Ayşe Kulin, gay romanı yazmak için ille gay mi olmalıydı?
Yazar Ayşe Kulin’in yeni romanı Gizli Anların Yolcusu
tartışmaları da beraberinde getirdi. Şimdi twitter’da ve internetteki
başka mekanlarda eşcinsel olmayan bir yazarın eşcinsel dünyayı anlatan
bir roman yazmasının doğru olup olmadığı, daha doğrusu bilmediği bu
dünyayı hakkıyla anlatıp anlatamayacağı konuşuluyor. Önce bu tartışmayı
okuyun, sonra dünyadan benzer hadiseleri…
İnternette Ayşe Kulin’in yeni romanı Gizli Anların Yolcusu’yla ilgili
yorumların birinde, “Tecavüze uğramış bir grafikeri ‘o yolun yolcusu’
olarak gösteren Ayşe Kulin, iki erkeğin aşkını anlattığına inanmamızı
beklemesin” deniyor. Bir diğer yorumun sahibi, Ayşe Kulin’in
eşcinselliği “bir doğum kontrol yöntemi” saymasını eleştiriyor ve
“Gerçekten böyleyse eğer, yani eşcinsellik tabiatın dünya nüfus
artışının hızını kesmek için icat ettiği bir şeyse, aşkın bununla ilgisi
ne?” diye soruyor. Edebiyat eleştirmenlerine gelince; “Ayşe Kulin’in
yazdığı en iyi roman” diyenler var.
Ben abartmamak gerektiğini düşünenlerdenim. Gizli Anların Yolcusu,
Ayşe Kulin’in yazdığı en iyi roman filan değil. Kendi hayatından yola
çıkarak yazdığı Hayat ve Hüzün’le karşılaştırılamaz bile. Kitabın adının
ilk harflerinin “gay” kelimesini oluşturması gibi yüzeysel satış
oyunlarının bir kitabı iyi edebiyat ürünü yapmaya yetmeyeceği kesin.
Ancak iyi tarafından da bakabilir ve bu toplumun “öteki” diye
nitelendirdiklerini anlamak adına gösterilen her çabanın kıymetli
olduğunu düşünebiliriz. Ayşe Kulin kitabını yazarken sadece hayal
gücünü, romancılık hünerini konuşturmamış, eşcinselleri gerçekten
anlamaya, iç dünyalarını keşfetmeye çalışmış. Ama sadece çalışmış.
Sonuçta da ortaya “yoldan çıkmış” gay karakterleri olan ama sonu mutsuz
biten bir beyaz dizi kitabı çıkmış. İlle eleştirecek bir şey ararsam
belki şunu da söyleyebilirim: Romanda birbirine âşık iki erkek var. Biri
yaşadığı büyük acının ardından karısıyla ilişkilerini bir türlü rayına
oturtamadığından eşcinsel oluyor, diğeri çocukken din öğretmeninin
tecavüzüne uğradığı için… Yani kahramanların ikisi de eşcinsel olarak
dünyaya gelmemiş, ikisi de eşcinsel olmayı kendi seçmemiş. Ayşe Kulin
büyük ihtimalle kemikleşmiş okurlarını küstürmek istememiş. Ayşe
Arman’ın yaptığı röportajda şöyle diyor zaten: “Kahramanım İlhami
duygularının coştuğu bir akşam o genç erkekle sevişiveriyor. Olabilir
böyle bir şey, insanın ayağı kayabilir.”
Eşcinsellerin romana temel itiraz noktası da bu aslında:
Eşcinselliğin insan tabiatıyla ilgili bir seçim olarak değil, bir nevi
ayak kayması yani kötü bir kaza olarak gösterilmesi. -
Kaynak-Tamamı- Egoistokur