Merhaba Ben Gey Belediye Başkan Adayı
 
İnşallah sizi biraz üzeceğim.
 
‘Bizim Türkiye’mizde Gey olmamalı’ , ‘Bizim Türkiyemiz’de sokak protestocuları olmamalı’, ‘Bizim Türkiyemiz’de anarşik olmamalı’, ‘Bizim Türkiyemiz’de hiç kimse kendisi olmamalı’
 
İş bu giriş yakın tarihteki bir faşist manifestodan alınmamıştır –yerseniz-, Başkentimiz olduğu ileri sürülen, daha birkaç gün evvel sokaklarında yeni eğitim sistemini protesto etmek isteyen göstericilere polis tarafından saldırılan, üstlerine orantısız gücün kralı uygulanan Ankara’nın belediye başkanı Melih Gökçek tarafından sarf edilmiştir. Bu sözlere ve tepkiye literatürde, Selma Aliye Kavaf Ağzı diyebiliriz.
 
Bizim o bahsedilen örf ve adetlerimiz nasıllar ki, cinsel yönelimleri ve yaşam tarzlarını görmezden gelip, onları ‘kör kuyularda merdivensiz bırakan’, hatta ve hatta muhatap bile almayan bir iktidarla ve onun sözcüsü olan birinin neredeyse ari ırk yaratma potansiyelini gözler önüne seren bu sözleri beni şaşırtmadı demek istiyorum, ama şaşırıyorum. Galiba ben sistemin hata veren bir yanıyım, galiba var olmak ve yok almak gibi temel iki zıtlığın üzerine kurulan her zıtlığın insanlık projesinin saçmalıkları, palavraları olduklarını düşünüyorum.
 
Çünkü birileri hala dindar nesil yaratma peşinde. Çünkü o dindar neslin içinden gey belediye başkan adayı çıkmayacaktır. Tabi. Örflerimizi adetlerimizi öyle sıkı tutmalıyız ki, olası bir adet kanamasında allahımızın bize verdiği güçle, ayrıksı olanları hemencecik tasfiye edebilelim. Tabi. İLERİ DEMOKRASİlerde hep böyle olur zaten. Farklılıkların bir arada yaşaması dilden düşmemeli. Ama bunun nasıl yapılacağına ilişkin düşünceler 4+4+4 kere halı altı edilmeli. Akıllı tahtalar dağıtılmalı, tabi canım, kara tahtalar çok kara, hiç bize, aydınlık geleceğimize yakışmıyor. Meclis’te her gün bizim için kavga dövüş kararlar geçiren milletvekillerimizin heteroseksüelliklerine zeval gelmemeli.
 
Bir yandan herkesin human being’liği kendine diye de düşünüyorum, ama artık bu kadarı da olmaz diye atak yapıyor beynimin diğer yanı. O beynimin diğer yanı zaten o kadar ‘ahlaksız’ o kadar ‘örf ve adetlere’ kapalı ki o kadar olur. Yürümek ister, coplanır beynimin öteki yanı. Konuşmak ister, susturulur beynimin öteki yanı. Uçkur malzemesi olmaz, seksist engellere takılır beynimin öteki yanı. Beynimin öteki yanı heteroseksüel iktidarlara orta parmağını göstermek ister, parmağı kırılır. Ama o parmak kaynar, alçı tutmaz.
 
İktidarın gözü ne gey tanıyor, ne dindar, ne de örfü adeti olanları. fikirleri ve zikirleri hepsinden öte bir hoyratlıkla yol alıyor. Yaşayanları yiyen zombiler gibi önlerine çıkan, kendinden olmayan her şeyi yiyip bitiriyorlar. Bu bir ileri demokrasi pornosu. Oyuncular kendilerinden geçmişler, reji de ekşına dahil.
 
Aslında hepsi korkak. Gökçek’de onlardan biri elbet. Neden bu kadar çok saldırıyorlar, bu kadar cüretkarlar sanıyorsunuz. Polislerin kurduğu her barikat, attığı her biber gazı aynı korkunun tezahürü. Keşke bu kadar korkmasalar, dediğinizi duyar gibiyim. evet, haklı olabilirsiniz çünkü gün sonunda bizim gözlerimiz mor, bizim baldırlarımız simsiyah, bizim gözlerimiz biber gazından yanık, bizim umudumuz çökük. Buna da inanabiliriz, diğerine de. Ben diğerine inanmayı tercih ediyorum. Onlara hala bu kadar korku veriyor olmak hoşuma gidiyor.
 
            Benim ülkemde insanlar katledilmiş, hayvanlar katledilmiş.
            Benim ülkemde cennet parsellemek için oteller, köyler yakılmış.
            Benim ülkemde yine bir trans kadın nefret cinayetine kurban gitmiş, arabasında cesedi yatıyor.
            Benim ülkemde Gey belediye başkanı olamazmış.
            Benim ülkemde bildiri dağıtan öğrenciler gözaltında, yürüyüşe geçenler Toma’lar altında.
            Korkaksın iktidar.
            Ampulsün iktidar.
            Ama sigortalar atar, biz üzerinde kocaman gülümseyen bir adam pankartıyla sana doğru yürürüz.
            Amin.

Haber Bağlantıları; http://www.kaosgl.com/sayfa.php?id=11029

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.