kktc etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Unspoken / Konuşulmayan* projesi kapsamında hazırlanan yeni billboard kampanyası kimsenin cinsel yönelim ve/veya cinsiyet kimliğinden dolayı ayrımcılığa uğramadan ve ötekileştirilmeden insan olarak yaşayabilmesi adına dikkat çekmek için yapıldı.

Facebook/unspoken.konusulmayan
Billboardlarda “lezbiyen”, “gey” , “biseksüel” , “heteroseksüel” , “transseksüel” ve “interseks” gibi cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği çeşitliliklerinin açıklamaları mevcuttur.

Kampanyanın hedefleri arasında homofobi, bifobi, transfobi gibi önyargıları dönüştürmek bulunuyor.



                                                         Kuir Kıbrıs Derneği - Queer Cyprus Association


*"Odadaki Fil, konuşulmaktan kaçınılan veya göz ardı edilen bariz gerçeklikleri anlatmak icin kullanılan metaforik bir deyiştir."
Konuşulmayan, Lezbiyen, Gey, Biseksüel,Trans ve İnterseks (LGBTİ) haklanyla ilgili Kıbrıs
Türk toplumunda diyaloğu guçlendirmeyi amaçlayan bir projedir. İki yıl sürecek olan
proje Avrupa Birliği tarafından "Kıbnslı Sivil Toplum Harekette Programı" altında
desteklenmekte ve Kıbrıs Toplum Medyasi (CCMC) tarafından, Kuir Kıbrıs ve Thomson
Vakfı ortaklığı ile yürütülmektedir.



@Unspoken Project


Ceza Değişiklik Yasa Önerisinin bugün Meclis’te kabul edilmesi, senelerdir çeşitli hükümetler tarafından
ötelenen ve tartışılmayan insan ihlallerinin önüne geçebilmek için önemli bir adım oldu. Kıbrıs’ın insan hakları ihaleleri ile değil, demokrasi, adalet ve özgürlükler ile anılan bir ülke olması yönünde kalıcı bir adım atıldı. Bu yasa ile kadınların, LGBTQ bireylerin, çocukların ve engelli bireylerin ceza yasası kapsamlarında korunması ve İngiliz sömürge zamanlarından yasada bulunan, çağdaş suç tanımlamalarından uzak çeşitli maddelerin insan hak ve özgürlükleri açısından iyileştirilmesi sağlanacaktır.  İdam cezasının da kaldırılması bunların başında gelmektedir. Ayrıca kadına yönelik şiddet ve istismar suçları yeni Ceza Yasası kapsamında genişletilmiştir. Böylelikle ataerkil sistem tarafından ötekileştirilen ve görmezden gelinen başta kadınlar olmak üzere tüm bireylerin bugüne kadar süregelen hak ihlalleri artık engellenmiş olacaktır. Yasa içerisinde özellikle senelerdir birçok LGBRQ bireyi mağdur eden, erkekler arası eşcinsel ilişkiyi yasaklayan 171.maddenin kaldırılması, bunun yanında kadınlar ve erkeklere yönelik cinsel tecavüz, taciz ve şiddet gibi önemli suçların ceza tanımlarının genişletilmesi, “ahlaka aykırı” değil, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenmiş suçlar olarak tanımlanması önemli yeniliklerdir. Bunların yanında, özellikle son dönemde medyada da sıkça karşımıza çıkan bireylerin cinsiyet, cinsel yönelim veya cinsel kimliğinden dolayı aşağılanmasına yol açan söylemler de ceza kapsamına alınmıştır. Böylece nefret söyleminin yaygınlaşmasının önüne geçilmek hedeflenmiştir.
Bizler Feminist Atölye olarak Ceza Yasası’nın değiştirilmesinde emek koyan siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ve aktivistlere teşekkürlerimizi iletir, bundan sonra da sürdürülecek insan hak ve özgürlükler mücadelesinde onlara dayanışma içerisinde olacağımızı bildiririz.
Yaşasın Feminist Dayanışma!
Yaşasın Hakların Özgürlüğü!


FEMİNİST ATÖLYE (Basın Bildirisi)



Eğer, Ceza (Değişiklik) Yasa Tasarısı onaylanırsa, eşcinsel ilişkinin suç sayıldığı KKTC'de "suç" korunmaya alınacak.


  • Buna göre, her kim cinsel tercih ve cinsel yaşamından dolayı, bir kişiyi yasa dışı bir uygulamaya maruz bırakırsa veya cinsel tercih ve cinsel yaşamlarından dolayı hakaret ederse veya onu nefret edilen, tiksindirilen durumuna düşürürse “Cinsel Tercihe Yönelik Nefret” suçu işlemiş olacak. Suçu işleyen kişi, mahkûmiyeti halinde 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilecek.

Yasanın şimdiki hali;


Doğaya aykırı suçlar
171. Her kim -
(a]] Doğa düzenine aykırı olarak herhangi bir kişi ile cinsi münasebette bulunur; veya
(b]] Doğa düzenine aykırı olarak bir erkeğin kendisi ila cinsi münasebette bulunmasına müsaade ederse ağır bir suç işlemiş olur ve beş yılı geçmiyen hapis cezası ile cezalandırılır.
Şiddet kullanarak doğaya aykırı suçlar
172. Her kim, yukarıdaki 171. maddede sözü edilen suçlardan birini şiddet kullanarak işlerse ağır bir suç işlemiş olur ve on dört yılı geçmeyen hapis cezası ile cezalandırılır.
Teşebbüs
173. Her kim, 171. maddede sözü edilen suçlardan birini işlemeye teşebbüs ederse, ağır bir suç işlemiş olur ve üç yılı geçmeyen hapis cezası ile cezalandırılır."


