Bir toplumsal hareketin nasıl dönüştüğü ve
dönüşürken, öyle ya da böyle, medyayı da nasıl dönüştürdüğünü /
dönüştürebildiğini görmek açısından Türkiye'de eşcinsel hareketin
medyayla ilişkisini anlamak önemli.
Eşcinsel hareketin medyayla ilişkisi, çok ciddi teorik
temellerle beslenerek uzun uzun anlatılabilecek ve kanımca anlatılması
da gereken bir konu. Konunun önemiyse, medyanın hayatımızdaki yeri ve
öneminden ziyade eşcinsel hareketin kendisiyle ilgili. Bir toplumsal
hareketin nasıl dönüştüğü ve dönüşürken, öyle ya da böyle, medyayı da
nasıl dönüştürdüğünü / dönüştürebildiğini görmek açısından önemli bu
konu ve böylesi bir çalışma. Bu yazıdaysa konuyu daha genel bir çerçeve
içinde ele almaya çalışacağım.
Eşcinsel hareket - medya ilişkisinden bahsederken dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri Türkiye'de eşcinsel hareketi nereden başlatmak gerektiği. Süreklilik sağlamayı başaran örgütlü hareket 90'larin ortasında vücut bulmuş olsa da 80'lerin sonundan itibaren, özellikle de Radikal Parti kuruluş sürecini genel tarihe dâhil etmek medyayla kurulan ilişki açısından da gerekli.
İkinci, ve belki de her şeyden daha önemli unsursa büyük şehirlerde ortaya çıkan eşcinsel hareketin Ankara ayağının bizzat kendisinin sürekliliğe sahip bir iletişim aracına sahip olması. Dolayısıyla uzun süredir ana akım medya ve alternatif medya arasında paralel giden bir ilişki/akış söz konusu.
Bu unsurlara geçmeden önce açığa kavuşturmak istediğim iki nokta var. Birincisi şu: bu yazı her ne kadar eşcinsel hareketin medyayla ilişkisini inceliyor gibi başlasa da aslında 80'li yıllarda ortaya çıkan ve "kısmi eşcinsel" bir hareket olarak değerlendirilebilecek olan Radikal Parti'ye biraz değindikten sonra, kuruluşundan itibaren Kaos Grubu'nun medyaya yaklaşımı üzerinde duracak. Bunun öncelikli nedeni diğer gruplar hakkında yeterli veriye sahip olmamam. Samimiyetle itiraf etmek istediğim ikinci noktaysa, yazıda zaman zaman öne süreceğim fikirlerin / tespitlerin ne kadarı benim özgün tespitlerim, ne kadarı Kaos'tan duyup içselleştirdiğim cümleler, doğrusu bu sınırı çizmekte şu an için zorlanıyorum. Bundan dolayı, kendi cümlelerime karşı da eleştirel olmaya ve konuyu olabildiğince sorgulamaya çalışacağım. İlk tespitim, değindiğim bu iki noktanın benim kişisel sorunum olmanın ötesinde, eşcinsel harekete dair çeşitli ipuçları verdiği yönünde ama bu da başka bir yazının konusu olsun.
İstanbul - BİA Haber Merkezi
29 Ekim 2011, Cumartesi
Eşcinsel hareket - medya ilişkisinden bahsederken dikkat edilmesi gereken unsurlardan biri Türkiye'de eşcinsel hareketi nereden başlatmak gerektiği. Süreklilik sağlamayı başaran örgütlü hareket 90'larin ortasında vücut bulmuş olsa da 80'lerin sonundan itibaren, özellikle de Radikal Parti kuruluş sürecini genel tarihe dâhil etmek medyayla kurulan ilişki açısından da gerekli.
İkinci, ve belki de her şeyden daha önemli unsursa büyük şehirlerde ortaya çıkan eşcinsel hareketin Ankara ayağının bizzat kendisinin sürekliliğe sahip bir iletişim aracına sahip olması. Dolayısıyla uzun süredir ana akım medya ve alternatif medya arasında paralel giden bir ilişki/akış söz konusu.
Bu unsurlara geçmeden önce açığa kavuşturmak istediğim iki nokta var. Birincisi şu: bu yazı her ne kadar eşcinsel hareketin medyayla ilişkisini inceliyor gibi başlasa da aslında 80'li yıllarda ortaya çıkan ve "kısmi eşcinsel" bir hareket olarak değerlendirilebilecek olan Radikal Parti'ye biraz değindikten sonra, kuruluşundan itibaren Kaos Grubu'nun medyaya yaklaşımı üzerinde duracak. Bunun öncelikli nedeni diğer gruplar hakkında yeterli veriye sahip olmamam. Samimiyetle itiraf etmek istediğim ikinci noktaysa, yazıda zaman zaman öne süreceğim fikirlerin / tespitlerin ne kadarı benim özgün tespitlerim, ne kadarı Kaos'tan duyup içselleştirdiğim cümleler, doğrusu bu sınırı çizmekte şu an için zorlanıyorum. Bundan dolayı, kendi cümlelerime karşı da eleştirel olmaya ve konuyu olabildiğince sorgulamaya çalışacağım. İlk tespitim, değindiğim bu iki noktanın benim kişisel sorunum olmanın ötesinde, eşcinsel harekete dair çeşitli ipuçları verdiği yönünde ama bu da başka bir yazının konusu olsun.
Yorum Gönder