 

Taslağın, "Amaç ve Kapsam" başlıklı 1.Maddesinde yer alan, "bireylerin eşit muamele görme ve ayrımcılığa tabi tutulmama haklarının korunması" son derece çarpıcı.  
Bu ilk madde, pek çok kişi ve çevrenin Cumhuriyet tarihini, aynı zamanda seksen küsur yıllık eşit muamele görmeme ve ayrımcılığa tabi tutulma tarihi olduğu yönündeki görüşlerini de, örtülü olarak ama net bir şekilde doğrulayan bir resmi özeleştiri gibi okunabilir.  
Bu özeleştirinin aynı maddenin devamında, "yasama, yürütme ve yargı organları ile gerçek ve tüzel kişilerin eşitlik ilkesine ve ayrımcılık yasağına uygun davranmasının sağlanması" olarak açık seçik olarak belirlenmiş olması da, özeleştiriyi, esas olarak "Yasama-Yürütme-Yargı" erkleriyle birlikte oldukça somut öznelere kavuşturmaktadır. 
"Tanımlar" başlıklı, 2. Madde de yer alan, "Doğrudan ayrımcılık","Dolaylı ayrımcılık", "Taciz", "Ayrık tutma", "Mağdurlaştırma", "Ayrımcılık talimatı", "Makul düzenleme", "Nefret söylemi", "Cinsiyet", "Cinsel kimlik","Varsayılan temele dayalı ayrımcılık", "Irk", "Etnik köken", "Vatandaşlık", "Vatansız", vb kavramlar ise, hayatın içinden en acımasız gerçeklerine dokunarak süzülen, büyük farkındalık yaratan, her bir tanım, birer güçlü sütun gibi, taslağın temellerine yerleştirilmiştir.
"Eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı, yasak kapsamındaki ayrımcılık türleri" başlıklı 3. Maddesi ise başlı başına bir mevzuat gibi durmaktadır. Devamı




Blogger tarafından desteklenmektedir.