Haber İlgi/Bağlantıları;
 http://www.gundemkibris.com/tecavuze-muebbet-geliyor-54430h.htm

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Hasan Bozer, ülkede temaslarda bulunan Avrupa Parlamentosu (AP) Sosyalist Grup Milletvekili Michael Cashman’ı kabul etti.
Cashman’a ziyaretinde CTP Milletvekilleri Fatma Ekenoğlu ile Sibel Siber ve Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği ‘nin iki üyesi de eşlik etti.
CASHMAN
Homofobiye ve homoseksüelleri etkileyen yasalara karşı mücadele veren sivil toplum örgütleri, siyasi partiler ve parlamenterlere destek vermek istediğini ifade eden Cashman, kaldırılması gereken ve kaldırılabilmesi için siyasi desteğe gereksinim duyulan konuyla ilgili ceza yasaları konusunda adım atılıp atılamayacağını görmek amacında olduğunu da kaydetti. Cashman söz konusu ceza yasalarında değişikliğin azınlık haklarının korunması yönünde önemli bir sinyal olacağını da ifade etti.
Ziyarette konuşan Michael Cashman üç yıl önce Cumhuriyet Meclisi’ne aynı konuyla ilgili olarak gerçekleştirdiği ziyareti hatırlatarak, bu süre zarfında bir arkadaş ve dost bir siyasetçi olarak adaya yaptığı ziyaretlerde konunun takibini yaptığını söyledi.
Homoseksüelliği suç sayan İngiliz koloni kanunlarının korkunçluğu konusunda bir fikir birliği olduğunu dile getiren Cashman, ceza yasalarının fasıl 154 171 ve 173’üncü maddelerinin kaldırılmasıyla ilerleme elde edilebileceğini ve bunun çok iyi bir başlangıç olacağını belirtti.
Aynı zamanda azınlıkların haklarının korunması ve yasalar önünde herkesin eşit olması yönünde de bir gereksinim olduğunu dile getiren Cashman, bu tür yasa çalışmalarının İngiltere’de 1997 yılında yapıldığını, bir çok Avrupa ülkesinde bu çalışmaların tamamlandığını kaydetti ve Kuzey Kıbrıs’ta da bu ceza yasalarından artık kurtulunması gerektiğini söyledi.
Cashman, bazı AB ülkelerinin Dış İlişkiler Komitesi’nde çalıştığını ve bu ülkelerin cinsellik, cinsel tercih ve cinsel ayırımcılıkla ilgili bu yasaları AB müktesebatının bir parçası olarak AB üyeliği öncesinde meclislerinde onaylamak durumunda olduklarını anlattı.
Bugünkü ziyareti ile 3 yıl önce gerçekleştirdiği ziyaret arasında bir fark olduğunu söyleyen Cashman, şimdi, “Avrupa Komisyonu’nda eşcinselliğin suç olarak düzenlendiği tek ülke olarak kalan Kuzey Kıbrıs’ta eşcinselliğin suç kapsamından çıkarılması için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de(AİHM) yasal süreç başlatılmış olduğunu” söyledi.
Cashman, hızlı bir şekilde çalışma yapılıp meclisin AİHM’den önce adım atabileceğini düşündüğünü de söyledi ve bir çok ülkede konunun buradakiyle aynı yoldan çözüldüğünü hatırlattı.(...)


Cashman’ın cinsel yaşam ve bireysel tercihler konusundaki düşüncelerini anladıklarını ifade eden Bozer, “Ama tabi anlamakla beraber önceliklerimiz vardır” diye konuştu.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin ortadan kaldırılması yönünde yoğun bir çalışma içinde olduklarını söyleyen Bozer, önce bunu çözeceklerini, iki konuyu paralel olarak çözmenin belki de daha uygun olduğunu ancak söz konusu konunun da tartıştıkları bir gündem olduğunu söyledi.
Eşcinselliğin bireysel bir tercih olduğunu anladıklarını ancak çocuğa ve kadına yönelik şiddete öncelik verdiklerini söyleyen Bozer, bu konudaki yasal düzenlemenin de gündemlerinde olduğunu söyledi.
Konunun bir sıra dahilinde ele alınacağını belirten Bozer, eşcinselliğin demokratik bir insan hakları ilkesi olduğunu kabul ettiklerini ve ne yapabileceklerini tartıştıklarını ifade etti.
 

Haber Bağlantıları; http://www.kktcenf.org/tr/index.asp?sayfa=haberdetay&newsid=4053

Avrupa Parlamentosu, Kıbrıslı Türkler için Yüksek Seviyede Temas Grubu Üyesi Rum kökenli İngiliz Marina Yannakoudakis,son zamanlarda Kuzey Kıbrıs’ta homoseksüel (gay) hakları ile ilgili yaşanan tutuklular çevresinde, Avrupa Parlementosu çatısı altında lobicilik faaliyetlerine başlamıştı.

