Siz de rahat rahat eşcinselliğe karşı değilim diyenlerden misiniz? Ben de öyleydim, oysa yüzümde kırmızı bir el iziyle ayrıldım o salondan, önyargılarımın tokatını yedim o sabah. Nefret suçlarını hatırlarken biraz da “sempati modası”na bakalım istedim.

Nefret suçlarının gündeme alındığı günlerdeyiz; üniversitelerde art arda paneller düzenleniyor, nefret suçlarından muzdarip vatandaşların hakları için yapılacak yürüyüşlerin duyuruları yer alıyor panolarda. Nefret suçu nedir derseniz, “herhangi bir nedenden dolayı (cinsel yönelim, din, dil, ırk, cinsiyet) ayrımcılıkla şiddet içeren eylemler, suçlar”dır der konuma devam ederim.
Benim değinmek istediğim konu ise suç işleyenler değil, “sempati duyanlar” hakkında. “Önyargısızım” diyenlerin yüzüne tokat gibi çarpacak anlatacaklarım. O el bana çarptı, oradan biliyorum.
Geçtiğimiz yıl katıldığım bir panelde bir gayin kendisine karşı alınan tavra karşı duruşunu izledim, bir eşcinselin karşısındaki sözde sempatizanları nasıl kendileriyle yüzleştirdiğini gördüm. Aslında panele arkadaşımın ısrarıyla katılmıştım, sabahın sekizinde iki elin parmakları kadar insanların olduğu salonda başlayan konuşmayı hatırladıkça iyi ki gitmişim diyorum.
Neyse konuya gelelim, karşımdaki arkadaş önce kendilerine karşı işlenen suçlardan bahsetti, diğer konuşmacılar gibi “farklı” olmanın kötü olmadığını anlattı. Sonra konu tamamen farklı bir noktaya geldi, sempatizanlığa. Herkesin "haklısınız" deyişleri üzerine doğruldu, “Siz de eşcinselliğe karşı değilsiniz ancak sizin de önyargılarınız var” dedi ve şöyle devam etti: “Bir masaya oturduğumda hep benim konu açmamı istersiniz, sizin yanınızda hep neşeli olmam gerekir değil mi? İyi dert dinlemeliyim, kız arkadaşlarım omzumda ağlamalı. Benim derdim olamaz, iyi içmeli, iyi dost olmalıyım. Canınız sıkıldığında sizi teselli edecek kişi benim. Feminen olmalıyım, benim maskülen bir gay olmama imkan yok. Neden omzunda ağlanmaya sabır göstermeliyim? Masanızın eğlence figürü neden benim?”
Salonda sessizlik oldu, bir süre sonra sesler aynı şekilde devam etti: “haklısınız”... Ancak biraz suçluluk vardı bu kez ses tonumuzda. Evet, haklıydı, nefret suçu işleyenler kadar sempati kılıfında tektipleştirmeye yönelen, farklılıklara saygılıyız diye naralar atarak her “farklı” olandan aynı olmasını beklemek çok derin bir çelişkiydi.
Yüzümde kırmızı bir el iziyle ayrıldım o salondan, önyargılarımın tokatını yedim o sabah. Nefret suçlarını hatırlarken biraz da “sempati modası”na bakalım istedim. “Önyargılara karşı, farklılıklara saygılıyım” derken önyargılarınızı düşünün, birinci ağızdan dinleyen bir insanın yüzünü sızlatan o tokat size değmese, o elin gölgesi inmese de yüzünüze en azından yüzünüzü kendinize dönün istedim.
Şimdi masanızda sizi eğlendiren gay arkadaşınızı, omzunda ağladıklarınızı düşünün sonra onları kaç kez dertli gördüğünü hatırlamaya çalışın. Hatırlayamadınız mı, o zaman siz de bendensiniz. Şimdi yüzünüzde bir sızlama hissediyor musunuz?
                                                                                                    Gizem Kaboğlu
 Kaynak:“EŞCİNSEL SEMPATİZANIYIM, GAY ARKADAŞIMIN OMZUNDA AĞLARIM” - Dipnot.Tv

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.