Adı da soyadı da değişti sürekli, cinsel tercihleri de... Hayatı hep uç noktalarda, ama kendi yolunda ve istediği gibi yaşadı. Veda yolunu da kendi istediği gibi seçti... Genç ruhunu bedeni kaldıramayacak hale gelince, kendini canlı canlı donduran ilk insan olacak. Cesarete bak, delilik noktasında. Zaten kendini ‘çılgın’ olarak tanımlıyor. “Çocukluğumdan beri yaşamımı hep kendi kurallarımla daha doğrusu kuralsızlığımla yaşadım” diyen Türkiye’nin en marjinal kadını Güner Kuban, artık 76 yaşında ve son yıllarını da yaşam misyonunu gerçekleştirmeye adamış. Aslında o tam bir cumhuriyet kadını, türünün son örneklerinden. Otoriter, ne istediğini bilen, ayakları yere sağlam basan. Buna rağmen tam bir Balık burcu, insanlara güvenen ve duygusal. Duygusallığını yükselen burcu aslanla kamufle etmeye çalışıyor. Eski kız arkadaşlarıyla hala görüşüyor, “aşk bitse de dostluk baki” diyerek. “Aşkta saygı çok önemli” diyor ve sevgililerinin ismini ifşa etmekten kaçınıyor... Seksten hiç bahsetmiyor, ilişkide romantizm, dostluk ve eğlence ön planda. Zaten yıllar önce sevişmenin romanını yazmış, zamanında büyük kıyamet koparan kitabı: “Sevişmenin Rengi”... Şimdi de büyük tartışmalar yaratacak bir senaryo üzerinde çalışıyor. Sıradışı olmayı o kadar benimsemiş ki; “Herkes homoseksüel olsa ben heteroseksüel olurum” diyor. “Lezbiyen olduğum için Türkiye’de bana kimse tavır almadı, dışlamadı. Çünkü iki kadının ilişkisi erkekleri rahatsız etmiyor. Bir kadın bir erkekle ilişkiye girse kocası çeker vurur, ama söz konusu bir kadın olunca, tam tersi tahrik edici buluyorlar” diyerek de toplumumuzun lezbiyenlik konusundaki genel görüşünün altını çiziyor. Türkçe dışında beş dil biliyor: Fransızca, İngilizce, Almanca, Hollandaca ve Yunanca. Üç kere evlenmiş ama bu adamların hiç birine aşık olmamış. Daha doğrusu hayatı boyunca hiçbir erkeğe aşık olamamış. Yıllarca 3 ülkenin en iyi aylarını paylaştırıp yaşamış ta ki 1996 yılına kadar. 10 günlüğüne tatile geldiği Bodrum’da “kaybettiğine inandığı yaşam sevinçlerinin geri gelmeye başladığını” hissederek ev yaptırmış ve orada yaşamaya başlamış. Güner Kuban’la Bodrum Yalıkavak’taki evinde hayatından konuştuk...
Herkes homoseksüel olsa ben heteroseksüel olurum
Adı da soyadı da değişti sürekli, cinsel tercihleri de... Hayatı hep uç noktalarda, ama kendi yolunda ve istediği gibi yaşadı. Veda yolunu da kendi istediği gibi seçti... Genç ruhunu bedeni kaldıramayacak hale gelince, kendini canlı canlı donduran ilk insan olacak. Cesarete bak, delilik noktasında. Zaten kendini ‘çılgın’ olarak tanımlıyor. “Çocukluğumdan beri yaşamımı hep kendi kurallarımla daha doğrusu kuralsızlığımla yaşadım” diyen Türkiye’nin en marjinal kadını Güner Kuban, artık 76 yaşında ve son yıllarını da yaşam misyonunu gerçekleştirmeye adamış. Aslında o tam bir cumhuriyet kadını, türünün son örneklerinden. Otoriter, ne istediğini bilen, ayakları yere sağlam basan. Buna rağmen tam bir Balık burcu, insanlara güvenen ve duygusal. Duygusallığını yükselen burcu aslanla kamufle etmeye çalışıyor. Eski kız arkadaşlarıyla hala görüşüyor, “aşk bitse de dostluk baki” diyerek. “Aşkta saygı çok önemli” diyor ve sevgililerinin ismini ifşa etmekten kaçınıyor... Seksten hiç bahsetmiyor, ilişkide romantizm, dostluk ve eğlence ön planda. Zaten yıllar önce sevişmenin romanını yazmış, zamanında büyük kıyamet koparan kitabı: “Sevişmenin Rengi”... Şimdi de büyük tartışmalar yaratacak bir senaryo üzerinde çalışıyor. Sıradışı olmayı o kadar benimsemiş ki; “Herkes homoseksüel olsa ben heteroseksüel olurum” diyor. “Lezbiyen olduğum için Türkiye’de bana kimse tavır almadı, dışlamadı. Çünkü iki kadının ilişkisi erkekleri rahatsız etmiyor. Bir kadın bir erkekle ilişkiye girse kocası çeker vurur, ama söz konusu bir kadın olunca, tam tersi tahrik edici buluyorlar” diyerek de toplumumuzun lezbiyenlik konusundaki genel görüşünün altını çiziyor. Türkçe dışında beş dil biliyor: Fransızca, İngilizce, Almanca, Hollandaca ve Yunanca. Üç kere evlenmiş ama bu adamların hiç birine aşık olmamış. Daha doğrusu hayatı boyunca hiçbir erkeğe aşık olamamış. Yıllarca 3 ülkenin en iyi aylarını paylaştırıp yaşamış ta ki 1996 yılına kadar. 10 günlüğüne tatile geldiği Bodrum’da “kaybettiğine inandığı yaşam sevinçlerinin geri gelmeye başladığını” hissederek ev yaptırmış ve orada yaşamaya başlamış. Güner Kuban’la Bodrum Yalıkavak’taki evinde hayatından konuştuk...
Yorum Gönder