Özellikle, yürürlülükte olan yasadan dolayı, yaşanmış olan tutuklulukların ertelenmesini ve yasanın Avrupa Birliği Normlarına uygun olarak değiştirilmesi konusunda Kıbrıslı Türk lider Derviş Eroğlu’nun sorumluluk almasını gerektiği konusunda uyarmıştı. Bu talebin karşısında, Eroğlu’nun danışmanı Dr. Hasan Güngör sessiz kalmayıp, Marina Yannakoudakis’e cevap niteliğinde bir mektup gönderdi.

Dr. Güngör yazmış olduğu mektupta, medyada söylenenlerin aksine, olaylarda ismi geçen iki eşcinsel erkeğe karşı tutuklama emri alınmamıştır. Bu mektubun devamında ise polisin konu hakkında polisin detaylar hakkında araştırmalarının devam ettiğini ve araştırmalar çerçevesinde alınacak olan kararlarda savcılığın olayla ilgili yasal değerlendirmeyi en hassas şekilde almasını beklediklerini belirtti. Buna ek olarak Güngör, Derviş Eroğlu’nun hiçbir şekilde, Yannakoudakis’in tutuklulukların ertelenmesi talebi karşısında hukuksal çerçevede karar almasının söz konusu olmadığına değindi.

Ayrıca Dr. Güngör, yürürlülükte olan yasanın kaldırabilmesi için, yasal sürecin devam ettiğini ve her zaman içinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin aldığı kararların iç hukuktan üstünlüğünün farkında olduklarının altını çizdi. Mektubun son kısmında ise, Dr. Eroğlu'nun, yürürlülükten eşcinsel haklara karşı duran yasanın iptaliyle ilgili adımların atılacağını ve konuyla ilgili yeni, çağdaş bir kanunla ilgili çalışmaların başlatılacağına dair söz verdi.

Marina Yannakoudakis, Dr. Derviş Eroğlu’nun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının üstünlüğünü vurgulanmasında dolayı olan memnuniyetini dile getirdi. Fakat Kuzey Kıbrıs’ta konuyla ilgili olan tutuklama kararlarının ertelenme talebini geri çevrilmesi konusundaki üzüntülerini dile getirdi.

Ayrıca 29 Ocak’tan beri konuyla ilgili soruşturma açılan iki erkekle ilgili hiçbir yasal tutuklama kararının olmamasına karşın, yürütülen polis soruşturması hakkında endişe duyduğunu vurguladı. Bunlara ek olarak, Kuzey Kıbrıs Eşcinsel ve Homofobi’ye karşı İnisiyatifi tarafından bilgilendirilen Yannakoudakis, Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde halen eşcinsellerin cezaevinde alı konulduğunu belirtti. Sonuç itibariyle, Kuzey Kıbrıs’ın insan hakları ile uyumlu olarak eşcinselere karşı almış olduğu insanlık ve çağdışı uygulamaların sonlanmasını ümit ettiğini dile getirdi.

Haber Bağlantıları;.abhaber.com/ozelhaber.php?id=12841



Kıbrıs’ın kuzeyinde iki kişi ‘doğaya aykırı eylem’ iddiasıyla suçlanarak mahkeme önüne çıkarıldı. Kıbrıs’ın kuzeyi, Avrupa’da eşcinsel ilişkinin suç olarak düzenlendiği son bölge.
Eski Kıbrıslı Rum bakan Michael Sarris’in  ve iki kişinin aynı nedenlerle Ekim 2011’de son derece görünür tutuklanması sonrasında, toplum lideri Derviş Eroğlu Ceza Yasası’nın değiştirileceğine dair söz vermişti.
Madde 171-173 halen eşcinsel ilişki için beş yıl ve ‘bu suçların’ işlenmesine teşebbüse de üç yıl hapis cezası öngörmektedir.
Ancak, Kıbrıslı Türk toplumundan kaynaklar önceki suçlamalardan dolayı cezaevinde bulunan iki kişinin 'doğaya karşı eylem' ile suçlandığını ve 29 Ocak'ta mahkemeye çıkarıldığını rapor ettiler. Bireylerin kendilerini temsil eden avukatları yoktu.
Avrupa Parlementosu LGBT İntergrubu, Eroğlu’nun Ceza Yasası’nın 171-173 maddelerinin yürürlükten kaldırılmasına dair vermiş olduğu sözlerinin somut eylemleme dönüşmemesi dolayısı ile oldukça endişeli. AB parlementeri Marina Yannakoudakis’e gönderdiği mektubunda Eroğlu ilgili yasaların düzenlenmesine yardımcı olacağı taahhüdünü vermişti. Toplumcu Demokrasi Partisi’nin meclis gündemine taşıdığı değişiklik önerisi ise hala yasa olarak düzenlenmedi.
AB parlementeri Eleni Theocharous, LGBT İntergrubu Kıbrıslı üyesi,  “Vatandaşların sadece kendi cinsel yönelimleri dolayısı ile kovuşturulması, temel insan haklarının kabaca ihlal edilmesi anlamına gelmektedir. Kıbrıs’ın işgal bölgelerindeki Türkiye’ye bağımlı yönetimi, tutuklanan iki kişiyi serbest bırakmaya ve haklarında yürütülen hukuki süreci geri çekmeye çağırıyorum.” yorumunu yaptı.
Eleni Theocharous, “Avrupa Parlementosunu ve uluslararası topluluğu Türkiye üzerine Kıbrıs sorununun çözümü yönünde baskı yapmaya, bu şekilde AB hukukunun adanın tamamında uygulanmasını sağlamaya çağırıyorum”.
AB parlementeri, LGBT İntergrubu eş-başkanı Michael Cashman “Yürürlükteki Ceza Yasası insanların yaşamlarına zarar vermektedir ve Derviş Eroğlu’nun verdiği sözleri somut icraatlar takip etmelidir. Bireysel olarak kendisiyle, diğer liderlerle ve sivil toplum örgütleriyle buluşmak ve Avrupa’da keza dünyanın hiçbir yerinde yeri olmayan bu çağdışı yasanın yürürlükten kaldırılmasını cesaretlendirmek için Kıbrıs’a gideceğim.”
Michael Sarris Kıbrıs’ın güneyine geçerek kovuşturmadan kurtulmuş lakin Ekim 2011 tarihinde tutuklanan iki kişinin kovuşturması Kıbrıs’ın kuzeyinde hala devam ediyor.


