Homofobi ilk karşılaşıldığında ruh sağlığı alanında birçok farklı nesne ve durum için kullanılan fobi kavramını, yani yersiz ya da abartılı, gerçekçi olmayan korkuyu çağrıştırmaktadır. Sadece isme bakarak neyle ilgili bir korkunun ifadesi olduğunu anlamak kolay değil. “Homo” eş, benzer, denk anlamlarında kullanılagelen bir önek çünkü. “Homofobi” 1960’larda ilk kullanıldığında eşcinsellerin (homoseksüellerin) yakınında, çevresinde bulunmasıyla ilgili korkuyu ifade etmek için, yine bu korkuyu duyan kişiler tarafından ortaya atılmıştı. Kullanımının yaygınlaşmasıyla, özellikle eşcinsel özgürleşme hareketi tarafından benimsenmesiyle, psikolojik anlamda korkunun ötesinde anlamlar kazandı. Yaygın kabulüyle, homofobi, eşcinseller veya eşcinsel davranışlarla ilgili korkunun yanı sıra, tiksinti veya nefret hissi, aşağılayıcı, yargılayıcı, suçlayıcı, yasaklayıcı tutumlara karşılık gelmektedir.1
İnsanın cinsel ve duygusal yakınlığının, ilgi ve çekiminin kendi cinsiyetinden kişilere yönelmesi, yani eşcinsellik, insanlık tarihinin hemen her döneminde, her coğrafya ve kültüründe rastlanılan bir durumdur. Eşcinselliğin tüm bu farklı görünümlerine, yüceltme ve kabulden, yok sayma, baskılama ve cezalandırmaya değişen toplumsal tutumlar sergilenmiştir. Heteroseksüelliğin tek doğru, meşru, sağlıklı, kabul edilebilir cinsel yönelim olarak kabul edilmesi, eşcinsellik ve biseksüelliğin heteroseksüellikten daha aşağı bir konumda kabul edilmesi heteroseksizm olarak adlandırılır. Bu düşünce herkesin heteroseksüel olduğunu kabul eder. Oysa eşcinsellik ve biseksüellik de heteroseksüellik gibi insan cinselliğinin doğal görünümlerindendir. Heteroseksist düşünce tarzının doğal sonuçlarından biri de homofobidir.
Homofobinin bu kadar geç dönemde tanımlanmış olması daha önce bu kavrama karşılık gelecek tutum ve önyargıların olmadığı anlamına gelmez. Ancak eşcinsel davranışın, insan tarihi boyunca her coğrafya ve kültürde mevcut olduğuna dair bilgilerimiz olmasına rağmen, eşcinsellik de ancak 19. Yüzyılda tanımlanmış bir cinsel yönelimdir. Yani kavramın ortaya çıkışı, ona karşılık gelen olgudan daha sonra olmuş gibi görünmektedir....>>Haber Bağlantıları; http://cetad.org.tr/OnlineNewspaper.aspx?content=2
Yorum Gönder