PORTRELER
Jason’ın Portresi, Shirley Clarke’ın uzun metrajlı filmlerinden üçüncüsü ve sonuncusu. Bu da diğer iki konulu filmi gibi yarı belgesel üslubunda. Jason Holliday adlı siyah bir gey’in monologlarından oluşuyor. Jason bir saatten daha fazla bir süre boyunca kendini anlatıyor. Arada içkisinden bir yudum, puroya benzeyen iri esrarlı sigarasından bir nefes alıyor ve anlatmayı sürdürüyor. Çocukluğunu, fantezilerini, psikolojik sorunlarını, siyah bir gey olarak uğradığı ırkçı ve homofobik baskıları ve aşağılanmaları, içki kaçakçılığı yapan kumarbaz babasını hatırlıyor. Gece kulüplerinde Mae West taklidi yapmak istediğini söylüyor…
Jason, Stonewall öncesi New York’da klozete saklanmadan, ama maskeler takarak yaşıyor. Filmde konuştukça maskelerini de çıkarıyor, sonunda ağlıyor. Kendileri kameranın görüş alanı, filmin çerçevesi dışında kalan iki kişi (Shirley Clarke ve Afro-Amerikalı sevgilisi Carl Lee) onu konuşmaya devam etmesi için teşvik ediyorlar: “hey Jason, şu gece kulübü numaralarından birini göstersene”, “söyleyeceğin başka bir şey var mı?”, “haydi anlat Jason” … Bu sesler, Jason’a talimat vermiyorlar, onu manipüle etmiyorlar. Onu konuşmaya yüreklendiriyorlar. Bunu yaparken aynı zamanda sinemada izleyiciyle kurulan yerleşik ilişkiyi bozuyorlar.
Psiko-dram olarak niteleyebileceğimiz film, Clarke’ın Chelsea Otel’deki odasında bir gecede tek sistem kamerayla çekilmişti. Clarke, Warhol’ın Chelsea Kızlarından çok etkilenmişti, filmi de Warhol’inkine bir cevap. Warhol, Factory yıldızlarının gündelik hayatlarındaki ayrıntıları, sırlarını, saplantılarını sinemaya taşımıştı. Onlar da tıpkı Jason gibi, bazen çok yaklaşan, kimi zaman uzaklaşan kameraya kendilerini anlatıyor, itiraflarda bulunuyorlardı.
Ingmar Bergman, “gördüğüm en etkileyici film” demiş Jason’ın Portresi için. Abartmamış, gerçekten öyle.
HALİL TURHANLI - BİRGÜN.NET - KAYNAK TAMAMI
İmdb - Portrait of Jason
İmdb Puan: 8.0
Yorum Gönder