Haber Bağlantıları;
Avrupa Birligi LGBT Haklari Intergrubu`nun yasanan son tutuklamalar ile ilgili yapmis oldugu aciklamasi. http://queercy.org

Londra’dan Avrupa Parlementosu Milletvekili Kuzey Kıbrıs`taki eşcinsel ilişkilerle ilgili son tutuklamaları kınadı
Brüksel, 1 Şubat 2012 – Kuzey Kıbrıs’taki eşcinsel ilişkiyi yasaklayan yasanın kaldırılması ile ilgili kampanya yürüten Avrupa Parlementosu muhafazakar üyesi bugün adada “doğaya aykırı cinsel ilişki” dolayısıyla gerçekleşen tutuklamaları kınadı.
Avrupa Parlementosu Londra milletvekili Marina Yannakoudakis Avrupa’da eşcinsel ilişkinin yasak olduğu son yer olan Kuzey Kıbrıs’taki yasanın kaldırılması için Kıbrıslı Türk lider Dr. Derviş Eroğlu ile bir süredir görüşmeler yapmaktaydı. Dr. Eroğlu’nun yasanın kanundan çıkarılması yönünde imza koyacağı konusunda verdiği garantiye rağmen Fasıl 154, 171. Madde kullanılarak tutuklamalar gerçekleştirilmeye devam etmektedir.
Son tutuklamalar 29 Ocak 2012’de Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde gerçekleşti. Biri Nijerya vatandaşı olan iki erkek tutuklu, ‘doğanın düzenine aykırı’ cinsi münasebet dolayısıyla tutuklandı. Bu son 8 ay içerisinde 171. Maddeye dayanarak gerçekleşen üçüncü tutuklamadır.
“Dr. Eroğlu bana Kuzey Kıbrıs’taki bu yasanın kaldırılacağı yönünde iki kez söz verdi. Şu ana kadar verdiği sözlere güvendim, ancak şimdi bu sözleri yapacağı icraatlarla desteklemesi gerekmektedir.”   
“171. Madde altında gerçekleştirilen tutuklamaların acilen durdurulması ve geçtiğimiz ay tutuklanan şahısların da daha fazla gecikmeden hemen serbest bırakılması gerekmektedir. Toplumcu Demokrasi Partisi tarafından sunulan yasa önerisinin mecliste ivedilikle görüşülerek başka adli hataların gerçekleşmeyeceğinin garanti altına alınması ve Dr. Eroğlu’nun yasanın kaldırılması yönünde verdiği imza sözünü tutması gerekmektedir.”
“Aynı zamanda Kıbrıs`ta Türkçe yayınlanan ve en çok okunan gazete olan ‘Kıbrıs’ gazetesinin bu tutuklamaları yayınlama şekli de beni endişelendirmektedir. Gazete ilgili kişilerin isimlerini ve hatta fotoğraflarını yayınlamış ve tutuklamaları küçük düşürücü bir dille haber yapmıştır. Kuzey Kıbrıs`taki tüm yetişkinlerin yargılanma veya küçük düşürülme korkusu olmaksızın, hemcinsi veya karşı cinsle rızaya dayalı cinsel ilişki yaşayabilmesini sağlayabilmek için sadece yasaların değil, aynı zamanda bu konudaki tavırların da değişmesi gerekmektedir.
Marina Avrupa Parlamentosu Kıbrıslı Türkler ile Yüksek Seviyede Temas Grubu üyesidir.

