Siyaset bilimci Prof. Dr. Simten Coşar, serbest piyasa ekonomisinin meşrulaştırılmasından, sosyal politikaların lağvedilmesine temel referans noktasının muhafazakârlığın ailesi olduğunu söyledi. 
 
 Muhafazakârlığın en temel unsurunun aile olduğunu belirten Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünden Prof. Dr. Simten Coşar, böylece “aile”nin, “serbest piyasa ekonomisinin meşrulaştırılmasından, sosyal politikaların lağvedilmesine kadar uzanan geniş bir yelpazede temel referans noktası” olarak alındığını söyledi.
 
Feminist aktivizmin LGBT aktivizmiyle kurması gereken kesintisiz ve doğrudan bağ için “tuhaf”, “sakınılası”, “bozucu”, “marjinal” ve “utanç vesilesi yaşamları onaylayan” ifadelerin ortak etiketler olduğuna dikkat çeken Coşar, feminist aktivizmin katkılarının ne olabileceğine dair şunları söyledi:
 
“LGBT hareketi içerisinde yer almanın illa da heteroseksüelliği dışlamadığını özelde ailelere genelde kamuya göstermeli. İkinci opsiyonda feminist aktivizmin en fazla görünür olduğu ve genel kamu desteğini en rahat aldığı fiziksel şiddetin aile içi versiyonuyla ilgili hareketlenmelerde, kamuoyu oluşturma sürecine LGBT haklarının da dâhil edilmesi mümkün olabilir.”
 
Bakan Şahin’in, eşcinsellerin sorunları konusunda “aile değerlerini sarsmadığı müddetçe” her türlü desteği verebileceklerini söylemesi ve “ben muhafazakâr demokrat bir partinin bakanıyım” açıklaması üzerine siyaset bilimci Simten Coşar, kaosgl.org’un sorularını cevapladı.
 
Genelde haklar özelde aynı hakların LGBT bireyler için de geçerli olması konusunda şart koşmak ne anlama geliyor; temel insan haklarında herhangi bir grup için “şart” koşulabilir mi?
Pek tabii ki, koşulamaz. Zira menşei ister doğal haklar ister bir toplumun üyeliği/bir topluma doğmaklıktan edinilen haklar olsun, haklar üzerinden üretilen söylem “doğa”da ve/ya da “toplum”da verili olarak alınır. Böylelikle, ne olduğumuza göre değil, “kim” olduğumuza göre edinilmiş haklar, “ne”liklerimiz üzerinden kısıtlanmaz. Şart koşmak, bahsettiğim “ne”lik durumuna karşılık gelen özellikleri (ırk, din, cinsiyet, etnisite, renk gibi) referans almakla “hak”lar söylemini baştan anlamsızlaştırır. Söylenceden ibaret kılar.
 
“Muhafazakâr demokrat” siyaset nedir; demokratik haklar konusunda sınırlarını neye göre çizer? Hayat değişir dönüşürken, demokrasi gelişirken “muhafazakâr demokrat” siyaset kendini bu süreçte nasıl konumlar, kendisi de değişmez dönüşmez mi?
“Muhafazakâr demokrat” siyaset özetle ve en genel anlamıyla, liberal demokratik rejimlerde, özellikle Anglo-Amerikan örneğinde, yükselen atomistik bireycilik karşısında, liberal demokratik rejimlerin yerleşik siyasal pratiklerinden vazgeçmeden, muhafazakârların algıladıkları şekliyle aşırı bireyciliğin sosyo-kültürel alanı lağvetme tehdidi karşısında geliştirdikleri, kanımca, refleksik bir siyasal pozisyon alıştır. Bu siyasal pozisyon alışın en temel unsuru ise ailedir. Öyle ki, aile, serbest piyasa ekonomisinin meşrulaştırılmasından, sosyal politikaların lağvedilmesine kadar uzanan geniş bir yelpazede temel referans noktası olarak alınır. Pek tabii ki, burada bahsedilen aile, heteroseksüel, çekirdek ailedir. Çekirdek olması, akrabalık ilişkilerinin önemsiz addedilmesine değil, neo-liberal serbest piyasanın gereksinimlerine bağlıdır. Dolayısıyla, heteroseksüel, çekirdek aile, aynı zamanda dar aile dairesinin çeperinde duran akrabalık ilişkilerini de ön plana alan değerler sisteminin yeniden üreticisidir.
 
Hal böyle olduğunda, muhafazakâr demokrat siyaset, bir yandan hukuk devleti pratiğini savunurken diğer yandan bu pratiğin yerleşik serbest piyasa mekanizması içerisinden ve yerleşik aile sistemine referansla işletilmesini öngörür.

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.