BERRİN KARAKAŞ

23/06/2011
Queer teori bize, 'Başkaları özgür değilse, hiç kimse özgür olmaz' diyordu.
* Başbakan’ın polis panzerine kafa tutan bir gösterici için ‘Kız mıdır kadın mıdır?’ sorusunu sorduğu, muhalefetin muhalefetini “Gitsin de bi kontrol etsin ki ki ki” şekli yaptığı ve bu çıkışıyla takdir topladığı topraklarda, kadınlıktan erkeklikten geçmiş, toplumsal cinsiyet ve kimliklere diklenmiş travestiler, biseksüeller, transeksüeller, geyler, lezbiyenler, queer’ler, iyi ki varlar.

* Kan kırmızı bayraklarına, pembe mavi kimliklerine, kimliklerinin medeni hallerine, kimliklerinin din hanesine, kimliklerinin milliyet hanesine, memleket hanesine, işyerlerine, evlerine, yazlıklarına kışlıklarına sıkı sıkıya sarılmışlar arasında, gökkuşağı bayraklarına selam olsun, varlıkları daim olsun…

* LGBT (Lezbiyen, gey, biseksüel, travesti , transeksüel’in baş harfleri) bu sene ‘Trans Onur Haftası’nın ikincisini düzenledi. 1968’in gücüyle, bir sene sonra 27 Haziran 1969’da New York’ta Stonewall isimli barın eşcinsel ve trans sakinlerinin daha fazla sakin olmayacaklarını göstererek kazandıkları bu onurun, ülkemizde 2011 itibariyle ikinci senesini kutlaması da, Selma Aliye Kavaf gibilerinin onuru olsa gerek.

* Stonewall’da rüşvet vermeden birlikte olmak isteyenler, bir olmak isteyenler, önce ceplerindeki bozuk paralar, sonra sokağın serveti taşlarla karşılık vermişlerdi arkadaşlarını gözaltına alan polislere. Bayrağı gökkuşağından olanın derdi de, sade kendiyle olmayacağından, kazanılan bütün azınlıkların onuru diyebiliriz. Bütün haklarından mahrum edilmişlerin umudu sokağın zaferi…

* Tesadüfler güzel şeyler ki, salı günü Cezayir Büyük Salon’da Onur Haftası çerçevesinde düzenlenen ‘Queer- Tabularımıza Arkadan Yaklaşmak’ paneli, bir gün sonra aynı salonda açılacak, Diyarbakır’dan bir ‘yoksulluk’ sergisi ‘Mazxana’ fonunda gerçekleşti. Koç Üniversitesi’nden Hülya Durudoğan, Queer teorinin önemli ismi Judith Butler’dan bahsederken, duvarlarda Diyarbakır’dan fotoğraflar vardı. Solumda çöplerin içinden gülümsüyordu çocuklar. Karşı duvarda başlarının üstünde kutsal kitaplarıyla küçük kızlar… Sağımdan yas yaslanıyor…

* Bu dört duvar arasında Hülya Durudoğan, Butler’ın ‘şiddet, Yas ve Siyaset’ üçlemesinden söz ediyordu. “Diğerinin de yasını tutmaya başladığımızda insan olacağız” diyordu. Queer teori bize, “Başkaları özgür değilse, hiç kimse özgür olmaz” diyordu.>>

Yorum Gönder

Blogger tarafından desteklenmektedir.