Homofobiye Karsi Inisiyatif info@queercy.org

22 Ekim 2011 tarihinde Toplumsal Cinsiyet ve Azınlıklar Enstitüsü’nün çağrısıyla ülkemiz psikologları bir araya gelerek eşcinselliğin algılanışı ve meslek etiği çerçevesinde toplumun sahip olması gereken tutumları temel alan bir toplantı düzenlemiştir. Ülkemiz psikologlarının, cinsel yönelim ekseninde ayrımcılık yapılmaması, cinsel yönelimin bir hastalık olmadığı ve hiçbir psikolog veya uzman tıp doktoru tarafından tedavi edilmeye çalışılmaması gerektiğine yönelik açıklamaları, duyarlılıkları ve halkın farkındalığını artırmak için gösterdikleri sorumluluktan dolayı Toplumsal Cinsiyet ve Azınlıklar Enstitüsü olarak teşekkür ederiz. Psikologlar, cinsel yönelimin bilinçli bir seçim ya da tercih değil, doğuştan getirilen bir özellik olduğunu vurgulayarak, farklı cinsel yönelimleri heteroseksüelliğe dönüştürme odaklı psikolojik terapilerin zaman, para ve enerji kaybı olduğunu ve kişinin benlik saygısı ve özdeğerine de büyük zarar verdiğini ifade etmişlerdir. Psikologların özenle hazırladıkları bilgilendirme raporu şöyledir:

Psikoloji Biliminde Cinsel Yönelim ve Homofobi
Biyolojik Cinsiyet kavramı, genelde anatomik olarak kadın ve erkek oluşumuzu ifade eder. Ancak, bu kavramın ötesinde ‘Toplumsal Cinsiyet’ dediğimiz, kadın ve erkek olmakla ilgili sonradan edinilen rolleri içeren kavram, toplumsal tutum ve davranışlarımızı etkileyen bir etmen olmasından ötürü, biz psikologlar açısından oldukça önemli bir kavramdır.   Toplumsal cinsiyet kavramı zaman zaman, genel kabul gören erkek ve kadın davranışlarını belirlemek ve bunlar dışında kalan davranışları kötülemek için ne yazık ki bir baskı unsuru olarak kullanılabilmektedir.  Bu noktada ‘Cinsel Yönelim’in mutlak biçimde kadın ve erkek toplumsal cinsiyet rollerine uygun olması gerekmediği unutulmamalıdır.

Cinsel Yönelim; belli bir cinsiyetteki bireye karşı süregelen duygusal, romantik ve cinsel çekimi ifade eder. Toplumda süregelen ‘cinsel tercih’ veya ‘cinsel seçim’ gibi söylemler yanlıştır ve kullanılmamalıdır. Zira, cinsel yönelim bilinçli bir seçim ya da tercih değildir, doğuştan getirilen bir özelliktir! Birçok birey, kendi cinsel yönelimini ergenliğinin ilk dönemlerinde (yaklaşık 10 yaş), çoğu zaman henüz cinselliği yaşamadan önce fark eder.

Cinsel yönelimin en temelde kabul edilen 3 çeşidi olmasına rağmen, (1-Heteroseksüellik,            2- Eşcinsellik [Homoseksüellik], 3-Biseksüellik) günümüzde birçok uzman ve birey, cinselliğin keşfinin bir ömür boyu sürebileceğini, dolayısıyla bu üç yönelim şekli arasında da derecelerin olduğunu savunmaktadır.

Temelde kabul edilen 3 cinsel yönelim şekli şöyledir:
*         Heteroseksüellik:  Kişinin yalnızca (veya öncelikli olarak) karşı cinsiyetten birine yönelmesi
*         Eşcinsellik (homoseksüellik): Kişinin yalnızca (veya öncelikli olarak) kendi cinsiyetinden birine yönelmesi
*         Biseksüellik: Kişinin (illa ki aynı zaman diliminde olmamak suretiyle) her iki cinsiyete de yönelmesi.

Eşcinsellik, 1973 senesinden beri, psikolojik bir rahatsızlık (hastalık) olarak kabul edilmemektedir. Ancak, bilimsel olarak kesin olan bu bilgiye rağmen birçok toplum, heteroseksüellik dışındaki diğer cinsel yönelimleri halen cinsel bir sapkınlık ve hastalık olarak görme eğilimindedir. Bu nedenle, bazı insanlar uzun süre farklı cinsel yönelimlerini heteroseksüelliğe dönüştürme mücadelesinde bulunmakta, bunun için psikolojik yardım alma gereği duymakta, fakat doğal olarak başarılı olamamaktadırlar.

Ne yazık ki, kendini psikolog ve/ya psikiyatrist olarak tanımlayan, Psikolojik Sağlık alanında çalışan bazı ‘uzmanlar’ da, farklı cinsel yönelimi olan bu bireylere ve ailelerine cinsel yönelimin (ör: eşcinselliğin) değiştirilebileceği (tedavi edilebileceği) yönünde boş vaatlerde bulunmaktadırlar. Cinsel yönelimi değiştirme girişimlerine odaklı bu terapilerin (Onarım ve/ya Dönüştürme Terapisi olarak da bilinmektedir) başarılı olduğuna dair hiçbir bilimsel bulguya rastlanmamakla birlikte, bu terapilerin zaman, para ve enerji kaybı olduğu, tedaviyi alan birey ve yakınlarına boş yere umut vermesinin yanında, kişinin benlik saygısı ve özdeğerinde de büyük zarara yol açtığı bilinmektedir. Tüm bu söylenenler ışığında, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan psikologlar olarak aşağıdaki bilgileri kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz:
*         Eşcinsel veya biseksüel olmak, doğuştan gelen bir özelliktir. Değiştirilemez, hastalık değildir ve dolayısıyla tedavi de edilemez. Bu gerçeğin aksini savunan,  ‘Onarım ve/ya Dönüştürme Terapisi’ adıyla çalışma yürüten psikolojik sağlık çalışanlarının (psikiyatristler ve psikologlar) görüşlerine itimat edilmemelidir. Zira bu ‘uzmanlar’, Psikoloji Disiplini’nin en temel etik ilkeleri arasında bulunan, bireyin temel haklarına, onuruna, özel yaşamına ve özgürlüğüne saygı duyma anlamına gelen ‘İnsan Haklarına Saygı ve Ayrımcılık Yapmama’ ilkesini ihlal etmektedirler.

