Fema - Eşcinsellik değil, Homofobi suç olmalıdır!
Feminist
Atölye’den Kamuoyuna Duyuru:
Son günlerde “Saris Davası”
ile ilgili bazı medya kuruluşları ve köşe yazarları tarafından kamuoyuna
aktarılan bilgiler dava nedeni ve bu nedene karşı ortaya koyulan tepkileri
bilinçli olarak çarptırmakta; kamuoyunu yanlış bilgilendirerek toplum vicdanını
manipüle etmektedirler.
Bizler Feminist Atölye aktivistleri olarak,
kamuoyunun şeffaf bilgi alma hakkının ihlal edildiği gerçeğinden hareketle, söz
konusu davanın nedenini ve bu nedene karşı ortaya koyulan tepkileri açıklığa
kavuşturarak toplum vicdanını manipüle etmeye çalışanlara karşı doğru bilgileri
vermeyi sorumluluğumuz olarak görüyoruz.
Dava gerekçesi “doğaya aykırı cinsi münasebet”tir!
Kıbrıs Cumhuriyeti ekonomi
eski bakanı Saris ve beraberinde tutuklanan 6 kişi, Ceza Yasası 171. Maddede
bulunan “doğaya aykırı cinsi münasebet” gerekçesi ile tutuklanmışlar ve dava bu
yasa maddesine dayanarak açılmıştır. Erkekler arası eşcinsel ilişkiyi bir “suç”
olarak tanımlayan bu yasa maddesi en temel insan hak ve özgürlüklerine
aykırıdır. Bizim talebimiz bu maddenin derhal Ceza Yasası’ndan kaldırılması ve
eğer davanın bulgularında “çocuk istismarı”, “tecavüz” ya da “fuhuş” gibi
suçlar tespit edilmişse, dava sürecinin bu suçlar zeminine kaydırılmasıdır. Yani
bazı köşe yazarlarının savunduğunun aksine bizler, ÇOCUK HAKLARININ GÖRMEZDEN
GELİNMESİNİ DEĞİL, BİLAKİS ÇOCUK İSTİSMARI İLE İLGİLİ HERHANGİ BİR BULGU VARSA,
DAVANIN BU BULGULAR ÜZERİNDEN YÜRÜTÜLMESİ GEREKTİĞİNİ SAVUNUYOR, BUNUN İÇİN DE
EŞCİNSEL İLİŞKİYİ SUÇ SAYAN CEZA YASASI 171. MADDENİN KALDIRILMASINI TALEP
EDİYORUZ!
Suçu ispatlanıncaya kadar herkes suçsuzdur!
İşlendiği iddia edilen suçun soruşturulması ve kovuşturulması aşamasında
bireyler aleyhine dile getirilen önyargılar, masumiyet karinesinin ihlali
anlamına gelmektedir. Bireylerin işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü
cezalandırılabilmeleri için suçun işlendiğinin şüpheye yer bırakmayacak şekilde
ispatlanması gerekmektedir. Bu ispatı gerçekleştirmesi gereken savcılıktır.
Diğer bir anlatımla birey suçsuz olduğunu ispat etmek zorunda değildir, suçu
ispatlanıncaya kadar masumdur. “Sarris Davası” içerisinde tutuklanan her birey
birçok kesim tarafından “suçlu” ilan edilmiştir. Halbuki KKTC Anayasası’nın 18.
maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde suçu ispat
edilinceye kadar herkesin suçsuz sayılması gerektiğini düzenlemektedir. Aksi
bir uygulama insan hakları ihlalinin meydana gelmesine sebebiyet vermektedir.
Eşcinsellik pedofili demek değildir!
Pedofili, ergenlik dönemine
girmemiş (genelde 13 yaşına kadar olan) çocuklara yöneltilen cinsel
davranışları içeren bir hastalıktır. Her hastalık gibi pedofilinin de bir
kişinin heteroseksüel ya da homoseksüel olması ile bir alakası yoktur.
Eşcinselliği pedofili ile özdeşleştirmek, homofobik ve ataerkil bir yaklaşım
olmak yanında, LGBTQ bireyleri toplum nezdinde ötekileştirmek ve onlara karşı
nefret uyandırmak üzere ortaya koyulan bir tavırdır.
Soruşturma süreci şeffaf ve insan haklarına uygun yapılmalıdır!
Gerek Polis teşkilatının
yaptığı yeni tutuklamalar, gerekse tutukluların ifade verdikleri koşullar
şeffaf değildir. Tutuklanan bireylerin baskı ve şiddet yolu ile verdikleri
ifadeler yine bazı medya kuruluşları tarafından “gönüllü ifadeler” olarak
tanımlanmış, bu bireylerin ifade verirken maruz kaldığı insan hakkı ihlalleri
görünmez kılınmıştır.
Polis teşkilatı sivil otoriteye bağlanmalıdır!
Polis teşkilatının hakkaniyet
esaslarına göre bir kovuşturma ve insan hakları temelinde bir soruşturma
yürütmesinin garanti altına alınması için, bu teşkilatın derhal sivil otoriteye
bağlanması şarttır. Cumhuriyet olduğunu iddia eden tüm devletlerde, polis
teşkilatı, halkın oy vermek suretiyle seçtiği sivil makamlarca yönetilmekte,
polisin seçilmişler değil atanmışlar tarafından yönetilmesi ancak
diktatörlüklerde görülmektedir.