*         Sağlıklı ve doğru bir psikolojik hizmet verilebilmesi için, hizmeti alan kişi ile ilgili gerekli tüm bilgilerin belli kurallar içinde ve yüz yüze gerçekleşen görüşmelerle edinilmesi ve paylaşım sürerken uzman kişinin tanı ve tedavi maksatlı kullanılan tüm yöntem ve uygulamalardan hizmet alan bireyi, onun anlayabileceği bir dille bilgilendirmesi önemlidir. Bu nedenle, gazete köşelerinde, hem bireyin kendisi hem de tavsiye almak istediği konu ile ilgili yeterli ve gerekli bilgiler alınmadan psikolojik önerilerde bulunmak, mesleğimizin en temel etik ilkelerinden bir diğeri olan ‘Sorumluluk İlkesi’nin de ihlali anlamına gelmektedir.

*         Her meslek grubunun kendi içinde bir sorumluluğu vardır, ancak bazı meslek grupları birebir toplum sağlığı, bilinci, huzuru ve güvenliği ile ilişkilidir. Psikolojik sağlık çalışanları, doktorlar, hukukçular, siyasetçiler, gazeteciler, öğretmenler, polisler… vb meslek mensupları, sırf halkın geneli eşcinsel ve/ya biseksüel olmayı halen bir hastalık olarak gördüğü için, bunu pekiştirecek tutum ve davranışlar içine girmemelidir. Unutulmamalıdır ki, tüm bu farklı meslek grupları toplumu ileri götürmekle yükümlüdürler. Dünyanın çoktan terk ettiği bu düşünce, tutum ve davranışta ısrar etmek, eşcinsel ve/ya biseksüel bireyleri ‘ötekileştirmek’, ‘suçlu’, ‘hastalıklı’, ‘sapık’ ilan etmek tam anlamıyla ‘Homofobik’ olmayı ifade eder.

*         Eşcinsel ve/ya biseksüel olmak değil, ‘Homofobik’ olmak suç sayılmalıdır. Homofobi; cinsel yönelimi farklı olan bireylere yönelik nefret söylemleri, önyargı, inkar, dışlama, aşağılama, reddetme ve şiddet gibi olumsuz tutum ve davranışları ifade eder. Bu nedenle, homofobik olmak en temel insan hakkı olan ‘inancı, dili, etnik kökeni ve cinsel yönelimi ne olursa olsun kanunlar önünde eşit olma hakkı’ na taban tabana zıttır.

*         Cinsellik yaşamın doğal ve sağlıklı bir parçasıdır. Cinsel yaşam, bireylerin bedensel zevk almak adına yaptıkları bir eylem olmanın yanı sıra oldukça özel bir ilişki şeklidir. Tıpkı heteroseksüel bireylerde olduğu gibi, eşcinsel ve/ya biseksüel bireylerde de cinsellik, hayatın belirli bir kısmını kapsamakta, doğruluk, yakınlık, sıcaklık, bağlılık, saygı, güven ve romantizm gibi son derece olumlu duygularla birlikte yaşanmaktadır.

*         Heteroseksüellikten farklı cinsel yönelime sahip bireylere olan olumsuz tutum ve davranışlar ancak bilinçlendirme ve eğitim yoluyla değiştirilebilir. Bu nedenle cinsel eğitimin okul öncesi dönemlerden başlayarak ders müfredatlarına alınması hem çocuklarımızın kendilerini ve bedenlerini, hem de diğer insanların özelliklerini tanımaları ve kabul etmeleri açısından son derece önemlidir. Unutulmamalıdır ki kemikleşmiş önyargıları yenmek oldukça zordur. 

*         Cinselliğin belirli psikolojik ve bedensel olgunluğa erişmiş bireyler için istenir olduğu, henüz bu olgunluğa erişememiş bireyler için zarar verici sonuçları olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle Kuzey Kıbrıs’ta homofobik yasaların ortadan kaldırılmasının yanında, çocuk cinsel istismarını ve çocuk fuhuşunu önleyici yasaların da eşzamanlı olarak gündeme getirilmesi elzemdir. Bunun ötesinde, devlet, çocuk fuhuşuna zemin hazırlayan sosyal etmenleri ortadan kaldırmakla yükümlüdür.
 
Mesleki görev, yetki ve sorumluluklarımızın ışığında kaleme aldığımız bu yazıdaki bilimsel gerçeklerin kamuoyumuz tarafından dikkate alınmasını ve yaygınlaştırılmasını ümit eder, cinsellik ile ilgili konularda toplumumuzun ilerlemesine katkıda bulunmayı sürdüreceğimizi bilgilerinize saygılarımızla sunarız.


Bağımsız Psikologlar İnisiyatifi
Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği
Kıbrıs Türk Ruh Sağlığı Derneği


Toplumsal Cinsiyet ve Azınlıklar Enstitüsü
Gender and Minorities Institute
87 Tanzimat Sok. Suriçi, Lefkoşa
(90) 533 846 2293
genderandminoritiesinstitute@gmail.com

 Homofobiye Karşı İnisiyatif Derneği'nden




ILGA-Avrupa Yıllık Konferansı 2011’den Bildiri

ILGA-Avrupa Yıllık Konferansı 2011’e katılan 343 delege Kuzey Kıbrıs ile ilgili bir bildiriyi kabul etti.
Uluslararası Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans ve İnterseks Derneği - Avrupa Bölgesi’nin  (ILGA-Avrupa) 15. Yıllık Konferansı’na 43’den fazla ülkeden katılan 343 delege olarak, yetişkin erkeklerin hem-cins ilişkilerini 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandıran yasa -  Ceza Yasası (1929) Fasıl 154’e bağlı 171. Madde -, bağlamında yapılan tutuklamalar ile ilgili endişe duyuyoruz.
Son raporlar, Kuzey Kıbrıs lideri Derviş Eroğlu’nun söz konusu yasa maddesinin kaldırılacağını söylediğini belirtmektedir. Bu kararı selamlarken, bu bildirgeyi imzalayanlar olarak,  kararın ertelenmeden uygulanmasının takipçisi olacağımızı bildiririz.
Bizler, ilgili madde ile kavuşturması devam eden ve 16 Kasım’da mahkeme huzuruna çıkacak bireylere yönelik tüm suçlamaların düşürülmesine dair  ILGA-Avrupa’nın talebini yineliyoruz.
Ayrıca,  gözaltı sırasında bazı bireylere polisin kötü muamele ve işkence yaptığı konusunda uluslararası raporlarda ortaya çıkan iddiaların ayrıntılı bir soruşturmaya tabi tutulmasını talep ediyoruz. 


Eşcinsel ilişki suçlamasıyla gözaltında bulunan Rum eski Maliye Bakanı Mihalakis Sarris, serbest kaldıktan sonra hayatına devam ederken, benzer suçlardan dolayı gözaltına alınan yaşları 18’in altındaki çocuklar zor günler yaşıyor.
Suna ERDEN 
Rum Yönetimi eski Maliye Bakanı Mihalakis Sarris’in, Lefkoşa Surlariçi’nde 17 yaşındaki M.K isimli bir erkek çocuk ile eşcinsel ilişkiye girdiği iddiasıyla tutuklanması gündeme bomba gibi düşerken, beraberinde tartışmaları da getirdi. Kimi çevreler KKTC yasalarında “doğaya aykırı ilişkinin” suç sayılmasını kınarken, kimi çevreler eşcinselliğin bir tercih olduğunu, hastalık olarak algılanmasının yanlış olduğunu savundu.Sarris’in, bu nedenden dolayı gözaltına alınmasıbazı çevreler tarafından yadırganırken, olayın diğer cephesindeki çocuklar ise göz ardı edildi.

SERBEST KALDILAR AMA…
Surlariçi’ndeki bir evde 13 Ekim gecesi tutuklanan Sarris,16 Kasım’da başlayacak duruşmalarda yargılanmak üzere 120 bin TL nakdi kefalet ödeyerek serbest kalırken, benzer suçlarla itham edilen yaşları 18’den küçük İ.H.G. (16), O.D. (14) ve M.K. (16) ise 5’er bin TL şahsi kefalet imzalayıp özgürlüğüne kavuştu. Ancak çocukların serbest kaldıktan sonra yaşadıklarını ve çocukların geçmişini araştıran Star Kıbrıs,ilginç sonuçlara ulaştı.

SABIKALILAR:
Para karşılığında eşcinsel ilişki yaşadıkları iddiasıyla gözaltına alınan çocukların ortak özelliklerinin eğitimden kopuk olduğu ortaya çıkarken, yaşları küçük olmasına rağmen bu çocukların birçok şuça bulaştığı öğrenildi. Ayrıca, eşcinsel ilişki suçlamasıyla gözaltına alınan İ.H.G. O.D. ve M.K.’nin çevreleri tarafından tepki ile karşılandıkları iddia edilirken, bazılarının dayak yediği de öğrenildi.

KİMSE İSTEMEDİ:
Star Kıbrıs’a konuşan ve çocuklar ile aynı bölgede oturan S.H, “mahalleli bu çocukları istemiyor. Bazılarına dayak attılar. Bizim mahallenin adını çıkardılar ve dışlandılar”şeklinde açıklama yaptı.Sarris ile eşcinsel ilişki yaşadığı iddia edilen M.K’nin, ailesinin ilgisinden yoksun olduğunu söyleyen S.H, kötü ekonomik koşullara rağmen M.K’nin yüklü harcamalar yaptığını hatta 3 bin Euro değerinde motosiklet aldığını ama kimsenin paranın kaynağını sormadığını ileri sürdü.

İ.H.G AİLE YOK, YAPAYALNIZ:
Eşcinsel ilişki iddiasıyla gözaltına alınan çocukların sabıkası ve şuanda içinde oldukları durum ise şöyle: Doğaya aykırı ilişkiye girdiği iddiasıyla tutuklanan 16 yaşındaki İ.H.G,daha önce dükkân açma, hırsızlık suçlarından dolayı gözaltına alındı. Yargılandıktan sonra hapis cezası alan İ.H.G, hapisten çıktıktan kısa bir süre sonra eşcinsel ilişki suçlamasıyla gözaltına alındı. Annesi ve babası tarafından terk edilen İ.H.G, bir süre dedesi ile yaşadı. Ancak o da yaşamını yitirince şimdi yapayalnız kaldı.

O.D,ÜVEY ANNE ŞİDDETİ SOKAĞA İTTİ:
Yine gözaltına alınan 14 yaşındaki O.D’nin de hırsızlıktan dolayı sabıkası var. Babası ve üvey annesi ile yaşayan O.D’nin, üvey annesinden sürekli şiddet gördüğü, bu nedenden dolayı hem eğitimden hem de evinden koptuğu iddia edildi. Ayrıca O.D’nin eşcinsel ilişki suçlamasıyla gözaltına alındıktan sonra ailesi tarafından istenmediği, bu nedenden dolayı dayısının O.D’yi Türkiye’ye götürmek için KKTC’ye geldiği öğrenildi.

15 YAŞINDA HAPİSTE:
Sarris, aleyhinde tanıklık yapan ve Sarris’in müstehcen darbına maruz kaldığı iddia edilen 15 yaşındaki M.D ise esrar bulundurmak suçundan dolayı şuan cezaevinde. Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni iç hukukun parçası haline getiren KKTC Anayasası gereğince, çocuk suçlular için ıslah evi olması öngörülürken M.D,18 yaş üstü mahkûmlar ile birlikte aynı yerde cezasını çekiyor.


Kaynak: http://www.gundemkibris.com/escinsellik-davasinda-fatura-cocuklara-kesildi-16258h.htm

Sarris'le ortaya çıkan çelişkiler yumağı 

Rum Maliye Eski Bakanı Ve Kıbrıs Sorunu Müzakere Heyeti Üyesi Mihalis Sarris'in, “doğaya aykırı cinsel ilişki suçuyla tutuklanması büyük tepki gördü.
Sadece Rum kesiminde değil, bizde de…
Özellikle homofobi karşıtı örgütler toplandı, açıklama yaptı, kınadı, bununla ilgili yasaların değiştirilmesi gerektiğini haykırdı.
Hatta kimileri işi daha da ileri götürerek, “ne olmuş yani, bizde de var” demeye kadar vardırdı.
Aslında söylenen doğru, gidilen yol yanlış.
Sen bir yanlışa dikkat çekeceğim derken aynı yanlışı yapıyorsan kayaya çarparsın.
Elinde parçalanır savundukların.
***
Gerçekten de İngiliz döneminden kalma yasalar bugünün ihtiyaçlarına yanıt vermediği gibi komik çelişkilerle dolu.
Örneğin, bir erkek tecavüze uğrarsa bu hafif bir suç, ancak doğa kurallarına aykırı olarak bir erkeğin kendisi ile cinsi münasebette bulunmasına izin veren herhangi bir kişi ağır bir suç işlemiş oluyor.
Bunu açalım;
Ceza Yasasının üçüncü bölümü, Ahlaka Aykırı Suçlar başlığı, 152.  maddesinde “Yasa dışı ve namus ve ahlâka aykırı olarak bir erkeğe tecavüz eden herhangi bir kişi, hafif bir suç işlemiş olur” derken 171. Madde,
“(a) Doğa kurallarına aykırı olarak herhangi bir kişi ile cinsi  münasebette bulunan; veya

(b) Doğa kurallarına aykırı olarak bir erkeğin kendisi ile cinsi münasebette bulunmasına izin veren herhangi bir kişi, ağır bir suç işlemiş olur ve beş yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir” diyor.
173.  171. maddede belirtilen suçlardan herhangi birini işlemeye teşebbüs eden herhangi bir kişi, ağır bir suç işlemiş olur ve üç yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.
Yani olay gönül rızası dışında gelişmişse hafif, gönül rızası varsa ağır!
Sanki bir erkeğe tecavüzde doğaya aykırı unsur yokmuş gibi. (Doğaya aykırı derken, yasaların ağzıyla konuşuyorum. Bir fiilin doğaya aykırı olup olmadığının kararını verecek mercii ben değilim)
Tecavüz edenden yana gibi bir tavır var yasalarda. Tam tersi olması gereken bir durum.

Yurdagül BEYOĞLU

İki kktc'li eşcinselin adları sanları açıkça yazılarak ifşa edilmişlerdi değerli(!) medya tarafından. Bu sefer bu suçtan tutuklanan bir rum.  Rum yönetimi eski maliye bakanı Sarris. 


Habere göre iki eşcinsel türkle birlikte ilişki sırasında gözaltına alınmış.
"Mahkeme yargıcı, diğer iki zanlı hakkında da üç günlük tutukluluk emri verdi. Rum yetkili, KKTC yasalarına göre, "Doğaya aykırı ilişkide bulunmak" suçundan tutuklandı.
Lefkoşa'da tutuklu bulunan Mihalis Sarris pazartesi günü yeniden mahkemeye çıkarılacak."

Blogger tarafından desteklenmektedir.